gdh'de ara...

Crisis Group: Türkiye'nin büyüyen İHA ihracatı ve artan nüfuzu

Türkiye'nin savunma sanayisi, nüfuzunu genişletmek için etkili bir araç haline geldi. Türkiye'ye karşı yaptırım kararları, Türkiye'de yerli üretimi canlandırdı. Peki Türkiye, İHA'lar başta olmak üzere bu noktaya nasıl ulaştı?

1. resim

ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Crisis Group'da, Türkiye'nin artan savunma sanayi gücü ve özellikle de İHA üretimi ile elde ettiği etkinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Türkiye'nin son 20 yıl içerisinde özellikle İHA üretimi ile Avrupa'dan Körfez'e, Afrika'da Kafkasya'ya kadar geniş bir etki alanına sahip olduğu belirtilen analizde, bu başarının Türkiye'ye büyük bir etki alanı ve nüfuz kazandırdığı belirtildi.

Analizde ayrıca, Türkiye'ye karşı uygulanan yaptırımların Türkiye'nin yerli üretimini canlandırdığı ve Türkiye'nin savunma sanayi konusunda büyük ilerlemeler kaydetmesine neden olduğu tespitine yer verildi.

İşte Crisis Group'da yayınlanan analiz:

Düşük maliyetli ve yüksek performanslı Türk yapımı silahlı insansız hava araçları küresel pazarda giderek artan bir paya sahip oluyor.

İnsansız hava araçları modern savaşın çehresini değiştirdikçe, fiyatları düştükçe ve teknolojik gelişmişlikleri ilerledikçe, giderek daha fazla alıcı Türkiye'nin kapısını çalıyor.

Türk drone sanayisinin amiral gemisi Bayraktar TB2 insansız hava aracı Ukrayna, Libya, Dağlık Karabağ gibi yerlerdeki savaş alanlarında etkili olduğunu kanıtladı. TB2 genellikle rakiplerinden daha ucuza mal oluyor veya daha iyi performans gösteriyor.

Bu başarı karşısında gurur duyan Ankara, insansız hava aracı satışlarının Türk savunma sanayinin büyümesi için giderek daha önemli hale geldiğini düşünüyor. Bu durum ayrıca, Türkiye'nin yurtdışındaki nüfuzunu genişletmek için de bir araç oluyor.

Diğer yandan insansız hava aracı satışları temelde riskli bir iş. Kazançlı savunma sözleşmeleri gelir getirebilir, ittifakları sağlamlaştırabilir ve bazı durumlarda çatışmalarda güç dengesini değiştirebilir. Ancak aynı zamanda çatışmalarda tırmanma risklerini artırabilir ve satış yapan ülkelerin itibarını sarsabilir.

Her geçen gün daha fazla insansız hava aracı gökyüzüne çıkarken, ihracatın küresel barış ve güvenlik üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmeye ve sivillere yönelik tehlikeleri azaltmaya yardımcı olabilecek mevcut uygulamaları iyileştirmek ve yeni uygulamalar geliştirmek, Türkiye gibi önde gelen ihracatçıların görevidir.

Bu yaklaşım, uzun vadede, ihracatlarını kendi dış politika hedefleriyle de daha uyumlu hale getirebilir.

Savaşın çehresini değiştirmek

İnsansız savaş hava araçları veya SİHA'lar olarak da bilinen insansız hava araçları on yıllardır kullanılmaktadır.

Bunlar, yakınlarda ya da bir kıta ötede yerdeki pilotlar tarafından uzaktan kumanda edilebilen ya da otonom olacak şekilde programlanabilen hava araçlarıdır. İlk olarak gözetleme amacıyla kullanılan bu araçlar, 2000'li yılların başında ABD'nin sözde terörle küresel savaş kapsamında Afganistan ve başka yerlerdeki hedeflere füze atmak için kullanmaya başlamasıyla manşetlere taşındı.

O zamandan bu yana teknoloji ilerledi ve maliyetler düştü. Bu da insansız hava araçlarını hava gücünü yansıtmak isteyen ancak kaynakları kısıtlı olan ülkeler için cazip bir araç haline getirdi.

