Geopolitical Monitor: İran, Güney Kafkasya barış ve güvenliğini nasıl tehdit ediyor?
İran, Güney Kafkasya'da barış ve güvenliği tehdit ederek Azerbaycan'a karşı üçlü bir taarruz stratejisi uyguluyor. İkinci Karabağ savaşı ile değişen jeopolitik ortamda İran, Türkiye ve Azerbaycan'ın nüfuzunu engellemeye çalışıyor.
Azerbaycan'ın 2020'nin sonlarında İkinci Karabağ Savaşı'nda Ermenistan'a karşı kazandığı zaferin ardından İran, Azerbaycan'a karşı uzun süredir devam eden diplomatik provokasyonlarını, ekonomik savaşını ve askeri saldırı tehditlerini ikiye katladı. İran'ın Azerbaycan'a karşı Ermenistan'a verdiği desteğin niteliksel artışı kendini giderek daha fazla gösteriyor.
İran'ın Azerbaycan'a üçlü taarruzu
Ekim ayında İran diplomatik cephede, Zangezur koridorunun inşa edilmesi planlanan Ermenistan'ın Syunik eyaletinin Kapan bölgesinde bir konsolosluk açtı.
Kasım 2020'de Azerbaycan ve Rusya ile İkinci Karabağ Savaşı'na son veren üçlü bildiride, Azerbaycan ve Nahçıvan arasındaki Zangezur koridoru açılacak maddesi İran'ı harekete geçirdi. İran ve Ermenistan, koridorun iki devlet için egemenliklerinin ihlali olacağını iddia ediyor.
Diğer yandan İran ekonomik cephede de adımlar atıyor. İran İslam Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) teknolojik ve gözetleme alanlarında Ermeni ekonomi liderleriyle askeri-endüstriyel işbirliğini yoğunlaştırıyor.
İran askeri şirketlerinin yöneticileri bu yılın başından beri Ermenistan'a çeşitli ziyaretler gerçekleştiriyor. Bu yılın başlarında Erivan'da bir İran İhracat ve Yatırım Merkezi kuruldu ve burada İran'ın iletişim sistemleri ve insansız hava aracı üreticileri temsil edilmeye başlandı.
Askeri cephede ise, 2020'nin sonlarında İkinci Karabağ Savaşı sırasında bile İran güçleri, fiilen işgal altındaki Azerbaycan topraklarına yakın olan tarihi Khudafarin köprüsü yakınlarına kadar konuşlandı.
Bu hamle, Bakü'nün Zengilan'a giden yolunu kapatarak Erivan'ın Bakü'ye yönelik saldırganlığına yardımcı oldu. Eylül 2021'de İran, Azerbaycan sınırına yakın bir yerde olağanüstü savaş tatbikatları düzenledi. Yine bu yılın Ekim ayında İran, iki devlet arasındaki sınırın büyük bir bölümünü tanımlayan Aras Nehri'ni geçme tatbikatı da dahil olmak üzere Azerbaycan sınırında büyük askeri tatbikatlargerçekleştirdi. Son olarak 2 Kasım'da Bakü'deki Savunma Bakanlığı, Azerbaycan-İran sınır yakınlarında İRan'ın habersiz askeri tatbikatlar gerçekleştirdiğini bildirdi.
Bölgesel boyutlar
Ermenistan uzun süredir İran'ın müttefiki ve ikinci Karabağ Savaşı bölgede jeopolitik ve jeoekonomik dinamikleri değiştirdiğinden, bu ittifak artık bölgesel bir önem kazandı. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı giriştiği savaş nedeniyle Suriye ve Güney Kafkasya'dan uzaklaşmak zorunda kalması da bu durumu tetikleyen unsurlardan birisi oldu.
Suriye'de Rusya, İsrail'e Rusya'nın çıkarlarına karşı çıkmadığı sürece, İran destekli güçlere karşı hareket etme özgürlüğü vermişti. Ancak şimdi, Rus kuvvetlerinin büyül oranda Suriye'den çekilmesi nedeniyle İsrail, Lübnan da dahil olmak üzere bu konuda hareket etmekte daha özgür bir hale geldi.
Aslında Azerbaycan'ın İsrail ile ilişkilerinin derinleşmesi de bu minvalde gerçekleşmiştir. İlk olarak 10 yıl önce artan İran tehditlerine bir yanıt olarak başlayan İsrail-Azerbaycan müttefikliği Karabağ savaşı ile daha da arttı.
