BRAC Institute of Development: İngiltere Orta Doğu'daki nüfuzundan geriye kalanları da kaybetme yolunda
Brexit, İngiltere'nin büyüme ve refah araçlarının yanı sıra, uzun vadeli hedefler belirleme kabiliyetini de sınırladı. İngiltere, Orta Doğu'daki nüfuzundan geriye kalanları da kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya.
2008'deki ekonomik krizden önceki İngiltere, o dönemden bu yana yaşanan küresel krizler ve bunun yansımalarından sonra ortaya çıkan şu andaki İngiltere'den çok farklıydı.
Brexit, ülkenin büyüme ve refah araçlarının yanı sıra, İngiltere'nin net uzun vadeli hedefler belirleme kabiliyetini de sınırladı.
İngiltere Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi tarafından Temmuz ayında yayınlanan kapsamlı bir raporda hükümetin çalışmaları eleştirildi. Raporda; Hint-Pasifik bölgesine doğru stratejik bir yönelişin İngiltere'nin tarihi ilişkilere sahip olduğu ve Orta Doğu gibi pek çok çıkarını koruduğu alanlarda zemin kaybetmesi riskini doğuracağı belirtildi.
Raporda, hükümetin Çin'in hakim olduğu bölgeye güvenlik ve ekonomik açıdan daha fazla yatırım yapma kararının, İngiltere'nin diğer bölgelerle geliştirdiği ilişkilerini feda etmesi anlamına geleceği uyarısında bulunuldu.
Komite Başkanı Alicia Kearns kısa süre önce verdiği bir röportajda;
"Hint-Pasifik'e yönelmenin Orta Doğu'dan uzaklaşmak anlamına geldiğini ve Orta Doğu ve Kuzey Afrika'ya yeterince odaklanılmadığını düşünüyorum.”
ifadelerini kullandı.
Ancak görünüşe göre rapor, tüm tehditleri listelemekte ve ele almakta başarısız oldu. Bu durum İngiltere Başbakanı Rishi Sunak'ı, özellikle de Rusya'nın Ukrayna'yı işgali gibi devletlerin kendi çıkarları peşinde koşma yaklaşımlarının arttığı bir dönemde, politikalarını yenilemeye itti.
Sunak'a göre bu tür değişiklikler "tehlike, düzensizlik ve bölünmeyle tanımlanan bir dünya ve otoriterliğe daha elverişli bir uluslararası düzen" yaratma tehdidi içeriyor.
Başbakan genel değerlendirmesinde, büyük ölçekli göç, insan, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ve yasadışı finans gibi ulus ötesi devlet ve devlet destekli olmayan zorluklara ek olarak, uzun süredir devam eden ve gelişen terörizm ve ciddi ve organize suç tehditlerini de ele almaları gerektiğini belirtti.
Sonuç olarak, 2023 değerlendirmesi, İngiltere'yi dört alanda politikalarını değiştirmeye yöneltti.
Bunlar; Brexit'e rağmen temel Avrupa-Atlantik güvenliği ve refahını inşa etmek, caydırıcılık ve savunmanın önemini kabul etmek, ekonomi ve toplumun dayanıklılığını sağlamak ve bilim ve teknolojiye yatırımı artırmak.
Dışişleri Komitesi'nin raporuna göre, İngiltere'nin geri çekilme ve kendisi için daha küçük, daha yumuşak bir güç olarak tanımlaması, Orta Doğu'daki mevcut müttefiklerle ilişkilerin geliştirilmesi ihtiyacını gözardı etti.
Komitenin İngiltere'nin son dönemdeki tutumuna ilişkin değerlendirmesi daha isabetli olamazdı. Zira son dönemdeki yaklaşım, İngiltere'nin dünya sahnesindeki etkisini erozyona uğratmış ve ülkenin dünyanın önde gelen ekonomilerinden biri ve BM Güvenlik Konseyi'nin veto hakkına sahip bir üyesi olarak sahip olduğu itibara zarar vermiştir.
Herhangi bir bölgeden geri çekilmek, son zamanlarda Afrika ve Orta Doğu'nun bazı bölgelerinde görüldüğü gibi, Rusya ve Çin'in boşluğu doldurmasına neden olabilir. Ayrıca, kemer sıkma politikalarının, nakit sıkıntısı çeken devlet kurumlarının zayıflaması nedeniyle toplumun iç direncini nasıl zayıflattığı da göz ardı edilemez.
Dış İlişkiler Komitesi'nin uyarıları, İngiltere'nin önümüzdeki yıl sandık başına gideceği düşünüldüğünde, daha doğru bir zamanda gelemezdi.
Bu seçimler İngiltere'ye, başta uzun vadeli müttefikleri olmak üzere ülkenin konumunu aşındıran bu süreçten sonra, dengesini yeniden sağlayabilme ve yeniden başlama fırsatı da sunabilir.