gdh'de ara...

Atlantic Council: Türkiye bölgede önemli bir enerji oyuncusu olma rolünü üstlenebilir

Türkiye yakın zamanda bölgede önemli bir enerji oyuncusu olma rolünü üstlenebilir. Türkiye'nin bu arzusu sadece jeopolitik değil, ekonomik ve teknik olarak da mümkün.

1. resim

Ekim ayı ortasında, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Avrupa'ya giden doğal gaz için bir enerji merkezi olma kapasitesine sahip olduğunu belirtti.

Aslında bu fikir yeni olmasa da bu kez farklı olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in de Rus gaz arzını Kuzey Akım boru hatlarından Karadeniz'e ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya yönlendirme teklifi ile yeniden gündeme geldi.

Yakın tarihli bir röportajda Türkiye Enerji Bakanı Fatih Dönmez, Ankara'nın "bu yılın sonuna kadar bir yol haritası çıkaracağını" belirterek proje ile ilgili Türkiye'nin yaklaşımını daha net ortaya koydu.

Türkiye'nin bölgesel enerji altyapısında önemli bir rol oynama arzusu sadece jeopolitik değil, aynı zamanda ekonomik ve teknik olarak da mümkün. Ülkenin çok sayıda hidrokarbon boru hattının kesişme noktasındaki konumu ve gaz depolama kapasitesi gerçekten de bölgenin enerji dinamiğini şekillendirmesini sağlayabilir.

Herhangi bir “enerji merkezinin” temel felsefesi birkaç kritere dayanmaktadır.

Bunlar; mevcut rotaların ve tedarikçilerin çeşitlendirilmesi, bağımsız bir kurum aracılığıyla karar vermede bağımsız bir yol izlenmesi ve potansiyel piyasa talebi ve arzını inceleyerek fiyatları belirleyen güçlü bir siyasi irade.

Ancak ilk aşamada Rusya'nın önerisi bu seçeneklerin neredeyse hiçbirini kapsamıyor. Aksine, Putin'in Türkiye'yi bir Rus gaz üssü yapma fikri, Ankara'nın Rus fosil yakıtlarına olan bağımlılığını artırabilicek bir içeriğe sahip. Ayrıca Türkiye'nin Batı ile zaten karmaşık olan ilişkilerine daha da zarar verebilir.

Yüksek politik maliyetle ucuz gaz

Türkiye, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatının artan payı ve daha fazla yenilenebilir enerjiyi planlarına dahil etmesi nedeniyle, ortaya koyduğu enerji seçeneklerini çeşitlendirdi ve son yıllarda Rusya'dan gaz alımlarını azaltma konusunda ilerleme kaydetti.

Ancak yine de Rusya'nın enerji arzına büyük ölçüde bağımlı olmaya devam ediyor: Gazprom, 2021'de Türkiye'nin yerel gaz talebinin yüzde 44,9'unu sağladı. Türkiye ayrıca her yıl ham petrolünün yüzde 10'u ile üçte biri arasında Rusya'dan ithalat yapıyor. Türkiye'nin Rus petrolü ithalatı, Şubat ayında Ukrayna'nın işgalinden bu yana önemli ölçüde arttı ve Ağustos'ta ikiye katlandı.

Bu arada Rus şirketi Rosatom, Akkuyu nükleer santralini Türkiye'nin Mersin ilinde inşa ediyor. Rus devlet teşekkülü tarafından inşa edilen bu stratejik tesisin, NATO üyesi bir ülkede Rus operatörler tarafından işletileceğine ve Türkiye'nin İncirlik Hava Üssü'ne ve Rus askeri üssünün yakınında yer almasına dair korkular var. Diğer yandan Türkiye ile Rusya arasında, Karadeniz kıyısındaki Sinop'ta dört reaktörlü bir santral inşa etmek için olası yeni bir anlaşma görüşmeleri de devam ediyor.

Son olarak, Türkiye ile Rusya arasında büyüyen enerji işbirliği, Ankara'yı, Rusya'nın bu işbirliğini yaptırımları atlatmak için kullanabileceğine dair artan endişeler nedeniyle AB ve ABD'den gelen daha fazla baskıya maruz bırakıyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Putin'in “enerji merkezi” fikrini görüşmesinden ve Türkiye'nin Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin Rus gazında indirim ve arz ödemelerinin ertelenmesi talebini yinelemesinden sadece bir hafta sonra bir ABD Hazine heyeti Türkiye'yi ziyaret etti.

ABD Hazine Bakanlığı'na göre, Türk hükümetindeki mevkidaşlarının yanı sıra iş çevreleriyle yapılan görüşmelerde ele alınan konular arasında “Rusya'ya uygulanan yaptırımlar, ihracat kontrolleri, enerji güvenliği, kara para aklamayla mücadele politikası ve terörizm” konuları ele alındı.

Türkiye bir Rus gaz merkezi olabilir mi?