İran o dönemde, 1828 Türkmençay Antlaşması'nın revize edilmesini isteyen bir yasa tasarısı hazırladı. Bu anlaşma Azerbaycan topraklarını Rus ve Pers İmparatorlukları arasında bölen bir antlaşmadır. Bilhassa, tarihi olarak Azerbaycan'ı ikiye bölerek kuzey kısmını Rusya'ya teslimini bu anlaşma teyit etmiştir.
Azerbaycan'ın eski dışişleri bakanı Elmar Mammadyarov, İranlı parlamenterlerin Türkmençay Antlaşması'nın gözden geçirilmesini amaçlayan bu girişimine karşılık olarak, Nisan 2013'ün sonlarında İsrail'e yaptığı ilk yüksek profilli ziyareti gerçekleştirdi. Azerbaycan bu ziyaretten önceki dönemde, İran'ı kışkırtmamak için genellikle İsrail'e üst düzey ziyaretlerden kaçınmıştı
İran, Güney Kafkasya barış ve güvenliğine tehdit
İran, Memmedyarov'un 2013'teki İsrail ziyaretinden önce bile sürekli olarak Bakü'de kargaşa yaratmaya ve oradaki hükümeti devirmeye çalıştı. 2007'de on beş İranlı ve Azerbaycanlı böylesine yıkıcı bir komployu planlamaktan dolayı Azerbaycan'da yakalanarak hüküm giydi.
2008'de Lübnan Hizbullahı'nın İran servislerinin de yardımıyla Bakü'deki İsrail Büyükelçiliğini havaya uçurma planı ise başarısız oldu. 2011'in sonlarında, Azerbaycanlı gazeteci Rafig Tagi o zamanın İran teokrasisini eleştiren bir makale yayınladıktan sonra Bakü'de öldürüldü. 2012'nin başlarında ise Azerbaycan polisi İran-Lübnan destekli bir terör örgütü yapılanmasını tespit ederek dağıttı. Ve bu liste uzayıp gidiyor.
Dolayısıyla İran'ın yukarıda belirtilen Azerbaycan'a yönelik diplomatik, ekonomik ve askeri provokasyonlarına ek olarak, hükümeti yıkmaya ve devirmeye yönelik açık girişimlerin de devam etmesi yeni bir şey değil.
Daha geçtiğimiz günlerde Bakü, İran istihbarat servisleri tarafından eğitilen ve finanse edilen yasadışı silahlı bir grup Azerbaycan vatandaşını tutukladı.
İran'ın Azerbaycan'a yönelik antipatisinin nihayetinde derin ve karmaşık tarihsel kökleri var. Bununla birlikte, günümüzde bunun üç nedenini daha ortaya koymak mümkündür.
İlk olarak, Azerbaycan'ın bağımsızlığı İran'daki etnik Azeri azınlığın dikkatini çekiyor ve federal bir İran içinde özerklik arayan, ülkenin kuzeybatısında yoğunlaşmış durumda olan bir Türk varlığı var.
İkincisi, Tahran, Bakü'nün özerk dış politikasına, sadece İsrail ile dostluğuna değil, aynı zamanda güvenlik ve enerji politikasında ki batıya dönük yönelimine de düşman.
Üçüncüsü, İran'daki mollaokrasiye karşı, yoğunluklu Şii olan Azerbaycan'ın laik devlet modeli, rejimin Tahran'da süregelen bin yıllık Oniki İmamcı iddialarını hâlâ yalanlıyor.
Çözüm
Tüm bunlardan, İran'ın bölgede kışkırttığı gerilimleri engellemek için “kısa vadeli bir çözüm” olmadığı görülüyor.
Ermenistan, bağımsızlığından bu yana son 30 yıldır İran'ın müttefikidir. Ortak işbirliği, İkinci Karabağ Savaşı'nın sona ermesinden bu yana daha da yoğun bir dinamik kazanıyor. Tahran rejiminin yıllardır İran'ı içine sürüklediği feci ekonomik ve siyasi uçurumun uluslararası boyutları durumu daha da karmaşık hale getiriyor.
Rejim değişikliği olmazsa, İran'ın saldırgan politikalarını öngörülebilir gelecekte değiştirmesi pek olası görünmüyor. Bu, yalnızca kendi seçkinlerinin bu politikalara bu kadar bağlı olmasından değil, aynı zamanda Türkiye ve Azerbaycan'ın Zangezur koridoru üzerinden Hazar ötesi bir ticaret yolu kurmasını istememelerinden dolayı böyle görünüyor. İkinci Karabağ savaşının değiştirdiği jeopolitik ortamda İran, Türkiye ve Azerbaycan'ın nüfuzunu engellemeye çalışıyor. Zira böyle bir koridor, İran'ın bölgedeki itibarını ve nüfuzunu daha da azaltacaktır.