gdh'de ara...

The Middle East Institute: İsrail-Hamas savaşında ABD'nin ve İran'ın hesapları ne?

İran'ın uyguladığı “ileri savunma" askeri doktrini İsrail-Hamas savaşı ile ortaya çıkan gerçeklikte başarılı olacak mı? ABD'nin askeri harekatıyla sonuçlanabilecek iki önemli kırmızı çizgi ne?

1. resim

ABD merkezli önde gelen düşünce kuruluşlarından The Middle East Institute'de, İsrail-Hamas savaşının İran ve ABD tarafından olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

İran'ın şimdiye kadar uyguladığı “ileri savunma" askeri doktrininin, İsrail-Hamas savaşı ile ortaya çıkan gerçeklikte başarılı olup olmayacağı sorgulanan analizde ayrıca, ABD'nin İran'a karşı olası bşr askeri harekatıyla sonuçlanabilecek iki önemli kırmızı çizgiye dair öngörülere yer verildi.

İşte The Middle East Institute'de yayınlanan analiz:

Gazze'de İsrail ve Hamas arasındaki savaş sürerken İran'ın rolü merkezi bir faktör olmaya devam ediyor.

Tahran sadece İsrail'in en büyük bölgesel düşmanı değil, aynı zamanda Hamas'a askeri yardım ve eğitim sağlayan başlıca ülkelerin başında geliyor.

İran'ın bu son Orta Doğu savaşındaki merkezi rolü göz önüne alındığında akla gelen soru ise Tahran'ın nihai hedefinin ne olduğudur.

Hamas'ın 7 Ekim'deki ölümcül saldırısından bu yana İran'ın yaptığı açıklamalara bakılırsa, Tahran hesaplarını Gazze'deki olaylara göre şekillendirecek.

İki temel gerçek açık

İran'ın bölgede ABD'ye karşı savaşa doğrudan askeri olarak katılma niyeti yok. Bunu yapmak İran ve son yıllarda iktidarı sallantıda olan 84 yaşındaki dini lideri Ayetullah Ali Hamaney için çok riskli olacaktır.

Tahran bunun yerine bu süreci; "Direniş Ekseni" kavramına dayanan bölge vizyonunu haklı çıkarmak için altın bir fırsat olarak görüyor. Bu da İbrahim Anlaşmaları'nın ve İsrail'in Orta Doğu ile bütünleşmesi fikrinin açıkça reddedilmesi anlamına geliyor.

ABD ve genel olarak Batı, İsrail-Hamas çatışmasında Arap ve Müslüman kamuoylarının taleplerini dikkate alacak şekilde arabuluculuk yapmazsa, istemeden de olsa İran'ın hedeflerini besleyebilir.

En hafif tabirle, İbrahim Anlaşmaları tamamen tarihin tozlu raflarına kalkabilir.

İran ne istiyor ve neyi göze alamıyor

17 Ekim'de Ali Hamaney yaşanan savaş hakkında geniş çaplı bir yorum yaptı.

Hamaney açıklamayı yaparken, arkasında 2010 yılından itibaren suikasta uğrayan yedi İranlı nükleer bilim adamının resimlerinin yer aldığı posterler vardı.

Tahran her zaman suikastlardan ve İran topraklarındaki diğer sabotaj eylemlerinden İsrail'i sorumlu tuttu. Bu koreografi pek de tesadüfi değildi. Hamaney'in İran kamuoyuna verdiği mesaj, kısmen de olsa İsrail'e İran'ın misilleme yapabileceğini hatırlatmak içindi.

Bu, Hamaney'in İsrail'e iki düşmanın on yıldır süren gölge savaşlarının sınırlarını yeniden düşünmeleri gerektiğini söyleme şekli miydi? Yeni kırmızı çizgilerin belirlenmesi gerektiğini mi?

Niyet elbette bu olabilir. Ancak İran, 7 Ekim saldırılarından bu yana böyle bir rolü olduğunu defalarca inkar etti. Ancak ABD yine de, İran'ın ortaya koyacağı gücü hafife almıyor.

Peki Hamaney ABD'nin bölgede yeni, maliyetli ve ucu açık bir savaşa sürüklendiğini görmek ister mi?

