ARTNOUVA Sanat Fuarı başladı: Ankara sanatla nefes alacak
Ankara’da sanat dolu günler, ARTNOUVA Sanat Fuarı ile başlıyor. 20 Ekim’e kadra sürecek olan fuarın açılışı, Musa Göçmen Senfoni Orkestrası’nın konseriyle başladı. ARTNOUVA Sanat Fuarı, ATO Congresium’da sanatseverleri bekliyor. gdh dijital Kültür Sanat editörü Deniz Ali Tatar, fuardan detayları bir araya getirdi.
ATİS Fuarcılık tarafından, ARTANKARA ve ARTCONTACT İSTANBUL’un ardından sanat dünyasına yeni bir soluk kazandırmak amacıyla düzenlenen ARTNOUVA Sanat Fuarı başladı. Dün ön izleme ve açılış programıyla başlayan fuar, bugün itibariyle ATO Congresium’da halka açıldı. 20 Ekim Pazar akşamına kadar sürecek olan fuar, “Yeni Sanat Akımı”ndan ilhamla, sanat ile mimariyi bir araya getirmeyi hedefliyor.
ATO Congresium’u tam kapasite doldurdu
Mimarlar Odası, BRHD ve TUSGAD işbirliğiyle hazırlanan ARTNOUVA Sanat Fuarı; sanat galerileri, sanat projeleri ve üniversitelerin yanı sıra mimari projeleri de bünyesinde sanatseverlere sundu. 17-20 Ekim tarihleri arasında ATO Congresium’da gezilebilecek olan fuar, 10:00-20:00 saatleri arasında açık olacak. Ressamların çeşitli tabloları, heykeltıraşların eserleri ve mimari proje eserlerin yer aldığı fuar, ATO Congresium’un giriş katını tam kapasite doldurdu. Her bir alanda galerilerin yer aldığı fuarın ayrıca ikinci katında da önemli sergiye ev sahipliği yapılıyor. 19. Ulusal Mimarlık Ödülleri Sergisi ile “Mimar Kemalettin: Tarihin Dönüm Noktalarında Bir Mimar” Sergisi, ikinci katta sergileniyor.
“Mekana duyarlı sanat eserlerine ve sanat galerilerine önem vereceğiz”
Açılışta konuşan Atis Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Bilgin Aygül, fuarı tasarlarken 19. yüzyılın sonunda zarif süslemelerin, dekoratif desenlerin ortaya çıktığı yeni sanat akımından etkilendiklerini belirtti. Artnouva’nın komu ülkelerin de aradığı uzun yıllar sürecek bir sanat fuarı olması amacı taşıdığını belirten Aygül, fuar hakkında detayları şu şekilde anlattı:
“Bu yıl fuarımızda 96 katılımcının çatısı altında 37 ülkeden 1000’i aşkın sanatçımız var. 22 söyleşimiz, performans, atölye çalışması var, müzik sürekli bizimle birlikte olacak. Mimarlar Odasıyla çıktğımız yolda Ulusal Mimari Yarışmasının sonuçlarını ve ödüllerini görebilirsiniz. Yine “Art Nouveau” akımının etkilediği Ulusal Mimarinin öncülerinden, Ankara’da önemli eserler vermiş, Gazi Eğitim Enstitüsünün binasını – şimdiki rektörlük olarak kullanılan bina- hepimizin bir anısını paylaşabileceği Ankara Palas’ı ve bir çok binayı yapan Mimar Kemalettin’in de bir sergisi var ara katta... Her yıl Ankara’yı Ankara yapan mimarları paylaşmaya, sergilerini açmaya devam edeceğiz. Yine yeni sanat akımından esinlenerek, cama, ışığa, kente, mekana duyarlı sanat eserlerine, sanat galerilerine önem vermeye devam edeceğiz. Destekleri için her zaman yanımızda olan Bakanlığımıza, sayın Bakanımıza çok teşekkür etmek istiyorum. ATO Başkanımız her zaman bütün fuarlarımızda yanımızda oldu. Tüm sanatçı dostlarımıza da ayrıca teşekkür ediyorum. Umuyoruz ki ARTANKARA’dan sonra ARTNOUVA da yine 6 ayda bir yapılan bir buluşma noktası, sanat dostlarının, galerilerin, uluslararası paylaşım ve ilişki kurma noktası olacaktır.”
