The New York Times: Suriye'deki gelişmeler İranı sarstı
İran'ın Suriye'deki askeri üsleri, yatırımları, planları ve baskın gücü aniden ortadan kalktı! İranlılar şimdi, on yıllar boyunca İran'ın Suriye'ye neden para ve askeri yardım akıttığını sorguluyor.
ABD'nin önde gelen yayın organlarından The New York Times'da Suriye'deki gelişmelerin İran açısından sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İran'ın Suriye'deki baskın varlığının aniden ve beklenmedik bir şekilde ortadan kalkmasının, ülkedeki neredeyse her kesimin tepkisine neden olduğu belirtilen analizde, İran'ın on yıllar boyunca Suriye'ye para ve askeri yardım akıttığı dönemin de ciddi bir şekilde sorgulanır hale geldiğine dikkat çekildi.
Analizde ayrıca; İran'ın Suriye'deki askeri üsleri, yatırımları ve planlarının kısa sürede yok olmasına sebep olan gelişmelere dair, İranlı liderlerin, halkın ve uzmanların tepkilerine ve görüşlerine yer verildi.
İşte The The New York Times'da yayınlanan analiz:
İran on yıllar boyunca Suriye'ye para ve askeri yardım akıttı ve İsrail'le karşı karşıya gelme hırsıyla Esad rejimini destekledi. Ancak şimdi pek çok İranlı açıkça bunun nedenini soruyor.
İran'ın Suriye'deki baskın varlığının aniden ve beklenmedik bir şekilde ortadan kalkmasından bu yana geçen günlerde hükümet, Esad rejimini desteklemek için harcanan milyarlarca dolar ve dökülen İran kanı nedeniyle kamuoyunda şiddetli bir tepkiyle karşı karşıya kaldı.
İran'da muhafazakar kesimler de dahil olmak üzere hiç beklenmedik kesimlerden gelen eleştiriler; televizyon kanallarında, tartışma programlarında, sosyal medya paylaşımlarında ve binlerce İranlının katıldığı sanal toplantılarda serbestçe dolaşıyor. Ayrıca her gün gazetelerin ön sayfalarında da yer alıyor.
Eski bir milletvekili olan Hashmatullah Falahat sosyal medya paylaşımında İran'ın uzun süredir müttefiki olan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın düşüşüne İranlıların sevinmesi gerektiğini söyledi.
Hashamatullah Falahat sosyal medya paylaşımında;
“Artık hiç kimse İran'ın dolarlarını bir örümcek ağını korumak için harcayamayacak”
ifadelerini kullandı.
Hükümet karşıtları İran'ın Orta Doğu'nun dört bir yanına gönderdiği paradan uzun zamandır rahatsız olsa da, bu duygu artık yayılmış görünüyor. Suriye'de kendi hükümetleri adına savaşmış ya da iç savaşta aile üyelerini kaybetmiş olanlar bile buna değip değmediğini soruyor.
Bazıları ise ayaklanmanın tek kaybedeninin Esad rejimi olmadığını belirtiyor.
Tahran Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Ebrahim Motaghi, katıldığı bir programda İran'ın bölgesel bir güç olmaktan çıkıp sıradan bir ülke haline geldiğini söyledi.
İranlı liderlerin yıllarca Suriye'ye ve İsrail'e karşı savaşan müttefik militan gruplara verdikleri desteği İslam devriminin tartışılmaz bir ilkesi ve ulusal güvenlik için kritik bir öneme sahip olarak gösterdikleri düşünüldüğünde, kamuoyundaki bu küstah tartışma olağanüstü bir durum.
Önde gelen analistlerden Hassan Shemshadi Tahran'dan yaptığı bir değerlendirmede;
“Suriye tartışması sadece medya ve sosyal medyada değil, toplumun her kademesinde, her yerde günlük etkileşimlerde yaşanıyor. İnsanlar soruyor: Neden oraya bu kadar çok para harcadık? Ne elde ettik? Şimdi hepsi gittiğine göre bizim gerekçemiz ne?”
ifadelerini kullandı.
Hükümete yakın bir isim olan ve geçen yıla kadar İran-Suriye Ortak Ticaret Odası'nın başkanlığını yürüten Şemşadi, İran ve Suriye arasındaki gelecekteki ilişkilerin nasıl şekilleneceğinin belirsiz olduğunu ancak kırk yıl boyunca kurulan stratejik ortaklığın artık açıkça tarih olduğunu söyledi.
İran'ın bölgedeki militanları silah ve diğer malzemelerle donatmak için Suriye'deki ikmal yollarına uzun süredir sahip olduğu sınırsız erişimin de geride kaldığını söyledi.
