Yenidoğan Çetesi mahkeme ifadeleri ortaya çıktı! İşte Fırat Sarı mahkeme ifadesi
Haksız kazanç sağlamak için bebeklerin ölümüne neden oldukları iddiasıyla yargılanan "Yenidoğan Çetesi" davasında bugün kritik gün. Davanın 6. Gününde Fırat Sarı mahkeme ifadesi merak ediliyor. İşte Yenidoğan Çetesi mahkeme ifadeleri:
Duruşmanın 6. gününde hakkında 582 yıla kadar hapis cezası istenen ve örgütün lideri olduğu belirtilen Fırat Sarı, savunmasını yapıyor. Sarı, "Buraya gelmek istedim. Hayattan bir beklentim yok artık her şeyi anlatmak istiyorum." sözleriyle savunmasına başladı. Peki, Fırat Sarı mahkeme ifadesi çıktı mı? Hemşire Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök'ü suçlayan Sarı, "Hayatımı kararttılar. Ekip varsa orada var." iddiasında bulundu. Duruşma salonundan son gelişmeleri, muhabirler Melike Şahin ve Osman Terkan aktarıyor. İşte Yenidoğan Çetesi mahkeme ifadeleri:
"Hayatımı kararttılar"
Hemşireler Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök'ü suçlayan Sarı, "Hayatımı kararttılar. Ekip varsa orada var. SGK 37 haftanın altında doğan bebeklerde "Curosurf" ödüyor ama büyüklerde ödemiyor. Ama ihtiyaçları olabiliyor. Şöyle bir yöntem yaptık. Bu ilaçlar flakonda, kalanı soğuk zincirde tutarak o ilaçları kullandık. En fazla 3 gün tuttuk o ilaçları. Artırma dedikleri o. Ama sonradan öğrendim ki satmışlar. Bu arkadaşlar asgari ücrete çalışıyor. İlaçları onda birine satmışlar 300-500 liraya." diye konuştu
Curosurf: Solunum Güçlüğü Sendromu (RDS) izlenen veya Solunum Güçlüğü Sendromu riski altında olan yenidoğan bebekler ile diğer yüzey gerilim azaltıcı eksikliği bulguları izlenen erken doğan bebeklerin tedavisinde kullanılır.
"Bir raporla ateşe atıldık"
Uzman raporunun yanlış olduğunu iddia eden Sarı, "Bir raporla ateşe atıldık. 10 hastane kapatıldı, binlerce insan işsiz kaldı. Uzman raporu kötü niyetli, agresif yazılmış." dedi.
Meslek hayatı boyunca 15-20 bin yenidoğan yoğun bakım hastasına baktığını belirten Sarı, "Benim ölüm oranım Türkiye ortalamasının altında. Benim sağlıklı taburcu ettiğim hastalar bile şimdi beni şikayet ediyor. Ultrason baktırıyor 'Acaba böbreğimi mi çaldı' diye. Ya Türkiye'de yenidoğan organ nakli yapılıyor mu?" dedi.
Malpraktisten suçlandığını söyleyen Sarı, "Görmediğim bakmadığım bebeklerin ölümünden yargılanıyorum" diyerek kendini savundu.
"Malpraktis: Bilgisizlik, tecrübesizlik ya da hekimin hatasından dolayı hastanın zarar görmesi."
"Rüşvet vererek hasta almadık"
112 Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ettikleri suçlamasını kabul etmeyen Sarı, "112 sevk zincirini bozarak, rüşvet vererek asla hasta almadık. Her hastaneye eşit gönderiyorlar. Biz tıp merkezlerinden aldık. Aileler bizi arardı hatta süreç uzadığında sevk olmak istediklerini söylemek için." diye konuştu.
Şüphelilerin telefon konuşmalarını içeren tape kayıtlarına da itiraz eden Sarı, "Şimdi ben burada kamuya konuşurken filtreli dikkat ederek konuşurum ama özel hayatınızda güvendiğiniz insanlarla daha rahat konuşursunuz. Özel hayatta konuştuklarımız kamuya yansıtılıyor. Kesilerek veriliyor, tıbbi şeyler yanlış çevrilmiş. Tapede sanki iki kişinin konuşmasında sanki bebek kaldırımda yerde başında bir hemşire var. O bebekler hastanede, Kuvözde bir sürü insan çalışıyor. Bir sistem var. Sanki laçka işler oluyor gibi yansıtılmış tapelerde." dedi.
