The Economist: Rusya üç yıl içinde NATO ile savaşabilir

Danimarka Savunma Bakanı Troels Lund Poulsen'e göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, üç ila beş yıl içinde NATO ile savaşmaya hazırlanıyor. Bunun ilk adımı muhtemelen Baltık devletlerinden birine saldırmak olacak.

1. resim

Rusya giderek daha tehlikeli, Amerika’ysa daha güvenilmez hale geliyor. Ne var ki Avrupa hâlâ hazırlıksız. Sorunu söylemek kolay ama çözümün büyüklüğünü anlamak bile zor. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan ve üçüncü bir savaşı önleyen NATO’ya dayalı güvenlik düzenlemeleri Avrupa’nın dokusuna öyle işlemiş ki bunların baştan düzenlenmesi çok kapsamlı bir iş.

Avrupalı liderlerin Sovyetler sonrası rehavetten bir an önce kurtulması şart. Bu da savunma harcamalarını on yıllardır görülmemiş seviyelere çıkarmak, Avrupa’nın ihmal ettiği askeri geleneklere geri dönmek, kıtanın silah sanayilerini yeniden yapılandırmak ve olası bir savaşa hazırlanmak anlamına geliyor. Ama ilk adımların bile atıldığını söyleyemeyiz.

Üç ila beş yıla NATO ile savaşabilir duruma gelir

Rusya’da muhalefet lideri Aleksey Navalni’nin 16 Şubat’ta cezaevinde öldürülmesi Vladimir Putin’in gaddarlığı ve acımasızlığına dair son yanılsamaları da paramparça etmiş olmalıydı. Ukrayna savaşı üçüncü yılına giriyor ve Rusya şu anda galip. Ekonomiyi savaşa dayandıran Putin GSYİH’nin yüzde 7.1’ini savunmaya harcıyor. Danimarka savunma bakanına göre Putin üç ila beş yıl içinde NATO’yla çarpışmaya hazır olabilir. Bunun ilk adımı muhtemelen Baltık devletlerinden birine hibrit harekatlar düzenlemek olacak. Rusya devlet başkanının amacı, bir üyeye saldırılması halinde diğerlerinin yardıma koşacağını belirten NATO taahhüdünü ortadan kaldırmak olabilir.

Son Atlantikçi Biden

Rus tehdidi büyüse de Batı’nın caydırıcılığı zayıflıyor. Bunun bir sebebi Amerika’nın Ukrayna’ya destekte tereddüt etmesi. Başkanlığa dönmesi muhtemel Donald Trump’ın olası bir Rus saldırısında Avrupa’yı destekleyeceğinden emin olmadığını söylemesi de etken.

Cumhuriyetçiler ve güvenlik kurumlarının belli mensupları Avrupa’ya eskisi kadar bağlı değil. Amerikan savunması giderek Pasifik’e odaklanıyor. Joe Biden yeniden seçilse bile Amerika’nın son Atlantikçi başkanı olabilir.

Bunun sonuçları vahim olur. Avrupa tamamen NATO’nun dominant askeri gücüne bağımlı. Kısa süre önce Amerikalı bir general Avrupa’daki birçok ordunun birkaç bin askerlik bir tugay konuşlandırmakta bile zorlanacağından yakındı. İngiltere 2015-2023 döneminde beş muharebe taburunu kaybetti. Birçok ülke hava ulaşım araçları, komuta ve kontrol, uydu gibi kabiliyetlerden yoksun. Polonya müthiş HIMARS roketatar sistemini sahaya sürebilir ancak uzun menzilli hedefleri vurabilmek için Amerika’ya bağımlı. İHA’ları her gün savaş alanında deneyen Rusya ve Ukrayna bu konuda hızlı ilerleme kaydederken NATO geride kalma riski taşıyor.

Finlandiya ve İsveç’i örnek alabilirler

Askeri planlamadaki döngülerin ne kadar uzun sürdüğü düşünülürse Avrupa’nın derhal işe girişmesi gerekiyor. Öncelik kendi savaş kabiliyetini artırmak olmalı. Bu da muazzam bir askere alma ve tedarik programından başlıyor.

Zorunlu askerlik pahalı ve verimsiz ancak Avrupa yüksek miktarda yedek kuvvet bulunduran Finlandiya ve İsveç gibi İskandinav ülkelerini örnek alabilir. Avrupa orduları ekipman siparişlerini bir merkezde toplamaya çalışsa da savunma sanayisine sahip olanlar, şirketlerinin bu işten adil pay alıp almadığı konusunda sürekli atışma halinde. Fransa, Amerikan ve İsrail yapımı fırlatma rampaları kullanan hava savunma sistemleri satın alan Avrupa ülkelerine öfkeli. Askerlerin savaş gücünü hızla artırmak ile kendi sanayilerini yavaş yavaş geliştirmek arasında bir karar vermeleri gerek ve hıza odaklanmalılar.