Bir NATO üyesi olan Türkiye'nin yanı sıra Çin ve İran gibi yeni üreticiler, bir zamanlar ABD, İsrail ve Rusya'nın hakim olduğu bir pazara girdiler.

Ukrayna şimdi Rusya'yla savaşı için yerli üretimini artırırken, diğer ülkelerden insansız hava aracı satın almak için kitle kaynaklarını kullanıyor.

Piyasadaki insansız hava araçlarının çeşitliliği, gözetleme, istihbarat toplama, sınır güvenliği ve güç kullanımı gibi çok çeşitli işlevlere hitap ediyor ve aktörlerin operatörleri doğrudan riske atmadan uzak yerlerde çatışmaya girmesine olanak tanıyor.

Yapay zeka gibi drone teknolojisi de büyük bir hızla gelişiyor ve onu düzenlemeye yönelik bocalayan girişimleri geride bırakıyor. Dronlar; füzeler, bombalar ve güdümlü roketler ateşleyebiliyor. Daha küçük olanlar ise, bir defaya mahsus bir "intihar" ya da "kamikaze" görevinde bir hedefe çarptıktan sonra patlayacak şekilde programlanarak silah olarak kullanılabiliyor.

Bir zamanlar ABD'nin terörle mücadele çabalarıyla yakından ilişkilendirilen insansız hava araçlarının kullanımı giderek yaygınlaşıyor ve bu da potansiyel otonom insansız hava aracı görevleri yeni pratik ve etik ikilemleri de beraberinde getiriyor.

Rekabet üstünlüğü

Türkiye'nin genç ve ağırlıklı olarak özel sektöre ait insansız hava aracı endüstrisi büyük bir hızla ve ticari başarıyla gelişti.

Crisis Group'un açık kaynak takibine göre Aralık ayı itibariyle en az 23 devletin cephaneliğinde Türk insansız hava aracı bulunuyor.

Türkiye'nin bu konudaki en büyük üretici olan Baykar Technologies'in CEO'su Selçuk Bayraktar ise, Aralık ayı başında yaptığı açıklamada toplam 33 ülkeye silahlı insansız hava aracı ihraç ettiklerini söyledi.

Diğer yandan, Türkiye'nin savunma ihracatı gelirleri büyük oranda insansız hava araçları ve ilgili malzemelerin satışından kaynaklanıyor gibi görünmekle birlikte, diğer kalemlerde de giderek artmaktadır.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'ne göre, 2022 yılında Batılı silah üreticilerinin gelirleri ortalama olarak azalırken, büyük Türk savunma şirketlerinin gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 22 arttı.

Crisis Group'a konuşan bir Türk savunma analisti, insansız hava araçları ve ilgili mühimmatın bu gelirlerin yaklaşık dörtte birini oluşturduğunu tahmin ettiğini belirtti. İnsansız hava aracı ihracatı, Türkiye'nin savunma sanayisinin büyümesine de yardımcı oluyor.

Talep, büyük ölçüde Türk insansız hava araçlarının rakiplerin ürünlerinden daha uygun fiyatlı olması ve çeşitli savaş alanlarında kendini kanıtlamış olmaları nedeniyle arttı.

Rusya'nın 2022 başlarında Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından uluslararası uzmanlar TB2'lerin Ukrayna savunmasını büyük oranda etkilediklerini belirttiler. Sosyal medyada dolaşan videolarda insansız hava araçlarının Rus tanklarını ve askeri tesislerini vurduğu görülüyordu.

Crisis Group'a konuşan bir Türk savunma sanayi temsilcisi;

“Hiçbir büyük PR kampanyası bu etkiyi yaratamazdı”

ifadelerini kullandı.

Türk TB2 daha önce 2020'deki üç çatışmada uluslararası dikkatleri üzerine çekmişti.

Bir Türk savunma analisti, Türkiye'nin bu İHA'ları Suriye'nin kuzeybatısında Moskova destekli Esad rejimi güçlerini vurmak için kullandığını, Şam'ı koruyan Rus hava savunmasına meydan okuduğunu ve "bugünün birçok alıcısına TB2 İHA'larının Rusya hava üstünlüğüne sahip olsa bile etkili olabileceğini" gösterdiğini söyledi.

