Arab News: Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri kazan-kazan yaklaşımına dönüşüyor
Türkiye ve Suudi Arabistan ilişkileri, giderek kazan-kazan yaklaşımına doğru ilerliyor. Yakın dönemde iki ülke arasında potansiyeli çok yüksek yeni ekonomik gelişmeler gerçekleşebilir.
Suudi Arabistan merkezli Arab News'de son dönemde gelişen Türkiye ve Suudi Arabistan ilişkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İki ülke arasındaki ilişkilerin özellikle ekonomi başlığında gelişmeye devam ettiği belirtilen analizde, karşılıklı güvenin tesis edilmesi ile birlikte daha önce imzalanan anlaşmaların çeşitlenerek devam edeceği görüşüne yer verildi.
Analizde ayrıca; Ankara ve Riyad'ın Kasım ayında İstanbul'da, ticaret, enerji, gıda güvenliği ve altyapı alanlarındaki yatırım fırsatlarına odaklanan bir zirve düzenleyeceği belirtildi.
İşte Arab News'de yayınlanan analiz:
Doğası gereği çok yönlü olan Türk-Suudi ilişkilerinde yeni bir dönemin şekillenmesinde ekonomik kaygıların başlıca faktörler arasında yer alması şaşırtıcı değildir.
Üst düzey karşılıklı görüşmelerden imzalanan anlaşmalara kadar, Ankara ve Riyad'ın ekonomik bağlarını güçlendirmek ve son dönemdeki yakınlaşmalarını daha sürdürülebilir bir raya oturtmak için yoğun çaba sarf ettikleri açıkça görülüyor. Ancak, iki tarafın yaptığı bu anlaşma ve taahhütlerin önemini anlamak için, Türkiye ve Suudi Arabistan'ın ekonomik ilişkilerini geliştirme yolunda karşılaştıkları zorluklara ve fırsatlarına bakmak da oldukça önemlidir.
Devletler yıllar süren gerginliklerin ardından ilişkilerini yeniden inşa etmeyi amaçladıklarında, devlet başkanları birbirlerine karşılıklı ziyaretlerde bulunur ve onlara büyük iş heyetleri eşlik eder. Her ne kadar liderlerin bu ziyaretler sırasında söylediklerine odaklanılsa da, en önemli görev perde arkasında yeni kurulan ilişkilere yön veren iş insanlarına düşüyor.
Türk ve Suudi ticaret bakanlarının G20 bakanlar zirvesi çerçevesinde bir araya gelmesinden birkaç gün sonra Ankara ve Riyad, ikili ticareti, özellikle de çeşitli sektörlerdeki karşılıklı yatırımları arttırmak için "sağlam bir plan" uygulama konusunda anlaştı.
İhracat stratejileri ve sektörel ortaklıklarda işbirliğini ilerletmek amacıyla önümüzdeki günlerde bu konuda bir mutabakat zaptı imzalanması bekleniyor.
Karşılıklı güven tesis edilir ve bu mutabakat zabıtları somut proje bazlı anlaşmalara ve ortaklık anlaşmalarına dönüşürse, Türkiye ile Suudi Arabistan arasında potansiyeli çok yüksek olan ve gelişen bir ekonomik ilişki görmemiz muhtemeldir.
İki ülke ayrıca, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan ziyareti sırasında enerji ve petrol işbirliği konusunda varılan bir dizi anlaşmanın devamı niteliğinde, kritik minerallerin madenciliğinde işbirliğini geliştirmeye yönelik bir anlaşma imzaladı.
