Atlantic Council: Gazze savaşının ABD, İsrail ve bölge ülkeleri için beş önemli etkisi

Gazze savaşı; ABD, İsrail ve bölge ülkeleri açısından hangi etkileri beraberinde getirdi? Veriler, boykotların etkisi ve ABD'nin politikaları açısından ne söylüyor?

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Atlantic Council'de, İsrail'in soykırım savaşının ABD, İsrail ve bölgedeki dengeler açısından ortaya çıkardığı etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

ABD'nin bölgedeki güvenilirliğinin ve uluslararası kurallara dayalı düzene dair ortaya koymaya çalıştığı politikaların büyük zarar gördüğü belirtilen analizde, hem bölgesel hem de küresel anlamda ortaya çıkan boykotların ise ekonomik anlamda hem ABD'ye hem de İsrail'e büyük zarar verdiği tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca, hem boykotun verdiği zararlara hem de bölgesel algılara dair çeşitli anketlere yer verildi.

İşte Atlantic Council'de yayınlanan analiz:

Gazze savaşı 8 Ekim 2023'ten bu yana korkunç can kayıplarına neden oldu ve sonunda nasıl biterse bitsin, gerisinde özellikle beş büyük etki bıraktı.

1. ABD'nin itibarı bölgede büyük bir darbe aldı

Orta Doğu'da 7 Ekim 2023 öncesinde de ABD'ye destek yüksek değildi ve ABD'nin İsrail'e verdiği güçlü destek Arap halkını her zaman kızdırıyordu.

Yine de, İsrail'in 7 Ekim 2023 sonrası saldırılarının neden olduğu kitlesel kayıplar ve Biden'ın İsrail'e verdiği güçlü destek, kamuoyunda ABD'ye yönelik öfkenin yeni boyutlara taşınmasına neden oldu.

Bölgedeki uzmanlara göre; ABD'nin hem çoğu kesime göre ahlak dışı İsrail desteği hem de bölgenin ekonomik kalkınma kabiliyetine zarar verici olarak algılanan politikaları ciddi endişelere ve ABD'ye güvensizliğe yol açtı.

Sosyal medya platformları Instagram ve TikTok, kullanıcıların savaş bölgesinin gerçek zamanlı görüntülerini doğrudan sahadan izleyebilmelerini sağlıyor ve korkunç, akıldan çıkmayan görüntülerin paylaşılmasını kolaylaştırıyor.

Rusya'nın 2022'deki işgalinin ardından ABD'nin Ukrayna'ya verdiği destek ve Orta Doğu da dahil olmak üzere müttefik ve ortaklarını Rusya'nın savaş makinesini desteklememeleri için bir araya getirme çabaları, ABD'nin şu anda İsrail'e yaptığı yardımın bölgede özellikle ikiyüzlü görünmesine neden oluyor.

Mart ayında yapılan bir ankette Mısır, Irak, Tunus ve Türkiye'deki katılımcılara; Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin mi, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping mi yoksa ABD Başkanı Biden mı daha olumlu gördükleri soruldu.

Katılımcıların yüzde 44'ü Putin, yüzde 33'ü Xi ve sadece yüzde 21'i Biden cevabını verdi.

Ancak İsrail-Filistin çatışması ABD'nin bölgede olumsuz algılanmasına neden olan tek faktör değil. Bu konunun yeniden gündeme gelmesi, ABD'nin ikiyüzlülüğü, İslamofobi ve Arapların ölümüne karşı duyarsızlığı ile ilgili önceden var olan kaygıları güçlendirdi.

Çin gibi ABD'nin rakipleri, Filistinlileri destekleyen konuşmalar yaparak ve ABD'yi sadece ABD'nin ulusal hedeflerine uygun olduğunda kurallara dayalı uluslararası düzene uyduğu propagandası yaparak bu durumdan faydalandı.

Mevcut çatışma genişlerse ya da kitlesel acıların yaşandığı şekilde uzun süre devam ederse, ABD'ye yönelik öfke yoğunlaşabilir ve bunun, birden fazla ikinci dereceden etkisi olabilir.

2. ABD ve çok sayıda Batı markasına yönelik boykotlar devam edebilir

Protestoların ciddi şekilde kısıtlandığı ve ses çıkarmanın sonuçlarının korkunç olabildiği Orta Doğu ülkelerinde, ABD markalarını boykot etmek, Gazze'deki durum ve ABD'nin İsrail'e verdiği destekle ilgili öfkeyi toplu olarak göstermenin düşük riskli bir yoludur.

Bu tür boykotlar geçmişte de ara sıra gerçekleşmişti ancak şu anda gerçekleşen boykotların ivme ve kalıcılığından yoksundular.

Starbucks, Arap dünyasındaki boykotlardan ağır darbe aldı. Bölgede Starbucks'ı işleten AlShaya Group, satışlardaki düşüş nedeniyle elli bin kişilik işgücünün ilk aşamada yüzde 4'ünü işten çıkaracağını açıkladı.

Starbucks'ın kazançları da düştü ve net gelirleri bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 15 azaldı.

Benzer şekilde, Orta Doğu'da KFC ve Krispy Kreme'i işleten Americana Restaurants da bu yılın ilk çeyreğinde kârında yüzde 48'lik bir düşüş yaşadığını açıkladı. Domino's ve Coca-Cola gibi diğer bazı şirketler de boykottan nasibini aldı.

İsrail yanlısı bir duruş sergiledikleri algılanırsa, başka markalar da benzer zorluklarla karşılaşabilir.

