Arab News: Türkiye NATO'nun Ortadoğu genişleme stratejisine nasıl yaklaşıyor?
NATO'nun Ortadoğu'da irtibat bürosu açması nasıl bir stratejiye işaret ediyor? Türkiye, NATO'nun Ortadoğu genişleme stratejisine nasıl yaklaşıyor?
Suudi Arabistan merkezli yayın organlarından Arab News'de, NATO'nun Ürdün'de bir temsilcilik açma hamlesinin olası yankılarının ve Türkiye'nin NATO'nun Ortadoğu stratejisine yönelik bakış açısının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
NATO Ortadoğu'daki ilk irtibat bürosunu Ürdün'de açmaya karar vererek, askeri ittifakın bölgedeki etkisini artırma stratejisini ortaya koyduğu tespiti yapılan analizde, Türkiye'nin ise Ortadoğu angajmanına sıcak baktığı ancak ittifakın, İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını sona erdirme çabalarını da içermesini tercih ettiği belirtildi.
Analizde ayrıca; Türkiye'nin NATO'nun en öncemli güçlerinden birisi olduğuna dikkat çekilerek, ittifakın genişleyen Ortadoğu stratejisinin Türkiye'nin önemini daha da artıracağı belirtildi.
İşte Arab News'de yayınlanan analiz:
NATO Orta Doğu'daki ilk irtibat bürosunu Ürdün'de açmaya karar vererek ittifakın bölgedeki etkisini artırma stratejisini ortaya koydu.
Ürdün'de bir temsilcilik açılması, Orta Doğu'nun kalbinde yer alan ve Suriye, İsrail ve Suudi Arabistan ile sınırı bulunan bu ülkenin jeopolitik öneminin altını çizmektedir.
Bu karar daha geniş bir bölgeye NATO'nun çıkarlarının Avrupa'nın ötesine uzandığının işaretini vermektedir. Ancak, aynı zamanda, NATO'nun Orta Doğu devletleri ile angajmanı yeni bir strateji olmadığından bu durum abartılmamalıdır.
NATO 1990'lardan beri Akdeniz Diyaloğu aracılığıyla Ürdün, Cezayir, Mısır, İsrail, Moritanya, Fas ve Tunus gibi devletlerle yakın ilişki içinde olmuştur. 1994 yılında kurulan diyalog Orta Doğu ülkeleriyle siyasi diyaloğu kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.
2000'li yılların başında NATO, Körfez İşbirliği Konseyi üyeleriyle siyasi ve askeri ilişkilerini güçlendirmek için İstanbul İşbirliği Girişimi'ni başlattı.
ABD'den sonra ittifakın ikinci büyük ordusuna sahip önemli bir NATO üyesi olan Türkiye, NATO ile altı KİK ülkesinden dördü arasında stratejik bir diyalog başlatılmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu ülkeler Bahreyn, Kuveyt, Katar ve BAE şeklinde sıralanabilir.
Amaç Orta Doğu'da güvenlik alanında işbirliğini geliştirmekti ve Türkiye de bu adımı aktif olarak destekledi.
NATO, Akdeniz Diyaloğu ve İstanbul İşbirliği Girişimi aracılığıyla Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki 11 ülkeyle çeşitli bölgesel konulardaki siyasi tartışmaların kapsamını genişletmek üzere temaslarda bulunmuştur. Bu bağlamda ittifak 2017 yılında Kuveyt'te türünün ilk örneği olan NATO-ICI Bölgesel Merkezi'ni açmıştır.
Bu merkez stratejik analiz, askeri işbirliği ve kamu diplomasisi konularına odaklanarak NATO ve Körfez'deki ortakları arasındaki pratik işbirliğini desteklemeyi ve geliştirmeyi amaçlamaktadır.
NATO'nun Orta Doğu'daki imajı, kısmen Libya'ya müdahalesinin olumsuz algıları artırması nedeniyle, on yıllardır özellikle halk arasında tartışmalı olmuştur.
Bununla birlikte, bölge devletleri farklı nitelikte ve farklı kaynaklardan gelen tehditlerle karşı karşıya kaldıkça, NATO askeri uzmanlık ve işbirliği yoluyla bölgenin istikrarına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda NATO Ürdün'de Iraklı subaylara terörle mücadele becerilerini geliştirmeleri için eğitim vermiş ve bu eğitim şimdi Bağdat'a kadar uzanmıştır.
Ürdün'deki yeni ofis kararı, üç önemli nokta ortaya çıkarmaktadır.
