Geocase Institute: İran ve Rusya, Güney Kafkasya'daki etkilerini kayıp mı ediyor?
Rusya ve İran arasındaki "savunma diplomasisi" ne anlama geliyor? Karabağ'daki gelişmelerin ardından İran ve Rusya, Güney Kafkasya'daki etkilerini kayıp mı ediyor?
Gürcistan merkezli düşünce kuruşu Geocase Institute'de Rusya ve İran arasında gelişen ilişkilerin ve Güney Kafkasya'da yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'nun geçtiğimiz hafta yaptığı İran ziyaretinin ve Çin Dışişleri Bakanı'nın Moskova'ya yaptığı dört günlük ziyaretin bölgedeki dengeler açısında yeni gelişmeleri tetikleyeceği belirtildi.
Rusya ve İran'ın Batı ile ilgili ilişkilerine de değinilen analizde, Karabağ'daki gelişmelerin ardından İran ve Rusya'nın Güney Kafkasya'daki etkilerini kayıp etmeye başladığına dikkat çekildi.
İşte Geocase Institute'de yayınlanan analiz:
Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu geçtiğimiz hafta İran'a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi ve iki ülke askeri ve savunma işbirliğini daha da geliştirmeyi hedefliyor.
İran resmi haber ajansı IRNA, Şoygu'nun ziyaretinin "ortak tehditlerin yönetimi" doğrultusunda "savunma diplomasisinin geliştirilmesi" ile ilgili olduğunu belirtti.
Peki, ziyareti sırasında ele alınan temel konular nelerdi? Mevcut jeopolitik bağlamda "savunma diplomasisi" ne anlama geliyor? Ve ziyaretin zamanlaması mevcut İran-Rusya ilişkileri hakkında neyi ortaya koydu?
Rusya Savunma Bakanlığı'na göre Şoygu, İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Muhammed Bagheri ile yaptığı görüşmede "İran'ın Rusya'nın Orta Doğu'daki stratejik ortağı" olduğunu vurguladı.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada ise;
“Son zamanlarda, hem en üst düzeyde hem de askeri birimlerin liderliği düzeyinde yoğunluk önemli ölçüde arttı. Bu da jeopolitik baskıların ve teşviklerin ikili savunma işbirliklerini ve ortaklıklarını arttırdığını gösteriyor.”
ifadeleri kullanıldı.
Ziyaret, Rusya'nın savunma diplomasisine, özellikle de Doğu'ya dönük olma konusundaki daha geniş yaklaşımına uygun düşmektedir. Zira ziyaret; Çin Dışişleri Bakanı'nın Moskova'ya yaptığı dört günlük ziyaretin ve en önemlisi Kuzey Kore lideri Kim Jong Un'un Rusya'ya yaptığı altı günlük resmi ziyaretin ardından gerçekleşti.
Kim'in Vladimir Putin ile yaptığı zirvede iki ülkenin çıkarlarının Batı'ya karşı olası uyumu ele alındı.
Şoygu'nun İran ziyareti, Ağustos ayında nükleer krizi yatıştırmayı amaçlayan dolaylı görüşmelerin ardından ABD'nin Tahran'ı Rusya'ya silahlı insansız hava aracı satışını durdurmaya zorlamasının ardından gerçekleşti. Biden yönetimi bu konuyu Katar ve Umman'daki dolaylı görüşmeler sırasında gündeme getirmişti.
Bu görüşmeler aynı zamanda şu anda tamamlanmış olan bir esir değişimi anlaşmasının sonuçlandırılmasını da içeriyordu. İran ve ABD, İran'ın dondurulmamış 6 milyar dolarlık varlığının transferini de içeren anlaşma kapsamında beşer kişiyi serbest bırakmayı kabul etti.
Ancak, geçen hafta E3 (Almanya, Fransa ve İngiltere) ve ABD tarafından yapılan ortak açıklamada;
"İran nükleer faaliyetlerini genişletmeye devam ediyor. Şimdi de İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması kapsamında İran'da yürütmesi gereken doğrulama ve izleme faaliyetlerinin normal bir şekilde planlanmasını ve yürütülmesini kasıtlı olarak engelliyor."
ifadeleri kullanıldı. Bu açıklamanın da gösterdiği üzere, bu takas daha geniş çaplı gerilimleri çözme konusunda çok az işe yaradı.
