Cem Sultan'ın tahtla başlayan serüveni nasıl Vatikan'da son buldu?
Cem Sultan'ın hikayesi, Osmanlı taht mücadelesiyle başlayıp Avrupa saraylarında diplomatik bir araca dönüşen trajik bir serüvendi. Fatih Sultan Mehmet’in varislerinden biri olarak görülen Cem, ağabeyi II. Bayezid’e karşı taht mücadelesine girişmiş, ancak yenilgiye uğrayınca Osmanlı topraklarını terk etmek zorunda kalmıştı. Roma’da Papa’nın elinde, kralların diplomatik bir pazarlık kozu olarak dolaştırılan Cem Sultan, Fatih Sultan Mehmet’in veliahdı olarak gösterildiği halde nasıl oldu da böyle bir kaderi yaşamak zorunda kaldı?
Fatih Sultan Mehmet'in üçüncü oğlu olarak Çiçek Hatun'dan dünyaya gelen Cem Sultan, 23 Aralık 1459 Edirne'de doğdu.
Eğitimini ve terbiyesini iki lalası eşliğinde alan Cem Sultan, henüz on yaşındayken babası Fatih Sultan Mehmet tarafından 1469'da Kastamonu'ya sancak beyi (vali) olarak gönderildi.
Fatih Sultan Mehmet, 1473 yılında Otlukbeli Savaşı'nda Akkoyunlular'a karşı mücadeleye girerken yanına iki oğlu Şehzade Mustafa ve Şehzade Bayezid'i aldı. Bu sırada, en küçük oğlu Şehzade Cem’in ise padişah vekili göreviyle İstanbul’a dönmesini istedi.
Osmanlı ordusunun Akkoyunlular'a karşı sefere çıkmasının ardından, 40 gün boyunca Fatih Sultan Mehmed ve ordudan haber alınamaması üzerine, Sultan Mehmet'in şehit düştüğüne dair söylentiler hızla yayıldı.
Bu durum devlet içinde büyük bir karmaşa yaratırken, Cem Sultan’ın hocası Hoca Hayreddin, genç şehzadeyi padişah ilan etmeye karar verdi. Hızla biat törenleri düzenlenip Cem Sultan’ın adına sadakat yemini edildi. Ancak bir ay sonra, Osmanlı ordusu İstanbul'a zaferle döndüğünde Sultan Mehmet sarayında, padişah makamında göründü ve oğlunun kendisine karşı bir darbe teşebbüsünde bulunduğunu düşünerek hiddetlendi. Şehzade Cem, durumu izah ederek kendisinin zorla tahta çıkarıldığını ve lalalarının bu kararı almasının nedeni olarak kendisinin ölüm haberlerinin yayıldığını açıkladı. Ancak yine de bu isyan niteliği taşıyan hareketin başındaki Hoca Hayreddin, devlet içinde ikilik yarattığı gerekçesiyle derhal idam edildi.
Bu olaydan sonra Sultan Mehmed, Şehzade Cem’i daha uzak bir sancak olan Konya'ya, 1474 yılında sancak beyi olarak atadı. Bu atama, İstanbul'dan uzaklığı nedeniyle bir nevi sürgün ve ceza olarak yorumlandı. O sırada ağabeyi Şehzade Bayezid ise padişah makamına daha yakın bir sancak olan Amasya’da görev yapıyordu.
Konya'da valiliği süresince âlim ve sanatkârları etrafında toplayarak kendine özgü bir kültür çevresi oluşturan Cem Sultan, babasının beklenmedik vefatı üzerine ağabeyi Bayezid’la tahta çıkmak için mücadeleye girişti.
Fatih Sultan Mehmet'in ölümünden sonra iki şehzadeye de haberciler yollandı. Ancak II. Bayezid, babasının ölümünü Cem Sultan'dan 4 gün önce öğrendiği için İstanbul'a erken gider ve tahta çıkarak padişah olarak olduğunu ilan etti.
Şehzade Cem, babasının kendisini veliaht seçtiğini iddia ederek bir ordu topladı, Bursa'ya gitti, adına hutbe okutup para bastırdı ve kendisini padişah ilan etti. Ancak 1481 yılının Haziran ayında Yenişehir'de ağabeyi II. Bayezid karşısında ağır bir yenilgi aldı; Konya'ya çekildiğinde de yeterli desteği bulamayınca önce Tarsus'a, ardından Mısır Sultanı’nın daveti üzerine Kahire'ye gitti.
