gdh'de ara...

East Asia Forum: ABD ve İsrail tarafından hedef alınan UCM kararları ve beklentiler

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin aldığı kararlara uyulmaması kurallara dayalı düzenine güvenilirliği tamamen yok edebilir! Peki ABD ve İsrail'in UCM'ye yönelik tehditleri ne anlam ifade ediyor?

1. resim

Avustralya merkezli yayın organlarından East Asia Forum'da, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrailli üst düzey isimlere yönelik aldığı kararların, bu kararlara ABD'nin tepkisinin ve olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz kaleme alındı.

İsrail'in soykırım savaşının artık sekizinci ayına girdiği ve İsrail'in ilan edilen hedeflerinin hiçbirine ulaşamadığına dikkat çekilen analizde, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrailli üst düzey isimlere yönelik aldığı kararların ise uluslararası arenada İsrail için bir deprem etkisi yarabileceği belirtildi.

Analizde ayrıca, Netanyahu'nun önümüzdeki günlerde Gantz'ın çekilme resti nedeniyle iç siyasette de zor durumda kalacağı belirtilerek, İsail için önümüzdeki günlerin sıcak geçeceği iddia edildi.

İşte East Asia Forum'da yayınlanan analiz:

İsrail 7 Ekim öncesinden bu yana kaos içinde ve Gazze'ye karşı yürüttüğü savaş, ülkenin uluslararası konumunu giderek daha fazla sarsıyor.

Gazze savaşı, İsrail'in en uzun, en korkunç ve en tartışmalı çatışması haline geldi. Savaş sekizinci ayına girerken, savaşın ilan edilen hedeflerinin hiçbiri yerine getirilmedi ve bitiş çizgisi de görünmüyor.

İsrail içindeki tartışmalar, İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere yönelik saldırısının felaketle sonuçlanmasından ziyade iki ana konu üzerinde yoğunlaşıyor.

Bunlar; İsrailli esirlerin sağ olarak geri alabilmesi ve Hamas'ın rolünü dışlayan bir savaş sonrası planı üzerinde anlaşmaya varılması.

Ancak Başbakan Benjamin Netanyahu, geçtiğimiz haftalarda çatışmaların sona erdirilmesi ve tüm rehinelerin geri alınması için yapılan son dakika anlaşmalarını reddetti ve ertesi gün için başta İsrail'in siyasi ve askeri organları, ABD ve dünyanın geri kalanı olmak üzere tüm paydaşların kabul edebileceği pragmatik bir plan sunamadı.

Netanyahu hükümeti ayrıca, ABD'nin uyarılarına rağmen yoğun nüfuslu Refah'a saldırıyı da onayladı.

Bu geleişmeler hem Netanyahu için hem de İsrail için uluslararası alanda büyük zorluklar yaratıyor.

Gazze Bölgesi ve Refah, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in deyimiyle, kalıcı bir isyanla karşı karşıya. Son günlerde Gazze'nin kuzeyindeki Jabalia bölgesinde savaşın ilk günlerinden bu yana en şiddetli çatışmalar yaşandı.

Hatta bu durum Savaş Kabinesi üyesi ve eski Savunma Bakanı Benny Gantz'ın Netanyahu'ya bir ültimatom vermesine yol açtı.

Gantz, Gazze'deki sivil işleri yürütecek uluslararası, Arap ve Filistin yönetimini de içeren yeni bir savaş planı oluşturmaması halinde 8 Haziran'da hükümetten ayrılacağını söyledi. Netanyahu'yu İsrail'in çıkarlarını kendi çıkarlarının önüne koymaya çağırdı.

Gantz'ın Netanyahu koalisyonundan çekilmesinin nasıl sonuçlar ortaya koyabileceği belli değil. Netanyahu aşırı sağcı ortaklarına o kadar bağımlı hale geldi ki onların iradesine adeta rehin verdi.

Gantz'ın tehdidi ciddiye alınmalı

Gantz'ın kabineden ayrılması koalisyonu zayıflatır ve hükümeti düşürebilir. Böyle bir durumda erken seçime gidilir ve Gantz ile geniş koalisyonu büyük olasılıkla seçimden galip çıkar.

Diğer yandan Gantz, mevcut başbakandan umudunu kesmiş olan Biden yönetiminin gözünde Netanyahu ve radikal ortaklarının yerine geçebilecek daha "ılımlı" bir isim olarak görülüyor.

