Arab News: Türkiye 2025'e daha güçlü bir bölgesel pozisyonda giriyor

Hem Washington hem de bölgesel aktörler artık Türkiye'nin büyük rolünü kabul ediyor. Türkiye etkili dış politikası ile 2025'e daha güçlü bir bölgesel pozisyonda giriyor.

1. resim

Suudi Arabistan merkezli yayın organlarından Arab News'de, Türkiye'nin 2024 yılında attığı başarılı dış politika adımlarının ve 2025'deki olası adımlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Özellikle 2024 yılının sonuna doğru gerçekleşen Esad rejiminin çöküşünün, Rusya ve İran'ın bölgedeki etkisini azaltırken Türkiye'nin daha etkin bir konuma getirdiği belirtilen analizde, Etiyopya-Somali hamlesi ile de Türkiye'nin Afrika'daki ayak izinin de arttığına dikkat çekildi.

Analizde ayrıca; Türkiye'nin Körfez Bölgesi, ABD ve Avrupa ile ilişiklerinde attığı etkili adımlara dair değerlendirmelere de yer verildi.

İşte Arab News'de yayınlanan analiz:

Türk dış politikası geçtiğimiz yıl büyük jeopolitik değişimlere sahne oldu.

Aslında Türk dış politikasını okumak basit bir iş değildir. Zira; ülkenin diplomatik manevralarının yanı sıra bölgesel ve küresel konumunu da incelikli bir şekilde anlamayı gerektirir.

Türkiye 2024 yılında dış politikasında üç önemli hedefe ulaşırken, 2025 yılına girerken de zorluklarla karşı karşıya kaldı. Suriye'de Esad rejiminin devrilmesi, Arap dünyası ile ilişkilerin normalleşmesi ve Afrika ülkeleri arasında başarılı arabuluculuk çabaları Ankara'nın dış politikadaki üç ana zaferi oldu.

Esad rejiminin çöküşü, Rusya ve İran'ın bölgedeki etkisinin azaldığı bir ortamda Ankara'nın dış politikada elini güçlendirdi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın on yılı aşkın bir süredir Kahire'ye yaptığı ilk tarihi ziyaret, sadece Mısır ile bağların yeniden kurulduğuna işaret etmekle kalmadı, aynı zamanda Türkiye'nin Arap dünyasına yeniden entegrasyonu için de çok önemli bir rol oynadı.

Arap Birliği'ndeki merkezi rolüyle Mısır, Ankara'nın bölgede yeniden kabul görmesini kolaylaştırdı.

2024 yılının sonunda Erdoğan, Somali ve Etiyopya arasında bir barış anlaşmasına aracılık ederek Kızıldeniz'e erişim konusunda bir yıldır süren deniz anlaşmazlığını çözdü. Bu anlaşma Türkiye'nin Afrika'da artan etkisine işaret ederken, Ankara kendisini farklı aktörler arasındaki gerilimleri yatıştırabilecek tarafsız bir arabulucu olarak konumlandırdı.

Anlaşmanın ardından Erdoğan, 2025'in başlarında Etiyopya ve Somali'yi ziyaret etmeyi planladığını açıklayarak Türkiye'nin Afrika'daki ayak izini ekonomik yatırım, güvenlik işbirliği ve insani yardım yoluyla derinleştirme konusundaki kararlılığını sürdürdüğünü gösterdi.

Ankara'nın Körfez ülkeleriyle ilişkileri de geçtiğimiz yıl önemli ilerlemeler kaydetti. Ekonomik zorunluluklar tarafından yönlendirilen bölgesel işbirliği ve bağlanabilirlik, Türkiye'nin Körfez'e yönelik son dönem politikasının belirleyici özellikleri olmuştur.

2024 yılında Türkiye-Körfez ilişkileri, üç önemli gelişmeyle desteklenen yeni bir döneme girmiştir.

Ankara ve Körfez İşbirliği Konseyi, bir serbest ticaret anlaşması için resmi müzakerelere başlama ve stratejik diyalog görüşmelerini yeniden başlatma konusunda anlaştı. Türkiye, 2008 yılında KİK tarafından stratejik diyalog ortağı olarak belirlenmişti.

Bu arada, Irak, Türkiye, Katar ve BAE'yi kapsayan bir “Kalkınma Yolu” üzerinde ortak işbirliği için dört yönlü bir ön anlaşma imzalandı. Türkiye'nin Körfez ülkeleriyle siyasi ve savunma alanındaki işbirliği de liderlerin ziyaretleriyle güçlendirildi ve bu ziyaretler birçok önemli anlaşmanın imzalanmasına zemin hazırladı.

