Ecofin Agency: Türkiye, Çin'in Afrika'da nüfuzuna meydan okuyor!
Güvenlik anlaşmaları, savunma sanayi satışları, yeraltı kaynakları, altyapı projeleri ve Osmanlı etkisi. Dünya Afrika'daki ABD ve Çin arasındaki rekabete odaklanırken, Türkiye sessizce kıtadaki etkisini artırıyor.
Afrika merkezli haber ajanslarında Ecofin Agency'de, Türkiye'nin Afrika'daki genişleyen ayak izinin ve Çin ile rakabetinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Türkiye'nin özellikle altyapı yatırımları ve savunma sanayi satışları ile kıtada etki alanını genişlettiği belirtilen analizde, Çin'in kıtadaki faaliyetlerine de meydan okuyarak gün geçtikçe daha etkin bir güç haline gelmeye başladığı tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; Türkiye'nin sömürgeci bir anlayıştan uzak bir yaklaşım sergilediği ve hem Osmanlı hem de ortak din ve külterel bağların etkisiyle kıtada büyük kabul gördüğüne dikkat çekildi.
İşte Ecofin Agency'de yayınlanan analiz:
Afrika kıtası son dönemde, güvenlik anlaşmaları, silah satışları, yeraltı kaynakları çıkarma ve altyapı projeleri konusunda rekabet eden ülkeler için kilit bir rekabet alanı haline geldi.
Küresel dikkatler Afrika'daki ABD ve Çin arasındaki rekabete odaklanırken, Türkiye sessizce kıtada kendi etkisini yaratıyor.
Fransız Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü (IRIS) tarafından 19 Aralık'ta yayınlanan bir rapora göre Türkiye, altyapı geliştirme, doğal kaynak çıkarma, askeri teçhizat tedariki ve güvenlik anlaşmaları gibi sektörlerlerde hızla zemin kazanıyor.
“Afrika'da Çin-Türk Varlığı ve Rekabeti” başlıklı rapor, hem Çin'in hem de Türkiye'nin Afrika ülkelerinin Batılı güçlerin siyasi, ekonomik ve ticari hâkimiyetinden uzaklaşma arzusundan nasıl faydalandığını vurguluyor.
Her iki ülke de sömürgecilik karşıtı bir söylemi destekliyor. Ancak çıkarları ve söylemleri bazen çatışıyor ve bu da Afrika hükümetleri ve halkları arasında rekabete yol açıyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sık sık Türkiye'yi Batı liberalizmi ile Çin'in devlet kontrolündeki kalkınma modeli arasında bir “üçüncü yol” olarak konumlandırıyor.
Verdiği mesajlar özellikle Afrika'nın Müslüman nüfusu ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi 26 Afrika ülkesinde yankı buluyor.
Bu strateji Türkiye'nin 2008 yılında 51 Afrikalının oyuyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliğini kazanmasına yardımcı oldu. Bu görev süresi boyunca Türkiye, Çin'in Uygur Müslümanlarına yönelik muamelesini açıkça eleştirdi ve bunu “neredeyse soykırım” olarak tanımladı.
Türkiye'nin Afrika'daki kültürel etkisi, Osmanlı mirası alanların restorasyonunda ve Türk medyasının genişlemesinde de görülmektedir.
TRT ve Anadolu Ajansı gibi Türk yayın organları Svahili, Hausa ve Fransızca gibi Afrika dillerinde içerik üretmektedir. Bu arada Çin, kendi etkisini güçlendirmek için devlete ait medya devleri Xinhua ve CGTN ile birlikte özel yayın kuruluşu StarTimes'ı da kullanıyor.
İnşaat sektörü, Türkiye ve Çin arasındaki rekabetin önemli bir alanıdır. Türk firmaları Afrika'da çoğu zaman Çinli şirketlerden daha önemli ihaleler kazanmıştır.
Örneğin Türk Summa grubu Ruanda, Senegal ve Ekvator Ginesi'nde stadyum, otel ve alışveriş merkezi gibi prestijli projeler inşa etmiştir. Bu grup, Ekvator Ginesi Parlamentosu, Ruanda'daki kongre merkezleri ve Etiyopya'daki alışveriş merkezleri gibi prestijli projeleri güvence altına alma konusunda Çinli rakiplerini geride bıraktı.
