The European Council on Foreign Relations: Trump'ın yeni döneminde Ukrayna için olası dört senaryo
Trump'ın ABD başkanlığı ve Avrupa ile ilişkileri Ukrayna savaşının geleceğini nasıl etkileyecek? İşte bin gününü geride bırakan Ukrayna savaşına dair öne çıkan dört olası senaryo ve beklentiler.
İngiltere merkezli düşünce kuruluşlarından The European Council on Foreign Relations'da, Trump'ın yeni döneminde Ukrayna savaşındaki gelişmelerin değerlendirildiği ve olası dört senaryonun ortaya konulduğu bir analiz yayınlandı.
Bin günden fazla süredir devam eden savaşa dair Trump'ın 24 saatte savaşı bitirme iddiası üzerinden dört farklı senaryonun ortaya konulduğu analizde, Avrupa'nın rolünün ise artarak devam edeceği tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; tarafların barış masasına gelmesi için atılması gereken adımlara dair yol haritasına dair değerlendirmelere yer verildi.
İşte The European Council on Foreign Relations'da yayınlanan analiz:
Rusya'nın Ukrayna'yı geniş çaplı işgalinin ve Avrupa kıtasında İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana yaşanan en yoğun çatışmaların başlamasının üzerinden 1.000 günden fazla zaman geçti.
ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump ise tüm seçim kampanyası boyunca bu savaşı “24 saat” içinde sona erdirme sözü verdi.
Ancak çatışmanın gidişatı birçok faktörün karmaşık etkileşimine bağlı.
Yeni ABD yönetiminin savaştaki etkin faktörleri nasıl şekillendireceği, çatışmayı durdurma girişiminde önemli bir rol oynayacak ve Ukrayna'nın mücadelesine hem yardımcı hem de engel olabilir.
Batı'nın Ukrayna'ya mali ve askeri desteği Ukrayna'nın neredeyse üç yıldır süren Rus saldırganlığına direnebilmesi için hiç olmadığı kadar hayati önem taşıyor.
Trump'ın ekibine yakın analistler, Kiev'in müzakerelere başlamaya istekli olması halinde Ukrayna'ya askeri yardımın devam edeceğini ve bunun da Putin'in müzakere masasındaki kozunu azaltacağını savunuyor.
Trump ayrıca ABD şirketleri için karlı olması halinde Ukrayna'da ya da daha büyük olasılıkla ABD topraklarında savunma üretimine daha yakın bir katılım arayışına girebilir.
Rus ekonomisi. Rus savaş ekonomisi nispeten dirençli olduğunu kanıtladı. Bunun nedeni büyük ölçüde karlı petrol ve doğalgaz ihracatı ve yaptırımların delindiği yıllar boyunca biriken önemli miktardaki yedek fonlardır.
Ancak ABD'nin Rusya'nın Gazprombank'ını hedef alan son yaptırımları Ruble'yi etkiledi ve bu hamle yakında Rus ekonomisinde yeni yaralar ortaya çıkabilir. Zira Rusya'nın rezerv fonları azalıyor ve AB'nin yeni enerji politikası, 2027'den önce Rus gazına olan tüm bağımlılığı sona erdirmeyi planlıyor.
Trump yönetimi yeni sıvılaştırılmış doğal gaz projeleri ve petrol sondajı için ihracat artışına izin vererek küresel fiyatları düşürebilir ve Rusya'nın bütçe gelirlerini daha da azaltabilir.
Diğer yandan; ilk dönemine bakılırsa ABD'nin vereceği yanıtların Rusya üzerinde çok büyük etkileri olması pek olası değil. Özellikle de Trump'ın Vladimir Putin'e karşı yumuşak konuşma sicili bu konudaki kazanımları baltalayabilir.
Bu faktörler önümüzdeki aylara dair dört olası senaryoyu öne çıkarıyor.
Birinci senaryo: Mevcut temas hattında küçük değişikliklerle çatışmanın “dondurulması”
Hem Rus hem de Ukraynalı liderler barış çağrısında bulunuyor. Ancak hedeflerinden vazgeçeceklerine dair bir işaret yok.
Öözellikle de çatışmalarda tarafların galibiyetine dair emaraler olmadığı durumlarda, barış kavramının oldukça tartışmalı bir kavram olduğu düşünüldüğünde masada anlaşmanın daha zor olduğunu belirtmek gerekiyor.
Kremlin, Kırım Yarımadası'nı ve Ukrayna'nın dört bölgesini Rusya Federasyonu'nun bir parçası olarak görüyor, Ukrayna'nın NATO ve AB üyeliği olasılığını kabul etmiyor ve Kiev'de “kukla” bir rejim kurmaya çalışıyor.
Ukrayna ise bağımsızlığını ve egemenliğini korumayı, toprak bütünlüğünü yeniden tesis etmeyi ve adil ve kalıcı bir barış sağlamayı amaçlıyor.
Her iki taraf da askeri araçların olası bir ateşkes anlaşması ve “barış planı” müzakereleri öncesinde kendilerini daha iyi konumlandırmalarını sağlayacağına inanıyor gibi görünüyor.
Dolayısıyla bu senaryo yakın vadede pek olası görünmüyor.
