gdh'de ara...

Defence One: Çin, Orta Doğu'da nasıl kazanıyor?

Çin, Ortadoğu'da artan çatışmaların ardından, bölgeye dair planlarını hızlandırdı. İşte Çin'in bölgedeki askeri, ekonomik, etki alanı stratejileri ve artan faaliyetleri...

1. resim

ABD merkezli yayın organlarından Defence One'de, Ortadoğu'da son dönemde artan çatışmaların arka planında Çin'in nasıl bir stratejisi izlediğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Çin'in ekonomik, askeri ve etki alanı oluşturma başlıklarında etkili bir stratejiyi hayata geçirmeye çalıştığı belirtilen analizde, bölgede artan çatışmaların da Çin'in planlarını büyük ölçüde hızlandırmasına neden olduğu tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca, Çin'in özellikle ekonomi anlamında yerel para birimi kullanma hamleleri ve askeri anlamda silah satışlarını artırması konularında detaylı bilgiler verildi.

İşte Defence One'da yayınlanan analiz:

Çin kendisini Orta Doğu'da ABD'ye karşı sorumlu bir alternatif olarak sunmaya çalışırken, pek çok kişi de Washington'un bölgeye olan uzun vadeli bağlılığını sorguluyor.

Orta Doğu'da son dönemde yaşanan İsrail-Hamas savaşı, Lübnan, Irak, Basra Körfezi ve Kızıldeniz'de genişleyen şiddet, olayların genel olarak perde arkasında kalan ve minumum zarar görmeye çalışan Çin'i başarılı bir oyuncu haline getiriyor.

Pekin bu süreçte; sadece ekonomik varlığını genişletmekle kalmayıp liderler zirvesi düzenleyerek, barış anlaşmalarına aracılık ederek ve hatta ABD'nin bölgedeki en önemli müttefiklerinden biriyle ortak bir askeri eğitim tatbikatı yaparak stratejik kazanım üstüne kazanım elde etti.

Güç ve nüfuzdaki değişimler, genellikle olay gerçekleştikten sonra ortaya çıksa da, tarih bir gün 2023'ü Çin'in Orta Doğu'yu gerçekten kazanmaya başladığı yıl olarak hatırlayabilir.

Orta Doğu'daki devletlerin neden Çin ile daha yakın ilişkiler kurmak istediklerini anlamak kolay. Washington dışında bir askeri güç merkeziyle işbirliği yapmak, BAE gibi yakın müttefiklerin bile son on yılda defalarca dile getirdiği ifade ile bölge ülkelerinin “ABD bağımlılığından kurtulmalarına” yardımcı oluyor.

Peki Çin'in hedefleri neler?

Çin kaynaklarına baktığımızda siyasi, ekonomik, diplomatik ve askeri alanlardaki hedeflerinin olduğunu açık bir şekilde görüyoruz.

Ekonomik etki

Çinli kaynaklar sık sık Çin ile Orta Doğu arasındaki asırlık bağlardan bahsediyor.

Örneğin BAE'nin tarihsel olarak 100.000'den fazla etnik Çinliye ev sahipliği yaptığını belirtiyorlar. Ancak diğer küresel girişimlerinde olduğu gibi Pekin'in çabalarının asıl dayanak noktası ekonomik.

Çin, Orta Doğu'da, özellikle de son on yılda Çin ile bağları istikrarlı bir şekilde büyüyen enerji zengini Körfez ülkelerinde büyük ekonomik fırsatlar görüyor.

"Kuşak ve Yol Girişimi" ortağı ülkeler sadece son on yılda Çin ürünlerine yönelik ithalatlarını %8,9 oranında artırırken, 2021 yılında Basra Körfezi ülkeleri ile Çin arasındaki ikili ticaret %44,3 gibi rekor bir oranda büyüdü.

Küresel ekonomi 2022'de yavaşladığında, Körfez ülkeleri ile Çin arasındaki ticaret yine de %27,1 artarak, Çin ile hem Japonya hem de ABD arasındaki ticaretin düşmesiyle tam bir tezat oluşturdu.