1482'de Karamanoğlu Kasım ile anlaşarak Konya’yı almaya II. Bayezid'dan geri almaya teşebbüs etti; ancak yenilgiye uğradı ve taraftarları dağıldı.
Anadolu’da artık kalmanın canına mal olacağını anlayınca, yanında otuz kadar adamıyla Rodos'a sığındı ve burada Avrupa’daki sürgün yaşamı başladı.
29 Temmuz 1482'de Rodos'a ulaşan Cem Sultan, Rodos şövalyeleri tarafından törenle karşılandı.
Cem Sultan, şövalyelerin yardımı ile Rumeli'ye geçebileceğini umarken, şövalyeler de onu Osmanlı Devleti'ne karşı bir koz olarak kullanmayı planlıyordu.
Rodos şövalyelerinin komutanı Pierre d’Aubusson, Papa ve Avrupa krallarına mektuplar göndererek Cem Sultan'ı Osmanlı'ya karşı koz olarak kullanma konusunda birleşmeye çağırdı.
II. Bayezid ise kardeşi Cem Sultan için Rodos şövalyeleri ile anlaşma yolunu seçti ve Cem Sultan'a yardım edilmemesi karşılığında onlara 40.000 altın ödemeyi kabul etti. Şövalyeler, ellerindeki Cem’i Osmanlı'ya gönderme talebini reddetti ve onu gizlice Fransa'ya gönderdiler.
15 Ekim 1482'de Cem, Nice şehrine getirildi ve burada dört ay kaldı. Batı dünyasının sosyal yaşamına tanık olan Cem Sultan’ın adı çeşitli söylentilere karıştı. 1483'te Macar kralına yolladığı adamlarının öldürüldüğünü öğrendi. Cem’in Avrupa’daki varlığı, II. Bayezid’in ve Venedik, Macaristan, Papa ve Napoli gibi birçok ülkenin ilgisini canlı tuttu. II. Bayezid, kardeşini sağ olarak geri alabilmek için birçok diplomatik girişimde bulundu ve casuslar göndererek Cem hakkında bilgi topladı.
Cem Sultan'ın Osmanlı'ya karşı çok önemli bir koz olduğunu Avrupalılar kadar Memlüklüler de farkındaydı. 1487'de Memlük Sultanı, 20.000 filori karşılığında Cem’in kendilerine verilmesini teklif etti.
Papa VIII. Innocente, Cem’i bir haçlı seferi için kullanmayı planlıyordu ve onu 1489'da Roma'ya getirdi. Gittiği her yerde Osmanlı padişahı olarak görülür ve öyle hizmet edildi ancak Cem Sultan, Mısır, Rodos, Fransa, Papalık derken oradan oraya sürükleniyor, gizli bir esaret altında tutuluyordu.
II. Bayezid, Cem’in muhafaza edilmesi karşılığında Papa'ya da ödeme yapmayı teklif etti.
Papa VIII. Innocente’in ölümünden sonra Fransa Kralı VIII. Charles, Cem’i Napoli'ye götürmek için yeni Papa VI. Alessandro ile anlaştı. Cem Sultan, Fransa'nın politik emelleri için bir koz olarak kullanılacaktı. Ancak 27 Ocak 1495’te Roma’dan ayrılan Cem, Napoli'deki Castel Capuana’da 25 Şubat 1495 tarihinde hayatını kaybetti.
Öldürülmesinin zehirlenerek gerçekleştiği ve bunun ağabeyi II. Beyazıd'ın emriyle olduğu rivayet edilir.
Cem Sultan’ın ölüm haberini alan II. Bayezid üç günlük yas ilan etti ve onun gıyâbî cenaze namazını kıldırdı.
Cesedi tahnit edilerek Gaeta’da (İtalya'da bir bölge) toprağa verildi; 1499’da ise Napoli Kralı tarafından Osmanlı'ya teslim edilip Bursa’da Muradiye Camii haziresine defnedildi.
Avrupa'da esaret dolu yıllar geçiren Cem Sultan, bu süreçte çeşitli politik entrikalara alet edildi.