ABD'nin İran'dan Rusya'ya insansız hava aracı tedarikini durdurmasını istemesiyle devam eden meselenin yanı sıra, nükleer anlaşma konusundaki dilini de yumuşatmış oldu.
Bu arada Tahran'ın resmi pozisyonu, söz konusu insansız hava araçlarının Ukrayna'da kullanıldığına dair kesin bir inkardan ibaret. Cumhurbaşkanı Ebrahim Reisi geçen hafta BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada dünyayı "Amerikanlaştırma" projesinin başarısız olduğunu belirtti. Ayrıca Ukrayna şehirlerini vuran İran yapımı insansız hava araçlarının savaş başlamadan önce satıldığını vurgulayarak İran'ın Ukrayna'da barıştan yana olduğunu söyledi.
Bu açıklamaların Şoygu'nun Tahran'da temaslarda bulunduğu gün yapılmış olması, iki ülke arasındaki ilişkilerin genel olarak olumlu bir yörüngede olsa da dinamik bir şekilde devam ettiğini vurguluyor.
Bu arada, her iki tarafta da ABD ve genel olarak Batı hakkında ortak bir görüş var. Bununla bağlantılı olarak Körfez İşbirliği Konseyi faktörü Rusya-İran ilişkilerinde özel bir ilgiyi hak ediyor.
Temmuz ayında Moskova'nın Körfez adaları anlaşmazlığında İran'a karşı BAE'yi desteklemesinin ardından Tahran protesto için Rusya'nın büyükelçisini çağırdı. Büyük Tunb, Ebu Musa ve Küçük Tunb olarak adlandırılan üç ada, BAE tarafından talep ediliyor ancak 1971'den beri İran tarafından elde tutuluyor.
IRNA'ya göre İranlı yetkililer Rusya'yı tutumunu düzeltmeye çağırdı.Ancak Rusya için KİK ve özellikle BAE stratejik ekonomik ortaklar, ticaret partnerleri ve OPEC+ anlaşmalarında kilit oyuncular.
Dolayısıyla Moskova, KİK ülkeleri ile İran arasında dikkatli bir politika dengesi kurmaya devam ediyor. Ukrayna savaşından önce Rusya'nın politikaları "düşmanları dengeleme" olarak biliniyordu.
Ancak Ukrayna krizi nedeniyle Moskova'nın İran'la savunma alanında iyi ilişkiler sürdürmesi ve aynı zamanda KİK ülkelerine kilit ekonomik ortaklar olarak değer vermesi jeopolitik bir gerekliliktir.
Benzer şekilde KİK ülkeleri de ilişkilerini dikkatli bir şekilde dengeleyerek hem Batı hem de Rusya ile diyaloglarını sürdürüyor. Örneğin BAE, Şubat ayında İngiltere ve ABD'nin yaptırım uyguladığı Rusya'nın MTS Bank şubesinin lisansını iptal etti.
Son olarak, Şoygu'nun İran toplantısı, Azerbaycan ve Ermenistan arasında Dağlık Karabağ bölgesi nedeniyle ilişkilerin yeni yeni bozulduğu bir dönemde gerçekleşti. Ermenistan geçtiğimiz ay BM Güvenlik Konseyi'ne Azerbaycan'ın Laçin Koridoru'nu bloke ettiğini belirten bir mektup sunmuştu.
Ardından geçtiğimiz hafta Azerbaycan son hamlesiyle, sivil ve polis araçlarına yönelik bir dizi saldırıya karşılık olarak bir terörle mücadele operasyonu başlattı. Bununla birlikte, bu operasyonun ertesi günü bir ateşkes anlaşmasına varıldı ve potansiyel olarak bölge başka bir büyük savaştan kurtarıldı.
Dağlık Karabağ üzerindeki son savaşlar göz önüne alındığında, Rusya ve İran'ın savunma diplomasisinin bu bölgeye özel dikkat göstermesi gerektiği anlamına geliyor.
Çünkü her iki ülke de Güney Kafkasya'daki önemli etkilerini sürdürmeyi amaçlıyor. Ancak şu anda istedikleri gibi gitmediği görülüyor.