Bu durum finansal eğilimlere de yansıdı. 2022 yılında uluslararası ödemelerde yaklaşık 6 trilyon dolar karşılığı Çin parası kullanılmış ve dünyanın en popüler 5. para birimi haline gelmiştir.

Pekin, bu gelişmeyi "dolar hegemonyası" altındaki ülkelerdeki Amerikan "tekeline" karşı kullanma arzusunu zaten dile getiriyor.

Çin bu sıkılaşan ekonomik bağları bölgedeki siyasi nüfuzunu genişletmenin bir aracı olarak görüyor.

Örneğin, Çin'in "Arap Ülkelerine İlişkin Resmi Politika Belgesi" Arap ülkelerine yatırım ve ticaret, Beidou navigasyon sistemi aracılığıyla havacılık teknolojisi, "silah ve teçhizat işbirliği" ve "ortak askeri eğitim" yoluyla "kur yapmanın" avantajlarını tanımlamaktadır.

Bu yol Çin ve BAE arasındaki ilişkiyle örneklendirilebilir. 2000'li yılların başında daha yakın adli ve ekonomik işbirliği, 2010 yılında "Tayvan Sorunu" konusunda yakınlaşmaya yol açtı.

Çin lideri Xi Jinping 2018'de resmi bir ziyarette bulundu ve bunu 2020'de donanma "iyi niyet" misyonları izledi. BAE ve Çin 2022'de terörle mücadele ve radikalleşmenin önlenmesi konularında toplantılar düzenledi ve bunu Ağustos ayındaki Falcon Shield 2023 ortak hava kuvvetleri eğitim tatbikatı izledi.

Amerikan gücünü azaltmak

Diğer yandan Çin'in Orta Doğu'daki ilk stratejik kazanımlarının çoğu, geleneksel olarak ABD'ye düşman olan devletlerle oldu.

Örneğin 2021 yılında Pekin ve Tahran siyasi, ekonomik ve askeri alanları kapsayan 25 yıllık bir anlaşma imzaladı. Bu elbette ABD'nin bölgedeki politikasını zorlaştırıyor.

Ancak son zamanlarda Pekin, ABD'nin uzun süreli müttefiklerini giderek artan bir başarıyla hedef aldı. Örneğin 2023 ortak askeri tatbikatından kısa bir süre sonra BAE bu ay Çin'e bağlı BRICS bloğuna katılacağını açıkladı. Suudi Arabistan'ın da katılmayı düşündüğü bildiriliyor.

ABD'nin bu geleneksel müttefikleri, Çin ile daha yakın ekonomik bağların ABD'nin güvenlik odağına bir tür denge sağladığını ve ülkelerinin Washington'a aşırı bağımlı hale gelmesini engellediğini belirtiyor.

Örneğin geçtiğimiz Ağustos ayında Katar Başbakanı Muhammed Bin Abdülrahman El Tani şunları söyledi.

"ABD'nin NATO dışı müttefiki olarak belirlendiğimiz yıl, Çin ile üç yeni enerji anlaşması imzaladık."

Çin kendisini Orta Doğu'da ABD'ye karşı bir alternatif olarak sunmaya hevesli. Üstelik tam da birçokları Washington'un bölgeye uzun vadeli bağlılığını sorgularken ya da ABD'nin taleplerine karşı çıkarken.

Örneğin gözlemciler, Washington'un devletlerden Rusya ve Çin ile ilişkilerini azaltmalarını istediği bir dönemde BAE'nin deniz yollarını koruyan ABD öncülüğündeki deniz koalisyonundan çekildiğine dikkat çekti.

Dolayısıyla, Çin'in bu çabadaki söylemi sadece Orta Doğu devletleri için bir fırsat değil, aynı zamanda ABD ve Çin'in bölgedeki hedefleri arasında sürekli ince veya açık bir karşılaştırma.

