Arab News: Suriye'deki değişim İran'ın politikalarını nasıl etkileyecek?
Suriye'nin yeni yönetimi, İran ile ilişkilerde nasıl bir politika izleyecek? Suriye'deki değişim İran'ın bölgesel nüfuzunu nasıl etkileyecek?
Suudi Arabistan merkezli yayın organlarından Arab News'de, Suriye'de yaşanan değişim ardından İran'ın bölgesel politikalarının ve Suriye ile ilişkilerinin nasıl gelişeceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Suriye'deki yönetim değişiminini ardından, jeopolitik açıdan Türkiye'nin en önemli bölgesel oyuncu pozisyonuna geldiği belirtilen analizde, Ahmed El-Şaraa liderliğindeki yeni Suriye yönetiminin Suriye içerisinde İran'ın uzantılarına müsade etmeyeceği tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca Tahran'ın; Suriye'de Esad rejiminin devrilmesinin ardından tarihinin en büyük endişesini yaşadığına dikkat çekildi.
İşte Arab News'de yayınlanan analiz:
Herkes yeni Şam yönetiminin özellikle İran'la ilgili olası dış politikası hakkında ipuçları arıyor.
Eğer Suriye'deki yönetimin Tahran'a karşı olduğu ortaya çıkarsa bu önemli bir gelişme olur ve bölgenin çehresini değiştirebilir.
Teorik olarak, Heyet Tahrir El-Şam ve lideri Ahmed El-Şaraa liderliğindeki yeni Suriye yönetiminin devrik Esad rejiminden farklı bir politika benimsemesi bekleniyor. Buna göre, Tahran'a ve Suriye'de kendisine karşı savaşan milislere karşı çıkacağı, Irak'taki milisler ve Lübnan Hizbullah'ı gibi eksenin taraflarına Suriye topraklarında izin vermeyeceği tahmin ediliyor.
Eğer Ahmed El-Şaraa bu yolu izlerse, özellikle İsrail'in İran'ın dış kabiliyetlerinin çoğunu yok etmesinden sonra, İran'ın yayılmacı projesinin sonuna tanık olabiliriz.
Ancak eğer İsrail Suriye'deki çöküşü oradaki varlığını güçlendirmek için kullanmaya devam ederse, Şam'ın Tahran ve Bağdat ile yeni bir ittifak kurması gibi bir gelişme yaşanabilir.
Pek çok şey Ahmed El-Şaraa vizyonuna ve hükümetinin İsrail ile çatışma konusundaki tutumuna bağlı.
Jeopolitik açıdan ise Türkiye en önemli bölgesel oyuncu pozisyonunda.
Şimdi asıl soru, yeni Şam yönetimi üzerinde, özellikle de İran'la çatışması konusunda önemli bir etkiye sahip olup olmadığı.
Şu anda Türkiye'nin rolü, Şam'ın dini ve siyasi aşırıcılığa kaymasını önlemek ve ABD yaptırımlarından kurtulmasına yardımcı olmak açısından faydalı olabilir.
Şam'ın dış ilişkilerine yönelik anlatı, HTŞ'nin Ankara'ya sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve 2018'den bu yana ve son zaferi sırasında verdiği destek nedeniyle Ankara'ya çok şey borçlu olduğunu ortaya koyuyor. Bu da olası bir ittifaka işaret ediyor.
Mezopotamya bölgesi, Şam ve Bağdat arasındaki siyasi ve mezhepsel rekabetle birlikte kendi dinamiklerine sahiptir. Saddam Hüseyin ve Beşar Esad rejimlerinin yıkılmasının ardından her iki başkentte de dini gruplar hüküm sürerken Irak'taki hükümet teorik olarak Şii, Suriye'deki ise Sünni.
HTŞ'nin Şam'da kontrolü ele geçirmesinin ardından Bağdat'ta öfke yayıldı ve iki mezhebin aşırılık yanlısı grupları arasındaki tarihi kan davaları sosyal medyada dolaşmaya başladı. Siyasi ve askeri açıdan Tahran, Bağdat ve Hizbullah, Esad rejiminin yerini alması için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Irak, Suriye'nin başkentinin düşmesinin ardından rejimden kaçan binlerce lider ve askere ev sahipliği yaptı.
Hamas'ın yok edilmesi, Hizbullah liderlerinin ve güçlerinin ortadan kaldırılması ve şimdi de Esad rejiminin sona ermesi gibi bu yıl yaşadığı büyük gerilemelerin ardından eksenin önceliklerini yeniden düzenlemesi bekleniyor.
Tahran muhtemelen iki yol izleyecek.
Bunlar; İsrail düşmanlığı bayrağı altında Ahmed El-Şaraa ve ekibiyle siyasi yakınlaşma ve Şam'a baskı yapmak için Suriye ve çevresinde ittifaklar örme.
Washington'un kendisini devirmeyi planladığı teorisi 40 yıldır aklından çıkmayan Tahran, Suriye'de Esad rejiminin devrilmesinin ardından tarihinin en büyük endişesini yaşıyor.