Asia Times: Suriye'de Rusya-İran-Esad ekseni çatırdarken Türkiye'nün rolü artıyor

Suriye'de Esad rejimim ayakta tutan Rusya ve İran arasındaki yapı çatırdıyor. Muhalif gruplar Suriye'de büyük kazanımlar elde ederken Türkiye'nin rolü artıyor.

1. resim

Kanada merkezli yayın organlarından Asia Times'da Suriye'de yaşanan son gelişmelerin ve Türkiye'nin artan rolünün değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Suriye'deki, Rusya ve İran arasındaki “zayıfların ekseni” olarak adlandırılan yapının giderek çatırdadığı tespiti yapılan analizde, Suriye'deki muhalif grupların Rusya ve İran'ı Suriye sahasında zayıflamış olması nedeniyle hızla kazanımlar elde ettiğine dikkat çekildi.

Analizde ayrıca; gelinen noktada Türkiye'nin Suriye'de en önemli aktör haline geldiği ve bundan sonraki süreçte bölgedeki terör örgütü PKK ve uzantılarına karşı yeniden hamleler yapabileceği tespiti yapıldı.

İşte Asia Times'da yayınlanan analiz:

Suriye'deki, Rusya ve İran arasındaki “zayıfların ekseni” olarak adlandırılan yapı çatırdıyor.

2016 yılından itibaren Beşar Esad rejimini destekleyen Rusya ve İran, Suriye'nin en büyük kenti Halep'in doğusundaki muhalefet yapılarını kırmak için bir yıldan fazla süren bombardıman, kara saldırıları ve kuşatmaya ihtiyaç duydu.

Bugün ise muhalifler, Halep vilayetini kurtarmak için sadece dört günden daha az bir süreye ihtiyaç duydu. Ayrıca muhalif gruplar Esad rejimi savunma hatlarını kırarak Hama'ya kadar ilerlediler.

Rus kuvvetleri Akdeniz'deki üslerinde kaldı. İranlı milisler ise muhaliflerin ilerleyişi karşısında mevzilerini terk ettiler.

Rusya ve İran'ın Suriye'nin büyük bölümünde muhalifleri geriletmesine yardımcı olduğu 2020'den bu yana Esad, parçalanmış bir ülkenin bir bölümüne sadece ismen başkanlık ediyor.

Esad ve müttefikleri Halep ve başkent Şam da dahil olmak üzere ülkenin en büyük şehirlerin çoğunu elinde tutarken, Türkiye destekli muhalif gruplar Suriye'nin kuzeybatısının çoğunu kontrol ediyor ve ABD destekli “Kürt gruplar” (terör örgütü PKK/YPG) kuzeydoğuda özerklik iddiası ile hareket ediyordu

Ancak son gelişmelerin ardından Esad, artık kendi kontolündeki alana bile başkanlık edemiyor ve Rus ve İranlı destekçileri, onun kağıt üzerindeki yönetimini yeniden tesis edecek konumda değiller.

Esad'ı desteklemek

Suriye'de uzun süredir iktidarda olan Esad'a karşı Mart 2011'de başlayan ayaklanmadan itibaren Rusya ve İran, Esad rejimine siyasi, lojistik, istihbarat ve propaganda desteği sağladı.

İran, Eylül 2012'den itibaren Esad ordusunu fiilen devraldı ve burada on binlerce milisi eğitti Rusya ise Eylül 2015'ten itibaren özel kuvvetleri ve hava gücüyle ülkeye müdahalede bulunarak kontrolü büyük ölçide ele aldı.

O dönemde ABD'yi yöneten Obama yönetimi ise geri planda kalmayı tercih etti ve ABD'nin yanısıra AB de süreçte kenara itildi, Rusya'nın vetoları ile BM etkisiz hale getirildi.

Rejimin geride kalan yıllardaki kitlesel katliamları ve baskısı nedeniyle uygulanabilen uluslararası yaptırımlar ise hala yürürlükte.

Rejim dış yardıma güvenebildiği sürece güç yanılsamasını sürdürebilirdi. Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 2022'de Ukrayna'yı işgal kumarı dengeleri değiştirdi.

Rusya, savaş uzadıkça kaynaklarının çoğunu Ukrayna'ya akıttı ve ülkeyi uluslararası ekonomik baskı altına aldı.

İran yönetimi ise içeri de kadın hakları da dahil olmak üzere sosyal konularda kitlesel protestolarla kuşatılmış durumda. Ekonomi hala verimsizlik ve yaptırımlar arasında sendeliyor. İsrail ve ABD'nin hedefli suikastları ve gizli operasyonları da direniş ekseni ile birlikte İran'ı da zayıflattı.

Dolayısıyla muhaliflerin saldırılarında karşılarında güçlü olduğunu iddia eden Rusya ve İran güçleri değil sadece Esad'ın sözde otoritesinin kaybolan gölgesi vardı.

Türkiye'nin önemli rolü

Esad ve destekçileri için sırada ne var sorusunun yanıtı artık Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da olabilir.

Türkiye'nin Suriye'deki siyasi ve ekonomik erişimi, 2016'dan bu yana ülkenin en büyük şehrini de kapsayacak şekilde genişledi.

Ankara'nın müzakere şartları üzerinde de etkisi var. Bu durum, muhalif grupları devam etmeleri için cesaretlendirebilir ve Ruslar ve İranlılarla masaya oturmaları için daha güçlü bir hale getirebilir.

Nitekim Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İranlı mevkidaşını bir diplomasi gösterisi niteliğinde Türkiye'de ağırladı bile.

Türkiye'nin Suriye'deki birincil düşmanı Esad değil, Türkiye, ABD ve Batı başkentleri tarafından da terör örgütü olarak kabul edilen PKK'nın Suriye'deki uzantıları konusunda yıllardır devam eden bir kararlılık sergiliyor.

Türkiye destekli muhalif grupla şimdiye kadar bu gruplardan oluşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ciddi bir çatışma yaşamadı. Zira; SDG ve diğer “kürt grupları” muhalif grupların saldırısının ardından Halep vilayetindeki bölgelerden çekilerek Suriye'nin kuzeydoğusuna konuşlandırıldıkları bildiriliyor.

Peki Türkiye bunu kabul edecek mi yoksa 2019'da olduğu gibi bu grupları yok etmeye mi çalışacak?

Ankara'nın Esad rejimi ile sınırın oldukça içinde Türkiye'nin kontrolünde bir “tampon bölge” için görüşmelere başladığı bildiriliyor.

Bu da şüphesiz olarak, SDG'nin en önemli destekçisi olan ABD'yi devreye sokuyor. Washington şimdilik bu taahhüdünü sürdürecek gibi görünüyor.

Ancak Ocak ayından itibaren tüm bahisler kapanıyor çünkü Donald Trump Beyaz Saray'a geri dönüyor.

Trump, 2018'in sonlarında Erdoğan'la yaptığı bir telefon görüşmesinin ardından tüm ABD askerlerini Suriye'den çekmeye çalışmıştı. Trump'ın bu kararı Pentagon tarafından saf dışı bırakıldı ama Ekim 2019'da Erdoğan'la yaptığı bir başka telefon görüşmesi Türkiye'nin sınır ötesi saldırılarına yeşil ışık yaktı.

Rusya, İran ve Esad arasındaki ekseni çöküyor ve Suriye'deki dengeler yeniden şekilleniyor. Suriye vatandaşlarının tek umudu ise artık yeni dönemin ölümcül ve yıkıcı olmaması.

Kaynaklar

Tartışma