Bloomberg: İsrail-İran çatışması, Orta Doğu'yu şekillendiriyor
Orta Doğu'nun son günlerde tanıklık ettiği İsrail-İran gerilimi sonrası iki ülke arasındaki düşmanlığın kaynağı ve karşılıklı saldırılar yeniden gündem oldu. Kafa kafaya çarpışmayı tercih etmeyen Tahran'ın, asimetrik savaş yolundan gittiğine dikkat çekildi.
ABD merkezli Bloomberg, İsrail ve İran arasındaki çatışmaların yıllardır Orta Doğu'yu şekillendirdiğini yazdı.
Tarafların birbirilerine saldırılarının çoğunlukla düşük ölçekli olduğu, her iki ülkenin doğrudan bir savaşa girmekten kaçındığı belirtildi.
İsrail ve İran neden düşman?
İsrail ve İran 1950'lerden itibaren İran'ın son hükümdarı Şah Muhammed Rıza Pehlevi döneminde müttefikti. Dostluk, 1979 İran İslam Devrimi ile sona erdi.
Hamas, Hizbullah ve Husilere desteğiyle bilinen İran'ın yeni liderleri, Yahudi devletinin Orta Doğu'da emperyalist bir güç olması gerekçesiyle İsrail karşıtı duruş benimsedi.
İsrail, İran'ın nükleer silah üretme potansiyelini kendi varlığına yönelik bir tehdit olarak görüyor. Tahran'ın nükleer programına yönelik sabotaj saldırısının arkasında Tel Aviv'in olduğu düşünülüyor.
İran ise her seferinde nükleer silah yapmak gibi bir hedefi olmadığını söylüyor.
İsrail-İran çatışmasının diğer cepheleri
Bloomberg, Suriye'nin, bu çatışmanın cephelerinden biri olduğuna dikkati çekti. Suriye'de 2011 iç savaşında İran'ın askeri varlık inşa ettiği kaydedildi.
Tahran'daki yetkililer, bu askeri üsleri müttefikleri Beşar Esad'ı desteklemek için kurdu. Ayrıca, Irak ve Suriye üzerinden Hizbullah'a silah transferi için bir kara köprüsü oluşturdukları belirtiliyor.
Irak ve Yemen'deki Husilerin İran için diğer iki cepheyi teşkil ettiği hatırlatıldı.
İsrail ve İran topraklarına düzenlenen saldırılar
İsrail ve İran, ilk kez bu yıl karşılıklı olarak birbirlerinin topraklarına saldırı düzenledi. İran, 13 Nisan'da İsrail'e füze ve insansız hava aracı saldırısı gerçekleştirdi.
Bu saldırı, iki hafta önce İran'ın Suriye'nin başkenti Şam'daki diplomatik binalarına düzenlenen ve İsrail'e atfedilen ancak Tel Aviv tarafından kabul edilmeyen bir hava saldırısıyla tetiklendi.
Saldırıda aralarında Devrim Muhafızları'nın üst düzey bir komutanının da bulunduğu 7 İranlı askeri personel hayatını kaybetti.
İran'ın saldırısı İsrail'in 19 Nisan'da daha sınırlı bir karşılık vermesine neden oldu. Ardından ekim ayındaki karşılıklı saldırılar geldi. Bu saldırılar sınırlı hasara yol açsa da iki ülke arasında açık ve doğrudan bir çatışmanın örneklerini oluşturdu.
İsrail ve İran orduları ne durumda?
Bloomberg'e göre, İsrail kuvvetleri İran'a karşı büyük bir teknolojik üstünlüğe sahip. Bu da ABD'nin, İsrail'in güvenliğine olan bağlılığının bir parçası olarak askeri ve mali desteklerden kaynaklanıyor.
İsrail, Orta Doğu'da şimdiye kadar Lockheed Martin firmasının en pahalı silah sistemi olan F-35 savaş uçağını satın alan tek ülke oldu.
İsrail'in nükleer silahlara sahip olduğuna da inanılıyor, ancak bu yeteneğini hiçbir zaman kabul etmedi.
İran'ın, nükleer bomba yapmaya yetecek kadar zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğu konuşuluyor.
İran'ın savunma gücü, uçak ve seyir füzelerine karşı Rus S-300 gibi karadan havaya füze sistemlerini ve yerli olarak üretilen Arman anti-balistik füze sistemini içeriyor.
İran, kafa kafaya çarpışmaktan yana değil
İki ülkeyi karşılaştıran Bloomberg, analizini şu cümlelerle tamamladı:
İran, kafa kafaya çarpışmak yerine asimetrik savaşı tercih ediyor. Böylece daha büyük bir güç yansıtabileceğini düşünüyor.