Ayrımcılığa maruz kalan bireyler toplumdan empati bekliyor

Halk arasında "cüce" olarak adlandırılan normalden kısa boylu bireylerin hayatı, kendileri düşünülmeden tasarlanan ev, okul, işyeri, toplu taşıma gibi alanlar nedeniyle daha da zorlaşıyor.

1. resim

İş insanı 27 yaşındaki Şükriye Uz ve tiyatro oyuncusu 34 yaşındaki Ercan Kubaş, boyu 1 metre 30 santimetre altında olan kişilerin okul, iş ve sosyal hayatta maruz kaldığı ayrımcılığı ve karşılaştıkları zorlukları anlattı.

Şükriye Uz, "cüce" ifadesi yerine "kısa boylu" ya da "minnak" denmesini tercih ettiğini belirterek, boyunun uzaması için 18 yaşına kadar Ankara'da ilaç tedavisi gördüğünü, doktorların büyüme hormonlarının durduğunu söylemesi üzerine tedavisine son verildiğini söyledi.

İlkokula başladığında sınıftaki eşyaların ölçülerinin kendisine uygun olmadığını ve arkadaşlarının ona kendini farklı hissettirdiğini kaydeden Uz, şöyle devam etti:

"Okulda sıralar benim boyuma göre değildi. Hiç unutmam ilkokul öğretmenim sınıfın ortasında benim için minicik masa ve sıra yaptı.

Tüm sınıf arkadaşlarım hevesle her gün 'Acaba bugün kaç santim oldum?' diye kendi boylarını ölçerdi.

Ben o zamanlar 85 santimetre idim, şimdi de 1 metre 30 santim boyundayım. Çocuklar benimle 'kısa boylu' diye dalga geçiyordu.

Ben de haliyle çocuk olarak bu duruma çok üzülüyordum."

 "Dalga geçenleri bir süre sonra görmezden geldim"

Uz, ergenlik döneminde maruz kaldığı dalga geçilme ve hakkında şakalar yapılması nedeniyle daha büyük travma yaşadığını aktararak lise döneminde sınıf arkadaşlarının, kendisine farklılığını garipseyip sorgulayarak baktıklarını ifade etti.

"Nasıl oldu? Geçmiyor mu? Ne zaman oldu?" gibi sorulara muhatap olduğunu kaydeden Uz, bunlara cevap vermek zorunda kaldığını dile getirdi.

Uz, toplumun fiziksel farklılıkları garipsediğinin bununla kalmayıp dalga geçebildiğinin altını çizerek, "Bunları aşmak zorundaydım çünkü hayat akıp gidiyor.

Bu olumsuzlukları gördüğüm sürece hayat beni görmeyecekti. İnandığım yolda yürümeye devam ettim. Bir süre sonra dalga geçen insanları görmezden gelmeye başladım." dedi.

"İş hayatında ayrımcılığa maruz kaldım"

Uz, çalıştığı işyerlerinde bilinçli-bilinçsiz ayrımcılığa uğradığına dikkati çekerek, işyeri ve sosyal mekanların kendileri düşünülmeden tasarlandığını, bu durumun hayatlarını daha da zor kıldığını söyledi.

İş yerlerinde kısa boylu çalışanlara uyumlu ortamlar oluşturulması gerektiğinin altını çizen Uz, ofiste yürürken çalışma arkadaşlarının kendisine dikkatle baktıklarını hissettiğini, insanların yanındakine kendisini gösterdiğini ya da güldüğünü belirtti.

Uz, sosyal hayatta "normal boyluların" kolayca yaptığı işleri başkalarından yardım isteyerek yapabildiğine değinerek, kendi gibi kişiler düşünülerek tasarlanmadığı için ATM'lerden para çekerken zorlandığını, market raflarına ulaşamadığını, toplu taşımada düğmeler yukarıda olduğu için pek çok sıkıntı çektiğini dile getirdi.

Gittiği kafelerde masa ve sandalyeler kendileri düşünülerek dizayn edilmediği için sıkıntı yaşadığını anlatan Uz, "Mekanlar tasarlanırken biz hesaba katılmadığımız için her alanda zorluklarla mücadele ediyorum. Yaşıyorsam buna katlanmak zorundayım." ifadesini kullandı.

Uz, artık bazı işletmelerin kısa ya da engelli kişilerin çalışma ve eğlenme ortamlarını uygun hale getirdiğine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bizimle empati kurabilen insanlar var fakat çok değil tabii ki algının iyi yöne gitmesi taraftarıyım ama maalesef çok iyi gittiğini de söyleyemem. Bizimle dalga geçen, bizi anlamayan çok insan var.

Hala otobüste beni görüp gülen insanlarla karşılaşıyorum. Kendi ebeveynleri de kısa veya engelli olabilirdi. Evet, farklı bir insan gördün. Bak ve yoluna devam et. Bizimle empati kur."

"Tiyatro ile insanların sevgisini kazandım"

Evli ve 2 kız çocuğu babası tiyatrocu Ercan Kubaş da okul hayatında öğretmenleri ve arkadaşları tarafından dışlandığını söyledi.

Kubaş, 2011'de kendisi gibi kısa boylu tiyatrocu Aysun Çetinkaya ile evlendiğini ifade ederek, eşiyle gezerken insanların kendileriyle fotoğraf çektirmek istediğini söyledi.

Küçük yaşlardan itibaren tiyatroya meraklı olduğunu ve toplumun kendisine yaptığı ayrımcılığı tiyatro sayesinde yendiğini belirten Kubaş,

"Bir arkadaşımın vasıtasıyla tiyatroya girdikten sonra toplumdan ve arkadaş çevremden ilgi görmeye başladım ve sevildiğimi hissettim." diye konuştu.

Bedensel engelli ya da fiziksel farklılıkları olan kişilerin de bu dünyada var olduğunu, imkan verilirse büyük işler başarabileceklerini göstermek için tiyatroya başladığını anlatan Kubaş, şunları kaydetti:

"Eşime takılıyorum 'tiyatro benim ilk aşkım' diye hatta bazen tiyatro yüzünden tartışıyoruz ama benim için vazgeçilmez bir tutku. 2019'da çocuklara yönelik tiyatrolar yapmaya başladım.

Türkiye'nin 81 ilini gezdim farklı insanlar tanıdım. Gerçekten tiyatroyu çok seviyorum eğer bir gün ölürsem beni tiyatro sahnesinden kaldırsınlar."

Tartışma