"Bu yapıyı ben keşfetmedim, sen gel yap dediler"
Bu yapıyı keşfetmediğini, kendisine teklif geldiğini öne süren Sarı, "112 nakil grubu çok yetersiz. Sevk süresi ortalama 4-6 saat. Yenidoğan için çok kritik süre. Usulsüz sevk dedikleri tıp merkezinden bebek aldım. Reyap Hastanesi'nde iyi çalıştım. Başka hastanelerden teklif aldım. Başka işletmecileri vardı. Bu yapıyı ben keşfetmedim. Sen gel yap dediler. İlker'le kafamız uyuştu o da benim gibi iyi çalışıyor. Zamanla işletme sayısı arttı ama bize hep teklif geldi. 112 dışı sevk dediğiniz tıp merkezlerinden hekimin bana güvenerek hastalarını bana gönderdiler. O dönem için ben para almadım. Güvendikleri için hızlı kabul ettiğm için. Ama sonra işletmeciler olunca hasta bulucular var bu sistem için. Onlarla anlaştık. Emrah diye bir arkadaş vardı başta. Onunla aramız bozulunca Mert ile anlaştık." dedi.
"Her şeyi anlatacağım"
Altıncı duruşma örgüt elebaşı olduğu değerlendirilen tutuklu sanık doktor Fırat Sarı'nın savunmasıyla başladı.
Savunmasını kendisinin yapacağını söyleyen Sarı "2 ay önce savcıyı tehdit mevzusu olunca avukatlarım ayrıldı, sonra memleketimden iki avukat geldi destek olmak için. Ama hazır olmadıklarını söylediler. Ben elimden geldiğince savunma yapmak istiyorum" sözleriyle konuşmasına başladı.
"Buraya gelmek istedim hayattan bir beklentim yok artık herşeyi anlatmak istiyorum." diyen Sarı "İnsanlık onurum kalmadı. Strateji benimsemedim, dosyayı konuşmuyoruz. Her şeyi anlatıyorum" dedi.
Davanın görüldüğü salon ve önünde, polis ekiplerince yoğun güvenlik önlemi alındı.
Yenidoğan Çetesi davası 6. gününde neler oldu?
Davanın ilk duruşmasında kimlik tespiti sırasında sanık kürsüsüne çıkan örgüt lideri Fırat Sarı, aylık gelirinin 400 bin TL olduğunu ve iki çocuk babası olduğunu ifade etti. Ayrıca, duruşmada mağdur olduklarını belirten ve dilekçe sunan başka vatandaşların da bulunduğu bildirildi. Bu yeni dilekçelerin savcılık tarafından inceleneceği öğrenildi.
İddianamede, sanıklardan doktor Fırat Sarı ve doktor İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Ambulans şoförüne 589 yıl hapis istemi
112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.
Yenidoğan Çetesi davası 5. gününde neler oldu?
Yenidoğan çetesi davasının 5. gününde ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, 112 acil zincirinin dışına çıkılarak bebeklerin hastaneye sevk edilmesiyle ilgili savunma yaptı.
Kendini doktor olarak tanıttığını, Yenidoğan çetesinin elebaşısı olmakla suçlanan Fırat Sarı'dan 60 bin lira maaş ve hasta sevki başına bin lira aldığını söyledi. 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'den arka arkaya itiraflar geldi.
Gıyasettin Mert Özdemir şunları söyledi: "Kaya bebeğin annesi riskliydi. 112 ona saatlerce yer bulamadı. Aile de ümidini kesip başka bir yol aradı. Ben de Güney Hastanesi başhekimi Ali Dirik'e sundum. O da kabul etti. Bu hastayı hiçbir hastane kabul etmemişti."
Mahkeme Başkanı'nın "'Taburcu süresi düşerse kazancımız düşer' konuşması için ne diyorsun?" sorusuna yanıt veren Gıyasettin Mert Özdemir, "İşgüzarca yaptığım bir konuşmaydı." dedi.
"Anlaşmaları hastanelerle yaptım"
Özdemir, erişkin yoğun bakıma da hasta sevk ettiğini anlattı. Ayrıca Fırat Sarı'dan para aldığını ve Bağcılar Şafak Hastanesi ile Birinci Hastanesi yönetimleriyle ile anlaşma yaptığını ileri sürdü. Özdemir, "Her özel hastane yoğun bakımın dolu olmasını ister" dedi.
Mahkeme Başkanı'noın "112 sizi az çalıştırıyor herhalde. Bu işleri yapacak bu kadar vaktin olduğuna göre." sorusuna Özdemir, "112 çalışanı olduğum işi resmi olarak yapamamaktayım. O hastanelerde çalışmasaydım resmi olarak yapabilirdim. Savcı ifade alırken hakaret ettiği için bunları anlatamadım. Savcı art niyetli?" açıklamasında bulundu.
