The New York Times: Esad’ın ‘insan mezbahanesi’ olan Sednaya Hapishanesi'nde neler yaşandı?

Dayak, cinsel saldırı, elektrik şoku, işkence, toplu infaz, yüzlerce gardiyan ve mayın tarlaları. Suriye'deki “insan mezbahanesi” olarak tanımlanan Sednaya hapishanesinde neler yaşandı?

1. resim

ABD'nin önde gelen yayın organlarından The New York Times'da Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye'deki hapishanelerin ve özellikle de “insan mezbahanesi” olarak tanımlanan Sednaya hapishanesine dair bilgilerin verildiği bir analiz yazısı yayınlandı.

Binlerce kişi düzmece mahkemelerin ardından toplu idamlarla infaz edildiğine dair raporların ayrıntılarına yer verilen analizde, “insan mezbahanesi” olarak tanımlanan Sednaya hapishanesinin ise yüzlerce gardiyan ve asker tarafından korunmasına ve etrafının mayın tarlalarıyla çevrili olmasına dikkat çekildi.

Analizde ayrıca; Esad rejiminin çökmesinin ardından hapishanelerin son durumuna dair bilgilere yer verildi.

İşte The New York Times'da yayınlanan analiz:

Suriye'de Esad rejimi çökerken iktidarı ele geçiren muhalifler, rejimin on binlerce insanını alıkoyduğu, işkence ettiği ve öldürdüğü hapishanelerin kapılarını açtı.

Kalabalık Suriyeliler, 13 yıllık iç savaş sırasında hapishane sisteminde kaybolan yakınlarını aramak için tesislere akın etti.

Ancak hiçbir hapishane başkent Şam'ın hemen kuzeyindeki Sednaya kadar kötü şöhretli değildi.

İç savaştan önce de Sednaya yaygın işkence ve kötü muamele olaylarıyla biliniyordu. Ancak iç savaş sırasında burası en kötü zulümlerin merkezi haline geldi.

İnsan hakları grupları Sednaya'da on binlerce insanın gözaltına alındığını belirtirken, bu kişiler işkence gördü, dövüldü ve yiyecek, su, ilaç ve temel sağlık hizmetlerinden mahrum bırakıldı.

Binlerce kişi düzmece mahkemelerin ardından toplu idamlarla infaz edildi. Bazı raporlara göre, burada 30,000'den fazla tutuklunun öldürüldüğü tahmin ediliyor.

Çoğu vakada mahkumların ailelerine akıbetleri hakkında hiçbir bilgi verilmedi.

Sednaya “mezbahanesi”

1987'de Şam'ın kuzeyindeki bir tepede inşa edilen hapishane, siyasi mahkumların tutulduğu askeri bir hapishaneydi.

The New York Times'ın edindiği bilgilere göre, hükümetin sivil muhalefete karşı ana silahı olan acımasız bir sistemin en kötü şöhretli hapishanesiydi. Uluslararası Af Örgütü Sednaya'yı bir “insan mezbahası” olarak tanımladı.

Mahkumları temsil eden bir grup tarafından hazırlanan rapora göre hapishane, yüzlerce gardiyan ve asker tarafından korunuyor ve etrafı mayın tarlalarıyla çevriliydi.

Uluslararası Af Örgütü'nün 2017 tarihli bir raporuna göre, 2007 yılında tahminen 1.500 mahkumun kaldığı cezaevinin nüfusu, Suriye'deki iç savaş başladıktan sonra bir anda 20.000 kişiye kadar yükseldi.

Geçmişi nasıldı?

İç savaş başlamadan önce yani 2011 yılında, Sednaya'daki mahkumların çoğunluğu, Suriye hükümeti tarafından Irak'ta ABD'ye karşı savaşan El Kaide'nin bir koluna katılmaya teşvik edilen gruplardı. Bunlar evlerine döndüklerinde, Esad kendi yönetimini tehdit etmelerini önlemek için onları hapse attı.

2011'in başlarında hükümet karşıtı protestolar Suriye'ye yayılınca, hükümet bu kişilerin çoğunu serbest bıraktı ve binlerce protestocuyu, aktivisti, gazeteciyi, doktoru, yardım görevlisini, öğrenciyi ve diğer Suriyelileri hapsetmeye başladı. Birçoğu Sednaya'ya gönderildi.

