Etiyopya'da krizin iç yüzü
2020 yılı Kasım ayının ilk günlerinde Etiyopya'nın Tigray bölgesinden çatışma haberleri gelmeye başladı. İsyancı Tigray Halk Kurtuluş Ordusu'nun (TPLF) saldırılarıyla başlayan çatışmalar ülkeyi adım adım kaosa sürükledi. Yaklaşık bir yılı aşkın süredir devam eden kriz, her geçen gün büyümeye devam ediyor. Yaşanan çatışmalarda, binlerce can kaybının olduğu ve 2 milyona yakın sığınmacının yerlerinden edildiği biliniyor. Bölge son günlerde çatışmaların yoğunlaşmasıyla gündeme gelse de, esasen krize sebep olan dinamikler, krizin aktörleri ve yaşananların tarihçesi daha eski...
Tigray'da neler oluyor?
Tigray bölgesi, yaklaşık 115 milyon nüfusa sahip Etiyopya'nın kuzeyinde yer alıyor. Yaklaşık 80 farklı etnik unsurun bulunduğu Etiyopya, 1934-41 yılları arasında İtalya’nın işgali altında kaldı. 1930 yılından beri ülkeye hakim olan Haile Selasiye, 1974 yılında Derg adlı askeri cunta ile devrilerek ülkede sosyalist bir rejim kuruldu. 1991 yılında Halkın Devrimci Demokratik Cephesi altında toplanan koalisyon ile cunta yönetimi devrildi ve ekonomik olarak nispeten daha müreffeh bir döneme girildi.
Günümüzdeki çatışmaların alevlenmesinde ise Etiyopya'daki seçimler ana etken oldu. Etiyopya Federal Anayasasına göre, etnik grupların dağılımına bağlı olarak bölünen eyaletlerde, parlamentodaki sandalye dağılımı nüfus oranına göre gerçekleştiriliyor. TPLF üyeleri ise bu dağılımın nüfustan ziyade etnik temelli olması gerektiğini savunuyor. Bu durum, Tigray lehine bir eşitsizlik doğuruyor. Etiyopya Hükümeti ise ülkedeki etnik yapılara dayalı özerk yönetimleri küçültüp merkezi hükümetin yetkilerini artırarak daha bütüncül bir yapıyı arzuluyor.
Geçtiğimiz yıl TPLF'nin, Covid-19 sebebiyle ertelenen seçimleri, merkezi hükümeti hiçe sayarak Tigray bölgesinde gerçekleştirmesi, daha sonrasında ise isyancı güçlerin Etiyopya Ordusuna ait bir üsse saldırı gerçekleştirmesi çatışmaları fiili olarak başlatan gelişme oldu.
Krizin tarafları
Tigray Halk Kurtuluş Ordusu (TPLF)
Tigray'daki krizde başrolü oynayan örgüt, 18 Şubat 1975 yılında Tigray'ın bağımsızlığını hedefleyen öğrenciler tarafından Tigray'ın kuzeybatısında bulunan Debebit kentinde kuruldu. Örgüt esasen 1974 yılında darbe ile yönetimi ele geçiren Derg yönetiminde diğer bir etnik grup olan Amharaların egemen olmasına bir tepkiydi.
1987'den itibaren merkezi yönetime karşı başarılar kazanan THKC Tigray bölgesini kurtardığı gibi başkente yönelip rejimi devirmeyi hedefledi. 1991'de 17 yıl süren iç savaş muhaliflerin zaferiyle bitti. Rejimin devrilmesinde TPLF'nin başat rol oynaması Tigraylara nüfuslarına oranla ülkede büyük bir güç kazandırdı.
TPLF lideri Meles Zenavi, Tigrayların kazandığı güce istinaden Tigray bölgesinin bağımsızlığı yerine Tigrayların tüm ülkeyi yönetmesini hedefledi. Bu nedenle Tigray, iç savaşın bitiminde bağımsızlık gücüne sahip olsa da bağımsızlık ilan etmedi.
Meles Zenavi, THKC'nin resmi sol ideolojisini tamamen geri plana iterek savaş sonrasında ABD ile ittifak kurdu. Anlaşmaya göre ABD Meles Zenavi'ye destek verecek, Meles Zenavi de Afrika'nın en önemli ülkelerinden biri sayılan Etiyopya'da ABD çıkarlarını koruyacaktı.