Birincisi, Ürdün ordusu yıllardır NATO güçleriyle yakın işbirliği içinde olmuş ve BM barışı koruma misyonlarına katılmıştır.
İkinci olarak, NATO'nun Ürdün'ü seçmesi, İstanbul İşbirliği Girişimi üyesi KİK ülkelerinin nispeten küçük olması ve NATO ile açık bir ittifak kurmaya hazır olmamaları ve genellikle bölgede korunma politikalarını tercih etmelerine bağlanabilir.
Üçüncü olarak, Nisan ayında Ürdün, Amman'ın İsrail'in Gazze'deki eylemlerine karşı çıkmasına rağmen, İsrail'i hedef alan İran füzelerinin Ürdün hava sahasından geçerken engellenmesinde önemli bir rol oynadı.
Ancak ofisin açılma kararı Gazze çatışmasından öncesine dayandığı için bunun çatışmayla doğrudan bir ilgisi olması pek mümkün görünmüyor. Yine de bu kararın potansiyel jeopolitik etkileri görülmeye devam ediyor.
NATO'nun bölgede genişlemek için acil bir stratejik ihtiyacı var gibi görünüyor.
Atılan adımlar Ankara tarafından nasıl algılanıyor?
Türkiye 1952'deki katılımından bu yana NATO'nun önemli bir üyesi olmuştur.
İncirlik Hava Üssü, terörle mücadele operasyonları sırasında Suriye ve Irak üzerindeki uçuşlar da dahil olmak üzere Batı'nın Orta Doğu'daki operasyonları için hayati bir kalkış noktası olarak hizmet veriyor.
Türkiye, NATO'nun Orta Doğu, Doğu Akdeniz ve Körfez'deki sosyal yardım çabalarında aktif bir rol oynamayı hedeflemektedir.
Başından beri Akdeniz Diyaloğu ve İstanbul İşbirliği Girişimi gibi inisiyatifleri desteklemiştir. Ancak Türkiye NATO'nun bölge ülkeleriyle işbirliğini geliştirme çabalarını desteklese de, kısmen son dönemde bölgede yaşanan krizler karşısındaki tutumu nedeniyle ittifakın Orta Doğu'daki gerçek hedefleri konusunda şüpheleri devam etmektedir.
Türkiye, etkili güvenlik ve siyasi işbirlikleri yoluyla bu devletleri tehdit eden gerginliklerin azaltılmasına yardımcı olmak amacıyla NATO'nun bölge ülkeleriyle ikili ortaklıklar kurmasını tercih etmektedir.
Örneğin, Türkiye NATO'nun bölgeye müdahalesinin İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını sona erdirme çabalarını da içermesini tercih etmektedir.
Türkiye'nin NATO'daki müttefikleri, bölge ülkeleriyle daha fazla angajmana girme arzusunu dile getirirken, daha geniş bir bölgenin istikrarı için tehdit oluşturan Gazze savaşına büyük ölçüde mesafeli kaldılar.
NATO şu ana kadar ateşkes değil sadece insani yardım çağrısında bulundu.
Daha önce çeşitli krizlere müdahil olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu ihmal NATO'nun bölge ülkeleriyle ilişkilerini geliştirme yaklaşımı hakkında soru işaretleri yaratırken, İsrail'e baskı uygulama fırsatlarını görmezden geldiği anlaşılıyor.
Türkiye, Gazze'de kalıcı bir ateşkes sağlanana kadar ittifak ile İsrail arasında herhangi bir işbirliğini engelleme sözü verdi.
NATO'nun ilk Orta Doğu irtibat bürosunu açarak genişleme kararı alması önemli bir adımdır. Ancak Türkiye için bu genişleme hem fırsatlar hem de zorluklar içermektedir.
Bir bakış açısına göre, ofisin açılması Rusya ve İran'ın bölgedeki, özellikle de Suriye'deki etkilerini azaltmaya yönelik bir girişim olarak görülmektedir.
Bu hamle NATO ve Rusya arasındaki rekabeti tırmandırma potansiyelini artırıyor ki bu da Türkiye de dahil olmak üzere bölge devletleri için kesinlikle olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Bölge devletlerinin ihtiyacı olan son şey daha fazla gerginliktir.
İttifakın öneml, bir üyesi olarak Türkiye, NATO'nun Orta Doğu stratejisinde de önemli bir rol oynamayı hedeflemektedir. Önceliği ise, süregelen çatışmaların çözümüne daha aktif bir şekilde dahil olarak bölge devletlerinin güvenliğini riske atmak yerine güvenliğini arttırmaktır.