Cezaevi, tutukluların diğer gözaltı merkezlerinde geçirdikleri uzun sürelerin ardından sıklıkla bırakıldıkları son yerdi.

Koşullar nasıldı?

Af Örgütü raporu ve Birleşmiş Milletler tarafından yürütülen ayrı bir soruşturma, Suriyeli yetkililerin Sednaya'daki tutuklulara işkence ettikten ve onları korkunç koşullarda barındırdıktan sonra kasıtlı olarak imha ettiklerini ortaya koydu.

BM müfettişleri bu tür eylemlerin insanlığa karşı suç teşkil edebileceğini tespit etti. Hak gruplarına ve Times'ın soruşturmasına göre, tutuklular cinsel saldırıya uğradı ve birbirlerini dövmeye, tecavüz etmeye ve hatta öldürmeye zorlandı.

2017 yılında ABD, Suriye hükümetini Sednaya'daki toplu cinayetleri gizlemek için bir krematoryum kullanmakla suçlamış ve dayak, cinsel saldırı, elektrik şoku, kulak ve cinsel organ kesme gibi fiziksel işkence yöntemlerini sıralamıştı.

Genellikle aile bağlantıları ya da rüşvet yoluyla serbest bırakılmayı başaran az sayıdaki tutuklu, pis ve aşırı kalabalık hücrelerde tedavi edilmeyen yaralar ve hastalıklar nedeniyle ölüme terk edildiklerini anlattı.

Mahkumlara tuvaletleri kullanmaları için sadece saniyeler veriliyordu, bu nedenle çoğu zaman tuvaletleri olmayan hücrelerde tuvaletlerini yapmak zorunda kalıyorlardı. Yemekler genellikle birkaç lokma bozulmuş yiyecekten ibaretti. Birçok insanda ciddi enfeksiyonlar, hastalıklar ve akıl hastalıkları gelişti.

Sistem genelindeki pek çok cezaevinde koşullar benzerdi. Ancak eski mahkumlara göre Sednaya'daki muamele özellikle sadistçe olabiliyordu.

Mahkumların işkence sırasında bile gardiyanlara bakmalarına, konuşmalarına ya da gürültü yapmalarına izin verilmiyordu. Su verilmeyerek ya da dondurucu soğukta battaniyesiz, çıplak uyumaya zorlanarak cezalandırılabiliyorlardı.

Af Örgütü raporuna göre, gardiyanlar her sabah gece ölenlerin cesetlerini toplayıp askeri hastaneye götürüyor ve burada ölümleri kalp ya da solunum yetmezliği vakası olarak kaydediliyordu. Daha sonra kamyonlarla Şam'ın dışındaki toplu mezarlara götürülüyorlardı.

Hapishane dışındaki yakınları çoğu zaman onların akıbetini asla öğrenemedi.

Acımasız bir protokol

Af Örgütü raporunda atıfta bulunulan eski yetkililere göre Sednaya'da gözaltında tutulanlara itirafta bulunmaları için rutin olarak işkence yapılıyordu. Daha sonra askeri mahkemelere götürülüyorlar ve burada iki ya da üç dakika süren duruşmaların ardından mahkum ediliyorlardı.

Rapora göre, gardiyanlar her hafta ve genellikle haftada iki kez, 50 kişiye varan grupları sivil cezaevlerine nakledildiklerini söyleyerek hücrelerinden çıkardılar.

Yine rapora göre, bunun yerine gözleri bağlanıyor, cezaevinin bodrum katında feci şekilde dövülüyor ve ardından başka bir binaya götürülerek gece yarısı asılıyorlardı. Cezaevi yetkilileri toplu idamları “parti” olarak adlandırıyordu.

Af Örgütü, 2011-2015 yılları arasında çoğu sivil 5.000 ila 13.000 kişinin bu şekilde öldürüldüğünü tespit etti.

Cezaevinde şimdi neler oluyor?

Esad'ın hapishaneler labirentini titizlikle izleyen Suriye İnsan Hakları Ağı Direktörü Fadel Abdul Ghany'ye göre Sednaya'dan yaklaşık 2,000 mahkum çıktı.

Ancak hükümet devrildiğinde orada tutulduğunu söylediği yaklaşık 11.000 tutuklunun geri kalanı hiçbir yerde bulunamadı. Abdul Ghany'e göre diğer mahkumlar yüksek ihtimalle öldürüldü ve gömüldü.

Tartışma