ABD ve Fransa'nın şemsiyesi altındaki Ermenistan, Azerbaycan'a karşı savaşa hazırlanıyor
💢 Fransa'nın ardından ABD’nin de Karabağ meselesini canlandırmaya çalıştığını görüyoruz ve burada, çatışmanın sona ermesine rağmen sahte tezler ortaya atılıyor.
💢 Ayrılıkçı rejimin temsilcileri ABD Kongresi’ne davet ediliyor. “Dağlık Karabağ’ın çöküşü” adanan tartışmalar yapılıyor.
💢 Şüphesiz ki bu anti-Azerbaycan girişimlerinin arkasında jeopolitik nedenler vardır.
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaş sona erdi. Ermenistan, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü tanıdı. Şu anda iki ülke, barış anlaşmasının imzalanması için görüşmelerini sürdürüyor. İki halk arasında uzun süredir devam eden gerginliğin ardından tüm bölgeye barış gelecek.
Ne yazık ki, bu sürece engel olmak isteyen ülkeler var. Onlar, Güney Kafkasya'da çatışmanın devam etmesinde çıkar sahibi olmayı hedefliyorlar. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 23 Eylül 2024'te yaptığı konuşmasında bu konuya değindi.
Biz sınır hattında pozisyonlarımızı güçlendiriyoruz, çünkü Ermenistan'dan her an bir provokasyon beklenebilir. Ermeni tarafı yoğun bir şekilde yeniden silahlanıyor, aynı zamanda yabancı devletlerle, büyük devletler de dahil olmak üzere askeri tatbikatlar yapıyor. Ermenistan’a silah sevkiyatı yapılıyor. Bazı durumlarda bu açık bir şekilde gerçekleşiyor - Fransa ve Ermenistan arasında askeri işbirliği. Silahların ne zaman ve kim tarafından gönderildiği, Ermenistan’ın havaalanlarına hangi askeri kargo uçaklarının indiği ve Ermenistan’a hangi askeri ürünlerin sevk edildiği tabii ki biliniyor. Bazı Batılı devletlerin Ermenistan'ı bize karşı kışkırtma planları var, Ermeni halkı onlar için sadece bir araç.
Şu anda Fransa, Ermenistan'ı silahlandırıyor. Bu normal bir süreç gibi görünebilir, ancak mesele daha derin. Fransa, Ermenistan’ı neden silahlandırıyor?
Fransa, Ermenistan’ı Azerbaycan ile yeni bir savaşa yönlendiriyor. Gerçek şu ki, Ermenistan'ın silahları ne kadar modern olursa olsun, Azerbaycan'a karşı her zaman kaybedecek. Elbette süreç bununla bitmiyor. Azerbaycan, Rusya ve Türkiye ile müttefik. Türkiye ile Azerbaycan arasında Şuşa Beyannamesi imzalandı. Bu sadece bir belge değil; iki ülke, birbirlerinin toprak bütünlüğünü korumak için savaş meydanında birlikte mücadele edebilir. Bu durumda Ermenistan bu kez ne kaybedecek? Bu gelişmeleri öngörmek zor değil.
Süreç sadece Fransa'nın Ermenistan'ı silahlandırmasıyla sınırlı değil. ABD de Karabağ ile ilgili adımlar atıyor. Örnek olarak, ayrılıkçı rejimin temsilcilerinin ABD Kongresi'ne davet edilmesi, ABD Kongresi’nde ‘Dağlık Karabağ’ın Çöküşü’ adanan bir etkinliğin düzenlenmesi verilebilir. Ayrıca ABD ve Fransa’nın önde gelen kurumlarının, feshedilen ‘Dağlık Karabağ Ermenileri’ne destek veren çok sayıda girişime adanan etkinlikler düzenlemesini görmekteyiz. Ortaya çıkan soru ise aynı: ABD ve Fransa ne istiyor?
Konuyla ilgili gdh'a konuşan Azerbaycan Sosyal Araştırmalar Merkezi Sektör Müdürü Dr. İlyas Hüseynov, hem ABD'nin hem de Fransa'nın bölgede yeniden gerginlik yaratma peşinde olduğunu belirtti.
Son dönemde Fransa'nın ardından ABD’nin de Karabağ meselesini canlandırmaya çalıştığını görüyoruz ve burada, çatışmanın sona ermesine rağmen sahte tezler ortaya atılıyor. Çeşitli oturumlar düzenleniyor, ayrılıkçı rejimin temsilcileri ABD Kongresi’ne davet ediliyor. “Dağlık Karabağ’ın çöküşü” adanan tartışmaların yapılması elbette ki bölgesel istikrar ve güvenliğe tehdit oluşturuyor. Diğer yandan, Ermeni yanlısı kongre üyelerinin girişimleri, özellikle Adam Schiff, Frank Pallone gibi kişilerin Ermeni lobisinin etkisi altında ülkemizin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine karşı adımlarını görüyoruz.
Diğer bir husus ise Azerbaycan'ın bulunduğu jeopolitik konumdur. Avrupa'nın enerji güvenliğini Bakü'ye baskı yaparak sağlamak ABD'nin ana hedefidir.
Bu şekilde Washington, aynı zamanda bölgeden biraz daha uzaklaşmaktadır. Çünkü güvenilir ve eşit haklara sahip bir ortak olarak kendini göstermemektedir. Ayrı ayrı jeopolitik merkezlerin bölgeye yönelik yaptığı hataları tekrarlama yolunu seçiyorlar. Karabağ Ermenilerine mali destek sağlamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu, şüphesiz ki aynı manzaranın bir parçası, aynı faaliyetlerin bir halkasıdır. Şüphesiz ki bu anti-Azerbaycan girişimlerinin arkasında jeopolitik nedenler vardır. Ve bu, eğer ülkemizin ulusal güvenliğine tehdit oluşturuyorsa, biz burada kendi tepkimizi, kendi duruşumuzu ifade etmeliyiz. Ve düşünüyorum ki Azerbaycan, ulusal güvenliğini dostları ve müttefikleri ile daha da güçlendirmeli ve ordu yapılanmasına dikkatini artırmalıdır.