gdh'de ara...

Doha News: Erdoğan'ın zaferi; Türkiye-Körfez ilişkilerinde yeni bir dönemi işaret ediyor

Türkiye yüz yılı aşkın bir süredir ilk kez, Körfez'de bir güvenlik sağlayıcısı olarak yeniden ortaya çıkıyor. Erdoğan'ın zaferi, Türkiye ve Körfez ülkeleri arasında yeni bir dönemin başladığını işaret ediyor.

1. resim

Katar'ın önde gelen yayın organlarından Doha News, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni döneminde, Türkiye-Körfez ülkeleri arasındaki olası gelişmelerin değerlendirildiği bir analiz yayımladı. 

Türkiye'nin son dönemde Körfez ülkeleri için, yatırımdan, ticaret ortaklıklarına, savunma sanayiden, enerji işbirliğine kadar çok  sayıda başlıkta krıtik bir müttefik haline geldiği belirtilen analizde, ABD'nin bölgede zayıflaması ile alternatif arayan Körfez ülkelerinin, Türkiye ile daha fazla işbirliği yapacağı belirtildi.

Analizde ayrıca, Türkiye'nin yüz yılı aşkın bir süredir ilk kez, Körfez'de bir güvenlik sağlayıcısı olarak yeniden ortaya çıktığı belirtildi.

İşte Doha News'de yayımlanan analizin tamamı:

Katar ve Türkiye'nin kalıcı ortaklığı, Ankara'nın yüz yılı aşkın bir süredir ilk kez Körfez'de bir güvenlik sağlayıcısı olarak yeniden ortaya çıkmasını sağladı.

Türkiye'nin gördüğü en çekişmeli cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan yankı uyandıran bir zafer elde etti.

Muhalefetin önde gelen yedi ismi Erdoğan'ı ve iktidarı devirmek için güçlerini birleştirdi. Ancak çabaları yetersiz kaldı.

İki farrlı ittifak, Türkiye'nin geleceğine ilişkin, kimlik ve dış politikaya ilişkin farklı bakış açılarıyla, taban tabana zıt vizyonlar sunuyordu.

Ancak muhalefetin stratejisi, sağlam bir alternatif sunmaktan çok Erdoğan'ı devirmeye odaklıydı.

Ancak bu taktik, bir zafer için gereken oyların alınmasına yeterli olmadı. Kendilerini demokrat ilan eden muhalefet, ezici bir yenilgiden sonra bile sorumluluk almadı veya istifa etmedi.

Muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 2010'dan bu yana Erdoğan ve AK Parti'ye karşı çok sayıda seçim kaybetmesine rağmen istifa çağrıları karşısında sessiz kaldı.

Katar İçişleri Bakanı, Erdoğan'ın göreve başlama törenine katıldı

2023 seçimleri, birçok ülkenin ve Batı medyasının açıkça Kılıçdaroğlu'na destek vermesi nedeniyle dünyanın büyük ilgisini çekti. Buna rağmen muhalefet, yenilgiyle karşı karşıya kaldı ve hem cumhurbaşkanlığını hem de meclis çoğunluğunu elde edemedi.

Türkiye-Körfez ilişkileri: Neler bekleniyor?

Türkiye'nin konumu Körfez bölgesi için özel bir öneme sahiptir ve güçlü, özerk bir Türkiye Körfez ülkeleri için çok önemlidir.

Erdoğan'ın yeniden seçilmesi, 2020'nin sonlarından bu yana devam eden ilişkilerde bir süreklilik ve istikrar çağına işaret ediyor. Aralarında Katar Emiri, BAE Başkanı MBZ, Suudi Arabistan Kralı Selman ve Veliaht Prens MBS'nin de bulunduğu Körfez liderleri Erdoğan'ı ilk tebrik eden isimrden oldu.

Erdoğan'ın yeniden seçilmesinin ardından Arap Körfezi liderleriyle bir dizi üst düzey diplomatik görüşme yapması bekleniyor.

