gdh'de ara...

Foreign Affairs: Putin'in Ukrayna'daki "kıyamet oyunu"

Gerçekler, "ne pahasına olursa olsun" Putin'in Ukrayna'daki kumarını bir zafere dönüştürmek için kararlı bir şekilde adımlar atacağını gösteriyor.

1. resim

30 Eylül'de, Ukrayna'da işgal altındaki topraklarda düzenlenen bir dizi sahte referandumun ardından, Rus hükümeti dört Ukrayna bölgesinin artık resmen Rusya'nın bir parçası olduğunu ilan etti.

İlhak hamlesi, birçok Rus'u şaşkın ve endişeye sevkeden “kısmı seferberlik” kararının ardından geldi. Ukrayna'daki savaş bu hamlelerle, "bahislerin büyük ölçüde yükseldiği" yeni bir aşamaya girdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, kendi rejimini baltalama riskine rağmen kazanmak için ne gerekiyorsa yapacağını açıkça gösteriyor. Kendi doğruluğuna körü körüne inanan Putin, Ukrayna'daki olaylar eğer planlarını bozmaya devam ederse nükleer silahlara başvurabilir.

Anahtar soru, Rusya'nın seçkinleri ve daha geniş toplum, bu "cehennem yolculuğunda" başkanlarına eşlik etmeye hazır mı ve Putin, Ukrayna'daki "feci kumarını" ikiye katlayarak kendi sonunun yolunu mu açıyor?

Ukrayna'nın Ağustos sonunda başlattığı karşı saldırı, Putin'in Rusya'nın nasıl savaşması gerektiğine ilişkin hesaplarını tamamen değiştirdi. Kiev'in Rus mevzilerine tam teşekküllü bir saldırı gerçekleştirmeye cesaret edemediği fikrine dayanan önceki planı, Kremlin'in işgal ettiği topraklarda bolca zamanı olduğunu, Ukrayna hükümetinin ise bunalımdan bitkin düştüğünü varsayıyordu.

Putin'in planı değişse de stratejik kısmı aynı kaldı. Putin'in bu savaştaki en önemli amacı, Batı tarafından yönetilen “Rusya karşıtı” jeopolitik projeye son vermek ve Ukrayna topraklarında uzun vadeli bir Rus varlığını güvence altına almak için Kiev'i düşürmek.

Gelinen noktada Putin'in bu hedefe ulaşmak için kullanacağı taktikler temelden revize edildi. Kremlin'in yanlış hesaplarına dayalı olarak Ukrayna'daki Rus mevzilerine yönelik askeri tehditler, Kremlin'in dünyaya fiilen bir "ültimatom" verdiği noktaya ulaştı: Ya Rusya Ukrayna'yı kazanır ya da nükleer gerilimi tırmandırır.

Bu ültimatomun üç ana bölümü vardır. Birincisi Putin, Ukrayna'nın geniş bir bölümünün Rus toprakları olduğunu ilan ediyor.

Özellikle dört bölgenin (Luhansk, Donetsk, Kherson ve Zaporizhzhia) ilhakı, Rusya'nınUkrayna'yı bağımsız bir devlet olarak yok etme savaşını, Ukrayna açısından ise tamamen kendini savunma savaşına dönüştürdü.

İlhak, Batı'nın Ukrayna ihtilafına dahil olmasına karşı bir protesto biçimi olarak düşünülüyor. Rusya, Batı'nın Ukrayna'ya askeri yardımını Rusya'ya karşı saldırganlıkla eş değer olarak çerçeveliyor.

Putin, bu bölgeleri ilhak ederek açık bir mesaj gönderiyor: "Kiev'e yardım etmeye devam etmek, Batı'yı kaçınılmaz olarak Rusya ile doğrudan bir çatışmaya götürecek."

Bu hareket aynı zamanda Kremlin'in mevcut duruma ilişkin anlayışındaki bir başka önemli değişimi de yansıtıyor. Kiev'in karşı saldırısından önce Moskova, Batı yardımının güçler dengesini büyük ölçüde değiştirebileceğine ve Ukrayna'nın Rusya'yı askeri olarak tehdit edeceği koşullar yaratabileceğine inanmıyordu.

