Tarihten gelen 5 önemli yaratıcı zihnin günlük rutinleri

Rutinler ve ritüeller, kişinin hayatının en önemli parçasıdır. Doğru planlandığında, daha üretken, sağlıklı, hatta daha yaratıcı olmanızı sağlar. William James, rutinlerin işlevselliğini şöyle açıklamıştır:

1. resim
30.01.2022

"Bir rutin, hayatımızı otomatik pilota almak ve gerçekten ilginç eylem alanlarına ilerlemek için zihnimizi serbest bırakmak gibidir."

Tarihin yaratıcı beyinleri ne kadar verimli olurlarsa olsunlar, rutinlerinin hedeflerine ulaşmalarındaki işlevselliğini kesinlikle biliyorlardı. İşte 5 tarihi figürün günlük rutin ve ritüelleri…

Sigmund Freud

Psikanalizin babası Freud, her sabah 7'de güne kahvaltı ederek başlardı. Ardından evine her gün sadece bunun için gelen berberine sakalını kestirirdi. Saat 8'de hastalarını görmeye başlar, öğle saatlerine kadar devam ederdi. Günün en önemli öğünü kesinlikle saat 13:00'da yediği öğle yemeğiydi. Yemeğini yalnız yemeyi ve bu sırada düşünmeyi severdi.

Öğle yemeğinden sonra tempolu yürüyüşe çıkar, Viyana sokaklarında gezerdi. Günde 20'ye yakın puro içtiği için dışardan puro alır ve daha sonra da ev işleriyle uğraşırdı. Saat 3'de tekrar hasta görmeye başlar, konsültasyonlar yapar ve saat 9'a kadar çalışmaya devam ederdi.

Ailece yenilen akşam yemeğinden sonra, eşi ve kızlarıyla yürüyüşe çıkar ya da gazete okumak için bir kafeye uğrardı. Gecelerini verimli geçiriyor; yazma, düzenleme, okuma çalışmalarını bu saatlerde yapıyordu. İşine olan sevgisini şu sözünden anlayabiliriz:

“İşsiz bir hayatı gerçekten rahat olarak hayal edemiyorum”

Carl Gustav Jung

Freud'un en büyük rakibi, bir başka önde gelen psikiyatrist Carl Jung'da sabah 7'de uyanırdı. Ve kendisine kahve, salam, tereyağı, ekmek ve meyvelerden oluşan doyurucu bir kahvaltı hazırlardı. Sonrakini iki saatini ise yazmaya ayırırdı.

Jung, Freud'a göre daha durağan bir gün geçirirdi. Rutininde bir yavaşlık ve sakinlik vardı. Resim yapmak, meditasyon yapmak, uzun yürüyüşlere çıkmak, hasta kabul etmek ve her gün aldığı mektupları cevaplamak gibi hobilerine zaman ayırırdı. Saat 2-3 sıralarında ise bir fincan çayın tadını çıkarırdı.

Akşamları büyük yemek hazırlar, erkenden uyurdu. Rahatlatıcı gözüken bu rutin Jung'a, muhtemelen zihninin daha rahat ve düzenli olmasına ve böylece yaratıcı fikirler üretmesine, ilham almasına ve en çok umursadığı şey üzerinde çalışması için enerji üretmesine yardımcı oldu.

Wolfgang Amadeus Mozart

Müzik dehası Mozart, kız kardeşine yazdığı bir mektupta günlük telaşlı rutinini anlatıyor.

Mektuba göre her sabah 6'da uyanıyor. Saat 7'ye kadar kişisel bakımlarıyla ilgileniyor ve 9'a kadar yazıyordu. 9-13:00 saatleri arasında piyona dersleri veriyordu.

Yemeğini yedikten sonra dışarıda vakit geçiriyordu. Gece 11'e kadar evde olmaya çalışıyor yatmadan önce de bir süre daha yazıyordu. Geç saatlere kadar çalışıyor, ertesi sabah yine 6'da uyanıyordu. Sosyal hayatından ve eğlencesinden vazgeçmediği gibi işinden de hiç kopmadı. Yaratıcı süreci hakkında şunları söyledi:

“… tamamen kendimdeyken, tamamen yalnızken… ya da uyuyamadığım gecelerde, fikirlerimin en iyi ve bolca aktığı anlardır.”

Ludwig van Beethoven

Müthiş başarılı besteci ve piyanist, yaratıcı çalışmalarının ortaya çıkması için bir dizi alışkanlık ve rutine sahipti. Beethoven şafakta uyanır ve kahvaltısı sadece bir kahve olurdu.

Kahvesindeki kafein miktarına kafasını takmıştı. Bir kahve fincan için belirlediği miktar olan 60 taneye ulaşmak için kahve çekirdeklerini tek tek sayardı. Kahve ritüeli gibi genellikle aynı yemekleri yer, aynı restoranlara giderdi. Ayrıca günlük rutininde şaraptan ve pipodan hoşlanırdı.

Beethoven şafaktan, öğleden sonra saat 2-3'e kadar çalışırdı. İşinden uzaklaşmak, yeni fikirler üretmek için gün içinde molalar verirdi. İlham için doğa yürüyüşlerine çıkardı. Düşünceleri ve fikirlerini aklına geldikçe not etmek için yanında hep bir kalem ve kağıtla gezerdi.

İşine olan bağlılığını şu alıntı ortaya koyuyor:

“Gerçek sanatçı kibirlenmez. Başkalarını kendine hayran bıraksa da, dehasını yalnızca uzaktan, yol gösterici bir güneş olarak göründüğü noktaya ulaştıramadığı için üzülür.”

Vincent van Gogh

Onun rutini en katı rutinlerden birisi. Sıkı çalışmasının ardından dünyanın en tanınmış ve saygın sanatçılarından biri olmasını buradan anlayabiliriz.

27 yaşında resim yapmaya başladığı için öğreneceği çok şey vardı ama bundan korkmadı ve çekinmedi. Oluşturduğu rutini sayesinde hızla tempoya girdi ve çalışmalara başladı. Van Gogh sabah 7'den akşam 6'ya kadar yemek yemek dışında ara vermeden resim üzerinde çalışırdı. Yorgunluğu düşünmez, sadece çalışırdı. Ancak akşamları gerçekten yorulduğunu hissettikten sonra bir kafeye gider biraz oturur, sonra da uyumak için yatağa giderdi. Bu da onun sanatına bağlılığına tasvir eden bir alıntıdır:

“Eğer içinizden 'resim yapamazsınız' diyen bir ses duyarsanız, o zaman onu boyayın, o ses susturulacaktır.”