En azından Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Netanyahu ve Hamas lideri Yahya Sinwar da dahil olmak üzere üst düzey İsrailli ve Hamaslı yetkililer hakkında savaş suçu ve insanlığa karşı suç işledikleri gerekçesiyle tutuklama emri çıkarılmasını talep ettiğini duyurmasından önce hesaplar böyleydi.

Zira önerilen tutuklama emirleri arasında İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant ve Hamas'ın diğer önemli askeri liderleri de bulunuyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi başkanı Khan, insanlığa karşı işlenen suçlar da dahil olmak üzere belgelenen İsrail vahşeti karşısında harekete geçmesi için aylardır baskı altındaydı.

ABD'li milletvekillerinin gözdağlarına aldırış etmeyen Khan nihayet harekete geçti ve hem Netanyahu'nun hem de Sinwar'ın Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e saldırdığı günden itibaren savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlarda cezai sorumluluk taşıdığına inanmak için makul gerekçeler olduğunu açıkladı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yargıçları şimdi delillerin tutuklama emri çıkartmak için yeterli olup olmadığına karar verecekler ki bu süreç haftalar ya da aylar sürebilir.

İsrail için hem içeri de hem dışarıda deprem etkisi

Sonuç ne olursa olsun bu durum İsrail için hem iç politkada hem de yabancı müttefikleri için siyasi bir depreme dönüşmüş durumda.

Bu tür tutuklama kararları çıktığında, İsrail'in en üst düzey siyasi liderleri aranan kişiler haline gelecek ve uluslararası yankıları derin olacak.

Daha şimdiden ABD'nin önde gelen liderleri Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne saldırdı ve itibarsızlaştırmaya çalıştı.

ABD Başkanı Joe Biden Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin hamlesini "çirkin" olarak nitelendirdi.

Diğer milletvekilleri de mahkemeye ve yargıçlarına karşı harekete geçme tehdidinde bulundu.

İsrailli siyasetçiler Uluslararası Ceza Mahkemesi kararını kınamak için birlikte hareket ettiler. ABD ve İsrail'in taraf olmadığı Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin itibarını sarsacak tedbirler alınması yönünde adımlar atacaklarını açıkladılar.

Gantz, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne ve onun İsrail ile Hamas arasında kurduğu denkliğe tepki gösterdi.

İsrail Muhalefet Lideri Yair Lapid ise İsrail'in bu noktaya Netanyahu'nun politikaları yüzünden geldiğini belirtti.

İsrail şimdilik Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin hamlesiyle ilgili olarak birlik ve beraberlik gösterecek gibi görünüyor. Ancak bu uzun sürmeyecektir.

Netanyahu olmasaydı İsrail'in böylesine yıkıcı bir dönüm noktasına ulaşamayacağına dair bir inanç var ve bu sonuç onun gitmesi gerektiği yönündeki algıyı tetikleyecektir.

Gantz'ın bu önemli gelişmeyi kendi lehine nasıl kullanacağını ise zaman gösterecek.

ABD'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin bir sonraki hamlesine nasıl tepki vereceğinden bağımsız olarak, İsrail şimdi kısa tarihinde karşılaşmadığı kadar büyük bir meydan okumayla karşı karşıya.

124 üyesi bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi de, varoluşsal bir meydan okumayla karşı karşıya. Kurulduğu 2002 yılından bu yana savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçları içeren 30'dan fazla davaya bakana mahkemenin Gazze'deki katliamın üzerine gitmemesi, uluslararası ağırlığını kaybetmesi anlamına gelebilir.

Zira bunu yapmak kurallara dayalı düzene ve uluslararası hukuka olan güvenilirliği de tamamen yok edecektir.

Tüm bunların ötesinde, Gantz İsrail üzerindeki ezici uluslararası baskıyı Netanyahu hükümetini yıkmak için kullanabilir mi?

Netanyahu hükümetini ayakta tutmak için sonuna kadar mücadele edecek ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kararlarını, İsrail'in antisemitik bir komplonun saldırısı altında olduğuna dair duyguları harekete geçirmek için kullanacaktır.

Önümüzdeki günlerde Gantz'ın yükselişinin önünü açacak gelişmeler yaşanabilir. Ancak bu, Filistinliler için iyi bir haber olmayacaktır.

Gantz da yüksek ihtimalle Netanyahu'nun başlattığı projeyi devam ettirecek ve Filistin topraklarının tamamen ilhakı ve Filistin devleti projesinin raydan çıkarılması için çalışacaktır.

Tartışma