Resmi İran'ın tepkisi ise farklı oldu.
Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ülkeyi yanı başındaki olaylardan uzak tutmaya çalıştılar.
Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı, Suriye halkının kendi siyasi geleceğini belirleme hakkına sahip olduğunu söyledi. İran'ın stratejiden sorumlu cumhurbaşkanı yardımcısı Muhammed Cevad Zarif ülkesinin “Suriye'nin gelecekteki hükümetiyle iyi ilişkiler kurmaya hazır olduğunu ve her zaman Suriye halkının yanında yer aldığını” söyledi.
Ancak İran'ın dini lideri Ayetullah Hamaney, Suriye'deki olaylarla ilgili olarak yaptığı ilk konuşmada daha sert bir ton kullandı. Esad'ın devrilmesinden ABD ve İsrail'i sorumlu tuttu ve onu deviren isyancıları, efendilerine hizmet eden, rakip güdülere sahip “saldırganlar” olarak nitelendirdi. Ayrıca Türkiye'nin Suriye'deki bazı isyancılara verdiği desteği de ima etti.
Hamaney;
“Allah'ın inayetiyle Suriye'de işgal edilen topraklar Suriye'nin cesur gençleri tarafından kurtarılacaktır. Bunun gerçekleşeceğinden hiç şüpheniz olmasın.”
açıklamasında bulundu.
Suriye 40 yılı aşkın bir süre boyunca İran'ın bölgedeki merkezi komuta üssü olarak hizmet verdi. Topraklarına, nakliye limanlarına ve havaalanlarına erişimi o kadar engellenmemişti ki üst düzey bir askeri komutan bir keresinde Suriye'yi İran'ın bir eyaleti olarak bile tanımlamıştı.
İran, militan ağının tedarik zincirine hizmet eden askeri üsleri, füze fabrikalarını, tünelleri ve depoları kontrol ediyordu. İran Suriye'den Lübnan'daki Hizbullah'a, Gazze'deki Hamas'a ve İsrail işgali altındaki Batı Şeria ve Irak'taki militanlara silah, nakit ve lojistik destek aktarıyordu.
Bir araştırma kuruluşu olan Washington Institute for Near East Policy'nin terörle mücadele programı direktörü Matthew Levitt yaptığı değerlendirmede;
“Suriye, İran'ın İsrail'i bir ateş çemberi içine alma şeklindeki bölgesel planının temel taşlarından biriydi. Direniş ekseni İran, Suriye ve Hizbullah'tan oluşan üç ayaklı bir tabureydi ve artık ayakta durmuyor.”
İfadelerini kullandı.
ABD'nin İran'a uyguladığı yaptırımlara rağmen İran'dan ham ve rafine petrol satın alan Suriye, Tahran'ın bölgedeki askeri operasyonlarının masraflarını karşılamasına yardımcı oldu.
Beş İranlı yetkili, Suriye'nin düşmesinin ardından birçok meslektaşlarının sarsıldığını ve İran'ın 11 gün içinde her şeyini kaybettiğini özel olarak açıkladığını söyledi.
Yetkililer hükümetin hala “kafasının karışık” ve “şaşkın” olduğunu ve Suriye ile nasıl bir yol izleyeceğini bulmaya çalıştığını söyledi. Aralarında Suriye'de zaman geçirmiş seçkin Devrim Muhafızları Ordusu mensuplarının da bulunduğu yetkililer, hassas konuları tartıştıkları için isimlerinin açıklanmaması konusunda ısrar ettiler.
Yetkililer, İranlı liderlerin artık Suriye'nin yeni liderlerinin izin verdiği her türlü diplomatik varlığı, ne kadar küçük olursa olsun, kabul etmeye razı olduklarını söylediler. Yetkililerden ikisi İran'ın diplomatik ilişkilerin kesilmesi ve büyükelçiliğinin kapatılmasıyla Suriye'den tamamen dışlanmanın getireceği utançtan kaçınmak istediğini söyledi.
Dışişleri Bakanı Arakçi feçtiğimiz Pazar günü devlet televizyonuna verdiği mülakatta İran'ın bundan sonraki adımlarını Suriye'nin geçiş dönemi liderlerinin eylemlerine dayandıracağını söyledi.
İran ve isyancıların halihazırda mesaj alışverişinde bulunduklarını ve Suriyelilerin Şii dini türbelerini ve İran'ın diplomatik karakollarını koruma taleplerini kabul ettiklerini doğruladı.
Şu an için İran'ın Suriye ile bir zamanlar sahip olduğu bağları tekrar kurma ihtimali zayıf görünüyor.