Beethoven’ın DNA Analizi, Ölüm Nedenini Ortaya Çıkardı
Ludwig van Beethoven’ın kafasından alınan beş bukle, düşünüldüğü gibi kurşun zehirlenmesinden değil, karaciğer hastalığından ölmüş olabileceğini ortaya çıkardı.
Dünyaca ünlü besteci Ludwig van Beethoven’ın kalıntıları üzerinde yapılan ilk DNA analizinin sonuçlarına göre, müzisyen öldüğünde hepatit B’ye yakalanmıştı.
Beethoven’ın yaşamının son yedi yılında kafasından hatıra olarak alınan beş tutam saçında yapılan genetik analiz, Beethoven’ın karaciğer hastalığı riskinin de yüksek olduğunu ortaya koydu. Muhtemelen karaciğerine de zarar veren hepatit B enfeksiyonu ile birlikte bu genetik risk, ölümünde rol oynamış olabilir. Keşif, bestecinin kurşun zehirlenmesinden öldüğüne dair yaygın inanışla çelişiyor, ancak işitme duyusunu nasıl kaybettiğine ışık tutmuyor.
(İlgili: Da Vinci’nin Annesi, Köleleştirilmiş Bir Çerkes Çıktı)
1770’de doğan Beethoven, 20’li yaşların ortalarında duyma yeteneğini kaybetmeye başladı ve 40’lı yaşlarının sonunda tamamen sağır oldu. Ayrıca hayatı boyunca giderek artan şiddetli mide-bağırsak sorunları yaşadı ve karaciğer hastalığının bir belirtisi olan en az iki sarılık atağı geçirdi.
1802 yılında, rahatsızlıklarının şiddeti arttıkça Beethoven, doktor arkadaşı Johann Adam Schmidt’ten muzdarip olduğu garip hastalığı ortaya çıkarmasını ve duyurmasını istedi, ancak Schmidt, Beethoven’dan 18 yıl önce öldü.
Beethoven’ın 1827’deki ölümünden sonra yapılan bir otopsi, siroz olarak da bilinen ciddi karaciğer hastalığına sahip olduğunu ortaya çıkardı. Current Biology dergisinde yayımlanan yeni araştırma, hastalığının genetik ve viral temelini buldu ve bestecinin isteğini sonunda yerine getirdi.
Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nde genetik profesörü olan çalışmanın ortak yazarı Johannes Krause, “Beethoven’ı neyin öldürdüğünü kesin olarak söyleyemeyiz, ancak artık en azından önemli bir kalıtsal riskin ve hepatit B virüsü enfeksiyonunun varlığını doğrulayabiliriz. Daha az akla yatkın başka birkaç genetik nedeni de ortadan kaldırabiliriz.” diyor.
Araştırmacılar, bestecinin genetik kodunu deşifre etmek için önce ABD ve Avrupa’daki koleksiyonlardan elde ettikleri sekiz bukle saçın gerçek olup olmadığını anlamaya çalıştı. Buklelerin yaşını belirlemek için DNA analizi kullanıldıktan sonra; her birinden alınan DNA’nın karşılaştırılması; ve sonuçları her birinin evraklarıyla birlikte değerlendiren araştırmacılar, bunlardan beşinin Beethoven’a ait olduğu sonucuna vardı.
Diğer üç buklenin arasında, daha önce incelenen ve kurşun zehirlenmesinden öldüğünü gösteren bir bukle vardı; ancak bu buklenin artık Aşkenaz Yahudi bir kadına ait olduğuna inanılıyor.
Buklelerin daha ileri DNA analizi, bestecinin muhtemelen kalıtsal hemokromatoz adı verilen genetik bir bozukluğun neden olduğu yüksek karaciğer hastalığı riskini ortaya çıkardı. Risk faktörü, çoğu insan tarafından fark edilmeyecek olan oranı aşmıyordu. Ancak araştırmacılar, Beethoven’ın karaciğere zarar verebilecek bir virüs olan hepatit B enfeksiyonunun yanı sıra iyi belgelenmiş alkol sevgisinin karaciğer hastalığına yakalanmasına neden olabileceğine inanıyor.
Cambridge Üniversitesi’nde genetikçi ve Biyolojik Antropoloji doktora adayı olan çalışmanın baş yazarı Tristan Begg, “Bilinen tıbbi geçmişi göz önüne alındığında, alkol tüketimi de dahil olmak üzere, bestecinin bu üç faktörün bir kombinasyonuna sahip olması muhtemel, ancak gelecekteki araştırmaların her bir faktörün ne ölçüde dahil olduğunu açıklığa kavuşturması gerekecek.” diyor.
Çalışma ayrıca Beethoven’ın aile geçmişindeki garip bir gizemi de ortaya çıkardı. Bestecinin yaşayan akrabalarıyla yapılan karşılaştırmalar, bazılarının baba tarafından bir atayı paylaşmasına rağmen, DNA’larının Beethoven’ın doğrulanmış saçında bulunan Y kromozomuyla eşleşmediğini gösterdi. Araştırmacılar, bunun muhtemelen Beethoven’ın atalarının soyunda bir noktada evlilik dışı bir ilişkinin sonucu olduğunu söylüyorlar.
Begg, “Beethoven’ın genomunu araştırmacılar için halka açık hale getirerek ve belki de ilk kronolojik diziye daha fazla doğrulanmış bukle ekleyerek, sağlığı ve soyağacıyla ilgili kalan soruların bir gün cevaplanabileceğini umuyoruz.” diyor.