gdh'de ara...

Fransa’nın Karabağ kışkırtması

19 Eylül’de Azerbaycan ordusunun başlattığı terörle mücadele operasyonunda, Karabağ’daki ayrılıkçı teröristlerin işgal rejimine yardım eli uzatmaya çalışan ilk aktör Fransa oldu. 

1. resim

Fransa, Karabağ Sorunu’nun başından beri Ermenistan yanlısı tutumuyla dikkat çeken bir ülke. Nitekim işgal dönemi boyunca krizin barışçıl yollarla çözülmesi için kurulan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu’nun Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Rusya ile birlikte üç paydaşından biri olan Fransa, Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına rağmen Karabağ’daki işgalin sona erdirilmesi noktasında kayda değer bir çaba sarf etmedi.

Azerbaycan’ın meselenin barışçıl yollarla çözülemediğini görüp askeri yöntemlere başvurarak toprak bütünlüğünü sağlamak durumunda kaldığı İkinci Karabağ Savaşı’nda da Fransa’nın Ermenistan’ı desteklediği biliniyor.

Son olarak 19 Eylül’de Azerbaycan ordusunun başlattığı terörle mücadele operasyonunda da Karabağ’daki ayrılıkçı teröristlerin işgal rejimine yardım eli uzatmaya çalışan ilk aktör Fransa oldu. Paris yönetimi, Azerbaycan’ın operasyonları sebebiyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni (BMGK) harekete geçirdi. Lakin BMGK toplantısından Paris ve Erivan’ın beklediği kararlar çıkmadı.

3 Ekim’de ise Catherine Colonna’nın Erivan’ı ziyaret edeceği açıklandı. Fransa Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ziyaretin nedeni, Ermenistan’a verilen desteğin teyit edilmek istenmesi ve Karabağ Ermenilerinin durumunun ele alınması olarak belirtildi. Öyleyse sorulması gereken soru şu: Paris yönetimi neden uluslararası hukuka uygun biçimde toprak bütünlüğünü pekiştirme adımları atan Azerbaycan’a karşı teröristlerin yanında konumlanıyor?

Diaspora faktörü

Fransa, Ermeni Diasporası’nın güçlü olduğu ülkelerin başında geliyor. Esasen diasporanın güçlü olduğu üç ülkeden bahsedilebilir. Bunlar ABD, Rusya ve Fransa. Aslında AGİT Minsk Grubu’nun işgali sonlandıracak adımları atamamasının; yani meseleye çözüm üretememesinin nedeni de bu.

Halihazırda Ermeni diasporası, Fransa’da siyaseti etkileme kapasitesine sahip. Güçlü iş ilişkileri bulunan Ermeniler, Fransa’nın siyasi kararlarını etkiliyor. Bunu geçmişte sözde soykırım iddialarına Fransa Parlamentosu’nun verdiği destekle de örneklendirebiliriz.

Mevcut durumda Fransa’da 400 bin kadar Ermeni seçmenden bahsediliyor. Bu durum, göz önünde bulundurulduğunda Fansız siyasetçilerin tutumu daha iyi anlaşılıyor. Collonna’nın 3 Ekim’de gerçekleşen Erivan ziyaretini de Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’nun insani yardım faaliyetleri adı altında Karabağ’daki ayrılıkçılara destek sağlama çabalarını da bununla ilişkilendirmek mümkün.

Silah ticareti

Fransa’nın Ermenistan’a olan ilgisinin ve desteğinin nedenlerinden biri de silah ticareti. Özellikle de Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Erivan ile Moskova arasındaki ilişkilere mesfe koyma çabasını fırsat olarak gören bir Paris yönetimi söz konusu.

Nitekim 2 Ekim’de yaptığı açıklamada Fransa Savunma Bakanı Sebastien Lecornu, Ermenistan’ın savunma ihtiyaçlarını incelediklerini belirterek Ermenistan’ı seven bir dost ülke olarak Fransa’nın bu konuyu yakından takip ettiğini dile getirdi.

