Avrupa 2021 İslamofobi Raporu yayınladı

Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Bayraklı, "Avrupa 2021 İslamofobi Raporu"nu değerlendirdi:"Avrupalı birçok lider hukuksuzluklarını, yolsuzluklarını, yabancı ve Müslüman karşıtlığı ile örtmeye çalışıyor ve seçmenlerini konsolide ediyorlar"

1. resim
22.09.2022

Avrupa 2021 İslamofobi Raporu, İslam karşıtı ırkçılığın eski kıtada sosyal yaşamın birçok alanında ciddi anlamda hissedildiğine işaret ederek, Avusturya, Fransa gibi ülkelerin yürürlüğe soktuğu düzenlemelerle İslamofobinin kurumsallaşmasına yol açtığına dikkati çekiyor.

Avrupa’da 27 ülkede İslam karşıtı ırkçı eylemlerin derlendiği Avrupa 2021 İslamofobi Raporu kamuoyuyla paylaşıldı. Bayraklı ve Georgetown Üniversitesinden Prof. Farid Hafez'in hazırladığı "Avrupa İslamofobi Raporu’na ırkçılık ve insan hakları alanında çalışmalar yürüten 35 akademisyen ve uzman katkı sağladı.

Rapor, "Uluslararası İslamofobi Çalışmaları ve Araştırmaları Derneği (IISRA)", "California Üniversitesi Ötekileştirme ve Aidiyet Enstitüsü", "Rutgers Üniversitesi Güvenlik, Irk ve Haklar Merkezi", "Uluslararası İslamofobi Araştırmaları Merkezi", "California Üniversitesi Irk ve Cinsiyet Merkezinde İslamofobi Araştırma ve Belgeleme Projesi (IRDP)", "San Francisco Eyalet Üniversitesi Arap ve Müslüman Etnisiteler ve Diasporalar (AMED) Çalışmaları" ve "Leopold Weiss Enstitüsü" gibi kurumlar tarafından desteklendi.

Avrupa’da sosyal yaşamın birçok alanında hissedilen ve çok sayıda ülkede kurumsallaşan İslam karşıtlığının incelendiği raporun bu yılki kapağında, kariyeri ve başarılarını büyük çoğunlukla yabancı, göçmen ve Müslüman karşıtlığı ile elde eden Avusturya’nın eski Başbakanı Sebastian Kurz yer aldı.

Bayraklı, Avrupa’da 27 ülkede yaşanan İslam karşıtı ırkçı eylemlerin derlendiği "Avrupa 2021 İslamofobi Raporu"nun kamuoyuyla paylaşılmasının ardından, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Bayraklı, Kovid-19 döneminde sanal alemde İslam düşmanlığının yaygınlık kazandığını hatırlatarak, "Özellikle kapanmalarla birlikte, sokaklardaki hareketlilik azaldı. Bununla birlikte bu düşmanlığın ve ırkçılığın sosyal medyaya taşındığına şahit olduk. Hatta salgının başında salgından Müslümanları ve göçmenleri sorumlu tutan haberler birçok farklı ülkede yayınlandı. Bu anlamda 2021'de salgının da etkisiyle birlikte sosyal medyadaki bu nefret söyleminin daha da arttığına şahidiz." dedi.

Birçok ülkede İslam karşıtlığının kurumsallaştığına dikkati çeken Bayraklı, kurumsal ve sistematik ırkçılığın varlığını sürdürdüğünü, bu ırkçılığın işe alımdan, kamu hizmetine kadar birçok alanda Müslümanları hedef aldığını anlattı.