“Sanat camiasına özverili bir şekilde güzel mekanlar kazandıracağız”
Ankara hayatına renk katacak bir fuarda katılımcılarla beraber olmaktan memnuniyet duyduğunu belirten Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu ise, Başkentin sanatçılar sayesinde giderek güçlendiğini belirtti. Mumcu, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bugün açılışını yaptığımız, sanatın farklı disiplinlerini bir araya getiren ARTNOUVA Çağdaş Sanat Fuarı gibi platformlarla Ankaramız Türkiye’nin uluslararası düzeyde bilinirliği yüksek sanat başkentlerinden biri olma yolunda güçlü adımlarla ilerliyor. Kültür- Turizm Bakanı olarak bizler de sanatı ve sanatçıyı desteklemekten her zaman onur duyuyoruz. Yeni ufuklara ve genç yeteneklere alan açan bu platformları sanatçıların üretimine motivasyon sağladığı için çok önemsiyoruz. Başta ATİS Fuarcılık olmak üzere, emeği geçen tüm paydaşlara, sanatçılara, değerli destekçilere ve katılımcılara, fuarın Ankara’nın kültrel yaşamına önemli bir katkı sağlayacağına inanarak teşekkürlerimi sunuyorum. Eserleri incelemek için ben de sabırsızlanıyorum. Hocamızın az evvel bahsettiği Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan ülkemizin en kıymetli şehirlerinden İstanbul’da malumunuz, geçtiğimiz aylarda Sayın Bakanımız açıkladı, Haydarpaşa ve Sirkeci bölgesine sanat vadisi olması yolunda büyük bir atılımla devralmış ve çalışmalarımıza başlamış bulunmaktayız. İnşallah Asya-Avrupa Bienalini Asya ile Avrupa’yı birleştiren İstanbul’umuza önümüzdeki yıllarda kazandırarak sanat camiasına özverili bir şekilde güzel mekanlar kazandırarak faydalı olmaya devam edeceğiz.”
Açılış, Musa Göçmen Senfoni Orkestrası’nın verdiği konseriyle devam etti. Katılımcıları da konsere katan ve şarkıları hep beraber söyleyen Göçmen, dinleyicilere inanılmaz anlar yaşattı. Konserin Senforock bölümüne ise sanatçı İzgi Gültekin ile devam eden Göçmen, senfoni orkestrasını rock müzikleriyle bir araya getirerek unutulmaz bir konser zevki sundu.
Gerçeküstü ve yeni akım çalışmaları, herkesin bir rengi var
Fuarda ’Yeni sanat akımı’ olan Art Nouveau’nun etkilerini oldukça fazla görebiliyoruz. Özellikle doğa ve bitksel türdeki desetkerin yer aldığı girişteki büyük tablo, oldukça büyük etki uyandırıyor. Mimarinin sanata etkisi konusunda ise, özellikle yeni teknolojinin etkileri ve gerçeküstü düşüncelerin harman edildiği eserler de görebiliyoruz. Ayrıca galerin bir çoğunda, Atatürk portrelerine de denk geliniyor. Her galerinde farklı gözlemlenebilecek portreler olması ve herkesin kendi sanatını yansıtarak Atatürk portrelemesi, oldukça özel ve kıymetli olmuş. Ulusoy Art’ta eserleri yer alan Günnur Ulusoy ise ’Glow in the Dark Room’ adlı odasında, karanlıklar içerisinde ışıldayan eserleriyle dikkat çekiyor. Özellikle Yeni Gün tablosunda ışıldayan güneş, karanlığın içerisinde umudu resmedişiyle sanatı aydınlatıyor adeta.
Pınar Biçer’in tablo çalışmalarının yer aldığı ’Artiyat Sanat' ta, insan yüzleri bir araya geliyor. Her biri tamamen birbirinden farklı yüzlerin bir tabloda bir araya gelmesi, tanıdık yüzleri andıran sıcak ve samimi. Biçer, tabloyla ilgili şu yorumu yapıyor: "İnsanların aslında üzgün, düşünceli ya da güleç olması, onların karakterini belirlemez. Bazen, çok somurtkan bir insanın pembe bir iç yapısı vardır. İnsanların yüzlerinde detay çalışmalarım da oldu, her insanın bir rengi var ve o renkler insanların yüzüne yansıyor. Alt dünyayı üste yansıtmak gibi aslında. Belli bir kaide var, onlar da insanlara yansıyor."