"Bebek ölümünü araştırmak art niyet mi? Varsa bir ithamın, avukatın var. Şikayetçi olursun." sorusuna yanıt veren Özdemir, "112'ye bildirsek bebek alamayız" şeklindeki sözlerini, 112'nin yer bulması uzun sürdüğü için kurduğunu iddia etti.
4 bebeğin ölümüyle ilgili suçlanan Doktor Dursun Eryılmaz ise kimi bebeklerin doğuştan sağlık sorunları olduğunu öne sürdü. Suçlamaları hemşirelerin dedikodusu olarak yanıtladı.
Yenidoğan Çetesi davası 4. gününde neler oldu?
Davada perşembe günü dördüncü duruşma görüldü. Sanıklardan yeni itiraflar da geldi.
Yenidoğan Çetesi davasındaki hastane yöneticilerinden sanık Serdar Yüksel, borca girdiğini, bu yüzden bebeklerin hastanelere sevk edilmesi için para aldığını itiraf etti.
Yüksel, “Beni 112’den arayanlar ya da ‘Sağlık Bakanlığı’ndan numaranızı aldık’ diye arayanlardan biliyorum hastaları. Gıyasettin Mert Özdemir ve Fırat Sarı’dan para aldım.” dedi.
Sanık Yüksel ifadesinde, bebekleri para karşılığında il dışındaki hastanelere gönderdiğini de itiraf etti.
Asistandan itiraflar
Çete yöneticisi Fırat Sarı’nın asistanı sanık Sümeyye Nur Arslan ise Sarı’nın evde bakım hizmetleri alanına da girmeyi amaçladığını anlattı.
Arslan, Sarı’nın bunun için kendisine vekalet verdiğini, ücretleri hemşirelere kendisinin yatırdığını söyledi.
Sanık Arslan şunları anlattı: “Motivasyon ücretini arkadaşlarım doğru anlatamadı. Siz normalde 3 hasta bakacakken 5 hasta bakıyorsunuz. Bunlar bir süre sonra ağır geliyor. Hastane yeterli ücreti vermiyor. İşten çıkmak istediğinizde Fırat Sarı size bu parayı veriyor.”
Arslan, savcının sanık Fırak Sarı’yı kastederek, “Ayda 400 bin lira geliri olan biri neden sizden para istiyordu?” sorusunu da yanıtladı.
Arslan şunları söyledi: “Biz de anlam veremiyorduk. Mesela yurt dışına gideceği zaman beni şimdi döviz bürosuna göndermeyin diye para aldığı oldu. Tutuklandığında bana 150 bin lira borcu vardı.”
“Belediye Başkanı olmak istiyordum”
Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri görevlisi Renas Kılıç’ın savunması ise şaşkınlığa neden oldu. Kılıç, belediye başkanı olmayı amaçladığını, siyasi hedefleri doğrultusunda hareket ettiğini öne sürdü.
Yenidoğan Çetesi davası 3. gününde neler oldu?
Dünkü celsede sanık üç hemşireden üç çarpıcı itiraf geldi.
Sanık hemşire Cansu Akyıldırım, örgüt lideri Fırat Sarı ile arasındaki para transferlerini kabul etti, bu paraların çalışanlara motivasyon için dağıtıldığını ileri sürdü.
Bir diğer sanık hemşire Çağla Durmuş ise Fırat Sarı’nın maddi kazanç için hastaları entübe olarak gösterdiğini anlattı.
Hemşirelerden Damla Atak, örgüt yöneticileri arasında gösterilen 112 Acil Servis personeli Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi yaptığı itirafında bulundu.
Ardından Dr. Rıza Keykubad’ın savunmasına geçildi. Kaya bebeğin ölümüyle ilgili "Çek fişini" ifadeleri sorulan Keykubad, üzerine oyun oynandığını ileri sürerek böyle bir cümle sarf etmediğini iddia etti.
Keykubad'ın savunmasının ardından söz alan Kaya bebeğin ailesinin avukatı, "Benim müvekkilim kendi evladını bisküvi kutusu içinde almış ve o kutuyu kucağında götürmüştür." diyerek sanığın savunmasına tepki gösterdi.
Yenidoğan Çetesi davası 2. gününde neler oldu?
Yenidoğan Çetesi davasının ikinci günü çarpıcı itiraflara sahne oldu.
Sanıklardan hemşire Hasan Basri Gök savunma yaptı.