Libya'da Türkiye, BM tarafından tanınan hükümete insansız hava araçları tedarik etti ve hükümet 2020 yılında başkent Trablus'u ülkenin doğusunu kontrol eden Halife Hafter'e karşı savunmak için bunları kullandı.

Azerbaycan ve Ermenistan 2020'de Dağlık Karabağ ve çevresindeki bölgelerin kontrolü için savaşırken, Ankara'nın sağladığı insansız hava araçları ve diğer malzemeler Azerbaycan'ın 1990'larda Ermeni kontrolüne kaybettiği toprakların çoğunu yeniden ele geçirmesine yardımcı oldu.

TB2, MALE olarak bilinen orta menzilli silahlı İHA kategorisine girmektedir. ABD'nin önde gelen silahlı insansız hava aracı modeli MQ-9 Reaper'ın birim başına tahmini 20 milyon dolarlık maliyetine kıyasla TB2'lerin maliyeti yaklaşık 5 milyon dolardır.

Dolayısıyla alıcılar bunları düşürülebilecekleri daha riskli operasyonlarda kullanmayı daha kolay göze alabiliyor.

İran ve Çin daha da ucuz insansız hava araçları satıyor ama uluslararası savunma analistleri bunların kalitesinin daha düşük olduğunu, daha az hassas olduklarını ve yüksek irtifada uzun görevler yapamadıklarını belirtiyor.

Crisis Group'a konuşan bir Türk analist,

"Bu fiyat/performans oranı Türkiye'ye pazarda avantaj sağlıyor."

değerlendirmesinde bulunuyor.

Türk insansız hava araçlarının müşterileri arasında Ankara'nın NATO müttefikleri, Körfez ve Kuzey Afrika'daki Arap ülkeleri ve Sahraaltı Afrika ülkelerine kadar geniş bir portfoy bulunuyor.

Crisis Group''a konuşan bazı Türk sektör temsilcileri ve savunma analistleri, satışların artmasının bir diğer nedeninin de Türk ihracatçıların, alıcıların insansız hava araçlarını kendi başlarına kullanabilmeleri için insansız hava araçlarının işletim sistemleri gibi bilgi birikimlerini paylaşma konusunda rakiplerine göre daha açık olmaları olabileceğini söyledi.

Türk ihracatçılar savaş alanında kullanım deneyimlerini paylaşmaya da daha istekli olabilirler. Diğerleri ise Türk üreticilerin rakiplerinden daha iyi eğitim verdiğini, şirket personelinin bir yıl ya da daha uzun süre ithalatçı ülkelerde görevlendirildiğini belirtiyor.

Türk sanayisinin bu yaklaşımı, insansız hava araçlarının alıcısı olan ülkelerin, bu ürünleri daha etkili hale getirmelerine yardımcı oluyor.

İlk kez 2014 yılında Türk ordusu tarafından kullanılan TB2'ler, 2023 yılı sonuna kadar 750.000 saatten fazla uçarak büyük miktarda veri üretti.

Türk şirketleri ayrıca Akıncı ve Aksungur modelleri gibi TB2'ye kıyasla daha yüksekte uçabilen, daha uzun süre uçabilen ve daha fazla mühimmat taşıyabilen diğer üst düzey silahlı insansız hava araçlarını da ihraç ediyor.

Türkiye ayrıca, TB2'den daha gelişmiş Bayraktar TB3 insansız hava aracı ve Kızılelma savaş uçağı gibi diğer mürettebatsız teslimat sistemleri ve denizdeki hedeflere karşı "intihar" misyonları başlatabilen bomba yüklü botlar gibi yeni sistemlerle bu gelişen sektördeki payını genişletmeyi hedefliyor.

Türkiye buraya nasıl geldi?

Türkiye için drone ihracatı sadece ihracat geliri değil, aynı zamanda da ulusal bir gurur kaynağı.

Crisis Group''un Eylül 2022 ve Eylül 2023 tarihleri arasında bu konuyu araştırırken görüştüğü Türk yetkililerin çoğu, halkın ve hatta muhalefet partilerinin bile bu sektörü güçlü bir şekilde onayladığını belirtiyor.