Summa ve Albayrak, Limak TAV ve Yapı Merkezi gibi diğer büyük Türk firmaları da karayolları, demiryolları, limanlar ve havaalanları gibi önemli altyapıların inşası ve yönetimi için, genellikle Çin devlet şirketlerinin aleyhine olacak şekilde, kamu ihaleleri kazandılar.
Örneğin Uganda'da Türk şirketi Yapı Merkezi, China Harbour Engineering Company'nin taahhütlerini yerine getirememesinin ardından Malaba-Kampala demiryolu kesiminin ihalesini aldı. Yapı Merkezi, Tanzanya'da da Çinli CRCC ve CCECC firmalarını geride bırakarak Dar es Salaam-Mwanza demiryolunun birçok bölümünün ihalesini kazandı. Benzer bir senaryo Etiyopya'da da yaşandı.
Türk firmaları liman işletmeciliğinde de aktif.
Somali'deki Mogadişu Limanı'nı işleten Albayrak, 2018 yılında Gine'deki Conakry Limanı'nı genişletme ihalesini China Harbour Engineering'i geride bırakarak kazandı.
Birçok durumda Afrikalı ortaklar, daha yüksek inşaat kalitesi ve yerel işgücü kullanımının yanı sıra Çin kredilerine kıyasla sürdürülemez borç yaratma riskinin daha düşük olması nedeniyle Türk şirketlerini tercih ediyor.
Raporda ayrıca Türk firmalarının Afrika'nın doğal kaynak sektöründe giderek daha aktif hale geldiğinden de bahsediliyor.
Nijer'de Türkiye Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar Temmuz ayında Türkiye'nin petrol ve doğalgaz aramalarını genişletmek için bir anlaşma imzaladı ve bunu Ekim ayında potansiyel olarak uranyum çıkarılmasını da içerecek şekilde madencilik işbirliğini derinleştirmek için bir protokol izledi.
Bu gelişme, Çinli CNPC (petrol) ve CNNC (uranyum) firmalarının birlikte petrol ve uranyum projelerine 6 milyar doların üzerinde yatırım yaptığı Nijer'de Çin'in hakimiyetine meydan okuyabilir.
Güvenlik ve savunma: Türkiye'nin büyüyen ayak izi
Güvenlik sektöründe, özellikle Sahel'deki Afrika ülkelerinden gelen güçlü talep, bu ülkelerdeki istikrar ve yabancı çıkarların korunması ihtiyacıyla uyumludur.
Çin, toplam silah satışlarının %19'unu gerçekleştirerek Sahraaltı Afrika'ya silah ihracatında başı çekerken, Türkiye de arayı kapatıyor. Türkiye'nin Afrika'ya silah ihracatı 2020'de 82 milyon dolardan 2021'de 460 milyon dolara yükseldi.
Bayraktar TB2 gibi Türk insansız hava araçları ve Otokar'ın Kobraları ve Katmerciler'in Hızır'ı gibi zırhlı araçlar Nijer, Çad, Etiyopya ve Burkina Faso gibi ülkelerde büyük talep görüyor.
Rapor ayrıca Türkiye'nin Libya'daki konumunun Nijer ve diğer Sahelya ülkelerine erişim sağlayarak güçlenmekte olduğunu belirtiyor.
Bu durum özellikle Libya'daki iki rakip grubun (Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu ve Ulusal Birlik Hükümeti) geçtiğimiz Ekim ayında Türkiye'nin arabuluculuğunun ardından ulusal uzlaşıya zemin hazırlayan bir protokol imzalamasından sonra daha da belirginleşti.
Afrika'daki askeri varlığına ilişkin olarak da Türkiye, kıtada sadece Cibuti'de bir deniz üssü bulunan Çin'i geçme yolunda ilerliyor.
Mogadişu'da 2017 yılında kurulan askeri üssüne ek olarak, Türkiye yakın zamanda Somali ile Türk donanmasının Somali karasularında savaş gemileri konuşlandırmasına izin veren anlaşmalar imzaladı. Sudan ayrıca Türkiye'ye Kızıldeniz'deki Suakin Adası'nda bir askeri üs inşa etmesi için 99 yıllık bir kira kontratı verdi.
Genel olarak Türkiye, Afrika'ya yönelik çok boyutlu yaklaşımında, özellikle de kıta genelinde geniş yankı uyandırmaya devam eden Müslüman dayanışmasına hitap etme becerisinde benzersiz bir avantaja sahip.