Dağıstanlı askerler Putin'in ordusunda ölüme yürüyor
Rusya, Ukrayna’da verdiği kayıpları kendi kamuoyundan ve dünyadan saklıyor. En son 25 Mart’ta Rusya Savunma Bakanlığı, 1351 askerin öldüğünü duyurdu, ondan sonra herhangi bir açıklama yapılmadı. Ukrayna, Rusya’nın ölen asker sayısının 20 bine yaklaştığını duyurdu. Bağımsız uzmanlar ise rakamların, 10 bin civarında olduğunu tahmin ediyor.
Rus ordusunun kayıpları sırasında özellikle Dağıstan ve Buryatiya’dan olan askerlerin sayısının fazlalığı dikkat çekiyor. Peki bu bölgelerde insanlar ne düşünüyor?
Rus haber sitesi Meduza, Dağıstan’da konuyu inceledi:
“Dağıstan, Rusya’nın, gençlerin askeri hizmetten kaçmak bir kenara, orduya katılmak için rüşvet bile verdiği bölgelerinden birisi. İşsizlik sorununun büyük olduğu bölgede zorunlu askerliğe gitmek, peşinden de sözleşme imzalamak en önemli geçim kaynağı olarak görülüyor. Ukrayna’ya saldırı başladığında burada sözleşmelilerin toplanmasına başlandı ve onların bir kısmı artık tabutta geri dönmeyi başardı. Dağıstan’dan ölen askerlerin sayısının 100’ü geçtiği tahmin ediliyor”.
“Meduza”nın ricası üzerine Mahaçkala’da ve dağ köylerinde bulunan muhabir Vladimir Sevrinovskiy, insanların kendi çocuklarının ölüme gönderilmesi ve savaş ile ilgili düşüncelerini öğrenmeye çalıştı.
"Biz köleleştirilmiş insanlarız"
Dağıstan köylerinin birinin öğretmeni – adının gizli kalmasını rica ediyor -,
“Ben çocukluğumdan beri “kardeş” kelimesinden korkuyorum” diyor: “Birisi aniden gelip “kardeş” diyorsa, soymak veya kandırmak için geldiğini düşünüyorum. Şimdi “kardeş halk” kelimesini bir kez daha duyduğumda ne kadar haklı olduğumu farkettim”.
Kısa süre önce yukarı sınıf öğrencileri sınıf tahtasına “Z” harfini çizmişler ve öğretmenin verdiği ödevleri yerine getirmeyi reddetmişler. Düşük not aldıklarında ise öğretmenin kendilerini “vatanseverliklerinden dolayı” cezalandırdığını iddia ederek şikayet etmişler. Öğretmen, akşam evine gelerek “her kes her şeyi görüyor ve anlıyor” diyen diğer öğrencilerinin varlığı ile teselli buluyor. Önce istifa etmek istemiş, ancak sonra “diğer çocuklar da var” diyerek vazgeçmiş…
Savaş Dağıstan toplumunu bölmüş. Çoğu kişi ülkenin diğer yerlerinde de olduğu gibi “Faşizmle mücadele”yi destekliyor.
Mahaçkala’daki kültür kurumlarından birinin müdürü anlatıyor:
“Toplantıda meslektaşlarımızdan biri “biz de basım materyallerimizde Z harfini basacak mıyız diye sordu. Ben reddettim ve “ne gerek var” diye sordum. Cevabı bu oldu: “Bize böyle önerdiler, biz köleleştirilmiş insanlarız” . Bir şeyler yapmak lazım. Kültürün siyasetin dışında olduğuna ilişkin masallar canice. Ülkede bu olaylar olurken kültür siyasetin dışında olamaz. Elbette, bu korkunç sansür yasalarının kapsamına girmekten ve insanları tehlikeye atmaktan kaçınmak lazım, ama susmak da imkansız. Direkt olmasa da ne yaşandığını konuşmalıyız”.
Sporun yanı sıra orduda hizmet de sübvanse edilen bu bölgede en önemli geçim aracıdır. Dağıstan’da zorunlu askeri hizmet kota ile sınırlandığı için insanlar orduya girebilmek için rüşvet veriyor. 2021’in bahar çağırışında Savunma Bakanlığı Dağıstan’dan 3 bin kişi almış. Mart 2022’de ise Dağıstan askerlik şubeleri “özel operasyon”da yer almak için sözleşmeli asker toplamaya başlamış. Bu askerlere rütbesine göre 177 bin ila 215 bin ruble arasında maaş teklif edildi. Dağıstan’da ortalama maaş ise 32 bin ruble civarında…
RİA Dağıstan’ın 18 Mart’taki haberinde “Son haftada Dağıstan’ın toplama noktalarında 300’den fazla kısa süreli sözleşme imzalandı” deniyor. Babayurt ilçesi askerlik şubesinin yerli “Çernovik” gazetesi muhabirine yaptığı açıklamada, “özel operasyon” için sözleşmeli asker toplamanın 10 Mart’a kadar geçerli olduğu bildiriliyor. 11 Mart’ta ise asker toplamanın sürdüğü, ancak bunun Ukrayna için olmadığı kaydediliyor.
