Arab News: Körfez ve Türkiye yakınlaşması "güvenlik şemsiyesi" altında büyüyor

Bölgede artan istikrarsızlık ve artan tehdit algısı ülkeleri işbirliğini güçlendirmeye itiyor. Körfez ülkeleri, Türkiye'nin askeri uzmanlığından ve gücünden yararlanmanın yollarını arıyor.

1. resim

Körfez ülkeleri, tarihsel olarak bölge ülkeleriyle herzaman savunma ve güvenlik anlaşmaları yoluyla ortaklıklar kurmaya çalışmışlardır. Ancak savunma işbirliği açısından Türkiye, Körfez bölgesinde geçen yıldan bu yana yeniden sahneye çıkıyor.

Türk-Körfez savunma, güvenlik ve askeri işbirliği, Ankara ile bazı Körfez liderleri arasında yıllarca süren rekabetin ardından geldi. Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında yaşanan normalleşme süreci, yatırım anlaşmaları ve döviz takaslarının yanı sıra daha yakın güvenlik ve savunma işbirliklerinin de önünü açmıştır.

Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçtiğimiz günlerde beraberindeki heyetle birlikte BAE'li mevkidaşı Şeyh Saif bin Zayed Al-Nahyan ve BAE Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al-Nahyan ile bir araya geldiği Abu Dabi'ye resmi bir ziyaret gerçekleştirdi.

Gündemde iki ülke arasında polis ve güvenlik alanlarında işbirliğinin geliştirilmesine ilişkin bir anlaşma yer aldı. Bu bağlamda, iki içişleri bakanı “Ortak Stratejik Polislik Diyaloğu” kurmaya karar verdiklerini açıkladılar.

Mekanizmayı, "örnek teşkil eden bir mekanizma" olarak nitelendiren Soylu, bölgedeki diğer ülkelere de bu mekanizmanın örnek olacağını belirtti.

Soylu; “Bu anlaşma ile hem vatandaşlarımızın güvenliğini sağlayan hem de suç ve suç unsurlarının takibini yapmaya çalışan bir anlayış ortaklaşa değerlendirilecektir. Aynı zamanda yetkinliklerimiz de birbirimizle paylaşılacak. Halihazırda devam eden bir güvenlik işbirliği anlaşması sürecimiz var. İnşallah yakın zamanda bir defada tamamlamış olacağız” açıklamasında bulundu.

Şubat ayında Türkiye ile BAE arasında 13 anlaşma imzalandı ve bunlardan biri ikili savunma sanayi iş birliği toplantılarının başlatılması oldu.

Ankara ve Abu Dabi, 2011 yılında zaten savunma sanayi işbirliğine yönelik bir mutabakat zaptı imzalamıştı ve bu mutabakat zaptı 2017'de onaylandı. Ancak mutabakat zaptının onaylanmasından sonraki yıllarda iki ülke arasında yaşanan gerilimler işbirliği sürecini sekteye uğrattı.

Şimdi, iki ülke yakınlaşmalarını ortak güvenlik ve ekonomik sorunlarına karşı koymak için güçlendirmeyi umuyor.

Eylül ayında BAE, hızla gelişen ilişkilerinin bir parçası olarak Türkiye'den sipariş ettiği ilk silahlı insansız hava aracı grubunu teslim aldı. BAE'nin Türkiye'den satın almak istediği 120 Bayraktar TB2 insansız hava aracının ilk sevkiyatı olarak 20 silahlı insansız hava aracı teslim aldığı bildirildi.

Sevkiyat, Ankara ve Abu Dabi'nin uzlaşıp ilişkileri düzeltmesinden yalnızca sekiz ay sonra gerçekleşti.

Birleşik Arap Emirlikleri savunma ve güvenlik satın alma otoritesi Tawazun ile ünlü Bayraktar TB2 insansız hava aracını üreten Türkiye'nin Baykar Savunma, Mart 2021'de olası iş birliği konusunda görüşmüş olsa da bu gelişme hem zamanlaması hem de içeriği nedeniyle birçok kişiyi şaşırtmıştı.

Birleşik Arap Emirlikleri'nin mühimmat, komuta ve kontrol birimleri ve eğitim ile birlikte 120 adet TB2 insansız hava aracına 2 milyar dolar harcama niyetini ortaya koymasıyla görüşmeler devam etti.

Bölgede gözünü Baykar'ın İHA'larına dikmiş olan tek ülke BAE değil. Suriye, Ukrayna ve Libya'daki çatışmalar üzerindeki etkilerinden sonra, Türk insansız hava araçlarına uluslararası talep fırladı. Libya, Türk ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin çıkarlarının çatıştığı bölgesel arenelardan biriydi. Ancak Ankara ile uzlaşma, Körfez ülkelerinin gözlerini bir kez daha kadim düşmanları İran'a çevirmelerine yol açtı.

BAE ve diğer Körfez ülkelerinin Türk İHA'larını satın almasının birincil nedeninin, İran ve bölgedeki vekil gruplarından kaynaklanan artan güvenlik sorunlarına karşı koymak olduğu bildiriliyor.

Bu ülkelerin tamamı, Türk insansız hava araçlarını İran insansız hava araçlarını geride bırakabilecek önemli bir güç olarak görüyorlar. İran destekli Şii milislerin bölgedeki etkisinin yayılması, sadece Körfez ülkeleri için değil, Suriye ve Irak başta olmak üzere Türkiye için de tehdit oluşturuyor.

İran'ın bölgede artan nüfuzunun dengelenmesi ve Orta Doğu'da nükleer silahlardan arındırılmış bir bölge oluşturulması yönündeki ortak gündem, Türkiye-Körfez işbirliğini bir dereceye kadar yönlendiriyor.

Onlarca yıldır Körfez ülkelerinin güvenliği Batı anlaşmalarıyla sağlanıyordu. Körfez ülkeleri, büyük ölçüde ABD silahlarına bağımlı kalmaya devam etmelerine rağmen, son zamanlarda Türkiye'nin askeri uzmanlığından ve gücünden yararlanmanın yollarını aradılar.

Bu değişken bölgede artan istikrarsızlık, tehdit algılamasındaki ve güvenlik yönelimindeki değişimler, Körfez ülkeleri ve Türkiye'yi siyasi ve ekonomik ilişkilerini güvenlik ve savunma işbirliği yoluyla güçlendirmeye itiyor.

Kaynaklar

Tartışma