Yüzde 2 yetmez

Ancak bu da ucuz bir şey değil. Bu yıl NATO’nun Avrupa kanadı savunmaya yaklaşık 380 milyar dolar harcayacak. Satın alma gücüne göre düzenlenince bu rakam Rusya’yla aşağı yukarı aynı ancak Avrupa aynı paraya daha az silah alıyor. Sebeplerden biri parçalanmışlık. Bir diğeri teçhizattan kısma alışkanlığı. NATO, üyelerinin kendi bütçelerinin yüzde 20’sini silaha harcamasını bekliyor. AB üyesi NATO ülkelerinin ve Norveç’in 1991’den bu yana biriken harcama eksiği 600 milyar doları buluyor.

Bu açığı kapatmak zor olacak. Rusya’nın Kırım’ı ilhakını takip eden sekiz yıl boyunca Avrupalı NATO üyelerinin harcamaları artmıştı. Ancak 2022’deki reel rakam 1990 seviyesine indi. Sosyal harcamalar ise iki katından fazlaya çıktı. NATO bütçelerine dair tartışmalar genellikle bir ülkenin GSYİH’sinin yüzde 2’sini savunmaya ayırıp ayırmamasına indirgeniyor. Ama paranın nasıl harcandığı da önemli. Yine de verimli olunsa bile yüzde 2 yeterli olmayacak.

Almanya anayasasını değiştirmek zorunda

Avrupalı liderler diğer hizmetlerde kesinti, vergiler ve borçlanma yoluyla kaynak artırmak istiyorsa seçmeni bu fedakarlıklara değeceğine ikna etmeli. Avrupa’nın en büyük askeri harcama yapan ülkesi olması muhtemel Almanya, anayasasında yazılı bütçe açığı limitini değiştirmek zorunda kalacak.

Avrupa Komisyonu’nun silah satın alımlarını koordine etmeye yönelik planı üyelerin eleştirisiyle karşılaştı. Bunun muhtemel sebeplerinden biri planın sektördeki devlerin lobi faaliyetlerini engelleyecek olmasıydı. On yıllardır her şey için Amerika’ya güvenen ve hiç savaş görmemiş birçok Avrupalı, Rusların saldırganlığının gerektirdiği zor seçimlerden hâlâ kaçıyor.

Bu zor seçimler nükleer silah meselesine kadar uzanıyor. Putin Batı’yı Ukrayna’ya gelişmiş klasik silah vermekten caydırmak için gerilimi tırmandırma tehdidinde bulundu. Amerika’nın nükleer caydırıcılığı olmazsa Doğu Avrupa da aynı taktikler karşısında savunmasız kalır. Nükleer silah sahibi İngiltere ve Fransa, ABD’nin yerine böyle taahhütler verebilir mi? Verseler bile Putin onlara inanır mı?

Amerika’nın çekilmesine hazır olmalı

Esas tehlike Avrupa’nın kurumsal bağlılık konusunda kendi elini kolunu bağlıyor olması. Özellikle Fransa’da bazı kesimler kıtanın bir an önce ve mümkünse Avrupa Birliği aracılığıyla Amerika’dan stratejik özerkliğini geri kazanması gerektiğini düşünüyor. NATO’ya odaklanmak çok daha iyi olabilir.

NATO’nun genişleme kapasitesi ve kapsamı AB’nin toy güvenlik operasyonlarından çok daha büyük. Avrupa’nın NATO içindeki rolünü artırmak da mantıklı çünkü gerekli askeri yapılar halihazırda mevcut. Böylelikle kıtanın savunması için hayati önemdeki AB dışı müttefikler de sürece dahil olur: İngiltere Avrupa’da en çok askeri harcama yapan ülke; Norveç Rusya’yla sınır komşusu; İzlanda ise Kuzey Atlantik’e erişimi kontrol ediyor.

Avrupa’nın NATO’daki ağırlığını artırmak hem kıtanın daha fazlasını yapmaya istekli olduğunu gösterip Amerika’nın da ittifakta kalma ihtimalini artıracak hem de Amerika’nın çekilmesi halinde daha hazırlıklı olunmasını sağlayacak.

Rusya Avrupa’dan çok daha yoksul ve nüfusu daha az. Putin’in verdiği zarar ülkeyi geriletiyor ancak hala yıkım ve sefalet saçacak güce sahipler. Putin’i durdurmak için en uygun yer Ukrayna. Ancak bu konuda başarılı olunsa bile Avrupa savunmaya çok farklı bir gözle bakmak zorunda. Şimdiden işe başlasa iyi olur.

Kaynaklar

Tartışma