gdh'de ara...

Asia Times: İsrail'in Lübnan'ı işgali neden büyük bir hata olacak?

İsrail 1978'den bu yana, beş işgal girişimine rağmen Lübnan topraklarının en küçük bir parçasını kontrol edemedi! Peki İsrail'in yeni işgal girişiminin olası sonuçları ne olacak?

1. resim

Kanada merkezli yayın organlarından Asia Times'da, İsrail'in Lübnan'a karşı başlattığı kara saldırısının geleceğine dair değerlendirmelerin yapıldığı bir analiz yayınlandı.

İsrail'in özellikle çağrı cihazı saldırıları ve Hizbullah'ın üst düzey isimlerine yaptığı başarılı suikastlerin ardından cesaretlendiği belirtilen analizde, ancak İsrail'in 1978'den bu yana gerçekleştirdiği beş işgal girişimine rağmen Lübnan topraklarının en küçük bir parçasını bile başarıyla ele geçiremediğine dikkat çekildi.

Analizde ayrıca; İsrail'in Gazze'de Hamas güçlerine karşı 1 yıldır başaramadığı hedeflerine Hamas'a göre çok daha güç ulaşabileceğine ve geniş bir direniş ekseni işe karşı karşıya kalacağı belirtildi.

İşte Asia Times'da yayınlanan analiz:

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın 27 Eylül'de Beyrut'ta İsrail tarafından düzenlenen bir hava saldırısında hayatını kaybetmesi, Hizbullah'ı kritik bir dönemde lidersiz bıraktı.

İki gün önce İsrail Savunma Kuvvetleri'nin komutanı Korgeneral Herzi Halevi, tüm dünyada yayınlanan bir konuşmasında askerlerine Lübnan'a olası bir saldırıya hazırlanmalarını söylemişti ve İsrail bu açıklamadan sadece 48 saat sonra Lübnan'daki Hizbullah hadeflerine saldıralara başladı.

Halevi 25 Eylül'de askerlerine “içeri gireceklerini, düşmanı orada yok edeceklerini ve Hizbullah'ın altyapısını kararlı bir şekilde yok edeceklerini” söyledi. Ancak Hizbullah, Lübnan halkının içine yerleşmiş olduğu için bu strateji masum sivillerin ölümüne yol açacaktır.

2006'dan bu yana hem Hizbullah hem de İsrail doğrudan bir çatışmadan kaçınmaya çalıştı. Yıllarca, topyekün bir savaşı önlemek için orantılılık mantığıyla kısasa kısas oyunu oynadılar.

Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e düzenlediği saldırılar çatışmaların yeniden başlamasına neden olsa da, geçen haftaya kadar her iki taraf da itidal çağrısında bulunuyordu.

Peki şimdi ne değişti? Kara saldırısı Hizbullah ve Lübnan için ne anlama geliyor?

İsrail'in Lübnan'da uzun vadede sadece rakiplerini güçlendirmeye yarayan askeri maceralara girişme konusunda bir sicili var. Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) yok edilmesi Hamas'ın ortaya çıkmasını engellemedi, hatta Hamas'ın ortaya çıkmasına yardımcı oldu.

Benzer şekilde İsrail'in Güney Lübnan'da FKÖ'nün peşine düşmesi de Hizbullah'ın doğuşunu tetikledi.

İsrail, 1978'den bu yana gerçekleştirdiği beş işgale rağmen Lübnan topraklarının en küçük bir parçasını bile başarıyla işgal edemedi.

Her iki taraf da yıllardır yeni bir çatışmaya hazırlanırken, tırmanışın tetikleyicisi 18 Eylül'de İsrail'in Hizbullah ajanlarına ait binlerce çağrı cihazı ve mobil cihazı patlatarak en az 32 kişinin ölümüne ve birkaç bin kişinin yaralanmasına yol açan ilk darbeyi vurmasıyla başladı.

Bu teknolojik saldırı yıllardır hazırlanıyordu ve düşmanı etkisiz hale getirmek için stratejik bir ustalık olarak tanımlanabilir. Zamanlamanın Hizbullah'ın cihazlardan şüphelenmeye başlaması nedeniyle İsrail'in harekete geçmesi ya da “sürprizi” kaybetmesi gerektiği şeklinde olduğu anlaşılıyor.

Bu da operasyonel kaygıların stratejik ve siyasi kaygıların önüne geçtiğini gösteriyor ki araştırmalar bunun nadiren iyi bir fikir olduğunu gösteriyor.

Yine de bu saldırıların kısa vadede Hizbullah'ın komuta kademesini felce uğrattığı ve İsrail liderliğini cesaretlendirdiği düşünülüyor.

18 Eylül'de İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant İsrail askerlerine yaptığı bir konuşmada;

“Savaşta yeni bir aşamanın başlangıcındayız. Bu cesaret, kararlılık ve azim gerektiriyor.”

ifadelerini kullandı.

Patlayan cihazlardan hiç söz etmeyen Gallant, İsrail ordusu ve güvenlik birimlerinin çalışmalarını övdü ve elde ettikleri sonuçların mükemmel olduğunu belirtti.

