Darbeler, felaketler ve büyük güç rekabeti: Afrika'yı ne bekliyor?

Afrika kıtasında “Francafrique öldü” mü? Afrika'da yaşanan darbeler ve artan küresel güç rekabeti ışığında kıtayı ne bekliyor?

1. resim

Afrika'daki dinamiklerin, tarih boyunca küresel güç dengesi üzerinde geniş kapsamlı etkileri olmuştur. Afrika kıtası son dönemde, dünyada değişen güç dengeleri ışığında büyük bir rekabet alanına dönüştü.

Afrika kıtasında sadece 2023'te iki askeri darbe 4 tane ise askeri darbe girişimi yaşandı.

1960’lı yıllarda başlayan darbeler silsilesi, yakın dönemde 2020'de Mali'de yeniden gün yüzüne çıktı. Mali’yi 2021'de Gine, 2022'nin başında Burkina Faso, 2023’te ise Nijer ve Gabon izledi.

Sahel ülkesi Nijer'de ordu, 26 Temmuz'da "kötüleşen güvenlik durumunu" gerekçe göstererek yönetime el koydu. Gabon'da, 30 Ağustos'ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sadece 4 gün sonra askeri bir darbeyle Ali Bongo Ondimba yönetimi sona erdi.

Sudan'da ise General Abdel Fattah al-Burhane liderliğindeki ordu ile eski komutan Mohamed Hamdane Daglo'nun paramiliter güçleri arasında devam eden savaş, 10,000'den fazla insanın ölümüne neden oldu v 15 Nisan'dan bu yana devam ediyor.

Bu ülkelerin hepsinin ortak noktaları eski Fransız sömürgesi olmalarıdır. Ve görünen o ki; değişen dünya yapısı içerisinde Fransa karşıtı halk büyük oradan bu değişimi destekliyor.

Fransa, 2022'de Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nde istenmemesinin ardından 2023'te diğer iki eski sömürgesi Burkina Faso ve Nijer'den askerlerini çekmek zorunda kaldı.

Sürecin kökeni ve “dış güçler”

Afrika ülkelerinin büyük çoğunluğu 1960’lı yıllarla kağıt üzerinde bağımsızlıklarını kazandı. Ancak bu kağıt üzerinde kazanılan sözde bağımsızlıklar seçim sonuçlarının iktidarlara yansımasını asla sağlayamadı.

Sözde bağımsızlık alan bu ülkeler, yine etkin dış güçlerin desteklediği ve tarafgil olarak gördükleri gruplar tarafından darbeler maruz kaldı. 1960 yılından sonra 54 Afrika ülkesinden 45’inde bağımsızlık süreçlerinin ardından bir darbe ya da darbe girişimi yaşandı. Bu furya, 2023 yılında da devam etti.

Darbelerin çoğunun eski Fransız sömürgelerinde gerçekleşmesi akıllara ilk olarak Fransa’yı getirirken, Rus Wagner Grubu’nun son dönemde Afrika ülkelerinde artan popülerliği nedeniyle akıllara gelen ikinci ilke ise Rusya oldu.

Ancak gözardı edilemeyecek asıl nedenin ve Afrika'daki bütün olumsuzlukların ve dolayısıyla askeri darbelerin kaynağının “kolonyal” etkiler olduğu net bir şekilde görülmektedir.

Afrika'daki her darbe bir “dış gücün” eseri

Afrika’da yaşanan darbelerde dış güçlerin etkisi neredeyse her kesim ve uzman tarafından kabul edilmektedir. Burada da şüphesiz, Afrika ülkelerindeki ekonomik ve güvenlik sorunlarının etkisi olduğunu belirtmek gerekiyor.

Diğer yandan Birleşmiş Milletler verilerine göre Afrika, dünya maden rezervlerinin yüzde 30’una ev sahipliği yapıyor. Krom ve platinyum gibi bazı madenlerde ise bu oran yüzde 90’lara kadar çıkıyor.

Darbelerin gerçekleştiği ülkelerin uranyum, altın ve petrol gibi önemli yer altı zenginliklerine sahip olması ve çok uluslu şirketlerin bu ülkelerde önemli yatırımlarının bulunması da Afrika’daki darbelerin ve dış güçlerin ilgisini açıklıyor.

“Francafrique öldü” mü?

Afrika'da artık ‘Francafrique’ adı verilen ve karanlık sömürge ilişkilerini özetleyen sistem sadece yönetimler tarafından değil halklar tarafından da sorgulanıyor. Bu nedenle de askeri cuntalar büyük oranda halklar tarafından destekleniyor.

Nitekim Fransa, 2022'de Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nde istenmemesinin ardından 2023'te diğer iki eski sömürgesi Burkina Faso ve Nijer'den askerlerini çekmek zorunda kaldı.

Halk egemenlik ve ekonomik bağımsızlık için, demokrasi değil güç istiyor ve görünen o ki Fransa bugün Afrika’da kendi görüşlerini hakim kılacak siyasi veya mali araçlara sahip değil.