BAE Devlet Başkanı MBZ, seçilmesinin ardından Erdoğan'ı ziyaret edecek ilk Körfez lideri olmaya hazırlanıyor. Katar ve Suudi Arabistan liderlerinin de bu ay içerisinde Türkiye'yi ve Erdoğan'ı ziyaret etmesi bekleniyor.

Dış yatırım

Türkiye, KİK ülkeleri ile ekonomik bağlarını derinleştirmeyi, daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekmeyi, altyapı sözleşmelerini güvence altına almayı, turizmi artırmayı ve Körfez devletlerinin stratejik vizyonları ve doktrinleriyle güçlerini birleşirmeyi hedefliyor. Ayrıca Türkiyenin kalkınma, çeşitlendirilmiş ekonomi, altyapı, yenilenebilir ve yeşil enerji, teknoloji ve savunma.

Erdoğan'ın uzun vadeli hedeflerinden biri, Arap Körfezi bloku ile bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalamak. Türkiye ve Arap Körfezi bloku, muazzam bir ekonomik büyüme potansiyeline sahip, ancak mevcut ticaret hacimleri potansiyelin altında kalıyor.

Bir serbest ticaret anlaşması, bu potansiyelin kilidini açmanın ve iki taraf arasındaki ticareti önemli ölçüde artırmanın anahtarı olabilir.

Bunun gerçekleşmesi için Türkiye, bu gündemi KİK içinde ilerletmek için müttefikleri Katar ve BAE ile birlikte hareket edebilir.

Suriye dosyası

KİK'in toplu katılımını gerektiren bir diğer konu da Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde, Suriyeli mülteciler için güvenli şehirler kurma planıdır.

Bazı Körfez ülkeleri Esad rejimi ile ilişkileri herhangi bir somut fayda sağlamadan normalleştirirken, Türkiye böyle bir normalleşme için bir bedel ödenmesi gerektiğine inanıyor. Bu beklentinin içerisinde özellikle YPG-PKK terörüne karşı mücadele, mültecilerin güvenli ve gönüllü dönüşlerini sağlama ve siyasi geçiş dosyasında ilerleme sağlama maddeleri bulunuyor.

Türk yetkililer geçtiğimiz günlerde Esad'ın Arap Ligi platformunu kullanarak ev sahibi ülke Suudi Arabistan'dan Ankara'yı eleştirmesinden rahatsız oldular.

Bu itibarla, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde Suriye konusunda blokla koordinasyon arayışına girmesi muhtemeldir. Suriye dosyası karmaşıktır, ancak Türkiye, çözüm bulma ve hedeflerine ulaşmak için Körfez'deki ortaklarıyla birlikte çalışma kararlılığını sürdürmektedir.

İkili ilişkiler

Bu geniş hedeflere rağmen, devam eden KİK içi rekabet, potansiyel olarak Türkiye'nin KİK ülkeleriyle olan ilişkilerinde kolektif çabaları sınırlayabilir.

Son birkaç yılda Türkiye güvenilir, yetenekli ve kararlı bir ortak olduğunu kanıtladı. Türkiye; ABD'nin bölgedeki gerilemesi nedeniyle, hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde yeni arayışlarda olan ülkeler nezdinde değerini artırdı.

Türkiye-Katar ilişkileri

KİK içindeki ikili ilişkiler açısından, Türkiye'nin birincil müttefiki Katar'dır.

Geçmişi 2014 yılına dayanan ittifak, özellikle zorlu zamanlarda dirençli ve karşılıklı destekleyici olduğunu kanıtladı.

Türkiye'nin yüz yılı aşkın bir süredir ilk kez Körfez'de bir güvenlik sağlayıcısı olarak yeniden ortaya çıkmasını sağladı.

2017 yılında yaşanan KİK krizi ve Katar'a yönelik ablukanın ardından iki ülke arasındaki ekonomik etkileşim artmış olsa da, ikili ticaret hacmi nispeten küçük ve tahmini olarak 2 milyar dolar seviyesinde bulunuyor.