Boykot hareketi Orta Doğu ile de sınırlı değil. Yakın zamanda ortaya çıkan iki sosyal adalet hareketi dalgası -#MeToo ve #BlackLivesMatter- Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ayrımcılık ve istismara dikkat çekmeye başladı. Bu hareketler birçok genç Amerikalıyı etkiledi ve Filistinliler gibi diğer ötekileştirilmiş gruplar adına aktivizmi körükledi.

İster bölgede, ister Amerika Birleşik Devletleri'nde, isterse Avrupa'da olsun, bu konuda güçlü duygulara sahip olan toplum üyeleri, boykot ve protestoları sürdürme konusunda kararlı olmaya devam edecek gibi görünüyor.

3. İsrail'in ekonomisi etkilenebilir ve yabancı yatırım kabiliyeti

İsrail, 360.000 yedek askerin aylarca askerlik hizmeti için seferber edilmesinin öngörülebilir ekonomik sonuçlarının yanı sıra, başka tür ekonomik zorluklarla da karşılaşacaktır.

İsrail "startup ulusu" girişimci ethosuyla ünlüdür; kişi başına düşen startup sayısında dünyada birinci sıradadır.

İsrailli teknoloji girişimlerine yönelik finansman 2023 yılında yüzde 56 oranında düştü ve bu eğilim muhtemelen devam edecek.

İsrail ile ilişki kurmanın itibar ve finansal kazanç riskleri önemli ölçüde arttı. Çok uluslu şirketler boykotların veya diğer protesto türlerinin neden olabileceği zararı gördüler ve ayrıca şirket içi, çalışanların önderliğindeki hareketleri tetiklemekten endişe ediyorlar. Çoğu şirket bölücü İsrail-Filistin meselesinde kamuoyu önünde bir duruş sergilememeyi tercih ediyor ve İsrail'e yatırım yapmak taraf tutmak olarak görülebilir.

Şirketler ayrıca; hava sahasının kapanması, tedarik zincirinde yaşanan aksamalar ve şiddetin yayılmasının neden olabileceği diğer zorluklar nedeniyle İsrail iç güvenliği ve mevcut durumun iş yapma kabiliyetlerini nasıl etkileyebileceği konusunda endişeli.

Kısacası, İsrail'deki gerekli olmayan kurumsal yatırımlar rafa kaldırılabilir ve başta yabancı yatırım olmak üzere ülkedeki yatırımlar büyük darbe yiyebilir.

4. Arap devletleri ABD'den uzaklaşıyor

Suudi Arabistan ve BAE, ABD'nin güvenilirliği konusunda endişeleri olduğu için Çin, Hindistan, İran ve diğerleriyle bağlarını geliştiriyor.

Hem Suudi Arabistan hem de BAE, Çin ve İran'ın desteklediği gruplarla istikrarlı ilişkiler kurmayı tercih ediyor.

Yine de bölge ülkelerinin aradığı türden güvenlik güvencelerini yalnızca ABD sağlayabilir. İran'ın Nisan ayında İsrail'e yönelik saldırısına verilen kayda değer ortak tepki, mümkün olan güvenlik işbirliğini ortaya koydu.

ABD, İsrail, Fransa, Ürdün ve İngiltere, İran'ın ateşlediği insansız hava araçları ve füzelerin çoğunu başarıyla düşürdü ve Suudi Arabistan ve BAE'nin ABD ile kritik istihbarat paylaştığı bildirildi.

Ancak ABD ile bu tür bir ittifak, Gazze'deki yıkıcı bir savaş sırasında İsrail'in yardımına koşmak için harekete geçtiğinde Arap liderler için iç siyasi riskler doğuracaktır. Bu nedenle bölgesel açıdan riskleri içerisinde barındırıyor.

Dolayısıyla Ürdün, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Katar'daki hükümetlerin bir yandan ABD ile yakın güvenlik bağlarını sürdürürken diğer yandan İran ile ilişkilerini istikrarlı tutmaya ve Çin ile ekonomik ilişkilerini daha da geliştirmeye çalışması muhtemeldir.

5. Bölgesel protestolar ve saldırı potansiyeli arttı

Gazze savaşının bir başka sonucu da ABD yetkililerine, elçiliklerine ve yurtdışında faaliyet gösteren şirketlerine yönelik “yalnız kurt” saldırılarının artmasıdır.

16 Arap ülkesinde yapılan son bir ankete katılanların yüzde 51'i ABD politikalarını Orta Doğu'nun güvenlik ve istikrarına yönelik en büyük tehdit olarak gördüklerini söyledi. 2022'de bu oran yüzde 39'du.

Bu son savaş başlamadan önce, Arap ülkelerindeki nüfusun çoğunluğu, bir Filistin devleti kurulduğu sürece İsrail ile diplomatik ilişkileri destekliyordu. Şimdi ise uzmanlar, Arap kamuoyunun sertleştiğinden ve çoğunluğun İsrail ile ilişkilerin kesilmesinden yana olduğunu belirtiyor.

Bu gelişmelere paralel olarak şiddet yanlısı gruplar devam eden savaşı eleman devşirmek ve radikalleşmek için kullanıyor. Ekim 2023'ün ortalarından bu yana bölgede bulunan ABD güçlerine yönelik 150'den fazla saldırı gerçekleşti.

İsrail-Filistin çatışması dünya genelinde büyük bir yankı uyandırıyor ve protestolar, boykotlar ve şiddet riski gün geçtikçe artıyor.

Tartışma