Erdoğan'ın Suudi Arabistan gezisi dengeleri değiştirecek

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iki günlük Riyad gezisi iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirecek. Ayrıca söz konusu ziyaret, İran'dan Yemen'deki savaşa kadar tüm bölgenin güvenlik durumunu değiştirebilme potansiyeline sahip.

1. resim
30.04.2022

Bir devlet başkanının ziyaretinin bütün bir bölgenin dengelerini etkilemesi ender rastlanır bir durumdur.

Bununla birlikte, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan'a yaptığı iki günlük gezi, yalnızca iki ülke arasındaki bağları canlandırma potansiyeline sahip olmakla kalmayıp, tüm bölge için bir oyun değiştirici olabilir.

Suudi Arabistan'ın Veliaht Prensi Muhammed bin Salman (MBS) ile ilk görüşmesinin ardından, Suudi Arabistan devlet haber ajansı SPA, her iki tarafın da işbirliğini "tüm alanlarda" genişletmenin yollarını tartıştığını bildirdi.

Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkiler, ABD'li Suudi yazar Cemal Kaşıkçı'nın 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülmesinden bu yana adeta buz kesmişti.

Erdoğan, Muhammed bin Salman'ı hiçbir zaman doğrudan suçlamasa da, öldürme emrinin "Suudi hükümetinin en üst seviyeleri" tarafından verildiğini söylemişti. Suudi Arabistan ise bu suçlamaları reddediyor.

Cinayetin ardından Türk makamları cinayetin ses dosyalarını yayınladı ve Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkiler bir darbe daha aldı. ABD ve diğer batılı ülkeler de bu gelişmelerin ardından kendilerini petrol zengini Suudi Arabistan'dan uzaklaştırdı.

Ancak, son zamanlarda Ukrayna'daki savaşın bir sonucu olarak Suudi petrolüne her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulması ile Riyad ve uluslararası toplum arasındaki bağlar yavaş yavaş düzelmiş görünüyor.

Türkiye & Suudi Arabistan

Erdoğan'ın ziyareti öncesinde Ankara, Sünni Müslüman güç merkeziyle bağları geliştirmek için çok şey yaptı. Bunlardan ilki, Cemal Kaşıkçı cinayetine yönelik eleştirilerini yumuşattı.

Buna karşılık, Suudi Arabistan'ın Türkiye'den ithalatı 2022'nin ilk iki ayında %2,8 arttı. Bir önceki yıl, Türkiye'den yapılan ithalat %62,3 düşüşle 3,32 milyar riyal (886 milyon $, 844 milyon €) olmuştu.

Uzlaşmanın bir sonraki adımı olarak, Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz'in yaygın eleştirilerine rağmen Türkiye, Nisan ayında Kaşıkçı davasıyla ilgili 26 Suudi zanlının davasını Ankara'dan Riyad'a taşıdı.

Almanya merkezli CARPO düşünce kuruluşunda uzman olan Sebastian Sons, DW'ye verdiği demeçte;

"Türkiye için Suudi Arabistan'la yakınlaşma her şeyden önce ekonomik nedenlerle uzun süredir önemli. Türkiye'deki siyasi ve ekonomik durum gergin. Suudi Arabistan ise Türkiye'nin alıcısı olarak önemli bir pazar."

ifadelerini kullandı.

Ancak Suudi Arabistan içinde de tehlikede olan çok şey var.

Sons, Riyad için bu gezinin "Suudi liderlik rolünü ve MBS'nin bölgedeki kişisel liderlik rolünü" güçlendirmek olarak algılandığını düşünüyor. Sons,

"Ziyaret özellikle Muhammed bin Salman'ın itibarı için önemli. Suudiler MBS'nin bir kişi olarak yeniden değerlendirilmesini umuyor ve geziyi bir fırsat olarak görüyorlar."

ifadelerini kullanıyor.

Bu görüş, siyasi analist ve Suudi gazeteci Hani Nakşibendi tarafından da tekrarlanıyor. Nakşibendi; "Bu ziyaret bir devlet başkanının normal bir gezisi değil, daha çok ticaret hacminin, turizmin ve ekonomik ilişkilerin yükselişinin izleyeceği sembolik bir jest." tespitinde bulunuyor.

Türkiye, Suudi Arabistan ve bölge

Türkiye'deki Kocaali Üniversitesi'nde Türkiye ve bölgesel konularda uzman olan Profesör Samir Salha, Ankara'nın Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Katar ve Mısır ile daha iyi ilişkiler kurmak için çaba harcadığını belirtiyor.

Erdoğan'ın bu yıl Şubat ayında Birleşik Arap Emirlikleri'ne yaptığı gezi, Türk lirasını istikrara kavuşturmak için 4,9 milyar dolarlık (4,6 milyar Euro) para takasının yanı sıra Türk ekonomisine yapılacak yatırımlar için 10 milyon dolarlık bir fon oluşturma planıyla sonuçlandı.

Mart ayında Ankara, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'u sıcak bir şekilde karşıladı ve Türkiye de Katar ile iyi ilişkilerini sürdürüyor.

Mısır ile ilişkiler de güçleniyor ve aslında Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki yakınlaşmada önemli bir rol oynadığı düşünülüyor.

Türkiye, Suudi Arabistan ve İran

Suudi Arabistan Yemen'de İran ile bir vekalet savaşı sürdürüyor ve Riyad, Türkiye'nin Tahran ile uzun süredir devam eden iyi ilişkilerinin bu savaşı sona erdirmek için çok önemli olabileceğini umuyor.

Sons,

"Yemen'deki Husilerle olası bir çözüm bulmak için İran'a taktiksel olarak yaklaşmak gerekiyor. Türkiye, İsrail ve Mısır ile birlikte İran karşıtı bir eksenin, Muhammed bin Salman'ın kendisini ve Suudi Arabistan'ı bölgede yeniden lider bir role getirme amaçlı dış politika stratejisinin bir parçası"

ifadelerini kullanıyor.

Türkiye ve Suudi Arabistan'ın Sünni, İran'ın ise Şii olduğu düşünüldüğünde, bazıları tarafından daha yakın ikili ilişkiler yeni bir bölgesel Sünni ittifakına işaret ediyor.

Analist Nakşibendi ise bölgedeki yeni ittifakların temelini Sünni İslam'ın değil, "siyasi farklılıkların giderilmesi"nin sağlayacağını düşünüyor.

Sons ise, Ankara ile Riyad arasındaki bağların "doğası gereği taktiksel olmaya devam edeceğini" kabul ediyor.

Deutsche Welle'de yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.