Yeni dönemde Etiyopya'yı tarih boyunca yöneten Amharaların dışlandığı bir Oromo-Tigray ittifakı kuruldu. ABD'nin desteğiyle 1991-1995 döneminde Etiyopya cumhurbaşkanı olan Zenavi, 1995-2012 döneminde de başbakan oldu ve ölümüne kadar bu makamda kaldı.
Abiy Ahmed Ali
Ülke genelinde yaşanan gösteriler sonucu 11 Mart 2018 tarihinde istifa eden dönemin başbakanı Hailemariam Desalegn'nin ardından 2 Nisan 2018 tarihinde başbakanlık makamına gelen Abiy Ahmed Ali, ülkede 1991'den beri hüküm sürmekte olan siyasi dengeleri değiştirmeye karar verdi.
Ülkedeki ittifakları yeniden belirleyen Abiy Ahmed, etnik gruplardan Oromolar ile Amharaları yakınlaştırmaya, Tigrayların gücünü nüfusa oranlarıyla sınırlandırmaya ve Tigray kadrolaşmasını tasfiye etmeye karar verdi. Göreve geldiğinde başlattığı reform hareketiyle Batı ülkelerinden büyük destek gördü. Nobel Barış Ödülü sahibi siyasetçi, Tigray krizindeki en önemli aktörlerden.
Eritre
Eritre Tigray krizinde yer alan kilit aktörlerden. Tigray'daki çatışmalar sebebiyle Eritre'de bölgeden binlerce mülteci bulunuyor. Ayrıca Etiyopya Ordusu'na destek vermek üzere bölgede asker de bulunduran Eritre yönetimi, insan hakları kuruluşları tarafından Tigray'da sivil katliamı yapmak ve tecavüzle suçlanıyor. Bu sebeple Eritre Genelkurmay Başkanı Filipos Woldeyohannes ABD yaptırımlarına maruz kaldı.
Sudan
Etiyopya'nın Nil Nehri üzerinde inşa ettiği Nahda Barajı, Mısır ve Sudan'ı birincil derecede etkiliyor. Nil'in kullanımı üzerinden Nahda Barajı ile başlayan ihtilaf, bölge ülkeleri arasında krizlerin de sebeplerinden biri. Sudan da bu anlamda Eritre ile ciddi bir çekişme içerisinde.
İki ülke arasında aynı zamanda çeşitli sınır anlaşmazlıkları da mevcutken, Tigray krizi, bölgede Sudan'ın TPLF'ye destek vermekle suçlanmasına yol açtı.
Birleşik Arap Emirlikleri
Birleşik Arap Emirliklerinin de Tigray krizine müdahil olduğu biliniyor. BAE'nin bölgeye SİHA, silah ve mühimmat tedarik ettiği biliniyor.
Çatışmaların perde arkasındaki aktörü: SİHA'lar
Etiyopya, Afrika'daki en etkin hava kuvvetleri unsurlarına sahip ülkelerden olarak biliniyor. Tigray bölgesinde yaşanan çatışmalarda kullanılan insansız hava araçları ise çatışmaların seyrini değiştiren unsurlardan.
Basına yansıyan görsellerde Etiyopya'nın kullandığı hava unsurlarının İran, İsrail ve Çin menşeli olduğu görülebiliyor. Rus menşeli SU-25TK2'lar, akıllı mühimmatlarla birlikte Tigray'daki isyancılarla mücadelede etkin bir role sahip. Çatışmalarda ayrıca BAE'den tedarik edilen insansız hava araçlarının kullanıldığına yönelik haberler medyaya yansımıştı.
Etiyopya Ordusu, İsrail menşeli iki insansız hava aracı modeline sahip. Aerostar ve WanderB mini SİHA'ların Etiyopya Ordusunun envanterinde olduğu biliniyor.
Etiyopya Hükümetinin ayrıca Çin menşeli Harrier Hawk II model SİHA'lar kullandığı tahmin ediliyor.
Konu insansız hava araçları olunca gözler çatışma sahalarında SİHA kullanımında en tecrübeli ve etkin aktör olarak Türkiye'ye çevriliyor. Aljazeera kaynaklı habere göre Etiyopya Hükümeti Türkiye'ye ulaştı ve çok sayıda Bayraktar TB2 SİHA talep etti. Ancak resmi aynaklardan bu konuya dair henüz resmi bir açıklama gerçekleştirilmedi.