İki tarafa düşen görevlerden biri ve belki de en önemlisi, 2000'li yıllarda istikrarlı bir ekonomik işbirliğinin tadını çıkaran yatırımcılar arasındaki güveni yeniden tesis etmek ve korumaktır. Hem Suudi hem de Türk yatırımcılar, iş insanları ve şirketler son yıllarda iki ülke ilişkilerinin gerildiği zor zamanlarla karşı karşıya kaldı. Türkiye açısından bakıldığında, Krallığın 2018'den ilişkilerin normalleşmesine kadar Türk ihracatına ve şirketlerine uyguladığı gayri resmi ambargo ticaret hacmini olumsuz etkiledi. Bu durum, Türk şirketlerinin önemli Suudi devlet ihalelerine teklif vermesini engellemekle kalmadı, aynı zamanda uzun vadede ülkeye yatırım yapmanın belirsizliği konusunda endişelere neden oldu.
Suudi tarafında ise, Krallığın iş insanları ve şirketleri, seçimler öncesinde Türkiye'deki Körfez yatırımlarını son derece eleştiren muhalefetin baskısı nedeniyle planlanan projeleri hayata geçiremeyen Türk meslektaşlarına olan güvenlerini kaybetti. Ancak Türkiye'deki hükümet şimdi beş yıl daha iktidarda kalmayı garantiledi.
Seçimler Türk hükümeti lehine sonuçlandığına ve Suudi tarafı gayri resmi ambargoyu kaldırdığına göre, her iki taraf da yatırımcı güvenini tesis edecek ve sürdürecek stratejilere odaklanabilir.
Günümüzün belirsiz ekonomik ortamında, hem Türk hem de Suudi yatırımcılar arasında güvenin yeniden tesis edilmesi uzun vadeli başarı için hayati önem taşımaktadır. Yatırımcı güveni tutarlılık, güvenilirlik ve şeffaflık gerektirir. Ancak en önemlisi, ekonomik ve siyasi istikrar da gerektirir. Güven, iki ülke birbirinin hem siyasi hem de ekonomik politikalarını tam olarak benimsediğinde güçlenir. Bu bağlamda, karşılıklı fayda ve büyümeye giden açık bir yol için her iki tarafın da beklenti ve gereksinimlerini anlamak önemlidir. Burada en önemli nokta, her iki tarafın yatırımcıları arasındaki güven artırıcı sürecin Türkiye ve Suudi Arabistan'daki liderler tarafından desteklenmesi gerektiğidir.
Güçlü bir Türk-Suudi ekonomik ilişkisinin kesinlikle avantajları var. Riyad, 2030 Vizyonu'nun bir parçası olarak sosyoekonomik işbirliği arayışında ve Türkiye önemli bir pazar olarak görünüyor.
Türkiye ve Suudi Arabistan, büyük rekabet avantajlarına sahip iki yükselen güç olmanın yanı sıra, yatırım ve ticari bağları genişletmek için sağlam bir temel sağlayan tamamlayıcı ekonomik sistemlere sahiptir. Ankara yeni ihracat pazarları bulmak ve Türk ekonomisine yabancı yatırımı arttırmakla ilgilenirken, Krallık hidrokarbonlara olan bağımlılığını azaltmak ve yurtiçi ve yurtdışındaki yatırımlarla ekonomisini çeşitlendirmek istemektedir.
Bu bağlamda Suudi Arabistan'ın sahip olduğu rezervler, endüstriyel bilgi ve uzmanlığın oluşturulması ve aktarılması amacıyla birçok sektörde sinerjik bir yatırım ortaklığı için sağlam bir zemin sunmaktadır. Mevcut ve gelecekteki talepleri karşılamak amacıyla çok sayıda proje başlatmış olan Krallığın ekonomik çeşitlendirmesi için endüstriyel kalkınma büyük önem taşımaktadır. Bu da Türkler için sayısız yatırım fırsatı sunmaktadır.
KİK-Türkiye Ekonomik Forumu'na hazırlanıyor. Ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi, ikili ilişkilerin güçlendirilmesi açısından da hayati önem taşımaktadır.
Ankara ve Riyad, Kasım ayında İstanbul'da düzenlenecek olan ve ticaret, enerji, gıda güvenliği ve altyapı alanlarındaki yatırım fırsatlarına odaklanan bir zirve düzenleyecek ve bu türünün ilk örneği olacak.