Bölgenin ötesinde bir strateji

Pekin'in bölgesel diplomatik başarıları, örneğin bölgesel rakipler Suudi Arabistan ve İran arasında diplomatik ilişkilerin yeniden başlamasına aracılık etmesi veya İsrail'e Gazze'deki askeri operasyonlarını durdurması için baskı yapmak amacıyla Müslüman dışişleri bakanlarının acil zirvesine ev sahipliği yapması etkisini artırdğının en bariz örnekleri olarak ortaya çıktı.

Pekin ve Taipei diplomatik tanınma konusunda çekişirken, Çin Kominist Partisi'nin ilk bölgesel erişiminin büyük bir kısmı Tayvan meselesine odaklanmıştı. Bugün Birleşmiş Milletler'e üye 193 ülkeden sadece 12'sinin Tayvan ile resmi ilişkilerini sürdürdüğü düşünüldüğünde bu savaş büyük ölçüde kazanılmış durumda.

Askeri kazanımlar

Silah ticareti de Çin'in Orta Doğu'daki çabalarında önemli bir yer tutuyor ve Çin'in silah tedarikçisi olarak Batı endüstrisine tercih edilen alternatif olarak Rusya'nın yerini alma hedefiyle uyumlu.

Çin'in Orta Doğu'ya silah satışları son on yılda %80 oranında artmıştır.

Burada da Çin öncelikle İran gibi ABD'nin hasımlarına ilgi duyarken, İsrail hariç bölgedeki tüm ABD müttefiklerine yayılan bir politika izlemeye devam ediyor.

Bu büyüme, ABD bu devletlerin güvenlik garantörü olarak hizmet vermeye devam ederken ve birçok ABD yönetiminin bunu sınırlama çabalarına rağmen başarılı oldu.

Örneğin, ABD güçleri Basra Körfezi'nden yapılan enerji sevkiyatını koruma çabalarına giderek daha fazla karışırken ve bu durum geçtiğimiz hafta Husi insansız hava aracı ve füze hedeflerine yapılan saldırılarla doruğa ulaşırken, Suudi Arabistan'ın Çin ile Sky Saker FX80 ve CR500 dikey iniş kalkış yapabilen insansız hava araçları, Cruise Dragon 5 ve 10 başıboş mühimmatları ve HQ-17AE kısa menzilli hava savunma sistemi satın almak için görüşmeler yaptığı bildiriliyor.

Mısır 1978'den bu yana ABD'den 1,3 milyar doları geçen yıl olmak üzere 50 milyar dolardan fazla askeri yardım almış olsa da Çin'in J-10C çok amaçlı avcı uçağını satın almak için görüşmeler yürüttüğü bildiriliyor.

ABD'nin silah satışlarında olduğu gibi, Pekin silah transferleri yoluyla sadece kar elde etmeyi değil, varlığını ve ortaklıklarını genişletmeyi de amaçlıyor.

Suudi Arabistan'da Çin, Saqr insansız hava aracı için Çin tasarımı füzeler sağlamanın yanı sıra JF-17'nin Suudi Arabistan'da üretilebileceğine dair raporlar da dahil olmak üzere Muhammed bin Selman'ın ulusal sanayileşme hedeflerine kendini dahil etmeye çalıştı.

Falcon Shield 2023 ortak tatbikatı da adını, Şubat ayında BAE tarafından satın alınan PLA Hava Kuvvetleri'ne ait hafif savaş ve eğitim uçağı Hongdu L-15 Falcon'dan alıyor.

Bu gelişmelerin her biri Çin'in bölgedeki varlığını ve etkisini arttırıyor.

Çin devlet medyasına göre, BAE ve Çin'in gelecekte daha fazla ve daha geniş kapsamlı tatbikatlar yapması, iki ülke arasındaki bağları derinleştirmesi ve Çin'i ve Çin'in bölgedeki çıkarlarını daha da sağlamlaştırması muhtemel.

Kaynaklar

Tartışma