Ukrayna’ya saldırının ilk günlerinden itibaren Dağıstan’daki ailelere cenazeler geliyor. Dağıstan’da yayınlanan “Çernovik” gazetesinin sadece 11 ve 18 Mart tarihli iki sayısındaki başsağlığı ilanında 35 askerin ismi yer alıyor. Kafkas.Realii’nin haberine göre, 23 Mart’a kadar Dağıstan’a gelen cenaze sayısı 60’ın üzerinde. Sosyal medyada ve yerel medyada yer alan haberlere dayanarak oluşturulan gayri resmi listelere göre ise Ukrayna’da ölenler arasında 100’den fazla Dağıstanlı var. Dağıstan’la Ukrayna’da ölenlerin sayısı konusunda ikinci sırada olan Buryatya arasındaki fark bile çok büyük.
“Çernovik” gazetesi daha Mart’ın ikinci yarısında oğullarından haber alamayan insanların haberini yapmıştı. Sosyal medyada Dağıstanlı yaralılarla dolu olduğu bildirilen hastanelerin olduğuna ilişkin haberler yer alıyor.
Erkeklerin dünyası
Bir zamanlar çok büyük olan dağ köyü Kani’de şimdi 30 aile yaşıyor – şartlar zor, insanların çoğu ovaya taşınmış. Ancak bu köyden savaşa 20 kişi gitmiş. 1 Nisan’da buraya bir birinin ardınca siyah giyimli adamların olduğu arabalar geliyor. Onlar 24 Şubat’ta, daha saldırının başladığı gün ölen 25 yaşındaki Nurmuhammed Hacımuhammedov’u anmaya toplanmışlar. Nurmuhammed, daha önce Suriye’de de savaşmış. Resmi habere göre, Hacımuhammedov yaralı halde ablukaya düşmüş ve kendisini el bombasıyla Ukraynalı askerlerle birlikte patlatmış. Vladimir Putin, Nurmuhammed ile ilgili “O, bu adımı atmış, çünkü karşısındakilerin esirleri aşağılayan ve vahşice öldüren Neonaziler olduğunu anlıyordu” dedi. 3 Mart’ta ise Hacımuhammedov’a Rusya’nın Kahramanı rütbesini verdi. O günden itibaren Dağıstan’da yolların kenarları Nurmuhammed’in portreleri ile süslendi.
Kadınların ağlama sesleri köy mezarlığının dışından duyuluyor. Yakınları çikolata, pirinç ve helva konulmuş mezarın önünde ağlıyor. Erkekler biraz kenarda bekliyor. Bazıları sessizce gözyaşını siliyor. Kadınlar susup ayrılınca mezara yaklaşıp dua ediyorlar. Sonra herkes cenaze evine gidiyor. Kadınlar içeriye toplanıyor, erkekler dışarıda oturuyor.
Nurmuhammed’in amcası Malik anlatıyor: “Çocukluğu bu evde geçti. Allah mekanını cennet eylesin, gerçek savaşçıydı. Neşeli, terbiyeli, sakin gençti. Dağları çok severdi. Tatile geldiğinde yükseklere çıkardı. Eşiyle bir sene bile yaşamadı. 20 Şubat’ta kızı oldu, 24 Şubat’ta o öldü. Çocuğunu eline bile almadı. Ordudan sonra Dağıstan’a dönmeyi planlıyordu. Dağda hayvancılık yapacağını söylüyordu. Çok planı vardı, ama yarım kaldı”.
Ölen askerin beyaz sakallı, yaşlı bir akrabası ekliyor: “Ben Sovyet Ordusunda hizmet geçtim. Fergana’da hava indirme birliklerindeydim. O küçükken nasıl atladığımı anlatırdım”.
Eski havacı Ukrayna’da hiç olmamış, ama savaşın doğru olması konusunda kuşkusu yok: “Stalin 1945’de bu milliyetçilerin hepsini yok etmedi. Onlar yine kafalarını kaldırdılar. Bizim ordumuz oraya gitmeseydi, onlar bizim ülkemize saldırırlardı. O sebepten Putin doğrusunu yaptı”.
Nurmuhammed’in diğer amcası Murat anlatıyor: “O doğuştan cesurdu. Sporu, savunmayı severdi. Daha ergenlik çağında asker olacağını biliyordu. Kendi askerini, silah kardeşini atmazdı. O yüzden gitti. Vatanı korumak için”. Peki Nurmuhammed vatanını neden Ukrayna’da savunuyordu? Murat’ın cevabı çok kısa: “Yorum yok”.
