Emerging Europe: Erdoğan'ın yeniden seçilmesi NATO ve Ukrayna için ne anlama geliyor?
Türkiye, etkin politikası ile Suriye, Libya, Irak, Kosova, Ukrayna ve Dağlık Karabağ'da kilit bir aktör haline geldi. Erdoğan yeni döneminde de, ülkesinin bölgesel güç olma statüsünü korumaya ve Türkiye'nin gücünü yansıtmaya devam edecek.
İngiltere merkezli Emerging Europe'da Türkiye'nin yeni dönemde dış politikada izleyeceği role dair değerlendirmelerin yapıldığı bir analiz yayımlandı.
Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde dış politikada etkin bir strateji ile Suriye, Libya, Irak, Kosova, Ukrayna ve Dağlık Karabağ'da kilit bir aktör haline geldiği belirtilen analizde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni döneminde de, ülkesinin bölgesel güç olma statüsünü korumaya ve Türkiye'nin gücünü yansıtmaya odaklanacağı tespiti yapıldı.
İşte Emerging Europe'da yayımlanan analizin tamamı:
Uzun süredir iktidarda olan Türk lider Recep Tayyip Erdoğan geçen ay yeniden seçildi ve yeni bir dönem daha kazandı. Bu sonuç, Brüksel için yeni baş ağrıları getirecek ancak Türkiye, NATO'nun vazgeçilmez bir parçası ve Ukrayna ve ötesinde kilit bir oyuncu olmaya devam edecek.
Türkiye, 2018'den bu yana büyük ölçüde Erdoğan'ın alışılmışın dışında politikalarının sonucu olan bir ekonomik kriz yaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın enflasyonu dizginlemek için faiz oranlarını yükseltmeyi reddetmesi, Türk lirasının 2021'den itibaren değer kaybetmesine yol açtı.
Enflasyon geçen yıl yüzde 85'in üzerine çıkarken, bazı şehirlerde kiralar bu oranın üzerinde zamlandı. Diğer yandan 50.000 kişinin ölümüne neden olan Şubat depremlerinin sonuçları, Türkiye için durumu daha da kötüleştirdi.
Dış politika söz konusu olduğunda ise, Erdoğan etkin bir yaklaşım izleyerek Türkiye'yi Suriye, Libya, Irak, Kosova, Ukrayna ve Dağlık Karabağ'da kilit bir aktör haline getirdi. Bu durum Brüksel'in başını ağrıtsa da; Türkiye, NATO için vazgeçilmez bir ortak olmaya devam ediyor.
AB ve NATO
Türkiye, 1987'de o zamanki Avrupa Ekonomik Topluluğu'na katılmak için başvurdu ve Avrupa Konseyi uzun bir sürenin ardından 1999 yılında, Türkiye'ye Avrupa Birliği aday statüsü verdi. Tam katılım müzakereleri ise 2005 yılında başladı.
Diğer AB adaylarının aksine, Türkiye'ye hiçbir zaman, Schengen Bölgesi için serbest vize hakkı verilmedi ve bununla birlikte, Türkiye özellikle son dönemde 3,6 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptığı için AB'ye olası göç akışını kontrol eden bir ülke haline geldi. AB ülkelerinin çoğu aynı zamanda Türkiye'nin NATO'daki müttefikidir ve Türkiye, ittifakta ABD'den sonra en büyük ikinci silahlı kuvvete sahiptir.
ABD ve diğer birçok NATO üyesi, Suriye'nin Kuzey ve Doğu bölgelerindeki “Suriye Özerk Yönetimi'ni” ve Suriye Demokratik Güçleri (SDF) olarak bilinen etnik milis grubu destekliyor. SDG, DEAŞ'ın yenilmesinde önemli bir rol oynadı.
Ancak Türkiye; YPG'nin ve dolayısıyla SDG'nin, ABD ve AB tarafından da terör örgütü olarak sınıflandırılan PKK ile bağlantılı olduğunu iddia ediyor. Türk ordusu bu nedenle bu bölgeye çok sayıda askeri harekat düzenledi.
Suriye'de SDG'ye yönelik Türk hava operasyonları, ABD askerlerinin 300 metre yakınına kadar geldi ve son dönemde sayısı arttı. ABD ve diğer NATO üyeleri çeşitli defalarca bu operasyonları kınadı.
Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı işgalinden sonra AB üyesi de olan Finlandiya ve İsveç, NATO'ya katılmak için başvurdu. Ancak Erdoğan, Kur'an yakma olayları ve İsveç'te sığınmacı olarak yaşayan PKK ile ilişkileri olduğunu belirttiği şahıslar nedeni ile ülkenin üyeliğini engelledi.
Helsinki ve Stockholm'deki yetkililer, vatandaşlarının ve sığınmacıların sınır dışı edilmesinin yasalarını ihlal ettiğini ve Kuran yakmanın ifade özgürlüğü olarak korunduğunu söylediler. Erdoğan, Türkiye'nin Kürt gruplarla ilgili endişelerini giderdiğini söyledikten sonra Finlandiya'nın ittifaka katılmasına izin verdi. Ancak tüm adımlara rağmen İsveç'in katılmasına izin vermedi.
Ukrayna
Türk Bayraktar TB2 insansız hava araçları, Ukrayna'daki Rus güçlerini püskürtmeye yardımcı olma rolü nedeniyle büyük bir saygı görüyor. Türk savunma şirketi Baykar Savunma, Ukrayna'da adeta direnişin sembolü olan ve şarkılara konu olan insansız hava araçlarını Ukrayna'ya bağışladı.
Erdoğan, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne yapılan saldırıya ve Rusya'nın Kırım yarımadasını yasadışı bir şekilde ilhak etmesine karşı çıktı. Ancak Türkiye, Moskova ile NATO'da üye olan ülkelerin çoğundan daha iyi ilişkiler sürdürüyor ve bloğun geri kalanı bloke etmesine rağmen Rusya ile ticaretine devam ediyor.
Diğer yandan Türkiye, ABD ve NATO tarafından takdir ile karşılanan bir hamleyi hayata geçirdi ve Ukrayna'nın tahılını ihraç etmesine izin veren bir anlaşmayı güvence altına almak için tarafsızlığını kullandı. Türkiye'nin en yakın müttefiklerine bile yaşattığı baş ağrılarına rağmen NATO'dan çekilmesi ise pek mümkün görünmüyor.
Erdoğan yeni döneminde, AB'den vize serbestisi ve Washington'dan F-16 savaş uçaklarının satışı konusunda tavizler almayı umuyor. Diğer yandan ise; ülkesinin Akdeniz ve Avrasya'da hakimiyeti olan bölgesel bir güç olarak statüsünü korumaya ve Türkiye'nin gücünü yansıtmaya devam edecek.
Brüksel ve Ankara, Erdoğan'ın yeni döneminde de yeni meydan okumalar yaşayacak ve birbirlerinden tavizler almaya devam edecek.