Ancak örneğin Trump, Ukrayna'nın NATO üyeliği teklifini desteklemek için çatışmaların derhal sona erdirilmesini bir koşul olarak öne sürebilir ya da Ukrayna'nın toparlanması için önemli bir yatırım sözü verirse bu senaryoya dair dengeler değişebilir.
Ancak bu senaryoda güvenlik garantileri konusu kilit önem taşımaktadır. NATO'nun yakın zamanda Ukrayna'yı ittifaka kabul etme konusunda bir uzlaşıya varması ya da alternatif olarak Trump'ın Ukrayna için Japonya ve Güney Kore'ye sağlananlara benzer güvenlik garantileri sağlaması pek olası görünmüyor.
Dolayısıyla çatışmanın dondurulmasının uzun sürmesi pek olası değildir ve çatışmalar, askeri kapasitesini toparlamış olan Rusya'nın avantajıyla yeniden başlayabilir.
İkinci Senaryo: Değişken yoğunlukta çatışmalarla devam eden bir “yıpratma savaşı”
Trump, Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'i ateşkes şartlarını kabul etmeye ikna edemezse çatışmalar devam edecektir.
Ancak bu senaryo aynı zamanda Rus ekonomisinin askeri operasyonları desteklemeye devam edecek kadar güçlü olmasını, Batı'nın Ukrayna'ya askeri yardımının önemli ölçüde devam etmesini ve Rusya'nın Batı'ya karşı yıkıcı faaliyetlerinin sadece kısmen başarılı olmasını gerektirecektir.
3 yıldır devam eden savaşta da aslında benzer bir yaklaşım sergilenmiştir. Ancak savaş uzadık.a bu senaryonun değeri artmaktadır.
Senaryo üç: Bir ila üç yıl içinde Ukrayna'nın “zaferi”
Bu senaryo, yaptırımların etkili bir şekilde uygulanmasını ve zayıflamış bir Rus ekonomisini gerektirmektedir.
Ayrıca Ukrayna'nın Batılı ortaklarının askeri yardımlarını arttırmalarının yanı sıra Rusya'nın Batılı ülkeler ve ittifaklar üzerindeki etkisinin azaltılması ve Ukrayna'da ilave askeri hareketlilik gerektirecektir. Bu senaryonun gerçekleşmesi için Batı'nın koordineli ve tutarlı adımlar atması gerekmektedir.
Bu senaryonun uygulanması için ise, Trump'ın Biden'ın politilalarını artırarak devam etmesi gerekmektedir.
Senaryo dört: En kötü durum senaryosu
Putin'in Ukrayna'daki hedeflerine ulaşmasına izin verilmesi seçeneği de tamamen dışlanamaz.
Bu durumda Batı'nın askeri desteğinin azalması, ABD yaptırımlarının kısmen kalkması ve Rus ekonomisinde genel bir iyileşmenin yanı sıra Rusya'nın Batı ülkelerindeki yıkıcı taktiklerinde daha da başarılı olması gibi mükemmel bir fırtına söz konusu olacaktır.
Bunun gerçekleşmesi sadece Ukrayna ve Avrupa güvenliğine değil aynı zamanda küresel güvenlik mimarisine de büyük bir darbe vuracaktır.
Ukrayna'nın Avrupalı ortakları, Rusya'nın savaştaki kısmi başarısının bile küresel düzenin altını oyacağını biliyor. Putin Ukrayna'daki hedeflerine kısmen de olsa ulaşırsa, Rusya Batı dünyasındaki yıkıcı eylemlerini yoğunlaştıracak ve Avrupalı bir NATO üyesi ülkeye yönelik askeri saldırı göz ardı edilemeyecektir.
Sonuç:
Trump'ın savaşı sona erdirmek hedefi açıklandı ancak somut politikalar henüz açıklanmadı.
Avrupalılar acilen ortak bir yaklaşım geliştirmeli ve Kuzey Atlantik'in iki yakası arasında NATO, Avrupa ve küresel güvenlik konularında görüş birliği sağlamaya çalışmalıdır.
Buna savunma harcamalarının arttırılması, savunma teknolojisi ve sanayi temelinin geliştirilmesi de dahil olmak üzere Avrupa savunma yeteneklerinin geliştirilmesinde çok daha yakın bir koordinasyon ve ABD'nin Ukrayna'ya askeri yardımında herhangi bir azalma veya gecikmeyi telafi etme isteği de dahildir.
Avrupa ve ABD savunma sanayileri arasında daha yakın ve daha şeffaf bir etkileşim için önerilerin ortaya konulması gerekmektedir. GSYİH'nin %2'si oranındaki savunma harcamaları hedefi çağdışıdır. Yeni ortak hedef GSYİH'nin %2.5'i, hatta muhtemelen %3'ü olmalıdır.
Ayrıca, Ukrayna'ya sağlanan yardımın, muhtemelen GSYİH yüzdesi gibi mali bir ölçüt aracılığıyla daha şeffaf hale getirilmesi ve Avrupa'nın bu yardımı koordine etme çabalarının arttırılması gerekmektedir.
Sonuç olarak; Donald Trump'ın Ukrayna'daki savaşa ilişkin politikaları Kiev'in mücadelesine hem yardımcı hem de engel olabilir. Ancak hangisinin olacağına Avrupalıların proaktif yaklaşımı karar verecektir.