Ermenistan’da darbe ve suikast tartışmaları
Paşinyan yönetimi; darbe ihtimali, suikast hazırlığındaki radikal milliyetçi çeteler ve güçlü sokak hareketiyle sınanıyor.
Azerbaycan’ın Karabağ bölgesindeki ayrılıkçı teröristlere yönelik 19 Eylül günü saat 13:00’da başlattığı ve 24 saat içerisinde somut netice elde ettiği terörle mücadele operasyonu, Ermenistan’da da hareketli günler yaşanmasına sebebiyet verdi. Bunun nedeni ise Ermeni siyasetinde Karabağ’ın işgalini savunan kesimlerin azımsanmayacak düzeyde olması.
Haliyle günümüzde Ermenistan, İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından patlak veren olayların bir tekrarı yaşanıyor gibi gözükmekte. Zira söz konusu dönemde savaştaki yenilginin sorumlusu olarak Başbakan Nikol Paşinyan’ı gören kitleler sokağa çıkmış ve daha sonra da dönemin Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan, verdiği muhtırayla Paşinyan’ı istifaya davet etmişti. Ermenistan Başbakanı ise bu muhtırayı erken seçim kararı alarak ustalıkla savuşturmuş ve seçimde halkın ezici bir kısmının desteğinin arkasında olduğunu gözler önüne sermişti.
Esasen Paşiyan’ın İkinci Karabağ Savaşı’nın kaybedilmesine rağmen girdiği seçimi ezici bir üstünlükle kazanması, Ermeni toplumunda Karabağ’ın işgalini savunan kesimlerin azımsanmayacak düzeyde olmasına rağmen halkın çoğunluğunun işgal yorgunu olduğu anlamına geliyor. Çünkü Karabağ’daki işgal, Ermenistan’ın 30 yıl boyunca dünyadan tecrit edilmesine neden olmuş ve Ermeni halkına fakirlikten başka bir şey getirmemişti.
Dolayısıyla Ermeni halkının geneli, Paşinyan’ın ne yapmaya çalıştığını gayet iyi anlıyor. Müreffeh bir Ermenistan yaratmak isteyen Batı’ya açılma arzusunda. Batı’ya giden yol ise Bakü ve Ankara ile olan münasebetlerin normalleşmesinden geçiyor.
Bu realiteye rağmen Azerbaycan’ın düzenlediği terörle mücadele operasyonu, Ermeni siyasetini bir kez daha İkinci Karabağ Savaşı’ndan sonraki günlere götürdü. Sokaklarda Başbakan Paşinyan’a yönelen öfke, “Hain Nikol” ve “Türk Nikol” sloganlarıyla vücut buluyor. Bu da işgal yanlısı kesimlerin seçimlerin neticesini değiştirecek güçte olmasa da sokağı yönlendirebilecek kapasitede olduğunu gösteriyor.
Bu noktada Ermeni siyasetinde işgal yanlısı politikaları teşvik eden güç merkezlerine değinmekte yarar var. Bu anlamda iki temel güç odağından bahsetmek mümkün. Bunlardan ilki, çeşitli ülkelerde örgütlenmiş olan Ermeni diasporası. Kuşkusuz diaspora Ermenileri, zenginliklerini Ermeni halkının fakirliğine borçlu ve bu düzenin değişmesini istemiyor.
İkincisi ise Karabağ Klanı. Klan yöneticileri, Rus yanlısı kesimlerden oluşmakta ve bu nedenle de Paşinyan’ın Batılılaşma hedefinden rahatsızlık duymakta. Haliyle Klan’ın iktidara dönüşü, Moskova’nın Karabağ Sorunu’ndaki görece tarafsız tutumunu değiştirerek Erivan yanlısı eski çizgisine dönmesini beraberinde getirebilir.
Tam da bu iki güç merkezinin kışkırtmasıyla Ermenistan sokakları bir kez daha karıştı. Karışıklığın nedeni Paşinyan’ın Azerbaycan’ın terörle mücadele operasyonunda çok net bir tavır takınarak konunun Azerbaycan’ın kendi iç meselesi olduğunu dile getirmesi. Yani uluslararası hukuka uygun biçimde Bakü yönetiminin egemenliğine saygı gösteren açıklamalar yapması. Oysa diaspora ve Karabağ Klanı’nın Paşinyan’dan beklentisi, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne saygısızlık yaparak Karabağ’daki ayrılıkçı teröristleri desteklemesiydi.
Söz konusu beklentinin karşılanmaması nedeniyle Ermenistan’ın çeşitli şehirlerinde protestolar patlak verdi. Bu protestolarda darbe çağrılarının yapıldığı da vurgulanmalı. Nitekim 25 Eylül sabahı Ermenistan Ulusal Güvenlik Servisi, aralarında üst düzey komutanların da bulunduğu darbe hazırlığı içerisindeki 8 ismin gözaltına alındığını duyurdu. Üstelik tutuklananlar arasında eski Erivan Belediye Başkanı Albert Bazeyan da yer alıyor.
Bazeyan başta olmak üzere çeşitli isimlere ilişkin iddialar arasında Paşinyen ve hükümetinde yer alan bakanlara yönelik suikst hazırlığı iddiası da var. Bu da Ermenistan’da darbe tartışmalarının derinleşeceğine işaret etmekte. Nitekim ABD’deki Ermeni diaspora kuruluşu ANCA’nın yöneticilerinin de sosyal medya hesaplarında Paşinyan’a yönelik suikast çağrıları yaptığı görülüyor. Dolayısıyla Ermenistan, ciddi bir kaosun eşiğinde.
Ülkedeki kriz ortamının derinleşeceğine işaret eden bir başka gelişme de 25 Eylül itibarıyla Paşinyan muhaliflerinin sivil itaatsizlik eylemine başlaması. Bu eylem ile ilgili açıklama yapan eski Ermenistan Başbakanı Vazgen Manukyan şunları söyledi:
Önümüzdeki üç gün içinde tüm Ermenistan felç olacak. İktidarın tek desteği polis. Sokaklara çıkmalı, itaatsizlik seviyesini hükümetin diz çökeceği aşamaya kadar yükseltmeliyiz.
Manukyan’ın açıklamaları, Ermenistan’da ciddi olayların yaşanacağının habercisi. Kısacası Paşinyan yönetimi; darbe ihtimali, suikast hazırlığındaki radikal milliyetçi çeteler ve güçlü sokak hareketiyle sınanıyor.
Neticede Paşinyan, İkinci Karabağ Savaşı sonrası ortaya koyduğu iradeyi sergileyebilirse, bu süreçten güçlenerek çıkabilir. Bu da bölgedeki normalleşme süreçlerine hizmet ederek Kafkasya’nın istikrarına katkı sağlayabilir. Aksi yöndeki senaryolarda ise kaosa sürüklenen Ermenistan’ın Güney Kafkasya bölgesini de yeniden bir kriz alanına çevirme ihtimali var. Sürecin akıbetini Paşinyan’ın kriz yönetimi konusundaki başarısı ya da başarısızlığı belirleyecek.