gdh'de ara...

Center on Military and Political Power: Dünyada varoluşsal bir sanayi devrimi yaşanıyor

Dijital, fiziksel ve biyolojik dünyaları kapsayan teknolojik yeniliklerin bir araya gelmesi insan doğasının farklılığında değişimleri tetikliyor. Dünya Ekonomik Forumu gelişmeleri, hem coşkulu hem de tehlikeli bir “dördüncü sanayi devrimi” altında kategorize ediyor.

1. resim

Dünyada varoluşsal bir sanayi devrimi yaşanıyor. Dijital, fiziksel ve biyolojik dünyaları kapsayan teknolojik yeniliklerin bir araya gelmesi, insan ilişkilerinin karakterinde, insan değerlerinin ifadesinde ve insan doğasının farklılığında değişimleri tetikliyor.

Yapay zeka (AI), kuantum bilimi uygulamaları, biyoteknoloji, nanoteknoloji ve robotik dahil olmak üzere yaşamı değiştiren teknolojilerin hızlı gelişimi, Dünya Ekonomik Forumu tarafından hem coşkulu hem de tehlikeli “dördüncü sanayi devrimi” altında kategorize ediliyor.

Bu fikir ve buna bağlı beklentiler (ve korkular), savaşın geleceği, savunma sanayiler ve hatta NATO'nun yapısı hakkında yorumlarda da yerini alıyor. Dahası, dördüncü sanayi devrimi Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasındaki büyük güç rekabetini etkiliyor ve bu durum dünya düzeni üzerindeki rekabeti şekillendiriyor.

Dünya bir dizi zorlukla karşı karşıya ve yaşanan bu en büyük küresel iklim değişikliği, bu yüzyılda ve sonrasındaki yaşam koşullarını da şekillendirecek. Ancak bu yeni teknolojik çağ ve onun büyük güç rekabeti ile birlikte ortaya çıkması, tuhaf bir varoluşçuluk türünü ortaya çıkarıyor. Gelişen teknolojilerin doğası ve tasarlandıkları kullanımlar, bireyleri kimlikleri, başkaları ve dünya ile ilişkileri hakkında acı verici sorular sormaya zorlamaktadır.

Şaşırtıcı bir şekilde, on yedinci yüzyılda modern bilimsel devrimin ilerlemesi, bugün için doğru referans noktasını anlamamıza yardımcı olabilir. Galileo Galilei ve Isaac Newton'un çalışmalarıyla örneklenen doğa bilimlerinin kökeni, doğal dünya ve insanoğlunun onunla ilişkisi hakkında çarpıcı biçimde yeni bir düşünme biçiminin gelişimini ortaya çıkarmıştı.

Bugün, politika yapıcıların ve endişeli halkların bu yüzyılda teknoloji, değerler ve siyasi yaşamla ilgili olası değişimleri anlamaları için, bakmaları gereken yer tam olarak burasıdır.

Bu yüzyılı farklı kılan nedir?

Dünya Ekonomik Forumu'ndan Klaus Schwab, dördüncü sanayi devriminin insan varoluşunun karakterini temelden değiştireceğine inanıyor. Ona göre bu devrim, hızı ve işlerin sadece yeni teknolojilerle "nasıl" yapıldığını değil, aynı zamanda insanların "kim" olduğuna dair etkileri ve toplumun her düzeyindeki kapsamlı etkisi bakımından benzersiz.

Peki, ortaya çıkan teknolojiler tam olarak nasıl yeni bir varoluşçuluğa yol açıyor?

Gelişen teknolojiler, insan yeteneklerinin önemini değiştirmektedir. Bu, yapay zeka ile birlikte gelen, nesnelerin interneti dahil olmak üzere bir dizi teknolojik nedeni ile şekillenmektedir.

Örneğin, profesyonel Go oyuncusu Lee Sedol'ün 2016'da yapay zekaya yenilmesi “insan olmanın ne anlama geldiğine dair iç gözleme yol açtı”. Aniden, profesyonel Go topluluğu, yeteneklerini gözden geçirmeye ve ruhunu aramaya başlamak zorunda kaldı.

Lee, 2019'da emekli olduğunda " Ben bir numara olsam bile, artık yenilmeyecek bir varlık var" ifadelerini kullandı.

Amerika'da Baker Hostetler adlı hukuk bürosu IBM' in geliştirdiği hukuk programı Ross'u işe aldı. Ross şimdilik sadece icra-iflas davalarına bakıyor. Örneğin bu uzman hukuk yazılımı bir paralegalin 360 bin saatte toplayabileceği veriyi saniyeler içinde bulup çıkarabiliyor. Oldukça iyi eğitim görmüş 260 bin çalışanın hiç düşünmeden kapı dışarı edilmesi için iyi bir gerekçe. Ekonomik olarak da akla çok daha uygun.

Bir diğer örnek de, ABD, yapay zekanın kullanıldığı bir F-16 ile çok usta bir F-16 pilotunun kullandığı bir F-16'yı it dalaşına soktu ve savaşı yapay zeka kazandı. Kaybetseydi, sadece uçağı kaybetmiş olurdu, pilotu kaybetmiş olmazdı. Ancak bu gelişme bir bakıma insanlığın pilotu da kaybettiği şeklinde yorumlanabilir.

Bu örnekler ışığında, bu teknolojilerin ortadan kalkmayacak etkileri olduğunu anlamak için artık iyimser olmaya gerek yok. Çünkü gelinen noktada bu teknolojilerin etkileri sadece yıkıcı değil ayrıca varoluşsaldır. Çünkü bu gelişim, insanların ayırt edici özelliklerini ve günlük hayatını tehdit edecek bir hale geldi. Ve bu etkileri izole etme çabaları artık işe yaramayacak.

Devam eden gelişimlerle birlikte artık, adaletten üretime, savaşlardan yaşamsal faaliyetlere kadar hemen hemen her konuda, varlığımızla yeniden yüzleşmenin ve bu gelişmelerin neden olacağı değişimi kucaklamanın zamanı geldi.

Tartışma