Nükleer Şantaj

Putin'in ültimatomunun bir başka dayanağı da çeşitli açıklamalarında ima ettiği nükleer seçenek. Putin bir süre bu tehdidine ara verdikten sonra, Ukrayna üzerindeki Batı politikasını etkilemenin bir yolu olarak bu nihai tehdide başvurmaya geri döndü.

Nisan ayında, Rus kuvvetleri Kiev ve Çernihiv'e yönelik başarısız saldırılardan geri çekilirken, Kremlin nükleer şantaja yöneldi ve Putin, hükümetinin "gerekirse" nükleer silahların kullanabileceğini dile getirdi. Putin ayrıca Rusya'nın başarısızlıkları için Batı'yı suçladı.

Topyekün savaş

Ukrayna bölgelerini ilhak etmesi ve nükleer savaş çağrılarıyla çıtayı yükselten Putin, sıradan Rusları savaşın bir parçası haline getirerek bahsi daha da yükseltti. Seferberlik kararı da Rusları hazırlıksız yakaladı.

Seferberlik kararı, milyonlarca insanın hayatını geri dönülemez bir şekilde değiştirdi. Rusya'da yapılan son Levada Center anketinde, yanıt verenlerin yüzde 47'si kısmi seferberliğin kendilerini "endişe, korku ve dehşet"e sevkettiğini, yüzde 23'ü "şok” ve yüzde 13'ü “öfke” sevkettiğini belirtti.

Sadece yüzde 23'ü “Rusya ile gurur duyduğunu” söyledi. Ankete göre seferberlik büyük kitlesel protestolara yol açmasa da halkın devlete ve devlet medyasına olan güvenini sarstı.

Seferberliğin iç işleri nasıl etkileyeceği sorusunun ötesinde, bu sert siyasi karar Putin'in öncelikleri hakkında çok şey ortaya koyuyor. Putin, 22 yıllık iktidarındaki en kritik karar gibi görünen seferberlik kararının, toplumsal gerilimleri körükleyip iç siyasi istikrarı tehdit edeceğinden bağımsız olarak bu kararı almaya cesaret etti.

Putin'in Ruslar arasındaki siyasi desteğinde bir çöküş korkusunun, onu riskli kararlar almaktan alıkoyacağını öne sürenlere açık bir şekilde şaşırdı.

Gerçekler, "ne pahasına olursa olsun" Putin'in Ukrayna'daki kumarını bir zafere dönüştürmek için kararlı bir şekilde adımlar atacağını gösteriyor.

Putin'in nükleer ültimatomu ve seferberlik emri giderek gerginleşen Rus seçkinleri üzerinde de önemli bir baskı oluşturuyor. Seçkinler, öfkeli bir lidere sonuna kadar eşlik etmek istemiyor vehem Rusya'dan hem de onun intikamından kaçmak istiyorlar.

Putin ise, bedeli ne olursa olsun “ya hep ya hiç” sloganı altında savaşacağı bir senaryoyu zorluyor gibi görünüyor. Bu, çılgınca hareket tarzı ve intihara meyilli bir kişini yaklaşımını çağrıştırıyor.

Bu aşamada Putin köşeye sıkışmış gibi görünse de kazanabileceğine inanıyor. Peki işler bir kez daha plana göre gitmediğinde ne olur?

Rus kuvvetleri Ukraynalıları yenemediğinde, Batı askeri yardımını artırdığında ve Putin'in şantajını açıkça görmezden geldiğinde Putin'in kendisine uygun gördüğü tek seçeneğin yani nükleer seçeneğin ortaya çıkacağı zaman gelecek.

Bu aynı zamanda, bugün pek çok kişinin düşünmekten kaçındığı en kötü senaryo olarak, Ukrayna için felaket Putin için ise sonun başlangıcı olacak.

Tartışma