Foreign Policy: Dağlık Karabağ, bölgenin jeopolitiğini nasıl yeniden şekillendirecek?
Güney Kafkasya'da değişen güç dengeleri, Batılı güçler için ikilemler yaratıyor. Yaşanan gelişmeler, Erdoğan'ın Türk dünyasını birleştirme vizyonunu hayata geçireceğini gösteriyor.
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Policy'de, Azerbaycan'ın Türkiye desteği ile ile kazandığı Dağlık Karabağ zaferinin ve bu zaferin olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ zaferinin Güney Kafkasya'da güç dengelerini kökten değiştirdiği belirtilen analizde, bu değişimin Batılı güçler için ikilemler de yaratttığı belirtildi.
Analizde ayrıca, bölgedeki güç rekabetinin gerek Rusya gerekse de Batılı devletler için devam edeceği, ancak yaşanan son gelişmelerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türk dünyasını birleştirme vizyonunu hayata geçireceğini gösterdiği belirtildi.
İşte Foreign Policy'de yayınlanan analiz:
19 Eylül'de Azerbaycan, Ermenistan'da Dağlık Karabağ olarak bilinen bölgede geniş çaplı bir askeri operasyon başlattı. Azerbaycan 24 saat içinde Dağlık Karabağ üzerinde etkin kontrol sağladı ve Ermenistan birlikleri dağıtıldı.
Bu olaylar, 1988-1994 ve 2020'deki büyük ölçekli savaşları da içeren otuz yıllık dondurulmuş çatışmayı sona erdirdi.
Ancak gelinen noktada, Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'daki zaferinin geniş kapsamlı jeopolitik sonuçları var.
Türkiye bunu stratejik bir zafer olarak görüyor ancak Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'ı Azerbaycan ve Türkiye ile ekonomik olarak bütünleştirme planlarına direnmesinden çekiniyor. İran ise Azerbaycan'ın güçlenmesinden korktuğu ve İran'ın Ermenistan ile ortak sınırını engelleyebilecek Türkiye'nin ulaşım koridoru projelerine karşı çıktığı için Türkiye'nin kazancını kendi kaybı olarak görüyor.
Rusya, Türkiye ve Azerbaycan'a karşı Ermenistan'ı savunmayı reddetmesiyle zayıflamış olsa da, Güney Kafkasya'da güç projeksiyonu oluşturma konusunda önemli bir kapasiteye sahip.
Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'ı ele geçirmesi de Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi için yeni fırsatlar yaratabilir.
Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri ise Ermenistan'a yardım sağlamak ile Azerbaycan'dan enerji tedarikini sürdürmek arasında huzursuz bir ikilemle karşı karşıya.
Türkiye, Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'ı ele geçirmesinin Zangezur koridoru projesini mümkün kılacağına inanıyor. Koridor, Azerbaycan ile Ermenistan'ın güneybatısında yer alan bir Azerbaycan eksklavı olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki ticareti kolaylaştıracaktır.
Bu sayede Türkiye ve Azerbaycan arasında Nahçıvan üzerinden doğrudan ticari bağlar kurulabilecek ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türk dünyasını birleştirme vizyonu hayata geçmiş olacak.
Türkiye ayrıca, Türkiye'ye uzanan ve Ermenistan topraklarının 25 milinden geçecek bir demiryolu inşa etme planını hayata geçirmek istiyor. Ermenistan ise bu demiryolu projesine şiddetle karşı çıkmaktadır.
Türkiye ayrıca bu durumu Azerbaycan ile enerji bağlantısını güçlendirmek için bir fırsat görüyor.
Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 25 Eylül'de Nahçıvan doğalgaz boru hattının inşasını başlatmak üzere düzenlenen törene katıldılar. Aralık 2020'de resmen önerilen ve 2024'te tamamlanması planlanan bu boru hattı, Iğdır, Türkiye ve Türkiye-Azerbaycan sınırı arasında 50 mil ve Nahçıvan'a doğru 11 mil daha uzanacak. Boru hattı, Azerbaycan'ın şu anda İran'a bağımlı olan Nahçıvan'a doğal gaz sağlamasına olanak tanıyacak ve Erdoğan ile Aliyev'in Zengezur koridorunu bir enerji transit rotasına dönüştürme hedeflerine yardımcı olacak.
İran'ın işbirliğine yanaşmaması halinde Azerbaycan lideri Aliyev, Nahçıvan ile Azerbaycan arasında zorla bir kara köprüsü inşa etmeye çalışabilir. Azerbaycan'ın Ermenistan'ın güneyindeki Syunik vilayetini işgal etmeye yönelik bir adım atması da en makul yol olacaktır.
Diğer yandan İran, Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'ı ele geçirmesi karşısında temkinli davrandı ve İranlı yetkililer Ermeni ve Azeri mevkidaşlarıyla düzenli olarak temaslarda bulundu.
