gdh'de ara...

Eurasia Rewiew: Türkiye, Orta Asya'daki varlığını artırmak için eşsiz bir şansa sahip

Türkiye'nin Orta Asya ile ilgili olarak göründüğünden daha geniş ve kapsamlı planları var. Türkiye, askeri ve ekonomik işbirlikleri ile Orta Asya'daki 'aile portresini tamamlama' hedefiyle hareket ediyor.

1. resim

Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Zirvesi, Rusya ile Batı arasında yaşanan Orta Asya nüfuz mücadelesinin giderek daha uzlaşmaz bir hal aldığı bir dönemde Kasım ayında Semerkant'ta gerçekleştirildi.

29 Eylül'de, yani bu zirveden yaklaşık bir ay önce Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'deki Pamukkale Üniversitesi'nde gençlerle yaptığı bir toplantıda, Türkmenistan'ın Türk Devletleri Teşkilatı'na tam teşekküllü üye olacağını duyurmuştu.

Mevlüt Çavuşoğlu burada yaptığı açıklamada; “Harika bir haberi paylaşmak istiyorum. Daha önce gözlemci olan Türkmenistan, 11 Kasım'da Semerkant'ta düzenleyeceğimiz Türk Devletleri Teşkilatı zirvesinde tam üye olacak. Bu sayede aile portresini tamamlamış olacağız” ifadelerini kullanmıştı.

Ancak beklentileri karşılanmadı ve 11 Kasım'da Türk Dışişleri Bakanı'nın açıkladığı haber gerçekleşmedi. Türkmen Devlet Başkanı Serdar Berdimuhamedov, Semerkant'a gitmedi ve Türk Devletleri Teşkilatı zirvesinde Türkmenistan'ı, Türkmenistan Halk Konseyi başkanı Gurbanguly Berdimuhamedov temsil etti.

Böylece Aşkabat, Türk birliğine tam üye olarak katılmaya henüz hazır olmadığını ortaya koydu.

Ancak bu gelişmeden sadece iki hafta sonra Hazar kıyısındaki Avaza turizm bölgesinde Türkmenistan, Azerbaycan ve Türkiye devlet başkanlarının ilk üçlü zirvesi gerçekleştirildi.

Resmi bilgilere göre zirvenin gündeminde enerji, ulaşım ve ekonomik ilişkiler olmak üzere üç ana konu ele alındı. Baba ve oğul Berdimuhamedovs, Avaza'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya geldiğinde, Avrupa'ya yeni bir doğal gaz tedarikçisi hakkında büyük bir duyuru yapılması yönünde bazı beklentiler vardı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Avaza'ya gitmeden önce, Türkiye, Türkmenistan ve Azerbaycan arasındaki üçlü zirvenin, Türk tarafının Rus arz kesintileri nedeniyle Türkmen gazını Türkiye'ye ve oradan da Avrupa'ya taşıma planlarına odaklanacağını açıkladı.

Erdoğan zirvede; “Hazar gazını Avrupa'ya götüreceğiz. Türkmen doğal gazının Batı pazarlarına ulaştırılması için çalışmalara başlamalıyız” açıklamasında bulundu.

Türkmen Devlet Başkanı Serdar Berdimuhamedow görüşmeler sırasunda çok daha ihtiyatlı ve temkinli görünüyordu.

Türkmen Devlet Başkanı Serdar Berdimuhamedov; "Gaz tedarik yollarının çeşitlendirilmesi ve bunların işleyişi, güvenilirlik ve güvenlik garantilerinin yanı sıra çok taraflı çıkarları dikkate alacak açık ve kesin standartlara dayanmalıdır. Doğal gazın Türkmenistan ve Azerbaycan'dan Türkiye'ye ve daha sonra dünya pazarlarına arzı için işbirliğine yönelik ortak girişimler bu açıdan değerlendirilmelidir' açıklamasında bulundu.

Türkmen Devlet Başkanı ayrıca; "Asya ile Avrupa arasında ulaşım ve transit koridorlar oluşturmaya yönelik ortak bir stratejiye dayalı yakın üçlü işbirliğine duyulan ihtiyaç konusundaki görüşü paylaşıyoruz." ifadelerini kullandı.

Recep Tayyip Erdoğan ülkesine döndükten sonra Azerbaycan ve Türkmenistan liderleriyle Türkmen gazının Türkiye'ye arzı için bir yol haritası belirleme planları hakkında açıklama yaptı.

Erdoğan'ın verdiği bilgilere göre; Azerbaycan ve Türkmenistan'daki hazırlık çalışmalarını yürütecek olan Türkiye Enerji Bakanlığı'na ilgili talimat verildi. Ve bu ön çalışmanın ardından liderler tekrar görüşerek yol haritasını belirleyerek nihai olarak karar verecek.

Görünen o ki, Türkiye'nin Orta Asya ile ilgili olarak ilk bakışta göründüğünden daha geniş ve kapsamlı planları var. Türkmenistan'ın Türk Devletler Teşkilatı'na tam üye olarak katılması Ankara için sadece kendi başına değil, aynı zamanda "aile portresini tamamlamanın" ve "Altı devlet bir millet" yaklaşımının hayata geçmesi açısından da önem arz ediyor.

Türk Devletler Teşkilatı'nın şu an için tamamen tanımlanmış bir ticari blok, askeri ve siyasi bir ittifak olmadığına dikkat çekmek gerekiyor.

Birlik; ilk olarak 2006 yılında dönemin Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafından önerilmiş ve 3 Ekim 2009 tarihinde Nahçıvan'da kurulmuştur. Daha sonra Türk Konseyi veya Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi olarak adlandırıldı. Birlik varlığının ilk on yılında, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye'den oluşuyordu.

Özbekistan ve Türkmenistan uzun süre birliğe katılmayı kabul etmediler. O günlerde, görünüşe göre bunun bir parçası olmanın pek bir anlamı olmadığına inanıyorlardı. Ancak görünüşe göre artık işler değişmeye başladı. Özbekistan 12 Eylül 2019'da resmen üyelik başvurusunda bulundu. Türkmenistan 2021'de gözlemci statüsü aldı.

2021 yılında eski Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Türk Keneşi veya Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi'ne yeni bir isim verilmesi teklifinde bulundu ve böylece Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurucu babası ünvanını da aldı.

Bütün bu gelişmeler ışığında Ankara, Orta Asya'daki 'aile portresini tamamlama' ve Türk Devletler Teşkilatı'nı ticari, askeri ve siyasi bir ittifak haline getirme hedefiyle hareket etmektedir.

Ankara şu anda Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşla meşgul olmasından yararlanarak Orta Asya'daki siyasi varlığını keskin bir şekilde artırmak için eşsiz bir şansa sahip olmuştur. Ve Türk Devletler Teşkilatı, Türkiye'nin bu amacı için mükemmel bir şekilde hizmet edebilir.

Tartışma