East Asia Forum: Bölge, İsrail ve Hizbullah arasında yaşanacak yeni bir savaşa mı sürükleniyor?
İsrail, Lübnan sınırı ve Hizbullah ile ilgili endişelerini ABD ile görüşmeye devam ediyor. Bölge, İsrail ve Hizbullah arasında yaşanacak yeni bir savaşa mı sürükleniyor?
Avustralya merkezli düşünce kuruluşu East Asia Forum'da, İsrail'in Gazze'ye yönelik devam eden ve soykırım noktasına ulaşan savaşının geleceğine ve olası bir İsrail-Hizbullah çatışmasına dair değerlendirmeler yapılan bir analiz yayınlandı.
İsrail'in 7 Ekim'den sonra güvenlik doktrinini değiştirdiği ve artık tehlike olarak gördüğü tüm gruplara karşı harekete geçme refleksi gösterdiği belirtilen analizde, 2006 yılından sonra alınan BM kararlarına rağmen Lübnan sınırının bir çatışma ile karşı karşıya kalabileceği belirtildi.
Analizde ayrıca, özellikle İran destekli grupların saldırılarını durdurmak için Gazze'deki savaşın bitmesini şart koştukları, İsrail'in ise bundan vazgeçmemesi nedeniyle bir İsrail-Hizbullah savaşının neredeyse kaçınılmaz hale geldiği belirtildi.
İşte East Asia Forum'da yayınlanan analiz:
Dünya Gazze'ye odaklanmışken, üst düzey bir İsrailli yetkili geçtiğimiz günlerde ülkenin kuzey sınırında devam eden düşük yoğunluklu çatışmalar nedeniyle, İsrail'in yeni bir cephede "savaşa her zamankinden daha yakın" olduğunu iddia etti.
Hizbullah, lideri Hasan Nasrallah 8 Ekim'den sonra yaptığı çeşitli açıklamalarda, savaşın gidişatını Gazze'deki sürece bağladı. Nasrallah, İsrail ve Hamas ateşkesi kabul ettiğinde savaşın sona ereceğini umuyordu.
Ancak görünen o ki; İsrail'in İran destekli grupların başlattığı bir savaştan Hizbullah'ın sıyrılmasına izin vermesi pek olası değil. İsrail ancak “güvenliği yeniden sağlandığında” ve savaşın sonuçları kendi çıkarlarına hizmet edildiğinde duracaktır.
İsrail'in Gazze'den çıkardığı ders, güvenlik duvarlarının işe yaramadığıdır. Bu nedenle İsrail, sadece Hamas'ı değil, Hizbullah'ı da tehlike olarak gördüğü sürece devam edecektir.
Hizbullah'ın İsrail'e karşı savaşı ve Lübnan'dan birkaç sızma vakası, kuzeydeki 100.000'den fazla İsrailliyi daha güneye sığınmak zorunda bıraktı.
İsrail'in Lübnan ile 80 km'lik bir sınırı var ve birçok İsrailli topluluk sınırın sadece yüzlerce metre ötesinde yaşıyor. Taif Anlaşması ile değiştirilen Lübnan anayasası uyarınca Hizbullah'ın silahsızlandırılması gerekmektedir. Eğer silahsızlanma mümkün değilse, Hizbullah BMGK'nin 1701 sayılı kararına uymalı ve savaşçılarını Litani nehrinin kuzeyine, İsrail sınırından 32 km uzağa çekmelidir.
Her iki karar da kağıt üzerinde iyi görünüyor. Ancak uygulanmalarının zor olduğu da net bir şekilde görülüyor.
2006 yılında BM, 1978 yılında kurulan küçük bir barış gücünü, daha sonra genişletti ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri'ne Litani'nin güneyinde konuşlanma talimatı vererek Hizbullah'ın altı yıllık konuşlanmasına karşı bir tampon oluşturdu.
Ancak küresel ve yerel tedbirler, Hizbullah'ın varlığı arısında yetersiz kaldı. Hizbullah'ın Lübnan devletine hakim olması nedeniyle ordu sık sık Hizbullah'ın emirlerini yerine getirerek bölgedeki varlığını güçlendirmeye çalışıyor.
Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca hem ABD hem de İsrail, BM Barış gücünün görev tanımının değiştirilmesi ve daha fazla hareket ve denetim özgürlüğü kazanması için BMGK nezdinde lobi faaliyetlerinde bulundu.
Washington ne kadar uğraşırsa uğraşsın hem Lübnan ordusu hem de BM, geçtiğimiz dönem boyunca Hizbullah'ın etki alanını genişletmesi karşısında etkisiz kaldı
İsrail ise bu gelişmeleri sadece izliyordu. Ancak İsrail, 7 Ekim sonrası İsrail'in güvenlik perspektifini değiştirdi.
İsraillilerin kuzeye, evlerine dönebilmeleri için Tel Aviv'in önleyici tedbirler alması ve erken uyarılarda bulunması gerekiyor. Ancak bunu yapmadan önce, Gazze savaşının Lübnan'a ya da bölgede başka bir yere yayılmasını istemediğini açıkça ortaya koyan Washington'dan geçmesi gerekiyor.
İran'ın ise farklı bir fikri vardı. İran'ın Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen'de bulunan vekilleri, Gazze'yi desteklemek amacıyla İsrail ve Amerikan hedeflerine saldırılar düzenledi.
İsrail Hizbullah'la ilgili endişelerini Washington'la paylaştı ve Washington da Amos Hochstein'ı Kudüs ve Beyrut'a gönderdi. Ancak taraflar, gelişmeleri Gazze savaşının sona ermesine bağladı.
Nasrallah bu görüşmelerin ardından;
"Lübnan, Naqoura'daki B1'den Ghajar'a, Shebaa Çiftliklerine ve Kfarchouba Tepeleri'ne kadar her karış toprağını özgürleştirmek için yeni ve tarihi bir fırsata sahip Ancak Gazze'deki savaş durana kadar hiçbir müzakere sonuç vermeyecektir."
açıklamasında bulundu.
Lübnan'ın geçici Başbakanı Necip Mikati de Nasrallah'ın tutumunu yineleyerek
"Biz İsrail ile kendi anlaşmamızı görüşürken kardeşlerimizin (Gazze'de) soykırım ve yıkıma uğramasını kabul etmiyoruz.”
açıklamasında bulundu.
Sonuç olarak, sahadaki gelişmeler ve Gazze savaşının devam etmesi gözönüne alındığında, İsrail'in Hizbullah'la savaşmaması için yeni bir BM Güvenlik Konseyi kararını gerekiyor.
Dünya böyle bir karar almazsa, İsrail muhtemelen tek taraflı olarak sınır boyunca bir yasak bölge oluşturacak ve bu da Hizbullah ve diğer İran destekli güçleri harakete geçirecek. Bu ise İsrail ve Hizbullah arasındaki kaçınılmaz bir savaşı beraberinde getirecek.