Aliyev'in danışmanı Khalaf Khalafov ve Ermenistan ulusal güvenlik danışmanı Armen Grigoryan'ın geçen hafta Tahran'ı ziyaret etmesinin ardından İranlı yetkililer Ermenistan-Azerbaycan normalleşmesi ve yabancı güçlerin bölgeden çıkarılması çağrısında bulundu.
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Nasser Kanani Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan'la bütünleşmesine destek verirken, İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Mohammad Bagheri Dağlık Karabağ'da kalan az sayıdaki azınlık için eşit haklar talep etti.
Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan'la bütünleşmesine tarafsız ya da olumlu tepki veren İran, Güney Kafkasya'daki yeni statükoyu şaşkınlıkla karşılıyor. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin 2021'de göreve gelmesinden bu yana iki ülke arasındaki ilişkiler keskin bir şekilde kötüleştiği için Azerbaycan'ın güçlenmesi İran için endişe verici.
İsrail 2016-2020 yılları arasında Azerbaycan'a silah tedarikinin yaklaşık yüzde 70'ini sağladı ki bu oran Türkiye'nin 2011-2020 yılları arasındaki yüzde 2,9'luk ihracat payından çarpıcı bir şekilde daha yüksek.
İranlı yetkililer bu yakın güvenlik ortaklığına derin bir şüpheyle bakıyor. İran'ın Ekim 2021'de Azerbaycan sınırı yakınlarında büyük çaplı tatbikatlar düzenlemesi ve Azerbaycan'ın İran casusu olduğu iddia edilen kişileri periyodik olarak tutuklaması gibi provokatif hamleler gerilimi tırmandırdı. Reisi, Halefov'a Bakü ile ilişkilerini geliştirmek istediğini söylemiş ve İran-Azerbaycan ilişkileri 2014-2016 yılları arasında gelişme göstermiş olsa da iki ülke arasındaki güvensizlik hala yüksek.
Erdoğan'ın Tahran'ın tutumunda bir değişiklik olduğuna dair iddialarına rağmen İran, şu anda öngörüldüğü şekliyle Zengezur koridoruna kararlı bir şekilde karşı çıkıyor.
Teoride İran'ın koridorun yeni karayolu ve demiryolu ağlarını memnuniyetle karşılaması gerekir. Gelişmiş bölgesel bağlantı İranlı ihracatçıları Güney Kafkasya'daki pazarlara bağlayacak ve İran'ın 1990'da Sovyet demiryolu ağlarından koparılmasının yol açtığı ekonomik zararı tersine çevirecektir.
Stratejik tablo Türkiye için nispeten iyimser ve İran için potansiyel olarak sorunlu olsa da, Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'ı ele geçirmesinin Rusya için sonuçları daha net.
Rusya'nın Ermenistan ile 1997'de imzaladığı bir anlaşmaya dayanan güvenlik garantileri sadece Ermenistan'ın uluslararası alanda tanınan toprakları için geçerli.
Rusya'nın Güney Kafkasya stratejisi muhtemelen Azerbaycan ve Gürcistan'a yönelecek olsa da, Rusya Ermenistan ile ittifakını yeniden inşa etmek için hamle yapacaktır.
Rusya, Paşinyan'ın Batı'ya yönelik girişimlerini ve Dağlık Karabağ'daki etnik Ermenilerin kötü durumuna ilişkin pasifliğini vurgulayan bilgilendirme kampanyaları yoluyla hükümet karşıtı huzursuzluğu körükleyebilir ve Ermenistan'ın 2026 parlamento seçimleri öncesinde Kremlin dostu alternatif adayları destekleyebilir.
Güney Kafkasya'da değişen güç dengeleri Batılı güçler için ikilemler yaratıyor.
Ermenistan ve Rusya arasındaki gerginlikler Batı'nın Erivan'la daha yakın ilişkiler kurması için fırsatlar yaratıyor. Şubat 2023'te Azerbaycan'ın rızası olmadan kurulan Ermenistan'daki Avrupa Birliği Misyonu ve ABD'nin Ermenistan ile ortak askeri tatbikatları Paşinyan'ın Batı'ya yönelişini yansıtıyor.
Fransa Ermenistan'a askeri teçhizat göndermeye hazırlanırken, birçok Batılı yetkili Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'daki sözde etnik temizlik politikasını dizginleyemediklerini kabul ediyor.
Macaristan, Azerbaycan'ın tutumunu kınayan bir Avrupa Birliği ortak açıklamasını veto etti ve bu da bloğun Bakü'nün Ermenilerin Dağlık Karabağ'da kalmasını istediği yönündeki söylemine karşı çıkmasını engelledi.
Azerbaycan'ın 2022'de Avrupa'ya doğalgaz ihracatını arttırması, Batı'nın Bakü'nün davranışlarını etkileme kabiliyetini sınırlıyor.
Avrupa ülkeleri yeni ulaşım altyapısı projelerinden faydalanmak ve güçlenmiş bir Azerbaycan'a yaranmak için çabalarken, bölgede güç mücadelesinin devam etmesi de muhtemeldir.