Tapelere yansıyan sözleri için “Çirkin bir cümle. Bebeğin sürekli kalbi durup geri getiriliyordu, o yüzden böyle konuştum” dedi.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Gök, çetenin karanlık yüzünü anlattı.
“Sağlam bebeğin sevki mümkün değil. Çok uzun süre bekletildiği için akciğerleri de kötüleşiyordu. Entübe edip gönderiliyordu.” diyen Gök, “Serdar Yüksel, bebek sevki yapıp karşılığında para alıyordu. Fırat Sarı parayı yollamamı söyledi, yolladım. SGK'dan fazla para alıyorlardı. Bunun için yatışlar uzatılıyordu.” itirafında bulundu.
Gök, “Epikrize yardım ettiği için bütün hemşirelere para veriliyordu. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu.” diye konuştu.
"O söz Kurtlar Vadisi repliğiydi"
Duruşmada bir Kurtar Vadisi diyaloğu da yaşandı.
Hemşire Deniz Korkmaz’a, “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir.” cümlesini kurduğu hatırlatılınca, repliği Kurtlar Vadisi dizisinden aldığını söyledi.
“Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu.” diyen Korkmaz, “Bu zihniyette olan insanların bunları yapması kaçınılmazdı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemeden tasarruf etmeye çalışıyorlardı. Bu insanları ben CİMER'e şikayet ettim.” şeklinde konuştu.
İlaç biriktirme itirafı
Hemşire Hüseyin Günerhan da davada çarpıcı bir itirafta bulundu.
Örgüt iddiasını reddedip, suçsuz olduğunu savunan Günerhan, “Biz artan doz ilaçları ödemenin karşılamadığı hastalar için yabancı hastalar için biriktiriyoruz.” dedi.
Reyap Hastanesi’nde çalıştığı dönemde Fırat Sarı ile tanıştığını iddia eden Günerhan, “Ağabeyim de Reyap Acil’de çalışıyordu. Reyap’ta nöbet tutarak çalışmaya başladım. Burada kimseyi korumak için konuşmayacağım, doğruları söyleyeceğim.” dedi.
Yenidoğan Çetesi davası 1. gününde neler oldu?
Türkiye’nin yakından takip ettiği Yenidoğan Çetesi soruşturmasında yargılama pazartesi günü başladı.
Adliyede yaşanan yoğunluk ve gerginlikler nedeniyle geç başlayan duruşmanın ilk günü önce kimlik tespitleri yapıldı.
Bin 399 sayfalık iddianamede çetenin ele başı ve yöneticisi olarak adları geçen doktor Fırat Sarı, İlker Gönen ve çetenin 112 çağrı merkezindeki elemanları ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir de duruşmaya getirildi.
Fırat sarı kimlik tespitinde aylık gelirinin 400 bin lira olduğunu söyledi.
Çorlu'da tutuklu bulunan sanıklar ise video konferans aracılığıyla kimlik beyanında bulundu.
Müfettiş raporundaki kan donduran ayrıntı
Sağlık Bakanlığı'nın müfettiş raporunda bebeklerin bir bölümüne pasif ötenazi uygulandığı, yani hiçbir tedavi yöntemi uygulanmadan ölüme terk edildiklerine yer verildi.
Bir hemşirenin ise yoğun bakımdaki bebeğin kalbinin durması üzerine doktora haber verdiği,,, doktorun ise "canlandırmaya gerek yok" dediği belirlendi.
Yenidoğan Çetesi davasında kim neyle suçlanıyor?
Suçlamalar, günlük 8 bin liralık SGK primini paylaşabilmek adına yenidoğan bebeklerin sağlığının hiçe sayıldığı yönünde…
Çete üyelerinin taburcu olabilecek durumda olsalar dahi bebekleri sahte raporlarla, gereksiz yere ilaç vererek yoğun bakımda tuttuğu tespit edilmişti.
Bebekler şebekenin anlaşmalı olduğu özel hastanelere sevk ediliyordu.
Ne solunum desteği, ne ameliyat ne de ilaç… Bebekler çetenin istediği kadar hayatta tutuluyordu.
Bu süreçte 9’u İstanbul’da biri Tekirdağ’da 10 özel hastane kapatıldı.
Yenidoğan çetesinde kim kimdir, en son ne biliyoruz? 10 soruda bebek çetesi
Yenidoğan vurgununda fezleke hazırlandı: Bebeklere "pasif ötenazi"
Söz konusu yazı üzerine soruşturmada adı geçen Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi'nin ruhsatları iptal edildi.