Çin Savunma Bakanı’nın Rusya ve Belarus ziyaretleri: Tarafsızlık söyleminin iflası

💢 Çin'in Rusya'yla olan askeri ilişkilerini geliştirme arzusu, Ukrayna Savaşı'ndaki tarafsızlık söyleminin retorikten ibaret olduğunu gösteriyor.

💢 Çin, Rusya'ya silah göndermeye mi hazırlanıyor?

1. resim

Pekin yönetimi, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başından itibaren Moskova’yla olan münasebetlerini sürdürmeye özen gösterse de savaş sırasında Moskova'yı destekleyen bir tavır içerisine girmekten imtina etmiştir. Yani Rusya, Çin'den beklediği desteği alamamıştır.

Hatırlanacağı üzere, 4 Şubat 2022’de Çin’de düzenlenen kış olimpiyatlarının açılış törenine katılan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, burada Çinli mevkidaşı Şi Cinping’le bir araya gelmiş ve taraflar “sınırsız işbirliği” vurgusunun yer aldığı bir bildiri imzalamıştı. Savaştan yalnızca 20 gün önce gerçekleşen bu temas, savaşın ilk günlerinde Moskova’nın Ukrayna’nın işgali konusunda Pekin’in desteğini aldığı şeklinde yorumlanmıştı.

Aslında savaşın başlangıcında Çin, Rusya’nın hızlı bir zafer elde etmesini bekledi. Çünkü Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı kazanması, yalnızca Kiev yönetiminin değil; aynı zamanda kolektif Batı’nın kaybettiği bir savaş anlamına gelecekti. Zaten Moskova ile Pekin’i aralarındaki onca soruna rağmen bir araya getiren en önemli motivasyon kaynağı da çok kutupluluk arayışları. Yani Çin, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı kazanması halinde çok kutuplu dünyaya geçişin kolaylaşacağını düşünmüş ve bu süreçte “Tek Çin Prensibi” bağlamında Tayvan’la birleşme adımını atması için uygun zeminin oluşacağına inanmıştır.

Bununla birlikte Çin ve Rusya’nın çok kutuplu dünyaya geçiş noktasında ortak hedefi bulunan iki devlet olsa da tarafların bu konuda uyguladıkları yöntemler oldukça farklı. Zira Rusya, 2008’deki Gürcistan Savaşı, 2014’te Kırım’ın uluslararası hukuka aykırı biçimde ilhak edilmesi ve halihazırda devam eden Ukrayna Savaşı’yla sistemdeki dönüşümü çatışmacı bir karakterle gerçekleştirmek istediğini net bir şekilde ortaya koydu.

Çin ise uluslararası sistemin değişimini işbirliğine dayalı bir stratejiyle karşılıklı ekonomik bağımlılıkları ön plana çıkaran bir yaklaşımla gerçekleştirme arzusu içerisinde.

Mevzubahis farklılık nedeniyle Rusya, savaş sırasında Çin’den beklediği desteği görememiştir. Nitekim ABD’nin Çin’in Rusya’ya silah göndermeye hazırlandığı şeklindeki iddialarına rağmen Çin Dışişleri Bakanlığı, 24 Şubat 2023’te savaşın birinci yılı hasebiyle yayınladığı bildiride, Moskova yönetimini hedef alan yaptırımlara atıfla tek taraflı yaptırımları tenkit etmişse de devletlerin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi çağrısı yapmıştır. Kuşkusuz bu çağrı, Ukrayna’nın sınırlarının dokunulmazlığına yapılan bir vurgu. Haliyle Moskova’nın tepkisini çekecek cinsten.

Tahmin edileceği üzere, Çin’in bu açıklaması uluslararası politikada barış yapıcı aktör olarak konumlanma isteğiyle yakından ilişkili. Zaten savaşın uzamasından rahatsızlık duyan Fransa ve Almanya gibi Avrupalı devletler de Şi’nin Putin üzerindeki nüfuzunu kullanarak savaşın sona ermesini sağlamasını bekliyor. Fakat Çin’in Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk yapabilmesi pek mümkün değil.