Öyle görünüyor ki Fransa, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşa odaklanması nedeniyle Ermenistan’ın silah tedarikinde yaşadığı sorunları görerek bu pazara girmek ve karlı ticari ilişkiler geliştirmek istiyor. Hatta Paris’in Erivan’ı işgal yanlısı politikalara teşvik etmesinin arkasında Ermenist’a yüklü meblağları bulan silah anlaşmaları yapma arzusunun da belirleyici rol oynadığı ifade edilebilir.

Afrika’daki Rus yanlısı darbelere Ermenistan üzerinden yanıt veme gayesi

Ermenistan-Rusya ilişkilerinde yaşanan sorunların Fransa tarafından fırsat olarak görüldüğü aşikar. Bilindiği gibi son dönemde Afrika’da eski Fransız sömürgelerinde darbeler gerçekleşiyor. Bu darbeler ise genellikle Rusya ile ilişkilendiriliyor.

Böylesi bir ortamda Fransa’nın post-Sovyet coğrafyadaki nüfuzunu arttırarak Rusya’ya jeopolitik bir yanıt verme arayışında olduğunu iddia etmek mümkün. Yani Fransa’nın Ermenistan’a olan ilgisi, bir anlamda Afrika’da Rusya’dan yediği gollere Rus yakın çevresi olan Güney Kafkasya üzerinden yanıt verme çabası şeklinde okunabilir.

Fransa Zengezur Koridoru’na karşı mı?

Fransa’nın Ermenistan’o olan ilgisini Rusya faktörü üzerinden temellendirmek mümkün olsa da mesele bununla sınırlı değil. Paris, Berlin’in aksine Orta Koridor’un işlemesini istemyor. Özellikle de Türkiye ile Türk Dünyası arasındaki kesintisiz kara bağlantısını teşkil edecek olan Zengezur Koridoru’na karşı. Çünkü Fransa, Orta Asya ülkeleri ile özellikle de Kazakistan ile enerji alanında ciddi ilişkilere sahip.

Fransa’nın genelde Orta Asya ve özelde ise Kazakisan ile olan ilişkileri, Nijer’deki darbenin aradından Paris için çok daha önemli hale geldi. Zira Kazakistan, mühim bir uranyum tedarikçisi. Türk Dünyası entegrasyon süreçleri ise bilhassa Zengezur Koridoru vesilesiyle güçlenecek olan Orta Hat, Türkiye’nin Orta Asya’daki etkisinin daha da artacağı anlamına geliyor. Bu da Fransa için bölgede yeni bir rakip demek. Böylesi bir ortamda Fransa, Zengezur Koridoru’nun açılması gerektiğine inanıyor. Bunun yolu da Karabağ’da çözümü sabote ederek Ermenistan’ı kışkırtmaktan geçiyor.

Sonuç olarak Fransa Dışişleri Bakanı Colonna’nın Erivan ziyareti, Fransa’nın Erivan’a yalnız olmadığı mesajını vermek istemesinden kaynaklanıyor. Paris yönetimi, Ermenistan’ı işgal yanlısı politikalara yönlendirerek karlı silah satışları gerçekleştirebileceğini ve Zengezur Koridoru’nun açılmasını önleyebileceğini düşünüyor. Üstelik Erivan’a verilen destek, Paris’e Afrika’daki eski sömürgelerde gerçekleşen Rus yanlısı darbelere yanıt verme fırsatını da sunuyor. Ancak unutulmaması gereken bir husus var. O da Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “yeni Napolyon Bonapart” olma idealiyle hayata geçirdiği dış politika adımlarının düzenli olarak ters tepmesi. Zira Afrika’dan Doğu Akdeniz’e, Asya-Pasifik’ten Latin Amerika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada Macron’un kazandığı cephe yok.

Tartışma