“Yorum yok” cevabına kameralı sorularda çok sık rastlıyoruz. Kamera olmadığı zaman ise insanların savaşla ilgili nasıl ateşli tartışmalar yaptığını duymak mümkün. Birisi diğerine “Seferberlik olacak, sen de gideceksin” diyor. Diğeri itiraz ediyor: “Gitmeyeceğim. Cezaevine girerim, ama savaşa gitmem. Neden? Ne için? Buraya , ülkemize gelirlerse, ilk sırada giderim. Ancak kimse Rusya’ya saldırmış değil. Bizim düşmanımız Ukrayna’daki milliyetçiler değil. Milyonlarca dolarlık yatlara el konuşmuş. Oysa Dağıstan’ın tamamında bir tane MR cihazı yok. Bunu da mı Naziler yaptı? Neden bu kadar genç insan orduda? Çünkü başka iş yok. Bizi Naziler mi işsiz bıraktı, hükümet mi?”
Savaşa gidenlerin bir kısmının motivasyonu siyasi ve hatta parasal da değil. Ebeveynleri, “kaz gibi oturma”nın erkek davranışı olmadığını, “normal genç erkeğin” arkadaşları savaşırken onlara katılması gerektiğini düşünüyorlar. Yerlilerden birisi, Ukraynalılarla hiçbir derdi olmayan, silah kullanmak istemeyen bir gencin bile arkadaşının “özel operasyon”a katılması sebebile sözleşme imzaladığını anlatıyor
Kadınların dünyası
Kani’nin yakınında bulunan Kuli kentinde insanlar halen 28 Şubat’ta ölen ve ölümünden sonra ödüllendirilen 21 yaşındaki Mahmud Çannanov’a ağlıyor. Yakınları aralıksız olarak çocuğun futbolcu olmak istediğinden, sürekli iş aradığından bahsediyor. Küçük bir çiftlikte büyüyen Mahmud’un babası ailesini çoktan terk etmiş. Mahmud’u annesinin ailesinden olan kadınlar büyütmüş. Köy evinin mutfağında annesi Şemsiyat, ninesi Liza ve teyzesi Hadicat yas kıyafetleriyle oturuyorlar. Başka kimse yok. Perdenin arkasından bahar güneşi süzülüyor ve kadınların kederden kararmış yüzleri görünüyor.
Teyzesi Hadicat iç çekerek “Orduya gitmeyi kendisi istedi. Annesi ve anneannesi de kabul etti. Çünkü askerlik mazbatası olmadan erkeklerin işe girmesi çok zor” diye anlatıyor: “İlk başta şikayet ediyordu. Ancak sonra, ölümünden önce annesine ve anneannesine askerliği sevdiğini anlatıyordu. Kilo aldı, büyüdü, yakışıklı oldu ve Allah onu bizden aldı. Mahmud Ukrayna’ya, sıcak noktaya gideceğini bize söylemedi. “Biz destek olarak gideceğiz” dedi. En son 23’ünde anneannesini aradı. Telefonlarının toplanacağını, artık arayamayacağını söyledi”.
Kadınlar savaşı televizyondan duymuşlar. İlk ölüm haberleri geldiğinde korkmaya başlamışlar. 28 Şubat sabahı annesi oğlunun komutanını aramış. Komutan, her şeyin yolunda olduğunu söylemiş. Şemsiyat biraz sakinlemiş, ancak telefondan ayrılamamış. Sonraki gün telefonu kız kardeşine vererek biraz uyumak istemiş. O anda gelen mesajı teyze okumuş: “Mahmud artık yok”.
Şemsiyat gözyaşları içinde anlatıyor:
“Tek çocuğumdu o benim. Daha önce ailenin tek çocuğu olanı savaşa götürmüyorlardı. Şimdi neden böyle oldu? Ben genç değilim. Halen oğlum whatsaap’ta mı diye bakıyorum. Anneannesine diğer annelerin çok ağladığını anlatıyormuş. Herhalde onlar çocuklarının nereye götürüldüğünü anlıyormuş…”
Mahmud’un yakınlarını özellikle Ukraynalıların sosyal medyadaki “çocukları öldürmeye gelmişler” yorumları üzüyor. Şemsiyat “O hiçbir zaman kimseyi kırmadı. O vatanına hizmet ediyordu, yemin etmişti. Bu onun göreviydi” diyor.
Şimdi annesi ve anneannesi Mahmud’un orduya gitme kararını destekledikleri için çok pişmanlar: “Bilseydik, onu zorla çeker alırdık…”
“Kafkaslılar her şeyi yapıyor"
4 Nisan’da Mahmud’un yakınları ile diğer ölenlerin ailelerini Dağıstan Cumhuriyetinin başkanı Sergey Melikov kabul etti. Annelere teşekkür etti ve ailelere 50 milyon ruble verileceğini söyledi…
…Mahaçkala’da denizin sahilinde oturanlar arasında bir yaşlı adam yüksek sesle savaştan bahsediyor. Oradan geçerken savaşa karşı olduğunu söyleyen Moskovalı’yı ise bu sözlerle sakinleştiriyor:
“Siz Rusların rahatsız olmasına gerek yok. Kafkasyalılar her şeyi yapıyor. Vatan için, Stalin için, Putin için!”