East Asia Forum: İsrail'in Refah saldırısından önce bir ateşkes mümkün mü?
Katar'daki İsrail-Filistin barış görüşmeleri neden ilerlemiyor? İsrail'in Refah'a saldırı ısrarı, bölgesel bir savaşı tetikleyecek mi? Refah saldırısından önce bir ateşkes mümkün mü?
Avustralya merkezli yayın organlarından East Asia Forum'da, İsrail ve Hamas arasında devam eden ateşkes görüşmelerinin akıbeti ve olası bir saldırının bölgesel etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Katar'daki müzakerelerin giderek daha fazla hayal kırıklığı yaratarak tıkanma noktasına geldiği belirtilen analizde, Mısır'ın ise kendi çıkarlarını da gözeterek bir ateşkes anlaşması için daha fazla rol almaya çalıştığına dikkat çekildi.
Analizde ayrıca; Netanyahu'nun kendi siyasi ikbali için Refah'a saldırı konusunda ısrarcı olduğu ve bu durumun bölgesel bir savaşı tetikleme riskini de beraberinde getireceği belirtildi.
İşte East Asia Forum'da yayınlanan analiz:
İsrail ve Hamas arasında ateşkes, rehinelerin serbest bırakılması ve Gazze Şeridi'ne daha fazla insani yardımın girmesine izin verilmesi için yapılan müzakereler çoğunlukla Kahire'de gerçekleşiyor ve bunun bir nedeni var.
Öncelikle Katar'daki müzakereler giderek daha fazla hayal kırıklığına uğruyor. Öyle ki, üst düzey bir Katarlı yetkili olan Majed El-Ansari, bir İsrail gazetesine ülkesinin rolünü yeniden değerlendirmeye karar verdiğini açıkladı.
İkinci olarak, Mısır'ın Hamas ve İsrail arasında bir anlaşmaya aracılık etmekte kendi çıkarı var. Çünkü böyle bir saldırı, Refah'ta binlerce Filistinli mültecinin güvenli bir sığınak arayışıyla sınırı geçerek Mısır'a girmesi anlamına geliyor.
Tüm olası senaryolar arasında Mısır'ın en çok korktuğu senaryo, hem insani sonuçları hem de Mısır'daki Müslüman Kardeşler hareketinin yeniden canlanması.
Majed El-Ensari, İsrail ile Hamas arasındaki müzakerelere ilişkin genel hissiyatı tek bir cümleyle özetleyerek, her iki tarafın da bir anlaşmanın kendi çıkarlarına uygun olduğuna ikna olmadığını belirtti.
Majed El-Ensari İsrail medyasına verdiği demeçte;
"Ne zaman bir anlaşmaya yaklaşsak her iki taraftan da sabotajlar geliyor."
ifadelerini kullandı.
Bu, iki tarafın da haklı olarak diğerine güvenmediğini açıkca gösteriyor.
Elbette bu iki ezeli düşmanın liderlerinin kendi çıkarları için en iyi olarak gördükleri şey ile halkları için gerçekten neyin faydalı olacağı arasında bir ayrım yapmak gerekir. Rehinelerin serbest bırakılmasını, Gazze Şeridi'ne giren insani yardımların artmasını ve binlerce Filistinli mahkumun İsrail hapishanelerinden salıverilmesini sağlayacak geçici bir ateşkes, acilen ihtiyaç duyulan daha uzun ve kalıcı bir ateşkes için yeni bir ivme yaratabilir.
Ancak özellikle Netanyahu'nun savaşı meşrulaştırma çabası barış üzerindeki gölgeyi arttııyor.
Diğer yandan; İsrail'de, Hamas'ın 7 Ekim saldırılarının ardından anlaşılır bir şekilde askıya alınan hükümet karşıtı protestolar yeniden ivme kazanıyor ve protestocular arasında rehinelerin aileleri ve arkadaşları da var.
Şu anki protestocuların hepsi, Başbakan Benjamin Netanyahu hükümetinin yargının yetkilerini azaltma girişimleriyle ilgili yapılan geçen yılki gösterilerin destekçileri aynı değil.
Daha ziyade bu göstericiler, ilk olarak hükümetin 7 Ekim'de ülkeyi ve halkını savunmadaki muazzam başarısızlığı, ikinci ise 200 günden fazla bir süredir rehineleri eve getirememesi nedeniyle güçlü bir ihanet duygusuyla birleşen kalabalıklar.
Pek çok İsrailli, son aylarda rehinelerin serbest bırakılması konusunda bir anlaşmaya varmak için yeterince fırsat olduğunu, ancak Netanyahu'nun kendi sebepleri ve kişisel çıkarları nedeniyle ve özellikle de iktidara tutunmak için raydan çıkardığını düşünüyor.
Netanyahu ise, savaş bittiğinde gitmesi yönündeki taleplerin katlanarak artacağını ve ilk günden itibaren savaşı soruşturacak bir devlet komisyonunun derhal kurulmasından kaçış olmayacağını biliyor ki bu soruşturma büyük olasılıkla kendisinin görevde kalmaya uygunluğunu güçlü bir şekilde sorgulayacaktır.
Dahası, Hamas'ı yok etmenin hala ulaşılabilir bir hedef olduğuna inanan savaş hükümeti üyeleri, ordu Refah'a girmezse koalisyondan ayrılmakla tehdit ediyor.
Her halükarda böyle bir harekat Filistinlilerin daha da fazla öldürülmesine, rehinelerin canlı olarak serbest bırakılma şansının sona ermesine ve yüz binlerce insanın yerinden edilmesine yol açacaktır.
Ayrıca Refah'ın sınıra yakınlığı nedeniyle çapraz ateş arasında kalan sivillerin ülkeye girişine izin verilmesi Mısırlı yetkililer üzerinde baskı yaratacak ve İsrail ile kendisiyle barış anlaşması imzalayan ilk Arap ülkesi arasında daha fazla gerginlik yaratacaktır.
Hamas tarafında ise, sunulan son teklif ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron tarafından Filistinli mahkumların serbest bırakılması ve Gazze Şeridi'ne daha fazla insani yardımın girmesine izin verilmesi açısından "olağanüstü cömert" olarak nitelendirilse de, asıl kaygıları olan savaşın tamamen sona ermesi bu teklifte yok.
Zira Hamas'a göre; ne kadar çok rehine bırakırlarsa o kadar savunmasız hale geliyorlar ve Refah'a yönelik bir İsrail saldırısının gerçekleşmeyeceğinin de garantisi yok.
Bu koşullar altında her iki taraf da kesin bir anlaşmadan çok uzak görünüyor.
Çatışmaların Refah'a sıçraması halinde bir felaketin yaşanması neredeyse kaçınılmaz. Bu durum Orta Doğu'daki kırılgan durumu çok hızlı bir şekilde tırmandıracak, bölge genelinde ve çok daha ötesinde iç siyaseti ve toplumları olumsuz etkileyecektir.