Dünyanın en eski tatlısı Aşure olabilir mi?

Bugün hepimizin erişebileceği tatlıların çeşitliliği bir hayli fazla. Peki bu cezbedici tatlıların bilinen en eski örneği hangisi?

1. resim

Nohut ve fasulye genellikle bir tatlı için uygun gözükmese de, bunlar dünyanın en eski ve bazılarına göre en lezzetli tatlılarından birinin temel malzemeleri.

Bunu öğrenmek için günümüzde Türkiye, Ermenistan ve Irak gibi ülkeleri kapsayan eski Orta Doğu’ya bakmak gerekiyor.

Tam olarak ne zaman bilinmese de, kabaca 6.000 yıl öncesinden 7. yüzyıla kadar zaman diliminde bir noktada Nuh’un gemisinin karaya çıkışıyla ilgili bir gelenek başladı.

Kimi zaman “Nuh’un Pudingi” olarak anılan aşure, İslam geleneğine göre, büyük tufandan sağ kurtulup Türkiye’nin kuzeydoğu sınır bölgesi olan Ağrı Dağı’nda karaya çıkan peygamberin ailesi tarafından kutlama yemeği olarak hazırlanıyordu.

Genellikle yaklaşık bir düzine farklı tahıl, meyve, yemiş ve baklagil içeren bu bereketli tatlı, gemide kalan malzemelerin bir araya getirilmesiyle hazırlanmıştı.

Efsaneye göre Türkiye’de yer alan Ağrı Dağı’nda sel geri çekildikten sonra Nuh ve ailesi, gemide kalan malzemelerden yulaf lapasına benzer bir yiyecek hazırlayarak bir kutlama yaptılar ve böylece aşure, yani “Nuh’un tatlısı” doğdu.

Antik çağda insanların geminin karaya çıkışını anmak için aşure yemeye başladıkları ve bu geleneğin günümüze kadar devam ettiği düşünülüyor.

Örneğin Türkiye’de, İslami takvim ayı Muharrem’in 10. günü olan Aşure günü, insanların aileleri, arkadaşları ve komşuları için Nuh’un tatlısını hazırlamasıyla kutlanıyor.

Ancak aşure sadece Türkiye’de ve hatta belirli bir dine mensup kişiler tarafından yenmiyor. Farklı adları olsa da, Ermenistan ve Balkanlar gibi yerlerde de yenilen aşure, bazı kesimler tarafından Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta da bayramlar dolayısıyla hazırlanıyor.

Türkiye’de ve ötesinde, kullanılabilecek malzeme listesi sayesinde aşurenin sayısız çeşidi ve tarifi bulunuyor. Genellikle vegan, besinlerle dolu, sağlıklı ve doyurucu olduğundan ideal bir kış tatlısı olarak kabul ediliyor.

Ancak popülaritesi zamanın ötesine geçmiş olsa da, herhangi bir kesin tarifi bulunmuyor. Yine de esas olarak buğday bazlı ve genellikle fasulye ve nohut içeriyor; bu da kulağa bildiğimiz puding gibi gelmeyebilir.

Aşure, sıcak olarak hazırlandığında yulaf lapasını andıran bir kıvama bürünür; soğuk servis edildiğinde ise daha çok muhallebi benzeri bir doku alıyor.

Bununla birlikte, insanlar zengin bir tatlı yapmak için genellikle fındık, meyve ve baharat (kayısı, nar çekirdeği, incir, antep fıstığı ve tarçın gibi) katabiliyor. Bir kase aşurenin içinde bulacağınız şeyler bölgeden bölgeye, hatta kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor.

Ana malzemeleri bilmeyenler için alışılmadık görünse de, bu eski tatlıda kendi damak zevkinizi tatmin etmekten çok daha fazlası var.

Aşure, restoranlarda bulunabilse de özünde toplum arasında paylaşmaya, inançları ne olursa olsun insanları birbirine bağlamaya yönelik hazırlanıyor.

Aşure, dünyanın en eski tatlısı olma özelliğinin yanı sıra, bugün de Anadolu’da manevi önemini koruyor. Aşure Arapça’da ’10’ anlamına geliyor ve Hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. gününü ifade ediyor.

Sevginin ve bereketin yayılmasını simgeleyen tatlı, o hafta boyunca evlerde pişirilip insanlara dağıtılıyor.

Tartışma