"Birçok Avrupa ülkesinde İslam ve yabancı karşıtlığı devlet ve hükümet eliyle normalleştiriliyor"

Bayraklı, Batı Avrupa'da ve Avrupa'nın genelinde birçok kurumun Müslümanlara yönelik ayrımcı, ırkçı politikalar uyguladıklarını belirterek, "Siyaset eliyle, Müslümanların dini pratiklerini kısıtlayan, sivil haklarını, siyasal haklarını kısıtlayan yasaların devreye sokulduğunu gördük. Bunlarda da ön plana çıkan ülke Fransa'ydı. Fransa özellikle devlet eliyle yürütülen bir İslam düşmanlığı politikası, bizatihi Fransa Cumhurbaşkanı (Emmanuel) Macron tarafından devreye sokuldu. Fransa'da Müslüman sivil toplum kuruluşlarının sistematik olarak hedef alındığını, sivil toplum kuruluşlarının kapatıldığını gördük. Bu kararlar bir mahkeme kararı olmadan Bakanlar Kurulu kararıyla alındı." değerlendirmesinde bulundu.

"Birçok Avrupa ülkesinde İslam ve yabancı karşıtlığı devlet ve hükümet eliyle hem normalleştiriliyor hem de yürütülüyor." ifadesini kullanan Bayraklı, bu politikalar çerçevesinde Avrupa'nın birçok ülkesinde bazı yasakların devreye sokulduğunu söyledi.

Bayraklı, Avrupa’da sosyal yaşamın birçok alanında hissedilen ve çok sayıda ülkede kurumsallaşan İslam karşıtlığının incelendiği raporun bu yılki kapağında, kariyeri ve başarılarını büyük çoğunlukla yabancı, göçmen ve Müslüman karşıtlığı ile elde eden Avusturya’nın eski Başbakanı Sebastian Kurz'un yer almasına ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:

"Kurz'u öne çıkaran nedir derseniz; Kurz aslında Avrupa genelinde gözlemlediğimiz bir trendi temsil ediyor. O da aşırı sağcılaşması. Kurz, Hristiyan demokrat Avusturya Halk Partisini ana akım bir parti olmaktan çıkarıp popülist, İslam düşmanı, yabancı düşmanı aşırı sağcı bir partiye dönüştürdü. Parti içerisinde adeta otoriter rejim inşa etti. Avusturya içerisinde de iktidarını sağlamlaştırarak birçok antidemokratik yasayı, başörtüsü yasağı gibi yasakları devreye soktu. Kurz, hayali bir düşman, bir tehlike yaratarak, Müslümanlara karşı güvenlik politikalarını devreye sokarak, toplumu korkutarak ve Müslümanları günah keçisi ilan ederek kendi iktidarını konsolide etti."

"Avrupalı birçok lider hukuksuzluklarını, yolsuzluklarını, başarısızlıklarını yabancı, göçmen ve Müslüman karşıtlığı ile örtmeye çalışıyor ve seçmenlerini konsolide ediyorlar." ifadesini kullanan Bayraklı, Kurz'un bu anlamda iyi bir örnek olduğunu söyledi.

Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Bayraklı, Avrupa 2021 İslamofobi Raporu 'nu değerlendirdi.
Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Bayraklı, Avrupa 2021 İslamofobi Raporu 'nu değerlendirdi.

Bayraklı, Birleşmiş Milletlerin (BM), 15 Mart’ı, "Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü" kabul etmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.

Fransa ve Hindistan'da devlet eliyle yürütülen bir İslam karşıtlığı politikası olduğunu dile getiren Bayraklı, özellikle Hindistan'da son dönemde hükümetin yaptığı açıklamaların tehlikeli bir boyut kazandığını kaydetti.

Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı, Avrupa'daki İslamofobinin devlet ve hükümetler eliyle yürütüldüğünü belirterek, "Avrupalı birçok lider hukuksuzluklarını, yolsuzluklarını, başarısızlıklarını yabancı, göçmen ve Müslüman karşıtlığı ile örtmeye çalışıyor ve seçmenlerini konsolide ediyorlar." dedi.

Bayraklı, Birleşmiş Milletlerin (BM), 15 Mart’ı, "Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü" kabul etmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.

Fransa ve Hindistan'da devlet eliyle yürütülen bir İslam karşıtlığı politikası olduğunu dile getiren Bayraklı, özellikle Hindistan'da son dönemde hükümetin yaptığı açıklamaların tehlikeli bir boyut kazandığını kaydetti.