BRICS Genişlemesi: Yeni bir dünya düzenine giden yol mu yoksa bir yanılsama mı?

Altı ülkeye daha davetiye gönderen BRICS'in genişlemesi ne anlama geliyor? Batı hegemonyası kırılıyor mu? BRICS; yeni bir dünya düzenine giden yol mu yoksa bir yanılsama mı?

1. resim

Güney Afrika'da düzenlenen tarihi BRICS zirvesinde, gelişmekte olan beş büyük ekonominin oluşturduğu BRICS, altı ülkeye daha davetiye gönderdi. Bu ülkeler; Suudi Arabistan, Mısır, Etiyopya, İran, BAE ve Arjantin oldu.

Bazıları bu genişlemeyi çok kutuplu bir dünya yaratma yolunda atılmış bir adım olarak övgüyle karşılarken, bazıları ise bunun yeni aktörlerle de olsa eski güç ve egemenlik yapılarını devam ettirmesinden endişe duyuyor.

Batı hegemonyası kırılıyor mu?

Bu altı ülkenin davet edilmesi BRICS'in küresel ayak izini genişletme niyetini gösteriyor.

Bu ülkelerin katılımıyla BRICS, Batı'nın uzun süredir devam eden ekonomik ve siyasi hâkimiyetine meydan okuyabilir. Bu 11 ülkenin birleşik GSYH'si, doğal kaynakları ve insan sermayesi G7 ülkelerine karşı güçlü bir denge sağlayabilir.

Dahası, Güney Amerika'nın Arjantin'inden Suudi Arabistan ve İran gibi Orta Doğu'nun devlerine kadar geniş bir yelpazede yer alan bu ülkeler, BRICS'in G7 ülkelerine karşı güçlü bir denge unsuru olabileceğini göstermektedir. BRICS, gelişmekte olan dünyayı gerçek anlamda temsil etme eğilimini göstererek sömürgecilik sonrası dünya düzenine meydan okumaktadır.

Sömürgecilik hayaleti

Bu genişleme, elbette otomatik olarak sömürgeci uygulamaların ya da hakimiyetin sona ermesi anlamına gelmiyor. Bazı eleştirmenler BRICS ülkelerinin, özellikle de Çin'in, Afrika'daki yatırım ve kalkınma stratejilerinde neo-kolonyal eğilimler sergilediğini iddia etmektedir.

Örneğin, Çin'in Afrika altyapısına yaptığı önemli yatırımlar genellikle karşılıklı büyümeden ziyade kaynak çıkarma ve hâkimiyet merceğinden görülüyor. Bunun ışığında, Etiyopya'nın dahil edilmesi şüpheyle karşılanabilir. Tarih ve kaynaklar bakımından zengin olan Etiyopya bu blokta eşit bir ortak mı olacak yoksa birçok Afrika ülkesinin Batı ile yaşadığı yarı-sömürge dinamiklerine mi maruz kalacak?

Değişim potansiyeli

Değişime dair büyük bir umut var. BRICS, genişleyen üyeliğiyle karşılıklı saygı, eşitlikçi büyüme ve gerçek ortaklık ilkelerine öncelik verebilirse, gerçekten de yeni bir dönemin habercisi olabilir.

Bu blok, sürekli savaştan, çevresel bozulmadan ve küresel Güney'in sömürülmesinden uzaklaşan politikaları savunabilir. Ancak bunun için sadece politikalarda bir değişim değil, özellikle küresel Kuzey'de olmak üzere küresel yurttaşların harekete geçirilmesi gerekmektedir.Dünyanın dört bir yanındaki yurttaşların, BRICS'in bir parçası olsun ya da olmasın, hükümetlerinden modası geçmiş sömürgecilik ve güç oyunu paradigmalarından uzaklaşmalarını talep etmeleri gerekmektedir.

BRICS'in genişlemesi kuşkusuz küresel jeopolitikte bir dönüm noktasıdır.

Ancak bunun gerçekten yeni bir dünya düzeni mi yoksa sadece güç dinamiklerinin yeniden şekillenmesini mi getireceğini zaman gösterecek. Blok büyüdükçe, dünya nefesini tutmuş, bu yükselen güçlerin barış, işbirliği ve eşitlikçi bir büyüme çağını destekleyeceğini umarak izliyor olacak.

Bu genişlemenin önemli jeopolitik sonuçları da göz ardı edilemez. Geleneksel olarak bölgesel rakipler olarak görülen İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin aynı bloğa dahil edilmesi daha önce görülmemiş bir durum. Bu ülkelerin BRICS çerçevesi içinde bölgesel gerilimlerini nasıl müzakere edecekleri çok önemli olacaktır. Ayrıca bu genişleme, NATO gibi Batılı ittifakların artan etkisine karşı bir denge unsuru olarak da işlev görebilir.

Arjantin ve BAE'nin de katılımıyla blok sadece ham kaynaklarını ve enerji sermayesini arttırmakla kalmıyor, aynı zamanda önemli bir pazar potansiyeli de kazanıyor. Tarımsal gücüyle Arjantin ve finans ve ticaret merkezleriyle BAE, genişleyen BRICS'e çeşitli ekonomik avantajlar sunabilir. Bu entegrasyon Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi Batılı kurumların ekonomik hakimiyetine meydan okuyabilir.

Farklı kültürel geçmişlere sahip ulusların bir araya gelmesi, kültürel alışverişte de potansiyel bir artışa işaret ediyor. Film, sanat, müzik ve eğitimin yumuşak güç araçları olarak kullanıldığı BRICS, küresel anlatıları şekillendirme fırsatına sahip. Bollywood filmleri, Çin sanatı, Rus edebiyatı, Arjantin tangosu ve Orta Doğu mutfak lezzetleri birleşip iç içe geçerek gerçek anlamda küresel bir perspektifi yansıtan kültürel bir duvar halısı yaratabilir.

Önündeki zorluklar

Büyüme hamleleri, çoğu zaman kendi zorluklarını da beraberinde getirir. Blok genişledikçe BRICS'in üyeleri arasındaki farklı siyasi sistemler, bölgesel gerilimler ve ekonomik eşitsizliklerle başa çıkması gerekecektir. Bloğun çatışma çözümü ve uzlaşı inşası için sağlam mekanizmalar kurması elzemdir.

Hükümetlerin ve jeopolitiğin ötesinde, sivil toplumun bu genişlemiş BRICS'in yönünü şekillendirmedeki rolü abartılamaz. Taban hareketleri, STK'lar ve halkın oynayacağı çok önemli bir rol vardır. Hükümetlerini sorumlu tutmalı ve BRICS ittifakının geçmişteki küresel ittifakların hatalarını devam ettirmemesini sağlamalıdırlar.

Sonuç

BRICS'in genişlemesi küresel siyasette önemli bir değişimi temsil ediyor.

Dünya düzenini yeniden şekillendirme potansiyeli muazzam, ancak karşılaştığı zorluklar da öyle. BRICS'in artan rolünü sorumluluk ve vizyonla kucaklayarak bu duruma ayak uydurup uyduramayacağı ya da güç politikalarının tuzağına düşüp düşmeyeceği henüz belli değil ama dünya bu küresel oluşumun bir sonraki adımlarını dikkatle izleyecek.

Tartışma