Son günlerde İsrail ordusu tarafından kullanılan bir taktik, İsrail ve Lübnan'ı ayıran fiili sınır olan “Mavi Hat” üzerinde uzun yıllar boyunca geliştirilen bir taktiktir.

İsrail ordusunun 2006 Temmuz savaşında Hizbullah'ı yenilgiye uğratamamasından cesaret alan Hizbullah'ın üst düzey yetkilileri, IDF tarafından yakından izlenen Mavi Hat üzerinde aktif ve görünür oldular.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Hizbullah'ın elit Radwan gücünün komutanlarından İbrahim Akil ve son olarak Beyrut'ta Muhammed Sarur'un da aralarında bulunduğu Hizbullah'ın kilit isimlerine yönelik peş peşe suikastlar düzenlenmesinin nedeni de budur.

İsrail ordusu artık Hizbullah'ı lider kadrorsuna diz çöktürdüğüne inanıyor. Şu anda tanık olduğumuz tırmanışın nedeni İsrail ordusu avantajını kullanarak Gazze'de uyguladığı stratejinin aynısını uygulamak istemesidir.

Hizbullah karşılık verebilir mi?

Nasrallah'ın ölümü Hizbullah'ı geçici olarak lidersiz bırakırken, birçok üst düzey ismin öldürülmesi de Hizbullah'ı, birçoğu yakın geçmişte Suriye'de savaş deneyimi olan tecrübeli komutanlardan mahrum bıraktı. Güney Lübnan'ın bombalanması da Hizbullah'ın roket ve diğer silah tedarikini azaltıyor.

Ancak İsrail Hizbullah'ın oyun dışı kaldığını varsaymamalı ya da grubu hafife almamalıdır.

Hizbullah'ın gerçek gücü her zaman halkın içinde eriyebilme yeteneğinde yatmaktadır ve İsrail ordusu tekrar sahaya inme hatasına düşerse vur-kaç taktikleriyle bir yıpratma savaşı başlatmaya hazır olacaktır.

Daha önceki beş işgalin de başarısızlıkla sonuçlanmış olması, 1982-2006 yılları arasında yaşananların tekrarlanabileceğinin bir göstergesi olmalıdır.

Dahası, İran'ın gerilimin tırmanmasına tepkisi şu ana kadar sessiz kalmış olsa da Hizbullah'ı terk etmesi pek olası değil.

Uzun süreli, düşük yoğunluklu bir çatışma, Lübnan'ın komşusu Suriye'nin de dahil olduğu “direniş ekseni” tarafından kullanılan asimetrik taktiklerin lehine olacaktır.

İsrail ordusu Lübnan halkını bombalayarak ve yerlerinden ederek morallerini bozmayı hedefliyor. Şimdi de Hizbullah'ın mühimmat ve silah depoları olduğu gerekçesiyle özel evleri ve kamu binalarını yıkıyor.

Lübnan'da Filistin meselesi her zaman 1975'ten 1990'a kadar süren iç savaşın başlıca nedeni olarak görülmüştür. Bu nedenle İsrail ordusu, 7 Ekim saldırısından bu yana Hamas'la dayanışma içinde olan Lübnanlıların, İsrail'in kuzeyine yönelik roket saldırıları nedeniyle Hizbullah'a karşı yeni bir savaş başlatacaklarına güveniyor.

Ancak Lübnan'da Hizbullah'ı ve güney Lübnan'daki faaliyetlerini desteklemeyen pek çok insan olsa da İsrail ordusu geçmişi hatırlamalıdır.

Bugün Hizbullah'a karşı duyarlılık yüksek olsa bile, Lübnan'da şu anda tanık olduğumuz türden ayrım gözetmeyen bombardımanlar halk tarafından hoş görülmeyecektir.

Şunu da belirtmek gerekir ki 1982'de İsrail ordusu güney Lübnan'ı işgal ettiğinde bazı Lübnanlılar onları FKÖ'den kurtarıcı olarak görerek çiçeklerle karşıladı. Ancak bu yaklaşım uzun sürmedi.

İsrail ordusunun amacı Hizbullah'ı Litani nehrinin kuzeyine geri sürmek, BM'nin 1701 sayılı kararına uymaya zorlamak ve İsrail'in kuzeyinde yerlerinden edilmiş insanların evlerine dönmelerine izin vermek olarak belirtiliyor.

Ancak İsrail ordusu, kısa vadede ne kadar başarılı olursa olsun, bir işgal ya da bombardıman kampanyasının İsrailli sivillerin Mavi Hat boyunca uzun vadede barış içinde yaşamasını sağlayacağını düşünmesi saflıktır.

İsrail'in Lübnan'daki mevcut stratejisinin insani maliyetini düşünmek dehşet vericidir ve büyük olasılıkla kalıcı bir barış için temel oluşturmak yerine İsrail karşıtı yeni bir savaşçı neslin ortaya çıkmasına neden olacaktır.

Kaynaklar

Tartışma