East Asia Forum: Türk Devletleri Teşkilatı'nın artan jeopolitik ve ekonomik etkisi

 Son yıllarda Türk jeopolitik ve ekonomik etkisi önemli oranda yükselişe geçti. Peki Türk Devletleri Teşkilatı'nın nüfuz artışının ardındaki itici güçler neler?

1. resim

Avustralya merkezli düşünce kuruluşlarından East Asia Forum'da, Türk Devletler teşkilatının faaliyetlerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Son yıllarda Türk jeopolitik ve ekonomik etkisinin yükselişe geçtiği belirtilen analizde, bu nüfuz artışının ardındaki itici güçlere dair değerlendirmelerde bulunuldu.

Analizde ayrıca; küresel politika yapıcıların, Türk Devletleri Teşkilatı'nn yükselişini fark etmesi ve teşkilat ile ilişkilerine daha fazla önem vermeleri gerektiği belirtildi.

İşte East Asia Forum'da yayınlanan analiz:

Türk Devletleri Teşkilatı liderleri 10. yıl zirvesi için Kazakistan'ın başkenti Astana'da bir araya geldi. Forumun teması "Turktime" olarak belirlenmişti.

Bu kısaltma sakil görünse de Turktime, Türk Devletleri Teşkilatı'nın hem kökenlerini hem de gelecekteki hedeflerini özetler nitelikte. Örgüt, Türk Konseyi olarak 2009 yılında dört kurucu üye olan Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan ve Azerbaycan'ın bir araya gelmesiyle başladı.

Girişimin arkasındaki asıl fikir, Avrasya'nın etnik olarak Türk olan ülkeleri arasındaki ortak kültürel, tarihi ve dilsel kökleri derinleştirmek ve ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmekti.

Dört kurucu üyeye ek olarak Özbekistan 2019 yılında tam üye olarak katıldı. Bu arada Türkmenistan, Macaristan ve de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gözlemci olarak katıldı.

Aralarında Moldova ve Ukrayna gibi büyük Türk azınlıklara sahip olan ülkeler de dahil olmak üzere diğer ülkeler de Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci olarak katılmaya ilgi duyduklarını ifade ettiler.

Macaristan'ın Türk Devletleri Teşkilatı'ndaki gözlemci statüsü hem ilginç hem de anlamlı.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın da aralarında bulunduğu bazı kişiler Macarların Orta Asya kökenli Türk halklarının soyundan geldiğine inanmaktadır. Macaristan tarihin belli dönemlerinde Osmanlı İmparatorluğu ile de sınır paylaşmıştır. Macarca, Ural dil ailesinin bir parçası olmasına rağmen, Türkçe'den birçok alıntı kelime içeriyor.

Örneğin, son on yılda Macaristan ile Türk Devletleri Teşkilatı ülkeleri arasındaki ticaret iki kattan fazla artmıştır. Avrupa genelinde enerji belirsizliğinin yaşandığı bir dönemde, Macaristan kısa bir süre önce Türk Devletleri Teşkilatı üyesi Azerbaycan ile daha fazla doğal gaz için bir anlaşma imzaladı. Macaristan örneği, Türk kültürü ve tarihiyle en zayıf bağı olan ülkeler için bile Türk Devletleri Teşkilatı'nın cazibesini göstermesi açısından vurgulanmaya değer.

Son yıllarda Türk jeopolitik ve ekonomik etkisi Avrasya'da yükselişe geçmiştir. Bu nüfuz artışının ardındaki itici güçler üç yönlüdür.

Birincisi, bölgeye yönelik artan ekonomik ve kültürel cazibedir. Türk Devletleri Teşkilatı'nın üye ve gözlemcilerinin toplam nüfusu yaklaşık 158 milyondur. İTT'nin bir parçası olmayan ülkelerde yaşayan, ancak sinema, müzik ve televizyon aracılığıyla Türkiye'nin yumuşak gücünden etkilenen milyonlarca Türk etnik kökenli insan daha var. Güneydoğu Avrupa'daki Balkanlar'dan Çin'in doğusuna kadar Türk dilinin bir varyasyonunu kullanarak iletişim kurmak bile mümkündür.