Bu başarıların yanı sıra, Türkiye'nin Batı ile ilişkileri, özellikle İsrail'in Gazze'deki savaşı ve Ankara'nın Moskova ile yakın bağları ışığında, sorunlu olmaya devam etmektedir.

ABD 2025'te ikinci bir Trump yönetimine hazırlanırken, Türkiye temkinli bir “bekle ve gör” yaklaşımını sürdürürken kendisini daha kritik bir uluslararası rol için konumlandırıyor gibi görünüyor.

Ankara'nın Donald Trump'ın ikinci yönetimine yönelik politikalarını Washington'ın bölgedeki eylemleri ve önceliklerine göre şekillendirmesi muhtemeldir.

Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği muhtemelen yeni yönetimin, Ankara ile Washington arasında uzun süredir anlaşmazlık konusu olan Suriye'deki terör örgütü YPG/PYD ile ilişkilerini nasıl ele alacağına bağlı olacaktır.

Suriye'de Esad rejiminin devrilmesi sırasında ve sonrasında Türkiye'nin oynadığı önemli rol, bölgesel jeopolitikteki etkisini önemli ölçüde arttırdı ve hem Washington hem de bölgesel aktörler artık Türkiye'nin bu büyük rolünü kabul ediyor.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ankara'nın ABD ile Suriye'nin gelecekteki yetkilileri arasında arabuluculuk yapmaya istekli olduğunu belirtti. Fidan ayrıca Ankara'nın “Suriye'deki duruma ilişkin eylemleri Suudi Arabistan ile en üst düzeyde koordine ettiğini” söyledi.

2024 yaklaşırken Türkiye, Suriye politikası için aktif bir şekilde bölgesel destek arayışında.

Türk politika yapıcılar Suriye'deki geçiş hükümetinin geleceğini görüşmek üzere Kahire ve Körfez başkentlerini ziyaret etti. Ayrıca Türkiye'nin bölgedeki yeni dış politikasının ancak güçlü bir bölgesel destekle başarıya ulaşabileceğinin sinyallerini verdiler.

Buna ek olarak, geçtiğimiz yıl boyunca Türkiye, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşına yaklaşımında hassas bir denge tutturdu. Ankara, Ukrayna ile bağlarını güçlendirirken Moskova ile pragmatik ilişkilerini de sürdürdü.

Türkiye ile Batı, özellikle de ABD arasında büyük güç rekabetine yönelik algılarda mevcut bir ayrışma söz konusudur. Ankara çok kutupluluğa olumlu bakmaktadır ve bu da Türk politika yapıcılarına Batı ile ilişkilerinde esneklik sağlamaktadır.

Ancak 2025 yılında Türkiye'nin stratejisinin etkinliği büyük ölçüde yeni Trump yönetiminin Ukrayna savaşını nasıl ele alacağına, Suriye'de YPG/SDG'ye nasıl yaklaşacağına ve Ankara ile ilişkilerinde nasıl bir strateji izleyeceğine bağlı olacaktır.

Bölgede Esad sonrası Suriye, İran-İsrail gerilimi ve Gazze savaşıyla ilgili belirsizlikler olsa da Türkiye 2025'e daha güçlü bir bölgesel pozisyonda giriyor.

Eski bölgesel düşmanlarıyla ilişkilerini normalleştirdi ve Ukrayna savaşında arabuluculuk yapma çabaları sayesinde önemli bir Batılı ortak olarak rolünü yükseltti.

Diğer yandan Ankara, Mayıs 2024'te Türkiye'de yapılan seçimlerden bu yana AB ile ilişkilerinde de olumlu adımlar atmıştır. Bu durum, gerilimin azaltılması ile yeniden tanımlanan Türk dış politikasının yeniden yapılandırılmasına yol açtı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in Türkiye'ye yaptığı son ziyaret Brüksel ve Ankara arasında daha yakın bir gelecek vaat ediyor.

Von der Leyen'e göre;

“Türkiye Ortadoğu'nun istikrara kavuşturulmasında önemli bir rol oynamaktadır.”

Bu açıklama, özellikle Batı'nın Esad sonrası Suriye'nin geleceği konusunda rehberlik için Türkiye'ye baktığı bir dönemde oldukça önemli.

Önümüzdeki yıl Türkiye'nin dış politikadaki başarılarını nasıl kullanacağı ve bölgedeki karmaşıklığı nasıl yöneteceği merak konusu.

Kaynaklar

Tartışma