"Yenidoğan Çetesi" soruşturmasında kronolojik sıralama ortaya çıktı! Her şey CİMER'e yapılan ihbarla başlamış

Yenidoğan Çetesi'ne ilişkin soruşturmada yeni detaylar belli oldu. Yenidoğan ölümleriyle ilgili ilk ihbarın 27 Mart 2023'te CİMER üzerinden ihbar geldiği ortaya çıktı. Çete elebaşı doktor Fırat Sarı'nın birçok hastanedeki yenidoğan yoğun bakım ünitelerini kiraladığı ve buralarda doktor yerine hemşire görevlendirdiği tespit edildi. Şüpheliler hakkında hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme aldıkları aktarıldı.

1. resim

İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri öne sürülen 22'si tutuklu 47 şüpheliye ilişkin soruşturmada iddianame hazırlandı.

Edinilen bilgilere göre, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne 27 Mart 2023'te söz konusu olayla ilgili CİMER üzerinden ihbar geldi. İhbarın 21 Mayıs 2023'te Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderilmesi üzerine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı.

İhbar sonucu "Yenidoğan Yoğun Bakım Denetim Değerlendirme Komisyonu" kuruldu

Söz konusu çalışmalar kapsamında 28 Eylül 2023'te İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünce il genelindeki tüm kamu, özel ve vakıf üniversitesi sağlık tesislerine olağan/olağan dışı yenidoğan yoğun bakım denetimlerinde temin edilen bilgi ve belgelerin (tutanak, epikriz, gözlem formu, tahlil, tetkik, hasta dosyaları vb.) incelenmesi, değerlendirilmesi, karara bağlanması, münferit veya ortak rapor hazırlanması amacıyla "Yenidoğan Yoğun Bakım Denetim Değerlendirme Komisyonu" kurulması istendi.

22 kişi tutuklandı

Yine soruşturma kapsamında şüphelilerin kimlik ve adreslerinin tespiti yapılıp mağdur ve tanıkların ifadeleri alındı. İlgili kurumlardan da evrak ve bilgi istenilen soruşturmada somut delillerin toplanmasının ardından harekete geçildi. 26 Nisan 2024'te İstanbul ve Tekirdağ'da, kimlikleri belirlenen şüphelileri yakalamak için eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonlarda toplam 47 kişi gözaltına alınırken, 22'si tutuklandı, ayrıca tanık ve mağdur ifadeleri alındı.

Mayıs ayında, söz konusu özel hastanelerden Medilife Sağlık Hizmetleri Hastanesinin faaliyeti askıya alındı. 23 Ağustos'ta Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, çocuk hekiminin, pratikte hemşirenin izlemine bırakılan yenidoğan bebeklerin yüzde 90'ının hayat haklarının ellerinden alındığı da raporda yer aldı.

Savcıyı ölümle tehdit ettiler

30 Ağustos'ta tutuklu şüphelilerin avukatı Aylin Arslantatar, soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcısı Y.E'yi aradı ve daha sonra makam odasına giderek hakkında suikast planlandığını, babasına ve annesine zarar verileceğini söyledi. Savcı Y.E, bunun üzerine bünyesinde görev yaptığı Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulundu, soruşturma başlatıldı. Sonrasında Avukat Aylin Arslantatar ve Mustafa Kemal Zengin'in savcıyla görüşmeyi talep etmesi üzerine, mahkemeden alınan izinle makam odasına kayıt cihazı yerleştirilerek, görüşme kayıt altına alındı.

Öte yandan soruşturma devam ederken bu kez de eylül ayında Bağcılar Özel Şafak Hastanesinin faaliyeti askıya alındı.

9 Ekim'de soruşturmasını tamamlayan Savcı Y.E. fezlekesini hazırladı. Fezlekede, bebeklere yapılması gereken ancak yapılmayan tedavi ve bakım yöntemlerine yer verilerek, hastaya pasif ötenazi (Türkiye'de aktif ve pasif ötenazi uygulanmamaktadır. Kalp atımı tespit edilen her yenidoğan uygun canlandırma ve tedavileri alma hakkına sahiptir.) uygulandığı ve yenidoğan bebeklerin yüzde 90'ının hayat haklarının ellerinden alındığı vurgulandı.

11 Ekim'de, Savcı Y.E'nin tehdit edilmesine ilişkin soruşturmada, kimliği belirlenen şüphelileri yakalamak için operasyon düzenlendi ve şüpheliler gözaltına alındı. 14 Ekim'de emniyette işlemleri tamamlanan şüphelilerden 4'ü serbest bırakılırken, aralarında 2 avukatın da bulunduğu 8 zanlı Büyükçekmece Adliyesi'ne sevk edildi. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği 8 şüpheliden 5'inin tutuklanmasına, 3'ü hakkında ise adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verdi.

16 Ekim'de fezlekenin gönderildiği Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı iddianame hazırladı. İddianamede, ölen 10 bebek "maktul", 5 kişi "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğü "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı.