İnsansız hava araçlarının 1984'ten beri Türk devletine karşı “savaşan” ve Türkiye, ABD ve AB tarafından terör örgütü olarak tanımlanan PKK'ya karşı kullanılması, bu desteğin oluşmasına yardımcı olmuş gibi görünüyor.

İnsansız hava araçları on yıllardır Türkiye'nin cephaneliğinin bir parçası olsa da, başlangıçta savaştan ziyade gözetleme amaçlı insansız hava araçlarına güveniyordu ve Türkiye bunları yurtdışından satın alıyordu.

Ankara 1993'ten itibaren terör örgütü PKK hakkında istihbarat toplamak için yaklaşık iki düzine ABD yapımı GNAT 750 insansız hava aracına güvendi. Ancak kısa süre sonra kendi İHA'larını üretmeye başladı.

Ardından Türkiye, kendi üretimi artarken bile 2010 yılında on adet İsrail Heron gözetleme uçağı da dahil olmak üzere yabancı insansız hava araçları ve diğer ekipmanları satın almaya devam etti.

Aslında Ankara, drone endüstrisini aktif olarak teşvik etmeye yaklaşık yirmi yıl önce başladı.

Türk devletinin tedarik kurumu olan Savunma Sanayii Başkanlığı, 2004 yılında yerli üretimi artırmak amacıyla ilk kez özel sektöre büyük ihaleler teklif etti.

İlk aşamada itici güç, terör örgütü PKK ile ilgili iç tehdit algılamaları ve dış yaptırımların bir kombinasyonu gibi görünüyordu.

ABD ve Avrupa ülkeleri, 1974 yılında Kuzey Kıbrıs'a askeri müdahalede bulunmasının ardından Türkiye'ye silah ihracatına katı sınırlamalar getirmişti. Bunu, genellikle daha küçük ölçekli olsa da, daha fazla yaptırım takip etti.

Türkiye'nin 2019'da Suriye'nin kuzeydoğusunda Suriye Demokratik Güçleri'ne karşı başlattığı askeri operasyonun ardından NATO müttefikleri Ankara'ya yeni silah ihracat kısıtlamaları getirdi.

2020 yılında ABD, 2017 yılında Rusya'dan S-400 füze savunma sistemi satın alması nedeniyle Türkiye'nin savunma tedarik ajansına Amerika'nın “Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası” kapsamında yaptırımlar uyguladı ve F-35 savaş uçağı programından çıkardı.

Aynı yıl Kanada, Türkiye'nin Dağlık Karabağ çatışması sırasında Azerbaycan'a bu insansız hava araçlarını sağlaması nedeniyle TB2'deki elektro-optik ve hedefleme sensör sistemlerinin kullanımını yasakladı.

Ancak dünyadaki bu Türkiye'ye karşı yaptırım kararlarının, Türkiye'de yerli üretimi canlandırdığı görülüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bu gelişmeler ışığında;

"Ülkemizi dışa bağımlılıktan tamamen kurtarana kadar savunma sanayine yatırımlarımızı artırmaya devam edeceğiz."

sözünü veriyor.

2004'teki yatırımlardan ilk yararlanan şirketler bugün en büyük insansız hava aracı üreticileri arasında yer alıyor. Baykar, 2023 yılı sonunda 3.600'den fazla kişiye istihdam sağladı ve en büyük savunma ve havacılık ihracatçısı haline geldi.

Baykar son dönemde artan kapasitesiyle, Eylül 2022 itibarıyla yılda 200'den fazla TB2 üretebilir hale geldi. Baykar, 2023 yılı sonunda 500'ün üzerinde TB2 ürettiğini açıkladı.

Diğer önde gelen üreticilerden TAI-TUSAŞ ve Lentatek de gelişmiş MALE tipi silahlı dronlar üretirken, STM ve Asisguard daha küçük "taktik" dronlar üretiyor. Bir başka üretici olan STM ise, bir hedefe çarpıp patlamak üzere tasarlanmış "intihar" dronları üretiyor.