Türk Devletleri Teşkilatı ülkeleri dünya ekonomisinin nispeten küçük, ancak giderek daha önemli bir bölümünü temsil etmekte ve bol miktarda petrol, gaz ve nadir toprak mineralleri ile doğal kaynaklar açısından zengin bir bölgeyi kapsamaktadır.

Türk Boğazları, Orta Koridor ve Gence Boşluğu gibi dünyanın en önemli geçiş güzergâhları ve ticaretin kilit noktalarından bazıları Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelerde yer almaktadır.

İkinci olarak, Türkiye dışında Türk Devletleri Teşkilatı'nın diğer tüm üyeleri bir zamanlar imparatorluk Rusya'sının ve eski Sovyetler Birliği'nin bir parçasıydı. 1990'ların başında bağımsızlıklarını yeniden kazanmalarından bu yana, Orta Asya ülkeleri, Güney Kafkasya'daki Azerbaycan ile birlikte, Slav Rusya ile yüzyıllardır süregelen zorunlu kültürel bağlarından kurtulmaya ve kendi Türk köklerini, kültürlerini ve ortak tarihlerini güçlendirmeye çalıştılar.

Astana'daki en son zirvede Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türk halkları için ortak bir alfabe benimsenmesini önerdi. 2017 yılında Kazakistan'ın 2025 yılına kadar Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçeceğini açıklaması Moskova'da büyük bir endişeye neden oldu.

Son olarak, Rusya'nın Ukrayna'daki bataklığı, bir zamanlar büyük bir nüfuza sahip olduğu eski Sovyetler Birliği bölgesindeki etkisini zayıflattı. Türk Devletleri Teşkilatı'nı pek çok üyesi Moskova'nın dikkatinin neredeyse sadece Ukrayna'daki savaşa odaklandığının farkında.

Ukrayna'nın Rus silahlı kuvvetlerine indirdiği yıkıcı askeri darbeye tanık olan eski Sovyetler Birliği devletleri, Moskova ile jeopolitik olarak daha az uyumlu bir şekilde hareket etme konusunda kendilerine daha fazla güveniyorlar. Şubat 2022'den önce böyle bir şey düşünülemezdi.

Bunun en son örneği Azerbaycan'ın Eylül ayında Rus askerlerinin koruması altında ülkesinin Ermenilerin ve Ermeni ayrılıkçıların kontrolünde kalan bölümlerini kurtarmak için başlattığı askeri operasyondu.

Azerbaycan güvenlik güçleri operasyonlara başladığında, Rus askerleri boş boş oturdu ve onları durdurmak için hiçbir şey yapmadı. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden önce Azerbaycan'ın böylesine cüretkar bir hamle yapması pek olası değildi.

Türk birlikteliğinin Rus nüfuzuna meydan okuduğunu gösteren bir başka örnek de, iki Türk Devletleri Teşkilatı üyesi Kazakistan ve Kırgızistan'ın, Ermenistan ile aynı Moskova destekli güvenlik grubunun üyesi olmalarına rağmen, Ermenistan'a karşı diğer Türk Devletleri Teşkilatı üyesi Azerbaycan'ı alenen desteklemiş olmalarıdır.

Küresel politika yapıcılar, Türk Devletleri Teşkilatı'nn yükselişini fark etmeli ve ilişkilerine daha fazla önem vermelidir.

Son aylarda Körfez İşbirliği Konseyi, Orta Asya ülkeleriyle ticareti arttırmak ve ekonomik ilişkileri geliştirmek için önemli miktarda çalışma yaptı. Orta Asya'daki beş ülkeden dördünün Türk Devletleri Teşkilatı'nda yer aldığı düşünüldüğünde, belki de bölgesel bağlantıları ve ticareti geliştirmenin yollarını tartışmak üzere bir KİK-TDT zirvesinin zamanı gelmiştir.

Bu arada Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü NATO, Türkiye'nin her iki örgüte de üye olması nedeniyle Türk Devletleri Teşkilatı ile işbirliği yapmak için eşsiz bir fırsata sahip.

Rusya'nın Avrasya'daki etkisi azaldıkça, Türk Devletleri Teşkilatı'nın önemi daha da artacak ve örgüt, daha aktif ve popüler hale gelecektir. Bu göz ardı edilemeyecek bir gerçektir ve küresel karar alıcılar buna uygun politikalar geliştirmelidir.

Tartışma