Katar, son birkaç yılda Türkiye'deki direkt yatırımları artırdı. Ancak yine de BAE'nin 2002'den bu yana gerçekleştirdiği sirekt yatırımların toplam hacminden daha az. Katar, Türkiye'nin savunma sanayisine yatırım yapma açısından ise diğer KİK ülkelerinin önünde yer alıyor.

Katar, Türkiye'nin en büyük savunma teçhizatı ithalatçısı olmamasının yanı sıra, Ankara'nın yeni nesil ana muharebe tankı Altay'ın üretiminde de birincil ortağıdır.

Türkiye ve Katar, üçüncü ülkelerle karşılıklı diplomatik, ekonomik ve güvenlik düzeyinde ve başta Afrika olmak üzere dünyanın farklı yerlerindeki acil konularda ikili işbirliklerini de harekete geçirmelidir.

Hem Ankara hem de Doha'nın güçlerini birleştirmeleri ve gerektiğinde farklı bölgelerde ve acil durumlarda etkilerini artırmaları için çok sayıda ortak çıkar bulunuyor.

Türkiye-BAE ilişkileri

BAE ile Türkiye arasındaki ilişki de son zamanlarda dikkate değer bir ilerleme kaydetti.

Erdoğan'ın seçim zaferinden sadece üç gün sonra Abu Dabi, Ankara ile Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşmasını (CEPA) onayladı. Bu, potansiyel olarak ikili ticareti birkaç yıl içinde 40 milyar dolara çıkarabilecek bir hamle olarak kayıtlara geçti.

Bu, Abu Dabi'nin Türkiye'nin Körfez'deki tartışmasız en büyük ekonomik ortağı konumunu güçlendireceği anlamına geliyor.

BAE, savunma alanındaki iş birliğini artırmak ve daha fazla Türk silahı ithal etmek amacıyla Türkiye'deki birkaç kritik sektördeki yatırımlarını artırma niyetinin ve iradesinin sinyallerini de şimdiden verdi.

Türkiye-Suudi ilişkileri

En büyük Arap ekonomisi olan Suudi Arabistan'ın Türkiye ile nispeten zayıf bir ekonomik ilişkisi var.

İki ülke arasındaki ikili ticaretin şu anda yaklaşık 5 milyar dolar değerinde olması, ticaret, enerji, altyapı, teknoloji ve savunma gibi daha fazla ilgi gerektiren kilit sektörlerde, ikili bağların potansiyelinin yükseltilmesi gerektiğini gösteriyor.

Geçen hafta yayınlanan bir Bloomberg raporu, Suudi Aramco'nun yaklaşık 80 Türk müteahhitle yaptığı toplantıya dikkat çekti ve önümüzdeki iki yıl içinde krallıkta 50 milyar dolar değerindeki potansiyel projelerin önünü açtı.

Bu, ülkeler arasındaki ekonomik bağı güçlendirmeyi amaçlayan işbirlikçi çabalarda önemli bir artışa işaret ediyor.

Türkiye'nin Kuveyt, Umman ve Bahreyn gibi Körfez ülkeleri ile diplomatik ve ekonomik ilişkilerinin de öngörülebilir gelecekte güçlenmesi beklenmektedir.

Ortaya çıkan kilit soru, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinin bu konudaki çabalarını yoğunlaştırmaya hazır olup olmadığıdır.

Dönüştürücü ve güçlenen bağlar

Erdoğan'ın yeniden seçilmesiyle birlikte, Türkiye'nin KİK ile ilişkisi dönüşüme hazır.

Başta Katar, BAE ve Suudi Arabistan olmak üzere ikili ilişkilerin güçlendirilmesi, Türkiye'nin bölgedeki ekonomik işbirliğini derinleştirme arzusunu ve bir güvenlik sağlayıcısı olarak rolünü artıracağının altını çiziyor.

Türkiye jeopolitik manzarada kendini gösterirken, bireysel ortaklıklar ile çok taraflı işbirliği arasında kuracağı denge, hedeflerini gerçekleştirmede çok önemli bir faktör olacaktır.

Kaynaklar

Tartışma