Diğer Türk firmaları ise bu dronlar için bileşenler üretiyor. Örneğin Türkiye'nin önde gelen savunma yüklenicilerinden ASELSAN, TB2'lerin optik sistemlerle donatılmasına yardımcı oluyor.

Türkiye'nin "insansız hava aracı ekosistemi", vidadan lazere kadar parçalar üreten, ülke geneline yayılmış yaklaşık 2.000 küçük ve orta ölçekli firmadan oluşuyor.

Hatta bu firmaların bazıları, kendi ihracat operasyonlarını yürütecek kadar bağımsız ve başarılı.

Etkiyi genişletmek

Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler uzun zamandır silah satışlarının dış ittifaklar kurmalarına ve bu ittifakları sürdürmelerine yardımcı olacağına inanıyor.

Ankara giderek daha fazla güçlenirken ve yurtdışındaki nüfuzunu artırırken, Türkiye de benzer şekilde düşünüyor olabilir.

Crisis Group'a konuşan birçok yetkili, Türk hükümetinin son yıllarda ülkeyi giderek çok kutuplu hale gelen dünyada etkili bir orta ölçekli güç olarak yeniden konumlandırmaya çalıştığını söylüyor.

Bu amaca diplomasi, insani yardım, iş dünyası, ticaret ve güvenlik sektöründeki işbirliği ve insansız hava araçları gibi askeri teçhizat satışları da dahil olmak üzere çok sayıda unsur hizmet edebilir.

2021'den bu yana insansız hava aracı ihracatı, Türkiye'nin Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan gibi eski düşmanlarıyla ilişkilerini düzeltme ve ticareti güçlendirme çabalarıyla el ele gitme eğiliminde.

Ankara, 2023 yılının ortalarında Suudi Arabistan ile TB2 ve Akıncıların satışını da içeren devasa bir silah ihracat anlaşması imzaladı. Riyad daha önce de Karayel-SU insansız hava araçlarını satın almış ve ortak üretimini gerçekleştirmişti.

Yeni bir Suudi-Türk anlaşması da Baykar ile bir ortak yapım anlaşmasını içeriyor. Ancak ayrıntılar henüz açıklanmadı.

Türkiye ve BAE, 2022'de yaptıkları büyük Baykar insansız hava aracı anlaşmasıyla daha önce düşmanca olan ilişkilerini olumlu yönde pekiştirdi.

BAE'nin 120 adet TB2 almayı planladığı ve bunun Türk insansız hava araçlarının tek seferde en büyük alımlarından biri olduğu bildiriliyor.

Hem Riyad hem de Abu Dabi, Türk İHA'larını daha az etkili Çin modelleri için yükseltme olarak ya da siyasi gereksinimleri de beraberinde getirebilecek daha pahalı ABD İHA'larını satın alma planlarını bir kenara bırakmanın bir yolu olarak görüyor gibi görünüyor. Eğer bu alımlar Ankara ile ilişkilerini de geliştiriyorsa, bu da ek bir fayda olarak değerlendirilebilir.

Afrika'da da Türkiye'nin insansız hava aracı ihracatı, bazı Türk savunma analistlerinin "insansız hava aracı diplomasisi" olarak adlandırdığı diplomatik, ticari ve güvenlik girişimleriyle uyumlu görünüyor.

Ankara son on yıldır kıtadaki varlığını yeni diplomatik misyonlar, doğrudan Türk Hava Yolları uçuşları, savunma ve ticaret bağları ile güçlendiriyor.

Afrika hükümetleri, isyancılara karşı kullanmak üzere sık sık Türk insansız hava araçları satın alıyor. Kuzey Afrika'da Türkiye Cezayir, Fas ve Tunus'a insansız hava aracı tedarik etti. Fas, Batı Sahra'nın bağımsızlığını isteyen Polisario Cephesi ile mücadelesini desteklemek amacıyla 2021 yılında Çin ve İsrail'den aldığı insansız hava araçlarına TB2'leri de ekledi. Buna karşılık, Fas ile ilişkileri soğuk olan komşu Cezayir, ANKA-S, Aksungur ve daha fazla Çin insansız hava aracı da dahil olmak üzere çeşitli insansız hava aracı envanterini artırmak için yeni siparişler verdi. Tunus da 2021'de Türkiye'de ANKA-S drone'ları satın aldı.