Bu çok makul ve muhtemelen Rusya, Çin ve diğer Amerikan rakipleriyle paylaştığı bir istek olabilir. Ancak bu diğer devletlerin hiçbiri Hamas'a İran kadar yakın değil.

İran'ın Direniş Ekseni olarak tanımladığı gruplara yaptığı tüm yatırımlar ve "ileri savunma" askeri doktrini gibi bir fikre dayanıyor. İran'ın düşmanlarıyla kendi topraklarında değil, İran yanlısı militan vekiller aracılığıyla sınırları dışında savaşmayı hedefliyor.

Hamaney 2015 yılında "İsrail'in 25 yıl içinde yok olacağını" öngörmüştü. Hamaney 82 yaşında olduğu için muhtemelen 2040 yılında bu tahmininin gerçekleşip gerçekleşmediğini göremeyecek ama, İran'ı hem içeride hem de bölgede üstesinden gelemeyeceği sürprizlerle karşılaşacağı ve eğer bu gerçekleşecekse doğrudan bir askeri çatışmaya gireceği kesin.

Sırada ne var?

İran'ın vekil müttefikleri muhtemelen Lübnan, Suriye ya da Irak'tan İsrail'e ve ABD güçlerine ateş açacaklardır ancak Tahran, Hizbullah'ın İsrail'i hedef alan 150.000 füze ve roketten oluşan cephaneliği de dahil olmak üzere Direniş Ekseni'nin geleceğini riske atmaktan kaçınacaktır.

İran vekil güçlerini ancak, ABD İran'ın topraklarına saldırırsa serbest bırakacaktır ki bu da şu an için pek mümkün görünmüyor.

Uzun vadede İran, İsrail'i kuşatma stratejisinin bir parçası olarak Hamas'ı Gazze'de tutmak istiyor. Ancak İran seçim yapmak zorunda kalırsa, Hizbullah'ı zarar görmeden ve bütün olarak tutmak için Hamas'ın ortadan kaldırılmasını kabul edecektir. Çünkü Tahran'ın uzun vadede Hizbullah'ı İsrail ve ABD'ye karşı stratejik bir caydırıcı unsur olarak elinde tutması gerekiyor.

Son olarak, İranlı kaynakların bildirdiğine göre Amerikalılar İran'ı iki konuda yanlış hesap yapmaması konusunda uyardılar ki bu da ABD'nin askeri harekatıyla sonuçlanabilir.

Birincisi, Tahran bu savaş sırasında Hamas'a doğrudan askeri yardımda bulunmaktan kaçınmalı.

İkincisi ise; Tahran Gazze savaşını nükleer programını genişletmek için bir fırsat olarak kullanmamalı.

Biden yönetimi ise İran'a karşı yumuşak davrandığı suçlamasına karşı çok hassas. Yaşanacak gelişmeler, önümüzdeki haftalarda ve aylarda Başkan Joe Biden'ın İran politikasını şekillendirecektir.

Diğer yandan küresel düzeyde Gazze'deki savaş, Rusya ve Çin'in ABD'yi Orta Doğu'daki hegemon konumundan uzaklaştırmaya çalıştığı bir döneme denk geliyor.

İran ve müttefikleriyle birlikte Washington'un bir güç simsarı ve arabulucu olarak güvenilirliğini ve yeterliliğini sorgulayacaklar. ABD istikrarsızlığın kaynağı olarak sunulacak ve Rusya ile Çin, Ortadoğu savaşa siyasi bir çözüm ararken kendilerini tarafsız hakemler olarak tanıtacaklardır.

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin de ifade ettiği gibi;

"Filistin halkı için adalet eksikliği bu çatışmanın merkezinde yer alıyor."

ABD'nin hem İsrail'e hem de İslam dünyasına bu çatışmada tarafsız bir arabulucu olabileceğine dair güvence vermek için yaratıcı yollar bulması gerekiyor. ABD bunu yapmazsa, Rusya ve Çin'e bir açılım sağlamış olacak ve İran'ın Direniş Ekseni ve silahlı mücadelenin Filistinliler için tek geçerli yol olduğunu savunmasına yardımcı olacaktır.

Tartışma