Her ne kadar Şi, bu amaç doğrultusunda 20-22 Mart tarihlerinde Moskova’yı ziyaret etmiş ve 26 Nisan’da da Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski’yle bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişse de Pekin’in çabalarıdan kayda değer br sonuç çıkmadı. 1,5 yılı geride bırakan savaşta Rus ve Ukraynalı yetkilileri aynı masa etrafında oturtabilmeyi başaran tek devlet hala Türkiye.

Çin’in arabuluculuk çabalarının somut bir karşılığının bulunmaması, en temelde Pekin yönetiminin arabuluculuk kriterlerine uygun bir aktör olmamasından kaynaklanıyor. Çünkü Pekin, Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS gibi platformlarda Moskova’yla müttefik. Taraflar arasında enerjiden güvenliğe çok boyutlu bir ilişki var. Yani iki ülke arasındaki münasebetler, Ukrayna’daki savaştan ibaret değil. Bu da Kiev’in Pekin’in arabuluculuğuna mesafeli yaklaşmasına yol açıyor.

Pekin yönetiminin arabuluculuk yapamayacağının son göstergesi ise Çin Savunma Bakanı Li Şangfu’nun Rusya ve Belarus ziyaretleri. 15 Ağustos’ta 11. Moskova Güvenlik Zirvesi’ne katılan Li, zirvede yaptığı konuşmada Çin ile Rusya arasındaki askeri ilişkilerin gelişmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirmiş ve ilişkilerin bu boyutunda potansiyelin çok daha yüksek olduğunu vurgulamıştır.

Kuşkusuz Li’nin söz konusu açıklamaları, Çin’in Rusya-Ukrayna Savaşı’nda arabulucu aktör olarak konumlanma arzusuyla örtüşmüyor. Bilakis Pekin’in tarafsızlık açıklamalarının retorikten ibaret olduğunu gözler önüne seriyor. Bu da Çin’in tarafsızlık söyleminin iflas ettiği anlamını taşımakta.

Çin’in tarafsız konumlanmadığını gösteren bir diğer gelişme ise Li’nin Rusya’nın ardından Minsk’e geçerek Belarus Cumhurbaşkanı Alexander Lukaşenko ile bir araya gelmesi. Bilindiği gibi Belarus, Rusya’yla olan yakınlığıyla gündemde olan bir ülke. Üstelik Ukrayna’daki savaş nedeniyle Batı’nın yaptırımlarına da maruz kalmakta.

Son olarak da Rus özel askeri şirketi Wagner Grubu’nun savaşçıları, Belarus’a konuşlandırıldı. Bu durum hem Polonya ve Litvanya gibi ülkelerin güvenlik kaygılarını arttırmakta hem de Rusya’nın Belarus üzerinden Ukrayna’ya karşı yeni bir cephe açabileceğine ilişkin spekülasyonlara sebebiyet vermekte.

Böylesi bir ortamda Çin Savunma Bakanı’nın Minsk’i ziyaret etmesi, Pekin’in savaşın akıbetine dair bir tercih yaptığı ve “ötekiler ittifakını” pekiştirme yoluna gittiği şeklnde yorumlanabilir. Nitekim Lukaşenko’nun açıklamaları da buna işaret eder mahiyette. Çünkü Belarus Cumhurbaşkanı, ülkesinn uluslararası sistemin mevcut durumu ve geleceği hakkında Çin’in görüşleriyle aynı noktada durduğunu belirtmiştir. Elbette tüm bu gelişmeler, Çin’in şimdi olmasa da ilerleyen dönemde Rusya ve Belarus’a silah gönderebileceğine işaret ediyor.

Neticede Çin, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta tarafsız olduğunu dile getirerek arabulucu aktör olarak konumlanmaya çalışsa da Pekin’in açıkça Moskova’nın yanında yer almasa da Rusya’ya yakın durduğu aşikar. Bu da Ukrayna nezdinde Çin’in arabuluculuğunun güvenilirliğini tartışmaya açıyor. Zaten tartışmalı olan Pekin’in arabuluculuk çabalarının Li’nin Moskova ve Minsk ziyaretlerinin ardından tamamen iflas ettiği öne sürülebilir.

Tartışma