Arab News: Suudi Arabistan Türkiye ve Çin ile savunma bağlarını neden güçlendiriyor?

Türk savunma sanayisinin küresel pazarda önemli bir rol oynaması ile birlikte bölge ülkeleri rotasını değiştirdi. Peki Suudi Arabistan, Türkiye ve Çin ile savunma bağlarını neden güçlendirmeye çalışıyor?

1. resim

Suudi Arabistan merkezli yayın organlarından Arab News'de, Suudi Arabistan'ın özellükle savunma sanayi başlığında Türkiye ve Çin ile artan ilişkilerinin ve Türkiye'nin savunma sanayi üreticisi Baykar başta olmak üzere, sektördeki artan öneminin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Suudi Arabistan tarafından, hem Türkiye'nin hem de Çin'in giderek daha önemli bir savunma ortağı olarak görüldüğüne dikkat çekilen analizde, Suudi Arabistan'ın son yıllarda Türkiye ve Çin ile gelişen savunma işbirliği anlaşmaları yapmaya çalıştığına dikkat çekildi.

Analizde ayrıca; Suudi Arabistan'ın son dönemde Türkiye'nin önde gelen savunma sanayi kurumları olan Baykar ve Aselsan ile önemli mutabakat zaptları imzaladığına atıfta bulunularak, Türk savunma şirketlerinin küresel pazarda önemli bir rol oynamaya başladığı tespiti yapıldı.

İşte Arab News'de yayınlanan analiz:

Suudi Arabistan'ın Türkiye ve Çin ile son yıllarda gelişen savunma işbirliği, özellikle Savunma Bakanı Prens Halid bin Salman'ın her iki ülkeye yaptığı son ziyaretlerin ardından farklı bir boyuta evrildi.

Suudi Arabistan Savunma Bakanı geçen hafta Çin'e yaptığı ziyaretin ardından Ankara'da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi.

Ziyareti kapsamında Türk mevkidaşı ile de görüşmelerde bulunan Prens Halid, Suudi Vizyonu 2030 doğrultusunda savunma işbirliği fırsatlarını görüşmek üzere önde gelen Türk savunma şirketlerinin yetkilileriyle de bir araya geldi.

Prens Halid Çin'de, Devlet Başkanı Xi Jinping'den sonra Çin'in en üst düzey ikinci askeri yetkilisi olan Zhang Youxia tarafından kabul edildi. Bu görüşme Zhang'ın bu yıl yabancı bir savunma bakanıyla yaptığı ilk görüşme oldu.

Suudi Arabistan tarafından, hem Türkiye hem de Çin tarafından bölgede giderek daha önemli bir savunma ortağı olarak görülüyor.

Zira Batılı olmayan bu iki ülke, Riyad ile savunma ve askeri işbirliği anlaşmaları imzalamış durumda.

Suudi Arabistan 2030 yılına kadar savunma harcamalarının yarısını yerli tesislere yönlendirmeyi hedefliyor ve bu hedef doğrultusunda Çin ve Türk savunma sanayileri işbirliği için güçlü ortaklar olarak görüyor.

Türkiye ile başlamak gerekirse, iki ülke arasındaki ikili ilişkiler birçok alanda ilerleme kaydetmektedir.

Suudi-Türk savunma işbirliğinin siyasi ve ekonomik işbirliğinden daha ağır bastığı görülüyor.

Geçtiğimiz yıl Erdoğan'ın Suudi Arabistan'a yaptığı önemli ziyaret sırasında Suudi Arabistan, Türkiye tarihinin en büyük savunma anlaşması kapsamında Türk şirketi Baykar'dan Türk insansız hava araçları satın aldı.

Bu iki ülkenin yakın çevrelerinde yaşadıkları krizler göz önüne alındığında, ilişkilerin yapıcı niteliği büyük önem taşıyor ve savunma sektörü önemli bir işbirliği alanı olarak ortaya çıkıyor.

Prens Halid'in ziyareti sırasında SAMI olarak bilinen Suudi Askeri Sanayii kurumu, Türk şirketleri Baykar ve Aselsan başta olmak üzere Türkiye ile üç mutabakat zaptı imzaladı.

Bu anlaşmalar Suudi Krallığın savunma sanayiinde yerelleşmesini desteklemeyi amaçlıyordu. 

Anlaşmaya göre Baykar; Suudi Arabistan'daki insansız hava araçlarının üretimine katılacak ve Riyad, üretimin yüzde 70'inden fazlasının Suudi Arabistan'da gerçekleştirilmesini sağlayacak.

İlk insansız hava aracının 2026 yılına kadar Suudi Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne teslim edilmesi bekleniyor.

Suudi Vizyon 2030'un temel bileşenlerinden biri, Suudi Arabistan'ın silah ithalatına olan bağımlılığını en az yüzde 50 oranında azaltmayı amaçlayan özerk bir savunma sanayii geliştirmektir.

Suudi Arabistan dünyanın en büyük askeri harcama yapan ülkelerinden biri.

Yerli savunma sektörünü inşa etme konusundaki başarılı deneyimi göz önüne alındığında Türkiye, Suudi Arabistan için potansiyel bir model olmayı hedefliyor.

Yirmi yıl önce çok az kişi Türkiye'nin böyle bir başarı elde edeceğine inanıyordu.

Ancak Türkiye'nin Batılı müttefiklerinin silah ambargosuyla karşı karşıya kalması, Türkiye'nin özerk bir savunma sanayii için hızlı bir atılım başlattı. Bu hızlı yerelleşme, Türkiye'nin ithal ürünlere bağımlı kalmadan kendi insansız hava araçlarını, helikopterlerini ve denizaltılarını üretebilecek düzeye gelmesine yardımcı oldu.

Bugün Türk savunma şirketleri küresel pazarda önemli bir rol oynamaktadır.

Suudi Arabistan da benzer zorluklarla karşılaştı.

ABD daha önce Suudi Arabistan'a silah ihracatını kısıtlamış, Almanya ise tank satışını engellemişti.

Bu olaylar Riyad'ı SAMI adını verdiği kurumu kurmaya ve yerli savunma sektörünü inşa etmek için büyük dış kuruluşlarla işbirliği yapmaya sevk etti. Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri, Batı'ya yoğun bağımlılık döneminin ardından güvenlik ve savunma ilişkilerini çeşitlendirmek istiyor.

Resmi verilere göre Suudi Arabistan'da savunma sektöründeki yerlileşme oranı şimdiden yüzde 15'e ulaşmış durumda.

Çin açısından bakıldığında Pekin, Suudi Arabistan'ı bölgedeki işbirliği için kilit bir ortak olarak görüyor. Çin, geçen yıl Mart ayında Suudi Arabisan ile İran arasında bir uzlaşma anlaşmasına başarılı bir şekilde aracılık ederek Riyad'ın güvenini kazandı.

Suudi Arabistan'ın bölgesel bir aktör olan Türkiye ve Çin ile savunma işbirliği, bölgesel güvenliğin güçlendirilmesi açısından hayati önem taşımaktadır.

Savunma işbirliğinin doğası gereği ülkeler savunma ilişkilerini kendi ulusal çıkarları ve bölgesel stratejileri temelinde yönlendirmektedir. Ancak Suudi Arabistan'ın savunma sanayisini geliştirmek için Türkiye ve Çin'i potansiyel ortaklar olarak görmesi hedefleri doğrultusunda çok önemlidir.

Kaynaklar

Tartışma