Ekonomik küreselleşme ve dünyada yaşanan hızlı değişim, kıtayı yeni oyunculara açarak farklı aktörlerin de etkin olma çabalarının artmasına olanak tanıdı.

Peki, bütün bunlar Fransa ile Afrika ülkeleri arasındaki ilişkilerin kopması anlamına mı geliyor?

Darbeciler yönetimler, halklar arasında artan Fransız karşıtlığını lehlerine kullanarak bu anti-Fransa retoriğini eylemlerine meşruiyet katmak için kullanıyor.

Örneğin, Nijer’de General Abdourahamane Tchiani liderliğindeki askeri cunta, devrik lider Mohamed Bazoum’un “Fransız kuklası” olduğu iddiasını iktidara el koymak için kullanırken, Fransa ile imzalanan beş askeri anlaşmayı iptal etti.

Hatta eski Fransız sömürgeleri olan Burkina Faso da Mali, Aralık ayı içerisinde Fransızcayı resmi dil olmaktan çıkardı.

Tüm dünyanın gözü önünde yaşanan bu çarpıcı gelişmelere karşı uluslararası sahnedeki imajı ve güvenilirliği ciddi şekilde kaybeden Fransa'nın ise tarihine baktığımızda, darbelerden medet umuyor olması kuvvetle muhtemel.

Fransa'nın resmi olmayan rakamlara göre kolonyal anlaşmalardan kaynaklı olarak yıllık 500 milyar dolar gelir elde ettiği de düşünüldüğünde bu iddialar daha da güçlü hale geliyor.

Diğer aktörler

Bölgesel güçler, ABD'nin ve Fransa gibi AB ülkelerinin etki alanını kırarak Afrika'daki çok sayıda alana yerleştiler.

Özellikle Rusya, Çin ve Türkiye, değişen dünya ve Afrika jeopolitiğinde etkin olmak için ticaretten askeri alana kadar çok sayıda başlıkta Afrika ülkeleri ile ilişkilerini ve angajmanını artırıyor.

Fransa ve ABD başta olmak üzere Batı tekrar Afrika ile ilişkileri yoluna koymaya çalışıyor. Örnek olarak Macron 2023 yılında 2 defa Afrika'yı ziyaret ederken, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris de 2023 yılında Afrika'yı ziyaret eden 18. ABD'li yetkili oldu.

ABD Başkanı Joe Biden'ın yıl sonuna kadar gerçekleştirmeyi vaat ettiği Afrika ziyareti ise gerçekleşmedi. Ancak Bide, ABD'de düzenlenen Afrika zirvesine başkanlık etti.

Fakat Batı ne yaparsa yapsın, başta Ukrayna ve İsrail savaşlarına, Ortadoğu'daki gelişmelere ve Pasifik'te artan gerilime odaklanan Batı'nın, bölgesel güçlere ve özellikle de Çin ve Türkiye'ye karşı Afrika'daki etki alanını daha da kaybedeceğini varsaymak yanlış olmaz.

Rusya, Çin ve Türkiye gibi yeni bölgesel aktörler, uzun süredir Afrika’da söz sahibi olmak istiyor.

Türkiye; “kazan kazan” yaklaşımı, askeri, sosyal ve kültürel hamleleri ile bölgede nüfuz sahibi olmaya başlarken, Wagner grubuyla ilgili gelişmeler olumsuz etkilese de Rusya’nın da kıtadaki etkisi özellikle güvenlik ve savunma sanayi alanlarında artıyor. Çin’in yatırım diplomasisi ise tüm hızıyla sürüyor ve Çin'in kıta genelindeki etkisi gün geçtikçe artıyor.

Afrika'yı 2024'de ne bekliyor?

Afrika'daki dinamiklerin, tarih boyunca küresel güç dengesi üzerinde geniş kapsamlı etkileri olmuştur.

1960 yılından sonra 54 Afrika ülkesinden 45’inde darbe ya da darbe girişimi yaşanması ve sadece geçen son 2 yılda Mali, Gine, Burkina Faso, Nijer ve Gabon'da yaşanan bu darbelerin dış etkiler ve destekler sayesinde yapılmış olması kıradaki mücadelenin devam edeceği gerçeğini ortaya koymaktadır.

2024 yılında özellikle, Haziran 2023'ten bu yana iki defa darbe girişmine maruz kalan Gabon, Fransa'nın askeri varlığını çıkarmaya çalışan Mali, Nijer ve Gabon'un yanı sıra, çatışmaların iç savaşa dönüştüğü Sudan kritik gelişmelere gebe olmaya devam edecektir.

Afrika'daki güç mücadelesi şüphesiz ki; 2024 yılında da devam edecek ve Afrika'daki yaşanan darbeler ve çatışmalar dünyadaki küresel güçler arasında değişen dengelere bağlı olarak varlığını devam ettirecektir.

Tartışma