Drone satışları yeni müşterilerin yanı sıra mevcut silah ticareti bağlarını da güçlendirdi.

Örneğin 2018 yılında Nijerya ve Türkiye arasında bir askeri eğitim anlaşması imzalandı. Erdoğan'ın Nijerya'nın başkenti Abuja'yı ziyaret ettiği 2021 yılında iki ülke yeni silah ve diğer ticaret anlaşmalarını duyurdu.

Eylül 2022'de Nijerya, ülkenin kuzeydoğusundaki Boko Haram isyancılarına karşı kullanmak üzere Türkiye'den açıklanmayan sayıda TB2 ve Türk helikopteri satın aldı. 2023 Mart ayında ise Nijerya ve Türkiye, ülkede bir ANKA-S ortak üretim tesisi kurulması konusunu görüştü.

Araştırmacılar uzun zamandır silah ihracatının bir ülke için gerçekten yeni bir etki yaratıp yaratmadığını ya da sadece mevcut nüfuzunu yansıtıp yansıtmadığını soruyor.

Her iki durumda da Türkiye sadece ilk satıştan değil, devamından da finansal olarak da kazançlı çıkıyor. Çünkü sonuçta bir ülke insansız hava aracı ya da diğer askeri donanımları satın aldıktan sonra mühimmat, yedek parça ve bakım için tedarikçiye bağımlı hale geliyor ve bu da ihracatçı için değerli bir pazarlık kozu haline gelebilecek kalıcı bağımlılıklar yaratıyor.

Örneğin, bazı Türk insansız hava araçlarıyla uyumlu güdümlü mikro roketleri sadece Türk şirketleri üretiyor ve müşteriler optik sistemlerin bakımı ya da silahları daha hassas hale getiren yapay zeka destekli yazılımların sık sık güncellenmesi için de Türkiye'ye başvurmak zorunda.

Türkiye'nin dış ilişkileri karmaşıklaşıyor mu?

Ankara için dış politikadaki faydaları ne olursa olsun, insansız hava aracı satışları, Türkiye'nin çatışma taraflarıyla ilişkilerini zorlaştırabilir.

Ancak bununla birlikte, Türkiye çoğunlukla bu zorlukları yönetme konusunda becerikli olmuştur.

Rusya buna bir örnektir. Ankara'nın Moskova ile olan samimi ilişkisi, iki ülkenin çeşitli çatışmalarda karşıt taraflarda yer almasına ya da silahlanmasına rağmen uzun süre devam etti.

İnsansız hava araçlarıyla ilgili olarak Ankara, Rusya'nın Kırım'ı ele geçirdiği ve ülkenin doğusundaki ayrılıkçıları desteklemek için birlikler gönderdiği 2014'ten beri savaş halinde olduğu Ukrayna'nın önemli bir tedarikçisi oldu.

Türkiye'nin Ukrayna'ya TB2'leri ilk kez 2019'da teslim etmesi ve Ukrayna ordusunun bunları Moskova'nın vekil güçlerine karşı kullanmasının ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye'nin Ukrayna'ya drone tedarikiyle ilgili endişelerini dile getirdi. Ankara ise eleştirileri savuşturarak İHA'ların kullanım şeklinden sorumlu olmadığını belirtti.

Bu cevap elbette Moskova'yı tatmin etmemiş olsa da, Türkiye'nin Ukrayna'ya yaptığı sevkiyat artmaya devam etse de bu tartışmadan başka bir sonuç çıkmadı. Şubat 2022'de, Rusya'nın komşusunu tam ölçekli işgalinin arifesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan Ukrayna'yı ziyaret etti ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, Baykar ile TB2'ler için bir ortak üretim anlaşması yaptığını duyurdu. Anlaşmanın hayata geçirilmesi için çalışmalar devam ediyor.

Daha geniş anlamda ise Ukrayna'daki savaş Türkiye'nin Avrasya bölgesindeki insansız hava aracı ticaretini artırdı.

Kaynaklar

Tartışma