Rusya ile anlaşmanın gerçekleştirilmesini sorunlu hale getiren çeşitli teknik sorunlar var. Her iki ülke liderinin umut verici söylemlerine rağmen Türkiye'nin çok daha fazla Rus gazı ithal etmesi zor olabilir.

Birincisi, BlueStream'in mevcut kapasitesi 15,75 bcm'dir. Ve bu kapasite Türkiye'nin kendi iç ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanılıyor. Türkiye'yi Rusya'ya bağlayan bir diğer doğal gaz boru hattı olan TürkAkım'ın toplam kapasitesi ise 31,5 bcm'dir. 15,75 bcm kapasiteli ilk hat, Türkiye'nin yerli müşterilerine tedarik için kullanılırken, ikinci hat Rus gazını Bulgaristan üzerinden Avrupa'ya taşıyor.

Bu kapasiteler, Nord Stream'in 110 milyar metreküp kapasitesinin yerini almaya yaklaşamaz. Ayrıca, bu rota, yalnızca Yunanistan, Kuzey Makedonya, Sırbistan ve Macaristan gibi küçük Güney Avrupa pazarını besleyebilirken, Almanya gibi Rus gazının başlıca tüketicileri için rotanın dışında kalacaktır.

İkincisi, şu anda bir savaş bölgesi olan Karadeniz'de yeni boru hatlarının inşası, fiziksel olarak emniyet ve güvenlik açısından sorunlarla karşı karşıya kalabilir.

Ayrıca AB yaptırımları için potansiyel hedefler olacakları için, Rusya bu tür projelerin güvenliğini garanti edemez ve Batılı şirketler yatırım, teknoloji ve sigorta sağlama konusunda isteksiz davranacaktır.

Üçüncüsü, şu anda Moskova konusunda büyük bir hayal kırıklığına uğramış olan AB, satıcı kim olursa olsun daha fazla Rus gazını almaya pek hevesli değil.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'e göre, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşının başlamasından bu yana AB, Rusya'nın gaz ithalatındaki payını yüzde 43,5'dan yüzde 7,5'e kadar düşürdü. Ayrıca AB, Azerbaycan'dan gaz ithalatını ikiye katlamak için bir anlaşma imzaladı.

Türkiye Rusya olmadan bir enerji merkezi olabilir mi?

Türkiye bölgede önemli bir enerji oyuncusu olma rolünü üstlenebilir ve Avrupa'ya Rusya'nın doğal gaz açığını doldurmak için alternatif yollar sunabilir.

Ancak bunun için Ankara'nın alternatif tedarikçilere de yönelmesi gerekecek. Türkiye, daha fazla Azerbaycan ve muhtemelen Türkmen gazı için Trans-Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) ve Güney Gaz Koridoru'nun kapasitelerini artırmaya çalışabilir.

TANAP'ın mevcut iletim kapasitesi 16 milyar metreküp olup, bunun 10 milyar metreküpü Avrupa'ya, 6 metreküpü ise Türkiye iç pazarına ayrılmıştır. Avrupa Komisyonu ile Azerbaycan arasında imzalanan anlaşma, bu sayının önümüzdeki beş yılda ikiye katlanarak 32-33 milyar metreküpe ulaşmasını sağlayacaktır.

Türkmenistan'ın projeye katılmak için adım atması halinde, gaz arzının daha fazla çeşitlendirilmesi hem Türkiye'nin kendi enerji güvenliğine hem de Avrupa ile ilişkilerine fayda sağlayacak ve ülkelerin Rusya'ya olan bağımlılığını azaltacaktır. Yakın zamanda Awaza'da yapılacak Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan zirvesi bu yönde yeni olumlu gelişmeler getirebilir.

Ayrıca Türkiye, İsrail ile anlaşma çabalarını hızlandırarak Doğu Akdeniz gaz kaynaklarından da yararlanabilir. Türkiye, Ukrayna ile bir Trans-Balkan koridoru fikrini canlandırmak, Katar ve Cezayir ile LNG konusunda işbirliğini artırmak gibi seçenekleri de hayata geçirebilir. Bunlar enerji kaynaklarını çeşitlendirecek ve Türkiye'nin konumunu güçlendirecektir. Ayrıca bu gelişmeler Türkiye'nin Batı ile bağlarını düzeltmeye yardımcı olacaktır.

Türkiye'nin Karadeniz'deki kendi Sakarya doğal gaz sahasındaki keşfi, 2023'te faaliyete geçtikten sonra iç talebin yüzde 25'ini karşılayabilir. Son olarak, yeni LNG terminalleri ve yeniden gazlaştırma tesislerinin inşa edilmesi ile Türkiye'nin kendi enerji güvenliğini sağlaması, Rusya karşısındaki duruşunu önemli ölçüde güçlendirecektir.

Avrupa enerji piyasasının bir parçası olmanın ekonomik ve siyasi faydaları, Batılı ortakları tarafından Türkiye'ye açıklanmalıdır.

Tartışma