Çetenin elebaşı Fırat Sarı

Doktor şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini doktor şüpheli İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.

Doktor Fırat Sarı
Doktor Fırat Sarı

Şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu suç örgütünün, yenidoğan yoğun bakım ünitelerini kiraladığı hastaneler:

  1. Akabe Sağlık Tesisleri AŞ'ye ait özel Avcılar Hospital
  1. Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ'ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi ve Özel İstanbul Şafak Hastanesi
  1. Medilife Sağlık Hizmetleri ve Yonca Sağlık Hizmetlerine bağlı Özel Bağcılar Medilife Hastanesi ve Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi
  1. Refik Arslan AŞ'ye bağlı Özel Bağcılar Şafak Hastanesi
  1. Beymed AŞ'ye ait Özel Birinci Hastanesi
  1. Doğamed AŞ'ye ait Özel Doğa Hospital
  1. Reyap AŞ'ye ait Özel Reyap İstanbul Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi
  1. Ekip Sağlık AŞ'ye ait Özel TRG Hospitalist Hastanesi
  1. Esenler Güney Hastanesi
  1. Silivri Kolan Hastanesi

Öte yandan söz konusu hastanelerin yoğun bakım ünitelerinin tamamında doktorlar yerine hemşirelerin sağlık hizmeti sunduğu aktarıldı.

177 yıl hapisleri isteniyor

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.

Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.

Bu arada, Savcı Y.E'nin makamında ölümle tehdit edilmesine ilişkin soruşturma da devam ediyor. Soruşturmada gözaltına alınan ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ve "örgüt kapsamında kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan hakimlikçe tutuklanan Mustafa Kemal Zengin'in ifadesine ulaşıldı.

Zengin, tarihini hatırlamadığı bir gün arabasını yıkatmak için bir otoparka gittiğini, buranın sahibi Y.Ç'nin kendisine baldızı T.T'nin hemşire olduğunu, bir hastane soruşturması kapsamında tutuklandığını anlattığını belirtti. Bu görüşmeden bir süre sonra Y.Ç. ve ağabeyi B.Ç. ile tekrar görüştüğünü, kendisinden iyi bir ceza avukatı bulmasını istediklerini anlatan Zengin, daha sonra konuyu avukat olan diğer tutuklu şüpheli A.A'ya aktardığını anlattı.

Tutuklu Zengin, T.T'nin akrabaları olan B.Ç. ve Y.Ç'nin sokakta hatırı sayılır kişiler olduğunu, bu kişilerin savcıya zarar verebileceğini, savcının ailesinin de bu kişilerce araştırıldığını, bunların mafyatik kişiler olduğunu da söylediğini iddia ederek, "Bunun üzerine A.A. bana dosyaya bakıp döneceğini söyledi. Birkaç gün sonra bana dönen A.A, dosyaya bakan savcının arkadaşı olduğunu ve bu dosyayı alamayacağını söyledi. Ben de kendisinden savcı beyi uyarmasını istedim." ifadelerine yer verdi.

Bir süre sonra kendisiyle görüştüğünü belirttiği A.A'nın sosyal medya üzerinden dosyanın savcısıyla görüştüğünü, baktığı dosya hakkında tedirgin olduğunu, tehdit edildiğini ve kendisiyle görüşmek istediğini anlattığını ifade etti.

"Cumhuriyet savcısını tehdit etmedim"

Zengin, bu görüşmenin ardından A.A. ile 1 Ekim'de Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcısı Y.E'yi ziyarete gittiklerini belirterek, "Benim oraya gitmekteki amacım, hastane soruşturması kapsamında tutuklanan T.T'nin akrabalarından duyduklarımı ve çevremden bu adamlar hakkında duyduklarımı savcı beye anlatmaktı. İçeride yaptığım görüşmede kesinlikle cumhuriyet savcısını tehdit etmedim. Görüşme zaten çok samimi bir ortamda gerçekleşti." ifadesini kullandı.

Tutuklu T.T'nin tahliye edilmesi için dosya savcısı ve ailesi hakkında bilgiyi kendisinin toplamadığını savunan Zengin, şunları kaydetti:

"Bu bilgileri Y.Ç'den öğrendim. Ben de konunun ciddiyet taşıdığını fark edince savcı beyi bilgilendirme amaçlı görüşme yaptım. Kimseden talimat almadım. Bu konu hakkında kimseden maddi ve manevi talebim olmadı. Ayrıca kimsenin sözcülüğünü yapmadım. Olay tamamen iyi niyetimden kaynaklanmıştır. Cumhuriyet savcısıyla yaptığım görüşmedeki üslubum yanlıştır. Savcı beyi uyarmak istedim. Maksadımı aşan ifadeler kullanmışım. Niyetim kesinlikle tehdit etmek değildir. Çevrem ne kadar devletçi ve vatansever biri olduğumu bilir."

Kaynaklar

Tartışma